Bu yazının daha önceki bölümlerini
- Siber Terörizm ve Ulusal Güvenlik
- Bilişim Suçu Türleri
- Siber Terör
- Terörizmin Propaganda Aracı Olarak İnternet
- E-Mail Bombardımanı
- Türkiye’de Siber Terör
- Farklı Bir Açıdan Ulusal Güvenlik
- Echelon : Dünyanın Gözleri ve Kulakları
- Siber Terörle Mücadelede Karşılaşılan Zorluklar-I
başlıkları altında okuyabilirsiniz.
Yasal zorluklar
Hızla gelişen teknoloji karşısında hukukun geride kaldığı bu teknolojik ve beraberinde getirdiği sosyal değişime ayak uyduramadığı genel kabul görmüş bir gerçekliktir. Belki bu eleştiri özellikle Türkiye gibi içtihat hukukunun çok gelişmediği hukuk sistemleri için daha doğru bir yargı olacaktır. Yasaların çıkarılma süreçlerinde meydana gelen tıkanmalar veya yetersizlikler siber suçlar alanında da kendini göstermekte ve sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte yasalar çıkarılamamaktadır.
Bilişim suçlularını bu suçları işlemekten vazgeçirmenin en önemli yollarının başında etkin bir şekilde takip ve cezalandırma olanağı veren yasalara sahip olunması gelmektedir. Genel olarak bu yasaların çıkarılması konusunda ülkeler hızlı hareket edememektedirler. Bunların yanında bazı ülkelerin bu suç türlerini suç kapsamına alan düzenlemeleri henüz yapmamış olmaları kara para aklama da olduğu gibi “yeni suç cennetleri”nin doğmasına neden olacaktır. Bu nedenle siber suçların tehdit boyutu tüm ülkeler tarafından yeterince anlaşılmalı ve yapılacak olan yasal düzenlemeler tüm ülkeleri kapsamalıdır. Virüs yazımı ve dağıtılması veya bir sitenin çökertilmesi bazıları tarafından basit bir suç olarak algılanabilir ancak bu suçların sonuçları çok ağır olabilmektedir. J. Chirac’ın G8 Zirvesinde belirttiği gibi internet nasıl uluslar arası niteliğe sahip ise bu suçlar ile mücadelede kullanılacak hukuk kuralları da evrensel olmalı ve uluslar arası yasal bir sistem oluşturulmalıdır. Yani internetin ulaştığı yere mutlaka hukuk kuralları da etkin olarak ulaşmalıdır. Suçun işlendiği ülkede siber suçlar cezalandırılmıyorsa yapılacak işbirliğinin hiçbir anlamı olmayacaktır.
30 yıl Newsweek dergisinin dış haberler muhabirliği yapan ve halen Washington’daki Stratejik ve Uluslar arası Araştırmalar Merkezi Başkanlığını yürüten Arnaud de Borchgrave, siber terörizmin veya diğer siber suçların bir çoğunun uluslararası polis işbirliğini zorunlu kıldığını belirtmekte ve terör örgütlerinin ulusal egemenlik sınırları denilen duvarın arkasından bizlere güldüğünü düşünmektedir. Borchgrave’e göre ulusal egemenlik kavramının geleneksel imtiyazları sadece iletişim devrimi ile değil, terör örgütleri ve hatta bireylerce kullanılan virüsler, solucanlar, truva atları ve zaman-mantık bombaları gibi yeni silah türleri tarafından ortadan kalkmaya başlamıştır. Kabul etsek de etmesek de şu an içinde bulunduğumuz şartlar kötüler için çalışmaktadır.
Siber terörizm ile mücadele kaçınılmaz olarak sınır ötesi operasyon ve işbirliği gerektirmektedir. Bunu sağlamanın iki yolu vardır: Ya uluslar arası işbirliği ya da bir ülke kendisine yapılan bir saldırıda bir diğer ülkenin sınırları içinde izin alarak veya almadan operasyon gerçekleştirecektir. Bu ise uluslar arası hukuka uygun bir işlem olmayacaktır.
Siber suçları cezalandıran ülkelerde ise yapılması gereken şey teknolojinin gelişmesine paralel olarak hukuk sistemlerinin de güncel ihtiyaçlara göre yenilenmesidir. Özellikle Usul hukukundaki ciddi anlamda revizyon gereken durumlar söz konusu olabilecektir. Örneğin bazı ülkelerin ilgili mevzuatında İSS’nın düzenli aralıklar ile sahip oldukları verileri silmelerini emretmektedir. Ancak bu yapılırsa kolluk güçlerinin silinen bu veriler arasında bulunan ve muhtemel olarak bir olayın aydınlatılmasını sağlayacak olan bir delilin yok edilme olasılığı göz ardı edilmektedir. Bu ülkeler elektronik takip konusunda ciddi sıkıntılara neden olan bu uygulamalarının güvenli bir internet düşüncesiyle ne kadar bağdaştığını açıklamak durumundandırlar.
Uluslar arası alanda soruna çözüm bulmak için bazı çalışmalar da yapılmaktadır. Bunların en önemlisi olan Avrupa Konseyi’nin önderliğinde hazırlanan Siber Suçlar Konvensiyon’undan söz etmek gerekir.
Avrupa Konseyi (AK) bünyesinde yer alan European Committee on Crime Problems (Avrupa Suç Problemleri Komitesi) Kasım 1996’da siber alanda işlenen suçlar üzerinde çalışmak üzere bir uzmanlar komitesi oluşturdu. Komite’nin bu kararından sonra Bakanlar Komitesi, 4 Şubat 1997’de yaptıkları toplantıda “The Committee of Experts on Crime in Cyber-space” adı altında yeni bir komite oluşturulmasına karar verdi. Bu komite çalışmalarına Nisan 1997 de başladı. Uzun süren çalışmalar ve tartışmalardan sonra komite Siber Suçlar Konvensiyonu’nun tasarısını ve açıklayıcı raporu Avrupa Suç Problemleri Komitesi’ne Haziran 2001’de sundu.
Konvensiyon 8 Kasım 2001’de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinde kabul edilerek 23 Kasım 2001’de Budepeşte’de düzenlenen Siber Suçlar Uluslar arası Konferansı’da imzaya açıldı.
43 Avrupa konseyi ülkesinin yanısıra ABD, Canada, Japonya ve Güney Afrika’nın katkılarıyla hazırlanan Konvensiyona, Budapeşte’de 26 AK ülkesi ile ABD, Kanada, Japonya ve Güney Afrika imza koymuşlardır. Konvensiyon üç’ü AK ülkesi olmak kaydıyla beş ülke tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecektir.
Konvensiyon sivil toplum kuruluşları ve internet servis sağlayıcıları tarafından şiddetle eleştirilmektedir. Bu grupların öncelikli itirazları Konvensiyon’un muğlak ifadelere sahip olduğu, servis sağlayıcılara ağır yükler getirdiği, gizlice hazırlandığı dolayısıyla hazırlanışı sırasında çıkar gruplarının görüşlerinin yeterince dikkate alınmadığı gibi konularda yoğunlaşmaktadır.
4 bölüm ve 48 maddeden oluşan Konvensiyon, 1. bölümde siber alanda işlenen 9 ayrı suçu 4 farklı kategoride tanımlama yoluna gitmiştir. 2. bölümde ulusal düzeyde bu suçlara karşı (ceza ve ceza usule ilişkin) alınması gereken önlemler, 3. bölümde uluslar arası işbirliği ve 4. bölümde son hükümlere yer vermiştir.
İnternette faaliyet gösteren nefret ve şiddet içerikli ırkçı sitelere karşı Konvansiyon’a bir protokol eklenmesi konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Net ortamında 2500’ü ABD’de olmak üzere toplam 4000 civarında ırkçı site olduğu bilinmektedir.
Bu yazının devamında Yasal Zorlukları Anlatacağız.