Bilim adamları, yeni buldukları canlı türlerini sosyal medya üzerinde raporladıkları zaman, aynı zamanda onların hayatlarını tehlikeye attıklarını farketmişler. Bu durum turistler için de geçerli. Uzmanlar, hayvanseverleri ve vahşi yaşam severleri, gördükleri güzellikleri ya da farklılıkları paylaşmamaları konusunda uyarıyor.
Örneklerden birisi ocak 2014’de farklı bir “Tarantula” türü keşfeden vahşi yaşam biyoloğu Zeeshan Mirza ile ilgili. Gökkuşağı mavisi rengindeki Tarantula’nın farklı tür olduğu genetik olarak onaylandığında, ona “Psychedelic Tarantula (Thrigmopoeus psychedelicus) adını verdiler. Tüm tür keşiflerinde olduğu gibi, Tarantula’yı bilimsel bir dergide yayınladılar ve bulunduğu yerin de konumunu tanımladılar. Ancak 8 ay sonra, bu Tarantula’nın Avrupa ve ABD’ye hitap eden online egzotik hayvan pazarlarında satışa sunulduğu görüldü.
Konu sadece bu Tarantula ile sınırlı da değil. Bilim adamı, doğa meraklısı ve vahşi yaşam fotoğrafçısı olan kişilerin yayınladıkları bilgilerin ve özellikle coğrafi ayrıntıların verilmiş olduğu tanımların, internet dünyasında daha hızlı yayılması sonucunda, vahşi hayatın tehlikeye girdiği görülüyor.
Hatta henüz tanımlanmamış türlerin de satışa sunulduğu görülebiliyor. Mirza bu tür satışların yapıldığı sitelerde, daha önce görmediği 3-4 Tarantula türüne rastladığını belirtiyor.
Uzmanlar “yabani hayvanlara yönelik tehditleri görmezden gelemeyiz” şeklinde uyarıyorlar. Çeşitli ülkelerde bu konuya yönelik önlemler alınıyor. Birkaç yıl önce, Afrika’daki ulusal parklar, sosyal medya sitelerinde fotoğraf paylaşan turistlerin vahşi yaşama bir tehdit oluşturdukları uyarısında bulundu. Şimdilerde safari kampları ya da arabaları, turistlere kameralarının coğrafi etiketleme işlevini kapatmaları uyarısında bulunan işaretler içeriyor.
17 haziran’da ise Hindistan’daki Ulusal Kaplan Koruma Kurumu, bölgedeki kaplanların doğal resimlerinin ya da gece takip kameralarındaki resimlerinin Whatsapp ya da Facebook gibi halka açık sitelerde yayınlanmasının önlenmesini talep etti. Yayınlandığı takdirde, bilgilerin çok sayıda insana ulaştığını ve bu kaplanların avlandığını belirtti.
Henüz turistler için kaplan resmi yasaklanmadı ama yetkililer “kaplanların hatırına resimleri paylaşmaktan kaçınmalarını rica ediyoruz” diyor.
Bilim Adamları Strateji mi Değiştirecek?
Diğer yandan bilim insanları, bilimsel yayınlarında türleri tanımlarken, coğrafi konum bilgileri de kullanmak zorundalar. Ama bu bilgiler artık yasa dışı hayvan toplayıcıları tarafından takip ediliyor ve kullanılıyor.
Tehdit Altındaki Türler Geri Kazanım Merkezi’nden (Threatened Species Recovery Hub ) bilim adamları, Science dergisinde mayıs ayında bu konuda bir makale yayınladılar [2]. Yayınlamayın (Do Not Publish) isimli makalede şöyle diyor;
“Biyologlar geleneksel yayıncılık anlayışlarını bulundukları yüzyıla acilen uyarlamalıdır. Nadir bulunan ya da nesli tükenmekte olan canlıların konum bilgisini ve yaşam alanlarını yayınlamanın ne yarar sağlayacağını yeniden düşünmeli ve bu canlıların yokolmasına istemeden neden olmaktan kaçınmalıdır. Dijital yayılma ve açık erişim çağında yabani hayata yönelik riskler yükseldi”
Örnek olarak da, yeni tanımlanan 20’den fazla sürüngen türünün hemen hedeflenmeye başlandığı aktarılıyor. Örneğin, bu türlerin bazılarının isimleri (örneğin Çin mağara kertenkelesi) bir arama motoruna girildiğinde, metin bu hayvanları satın almaya yönelik tamamlamalar öneriyor.
Yeni yayınlanan bir rapora göre, Vahşi hayvanların kanunsuz ticareti 15 milyar $ civarında ve uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığının arkasından 4cü en büyük hukuksuz ticaret olarak biliniyor [1]. Üstelik rapor, bu ticaretin Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından 1975’de yayınlanan “Tehlikedeki Türlerde Uluslararası Ticaret Sözleşmesi”nde yer alan türleri içerdiğini ve “Dünya Mirası” olarak adlandırılan korumalı vahşi yaşam alanlarında gerçekleştirildiğini kaydediyor.
[2] Do Not Publish