I. GİRİŞ
Fikri mülkiyet haklarında, esas itibariyle ülkesel koruma ilkesi kabul edilmiştir. Yani bir fikri mülkiyet hakkı hangi ülke(ler)de tescil edilmişse o ülke(ler)de korunmaktadır. Bu hakların uluslararası alanda daha kolay korunmasına yönelik çabalar son zamanlarda artmıştır. Gerçi bu arayış 1800’lü yıllara kadar geriye giden uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Ancak son yıllarda dünya ticaret hacmindeki artışa paralel olarak, bu yöndeki çabaların yoğunlaştığı görülmektedir.
Sözgelimi, markaların tesciline ilişkin 1989 tarihinde imzalanan Madrid Protokolü ve tasarımlara ilişkin 1999 tarihli Cenevre Anlaşması bu çabaların birer ürünüdür. Yine Avrupa Topluluğu Hukukunda bu alanda önemli gelişmeler yaşanmaktadır. 1993 tarihli Topluluk Marka Tüzüğü ile Topluluk Markası ve 2002 tarihli Topluluk Tasarım Tüzüğü ile Topluluk Tasarımı hayata geçirilmiştir. Topluluk Patentine ilişkin çalışmalarda önemli mesafeler alınmış olup, yakın bir gelecekte Topluluk Patentinin hayata geçeceğini şimdiden söylemek yanlış olmayacaktır.
Hemen belirtmek gerekir ki, fikri mülkiyet haklarının uluslararası tescili ile bu hakların uluslararası düzeyde korunması farklı kavramlardır. Bugün için uluslararası başvuru ve tescilde önemli mesafeler kat edilmiş olmakla birlikte, anılan hakların korunması bakımından, kural olarak ülkesellik ilkesinin bugün de geçerli olduğuna işaret edilmelidir. Sözgelimi, hak sahibi bir tasarımını hangi ülkede tescil ettirmişse, sadece o ülkede ve o ülkenin mevzuatı çerçevesinde korunur. Bu bağlamda, bugün için bir dünya patentinden, dünya markasından ya da dünya tasarımından söz etmek mümkün değildir. Yani fikri mülkiyet haklarının korunması bakımından evrensellik ilkesi geçerli değildir. Ancak bu hakların korunmasında, bölgesel düzeyde de olsa birtakım adımların atıldığını söylemek mümkündür. Sözgelimi, Topluluk Markası ve Topluluk Tasarımı hak sahibine Avrupa Birliği (AB) düzeyinde koruma sağlamaktadır.
Topluluk Markası ve Topluluk Tasarımına ilişkin koruma, üye ülke hukuklarından bağımsız olan Topluluk Hukuku çerçevesinde gerçekleşmektedir. Topluluk Markası ve Topluluk Tasarımı elde etmek için AB’ye üye ülkelerden birinin vatandaşı olma şartı bulunmamaktadır. O nedenle Türk vatandaşları da bu korumadan yararlanabilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında akla fikri mülkiyete ilişkin anlaşmaların ne işe yaradığı sorusu gelmektedir. Bu anlaşmaların birkaç fonksiyonu bulunmaktadır. İlk olarak, konuya ilişkin uluslararası anlaşmalar, uluslararası başvuru prosedürünü kolaylaştırır. Yani bu anlaşmaların bir kısmı tescil prosedürüne ilişkindir. Sözgelimi, bir Türk vatandaşı İtalya, Japonya, İsviçre ve Amerika’da bir markasını tescil ettirmek istiyorsa, ya ilgili ülkelerin patent ofislerine tek tek başvurarak tescilini yaptırır; ya da, daha kolay bir yol olan ve anılan ülkelerin de taraf olduğu Madrid Protokolü gereği, uluslararası başvuruları kabule yetkili olan İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan WIPO’nun Uluslararası Bürosu kanalıyla tescil başvurusunu yapar. İkinci olarak, hakların korunması ve takibi bakımından yeknesak uygulama sağlamak için bazı anlaşmalar kabul edilmiştir. Sözgelimi, hakka konu ürünlerin (ve hizmetlerin) sınıfları, uluslararası anlaşmalarda öngörülen şekilde yapılmaktadır. Markalar bakımından Nis, patentler bakımından Strazburg, tasarımlar bakımından Locarno Anlaşmaları bu tür anlaşmalardır. Üçüncü olarak, yukarıda sözü edilen amaçların gerçekleştirilmesi ve temel ilkelerin belirlenmesi bakımından birtakım anlaşmalar imzalanmıştır. Örneğin, fikri mülkiyet haklarının anayasası olarak nitelenen 1883 tarihli Paris, 1886 tarihli Bern, Dünya Ticaret Örgütünü kuran Anlaşmanın eki olan 1995 tarihli Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması (TRIPS) ve Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı’nı (WIPO) kuran Anlaşma bunlardan bazılarıdır. Bugün için evrensel koruma ilkesi benimsenmemişse de, Paris, Bern ve TRIPS gibi anlaşmalar yoluyla bu anlaşmalara taraf ülkelere, anılan haklara asgari düzeyde de olsa koruma sağlaması yükümlülüğü getirilmiştir.
Bu çalışmada tasarımlarla ilgili kabul edilmiş uluslararası anlaşmalar hakkında kısa bilgi verilecektir.
Yazının devamını Tasarımların Uluslararası Başvurusu, Tescili ve Korunması – 2 başlığı altında okuyabilirsiniz.