UMTH Cephesi…
Atlas-Online’ın Türk Telekom ile arabağlantı sözleşmesi imzalayan ilk UMTH işletmecisi olması, sektörde bir şok yarattı. Ancak 21/07/2004’de 11:30’de Telkoder’in Ankara’daki Telekomünikasyon Kurumu karşısındaki dernek ofisinde toplanan işletmeciler, TT ile arabağlantı sözleşmesi imzalamama konusunda kararlılıklarını ortaya koydular.
Peki şimdi ne olacak? Cevap gayet basit. Atlas-Online anlaşması emsal teşkil etmesine rağmen, Telkoder bünyesinde UMTH işletmecilerinin neredeyse firesiz katılımıyla TK ve TT baskı altına alınarak; sorunlar çözüme ulaştırılacağa benziyor.
Telkoder’ciler, Telekomünikasyon Kurumu’nda Türk Telekom tarifesine olumsuz rey kullanan Dr.Faruk Cömert’i ziyaret etmişler. Ekonomik Düzenlemeler Kurum Başkan Yardımcısı Doç.Dr.Ertuğrul KARAÇUHA, Teknik Düzenlemeler Kurum Başkan Yardımcısı A.Hicabi ERDİNÇ’in ve TK uzmanlarının katıldığı toplantıdan bir sonuç çıkmamış. Ancak TK’nın yaklaşımının basından izlediğimiz kadarıyla “mutlak suretle” Türk Telekom lehine kararlar üreten bir yaklaşımda olmadığı, kurul üyelerine sorunların yeteri kadar net bir şekilde sektör tarafından iletilemediği gibi bir çıkarımla toplantı tamamlanmış.
Burada her iki tarafa da sorumluluklar düştüğü bir gerçek. Ancak Ankara bürokrasisinden, özel sektör hızında, sonuç alınamayacağı da anlaşılmış gibime geliyor.
Türk Telekom’da Neler Oluyor?
Basında Türk Telekom’un ilanları bariz bir şekilde kendini göstermeye başlamışken, 21/07/2004 tarihli Radikal gazetesi manşeti Ankara’da bomba etkisi yaratmış. Arka sayfada Türk Telekom ilanı bulunurken, manşette Türk Telekom’un eleştirilmesi Ekinalan’ı sinirlendirmiş olmalı.
Bir iddiaya göre Ekinalan, Telkoder yönetimini arayarak, basın aracılığı ile değil; yüzyüze görüşme önerisinde bulunmuş. İstanbul’da ziyaret ettiği bir gazetede 40 Milyon USD’lık lansman bütçeleri olduğunu belirterek, kamu gücünü ortaya koyduğu iddia edilen ve “eleştiri” konusuna atıfta bulunan Türk Telekom Genel Müdürü Ekinalan, beklemediği bir toplumsal ve sektörel reaksiyona, hazırlıksız yakalandığının sinyallerini veriyor. Radikal gazetesine 22/07/2004’de verdiği bir mülakattan alıntı yapmak istiyorum. Ekinalan şöyle diyor;
“Biri gelip 100 bin dolar yatırım yapacak, ‘Ben de bu sektörden faydalanacağım’ diyecek. Diyorlar ki, ‘GSM’e sağlanan korumacılık bize de sağlansın’. İyi de onlar 2 milyar dolar yatırım yapmış, lisans bedeli vermiş. Onlara sağlanan koruma sana nasıl sağlanır. Dalga mı geçiyorsun. Kolay para kazanmak isteyenler bağırıyor. Küçük yatırımla Telekom’un pazar payının yarısını kapmak istiyorlar”
Talihsiz bir açıklama. Çünkü Ekinalan, bu demeci ile “negatif ayrımcılığı”nı ortaya koyarak; baştan beri güleryüzle savunduğu McKenzie danışmanlıktan firmasından çıkan tarifelerin kime karşı, hangi amaçla düzenlendiğini ortaya koyuyor. TK’nın değerli üyelerinin, Ulaştırma Bakanımızın ve hatta Başbakanımızın, bu demeci dikkatle değerlendirmesinde yarar olacaktır. (Not: Ekinalan’ın bahsettiği gibi 100.000 USD ile UMTH işletmecisi olunmuyor. Asgari 1.4 Milyon USD yatırım -ki sadece TK ve Telekom teminatları+SDH PRI tesis ücretleri- ve alt yapı ile 2.5 Milyon USD’yi bulan bir yatırım sözkonusu. Daha da önemlisi serbestleşmede Avrupa rayiçlerinin 4 katı pahalı satılan Türk Telekom altyapı servisleri de cabası… diyor Telkoder bültenleri… )
Ankara kulislerinde ayrıca Ekinalan’ın savunduğu tarifesinde 17 Milyon dar gelirli abonesinden alacağı sabit ücret ile 1.4 Milyar USD geliri garanti etmesi, bu gelirle şirketlere sunduğu düşük uluslararası görüşmeleri sübvanse ettiğine dair yaygın söylem; siyasileri toplumsal yansımaları açısından tedirgin etmiş.
Söylentilere bakılırsa, daha önceki “Telekom’da Devrim, Hemen Şimdi!” yazımda da vurguladığım gibi Telkoder’in öncülüğünde başlayan ve dalga dalga yayılan tepki Türk Telekom’da en üstten başlayarak, deprem yaratacağa benziyor. Önümüzdeki hafta şaşırtıcı gelişmelere tanık olabiliriz.
Shubuo’nun Başarısı…
Geçtiğimiz haftalarda Shubuo’nun melodi piyasasına bir oyuncu gibi girerek, bu alandaki etkin ve hakim konumunun Turkcell’i “tekel” pozisyonunda konumlandırabileceğine dair bir görüşümü dile getirmiştim.
Tatilde olduğumdan bu konu hakkında fazlaca ev ödevi yapamadığım için detaya girmeden; eksik kalan bazı görüşlerimi de, sağlıklı bir tartışma ortamının yaratılmasına imkan sağlayacağı gayesiyle özetleyim. Çünkü amacım borsaya açık “dev” bir şirket olan Turkcell’i rahatsız etmek değil; Shubuo başta olmak üzere olumlu yönleri zaten alkışlanan bir kurumun, olumsuzluklarını da hatırlatmak. Gelişim için bu şart gibi geliyor bana…
Shubuo, içinde bulunduğumuz yıl içerisinde 11.2 Milyon Turkcell abonesi tarafından asgari bir servisi kullanılmış bir içerik/servis sağlayıcı olduğunu söylüyor. Benim görüşüme göre Turkcell iyi bir segmentasyonla Shubuo’da hedefi tutturdu. Ancak Internet üzerinde www.sikayetvar.com adresinde Shubuo abonelik iptali ettirememe örneğinde rastladığım bir şikayette olduğu gibi (not: Sitede 331 adet Turkcell şikayeti var, 88 adedi çözülmüş), Shubuo tanıtım maksadıyla fazla sayıda bulk SMS gönderiyor ve farkında olmadan Shubuo abonelik paketlerinden birine abone “edilmek”, “kazara” bile mümkün.
Ayrıca abonelik iptali de bir sonraki dönem fatura tarihi başlangıcında mümkün olabiliyor. Bu önemli bir sorun. Bu konudan yakınan bazı kişileri de tanıyorum. Shubuo’cuların dikkatle eğilmesinde yarar var. Bu yüzden rakamları ve geliri yorumlarken; müşteri memnuniyetsizliğinden kaynaklanabilecek; muhtemel müşteri karlılık verimi düşüşünü de hesaba katmak lazım.
İngiltere’deki regülasyon kuralları ile müşteri edinmek, Türkiye’ye göre daha zor gibi. (Ref link: UK ICSTIS – Independent Committee for the Supervision of Standards of Telephone Information Services)
Ayrıca temelde Shubuo özelinden (melodi hakları toplama hadisesi) hareketle eleştirdiğim konu, Turkcell Türk yeni ekonomi girişimcisine kendini “herkes” için“standart” tanımladığı kriterler çerçevesinde açan bir firma olmadığına dair görüşüm. Dayanağı ise pazardaki birçok 3. parti şiket “adayının” heryerde yakınması. Teoride herşey yolunda gözüküyor ancak pratikte durum farklı.
Turkcell toplumsal sorumluluğunu “Kardelen” Projesi ve benzeri projelerde çok güzel ortaya koyuyor ancak dünya standartlarında artık giriş seviyesinde ortalama aylık 250 USD karşılığında satın alınabilen gelir bölüşümü esaslı işletilen servislerde (IVR, SMS, MMS vb.) 19 Milyon aboneye düşen servis sağlayıcı sayısı takip edebildiğimiz kadar fevkalade az. Bu açıdan Turkcell’in toplumsal sorumlulukları sadece “eğitim/kültür/sanat vb.” alanlarla sınırlı değil. Liberal rüzgarla “serbestleşme” çerçevesinde varolmuş bir kurum için pazar hakimi olması, serbest piyasada var olmak isteyen –girşimcilere- karşı “etik”, “ticari” ve hatta yasal sorumluluklarını gözardı etmesine neden olmamalı. Platformlarını “öznel” bir mahremiyet alanı olarak tanımlatmamalı diye düşünüyorum. Savın sağlaması ise IVR (çöpçatan) ve logo/melodi vb. gibi hizmetler başta olmak üzere yüksek trafik üreten servislerinde hangi kriterler çerçevesinde hangi “exclusive” imtiyazların şirketlere sağlandığı ile yapılabilir. Bu konu yukarıda bahsettiğim “toplumsal” sorumluluktaki misyonunu da tanımlayacaktır.
Tüm dünyada tartışma konusu olmuş ve halen olmaya devam eden MVNO lisanslaması (Mobile Virtual Network Operator), yakında Telekomünikasyon Kurumu tarafından da ele alınacak, duyumlara göre. Bu noktada UMTH lisansı almış ancak Turkcell ile arabağlantı konusunda ilerleme kaydedememiş işletmeciler MVNO gündemi ile masaya otururlarsa, “tekel” nitelendirmesi konusunda doğal hassasiyeti olan Turkcell, geride kalan “Atel/Muhabbet Hat” işbirliğine atıfta bulunulduğunda, ciddi bir samimiyet sınavına girecek. İşte o noktada alın teri ile yaratılmış ve doğal olarak mülkiyet sahipliğinden kaynaklanan mahremiyetçi seçicilik, konjonktürel ticari realite ile çatışmaya girecektir. Örneklemede soyut gelen bu paragraflar, dönüşen iş modelleri çerçevesinde Turkcell’i hakim durumdaki bir operatör olarak, “toplam değeri kendi üreten” ile “taşıyıcı platform” arasında tercih yapmaya itebilir.
Herkes gibi takdir ettiğim ve milli gurur abidesi olmuş Turkcell hakkında kısa pasajlarla ele aldığım farklı konularla ilgili yoğun olarak görüşlerler alma fırsatım oluyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi “eleştirme” fiilinin “övme”ye nazaran daha yararlı olduğu görüşündeyim. Bilmem siz katılır mısınız?
Gelecek hafta “BT Hava Tahmini”: UMTH – Türk Telekom cephesinde gökgürültülü yağış bekleniyor. Türk Telekom üzerinde yüksek basınç etkisi hakim olabilir. Ara Bağlantı’da bir gelişme olmayacak gibi.