Bazen devletimiz inanılmaz bir hızda çalışıyor!! Bugünde böyle bir haber ulaştı. Telekomünikasyon Kurumu atamaları daha biz imzaya çıktığını yazarken tamamlanmış ve resmi gazetede yayınlanmıştı bile. Ankara kulislerinde konunun Türk Telekom fiyatlarına % 20 zam için bastıran IMF’in zorlaması nedeniyle alındığı bildiriliyor.
Konuyu tekrar hatırlatalım, Telekomünikasyon Kurumunda boşalan 2 üyeliğin doldurulmasına yönelik kararname uzunca bir süre Ekonomiden sorumlu Bakan Derviş’in masasında bekledikten sonra Cumhurbaşkanı Sezer’e gönderilmişti. Bu konudaki haberi Derviş Telekomünikasyon Kararnamesini İmzaladı başlığı ile vermiştik.
Telekomünikasyon Kurumu’na ilk seçilen üyelerden 2 tanesi 2 yıl, diğer 2 tanesi ise 4 yıllığına seçilmişti. Hangi üyelerin 2 yıllık olduğu ise yapılan bir kura ile belirlenmiş ve 2 üye 29 Mart tarihinde görevlerinden ayrılmıştı. Ayrılanların yerine yapılacak atama ile ilgili kararname daha sonra Bakanların imzalarına gönderilmişti.
Atamalarının onaylanması beklenen Faruk Cömert ve Hüseyin Edis, tüketiciden ve sektörden sorumlu üyeler olarak atanacaklardı. Telekomünikasyon Kurumu’nun kuruluş ve işleyişleri hakkındaki yönetmeliğe göre, sektörü temsilen atanacak üyenin sektör temsilcileri, tüketiciden sorumlu üyenin ise Sanayi Bakanlığı ve TOBB tarafından aday gösterilmesi gerekiyor. Ancak yönetmelik uygulanmayarak boşalan üyeliklere Ulaştırma Bakanı Oktay Vural tarafından kurulun mevcut başkan yardımcıları Faruk Cömert ve Hüseyin Edis aday gösterilmişlerdi.
Cumhurbaşkanı bu nedenle, kararnameyi usule aykırı bulup reddetmişti. Bu konuyu size evvelki gün duyurmuştuk. Dün ise prosedürün acilen uygulandığı ve kararnamenin tekrar bakanların imzasına açıldığını öğrendik ve yayınladık. Bu durumda yeni hazırlanan kararnamenin tüm Bakanların imzasını yeniden alması en iyi ihtimalle 1 haftayı ve belki de 2-3 ayı bulabileceği söyleniyordu.
Ancak Kurumun halen Türk Telekom tarifelerini onaylamadığı belirtiliyordu. 3 ayda bir rutin olarak tüketici fiyat endeksi – 7.5 oranında yapılan zamları içeren bu paket henüz bekliyor. Aldığımız bilgiye göre, IMF, TT’nin Haziran ayında % 20, Eylül’de ise % 10’luk bir artış uygulamasını istiyor ama mevcut kanun buna cevaz vermiyor. Bu nedenle ancak tüketici fiyat indeksi – % 7.5’luk bir artış yapılabilecek.
Telekomünikasyon Kurumunun bunun dışında, sitesindeki 2002 iş Planından da görülebileceği gibi gecikmeler olduğunu görüyoruz. Bunların en önemlileri lisans ve ara bağlantı denilebilir. 2.paket lisanslar henüz verilmeye başlanmadı. Bu paketteki lisanlara Kablo TV, Ankesörlü telefon, Sabit kablosuz telefonlar gibi hizmetler dahil. Diğer gecikme de ara bağlantı konusunda yaşanıyor. Sadece TT ile GSM operatörleri arasında değil, lisanslı işletmeciler ile TT ve diğer mobil işletmeciler arasında yapılması gereken ara bağlantı regülasyonları henüz hazır değil. Yani Kurum bugüne kadar kısmi lisansları verdi ama ara bağlantı gibi yan düzenlemeler bitirilemedi.
Diğer yandan Kurula seçilecek üyelerin niteliklerine bakıldığında, telekom sektöründe tecrübeli, özerkliği içine sindirmiş ve liberal bakışa sahip kişiler olması önemli. Dünya Bankası, ITU ve telekomünikasyon regülasyonundan sorumlu diğer uluslararası örgütlerin iberal bakışa özellikle önem verdiği ve kuruluşun oluşumu sırasında bu konuda uyarıda bulunduğu söyleniyor. Çünkü, sektörde düzenleme görevi üstelenen bir Kurulun, Devlet, Türk Telekom, özel sektör ve tüketiciler arasındaki dengeyi sağlayacak otorite olması, adil bir düzenleyici ortam oluşturulması açısından gerekli.
Ancak Telekomünikasyon Kurumunda Telsiz Genel Müdürlüğü ve Türk Telekom eksenli kişilerin ağırlıklı olduğu söyleniyor. Özellikle Telekomünikasyon Kurumunun oluşumu sonrasında faaliyetine son verilen Telsiz Genel Müdürlüğünden 300 kadar kişinin bu kuruma doğrudan transfer edilmesi ve bu kişilerin tamamen radyokomünikasyon alanında çalışmış olmaları Kurumun geleceği için en büyük handikapı oluşturuyor. Oysa Kurul’un (eski) Başkanı Fatih Yurdal’ın da bir zamanlar dediği gibi Kurumun işlerinin ancak % 20’si gibi düşük bir miktarı eski Telsiz Genel Müdürlüğünün kapsamındaki işler. Fakat geri kalan % 80 iş, ekonomik ve telekomünikasyon düzenlemelerini içermekte, yani yepyeni oluşan işler ve koşullar.
Diğer yandan Kurumu bekleyen en önemli tehlikelerden birisi de, piyasa aktörleri tarafından yani regüle edilenlerin regülatörü ele geçirmesi. SPK eski Başkanı Ali İhsan Karacan Rekabet Kurumunda Özerk Kurumların Özerkliği adlı konferansta “regulatory capture” tehlikesinin altını çizmiştir. Regülasyon kurum çalışanlarını telekomünikasyon işletmecileri ağırlıklı bir yapıda oluşturan ülkelerde bu sorun yaşanmaktadır. Türkiye’de de Telekomünikasyon Kurumu çalışanları içerisinde azımsanmayacak sayıda eski TT kökenli personelin olduğu kamuoyunun bildiği bir gerçek. “TT-bağnazlığı” olarak ifade edilen bakış açısı ile piyasayı düzenleyen bir Kurum modeli gelecekte Türkiye’yi bekleyen önemli sorun.. Umarız bunlar ülkemizde yaşanmaz ve Telekomünikasyon Kurumu yeni üyeleriyle birlikte eski Başkanlarının açtığı liberal ve adil bir sektör vizyonu ile yoluna devam eder.