Telekomünikasyon Kurumu, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde 2 yıl önce kurulmuş ve “regulatory body” olarak hizmet vermesi gereken bir kuruluş. Telekomünikasyon sektöründe tarafsız ve bağımsız hareket ederek, pazardaki altyapıyı ve işlemleri şekillendirmesi hedefleniyor.
Ama geçtiğimiz hafta farklı bir uygulama duyumu aldık. Telekomünikasyon Kurumunun taraf olmaması gerekirken, TTnet’in dial-up fiyatlandırması konusunda taraf olduğu şeklinde bir bilgi ulaştı.
Bilindiği gibi, Türk Telekom’un, Nisan 2001 sonrası başlayan pazarlama çalışmaları ve düşük abone fiyatlarını, TISSAD (ISS’ler Derneği) Rekabet Kurumuna şikayet etmişti. Rekabet Kurumunun verdiği karar uzantısında Telekomünikasyon Kurumu tarafından TTnet’in dial-up fiyatlarını yükseltmesi 28 Mart 2002’de istenmişti. Bu düzey en düşük fiyatlı 3 ISS’in fiyat ortalamasının alınması şeklindeydi ve 8-9 Milyon TL’lik bir rakam olarak öngörülüyordu (Bkz : Türk Telekomünikasyon A.Ş. Hakkinda Yürütülen Soruşturmaya İlişkin Gerekçeli Karar).
Bu konudaki uygulama 28 Mart’tan bu yana yapılmadı. Neden olarak TK’na yapılacak atamaların geciktiği söylendi. Derken, geçtiğimiz günlerde farklı bir rakam telafuz edilmeye başlandı. 5 Milyon küsurluk bu rakam, ISS’lerin rekabet kuruluna başvurularından bile düşük bir rakam. Rakamın önümüzdeki günlerde TTnet tarafından açıklanacağı şeklinde bir duyum aldık. Açıklanacak mı? Nasıl açıklanacak? “Devlet-Millet-Sakarya” mı denecek? Merakla bekliyoruz. Asıl önemli olan, bu karara Telekomünikasyon Kurumu gibi tarafsız olması gereken bir kurumun nasıl müsade ettiği.
Üstelik, Telekomünikasyon Kurumunun bu son kararı Rekabet Kurumunu işlevsiz ve kararları hiçbir anlam taşımayan bir Kurum haline de getiriyor. Bu konuda hem ISS’lerle TISSAD’ın hem de Rekabet Kurumunun reaksiyonunun ne olacağını merakla bekliyoruz.
Ancak durumun daha vahim bir yönü de var, Telekomünikasyon Kurumu’nun “müsade etmek” dışında, bu rakamın oluşması için gerekli çalışmaları yaptığı, savunma oluşturduğu yani yardımcı olduğu da duyumlarımız arasında. Üstelik, bu rakamı oluşturan bir Daire Başkanının, Başkan Yardımcılığına atandığı da kamuoyunun malumu.
Bu ne açıdan vahim diye soracaksınız? O zaman biraz daha geçmişe gidelim. Kurul’dan 2 üyenin ayrılması sonrasında, atanacak 2 üye için prosedürün aksine o dönemin Ulaştırma Bakanı Oktay Vural öneride bulundu (Atama önerilerinin Sanayi Bakanlığı ve TOBB tarafından yapılması gerekiyordu). Bu atamalar 2 aya yakın Kemal Derviş’in masasında, 1 ay da Cumhurbaşkanı Sezer’in masasında bekledi. Her iki adayın da daha önce telekomünikasyon sektöründe çalışmamış kişiler olması ilgi çekici. Bu bekletmelerin nedeni resmi olarak açıklanmadığı için bilinmiyor ama Haziran ayında Sezer kararnameyi usulüne uygun bulmayarak geri gönderdi. Ancak kararname bu geri göndermenin hemen arkasından hızla ve prosedürüne göre tamamlanarak tekrar gündeme geldi (Bkz : Telekomünikasyon Kurum Atamalarında Rekor). Bu sefer hem Derviş hem de Sezer tarafından onaylandı. Ekonomi bürokratlarından aldığımız bilgi; onaylamanın kerhen olduğu çünkü IMF tarafından bu yıl için öngörülen % 30’luk telefon zamlarının, bir bölümünün acilen yapılması gerektiği şeklindeydi. Gerçekten de atamaların hemen arkasından % 18’lik bir zam açıklandı. Hatırlarsanız bu haberi de Türk basınında ilk biz duyurmuştuk (Bkz : Türk Telekom’dan % 18 Zam).
İşte bu gelişmelerin arkasından, Bakan Oktay Vural’ın Danışmanı Doç.Dr.Ömer Arasıl Kurul Başkanlığına getirildi. Sektörde fikrini aldığımız kişiler arasında, Ömer Arasıl’ın geçmişte yaptıkları konusunda olumlu görüşleri ve umutları olanlar var: Ama diğer yandan, bu işlemle birlikte Türk Telekom’da Oktay Vural’a yakın bir kadrolaşmanın oluştuğu gözden kaçmıyor. Sektör şimdi korku içerisinde TT’nin rekabete kapalı hangi hizmet fiyatlarının artıracağını bekliyor. Eğer ISS’lerin TT’den kiraladığı altyapı kullanım ücretlerine yeni zamlar da yapılırsa, zaten bitkisel hayata girmiş olan Türkiye ISS pazarının nereye gideceğini sizin yorumlarınıza bırakıyorum.
Telekomünikasyon Kurumu Bağımsız Hareket Ediyor mu?
Telekomünikasyon Kurumları, her ülkede telekom sektörünü regüle etmek için kurulan DÜZENLEYİCİ ORGAN’lardır. Bizim ülkemizde de özel sektörle, kamu sektörü arasındaki dengeyi sağlamak, yanlış uygulamaları engellemek ve rekabeti sağlamak için kurulmuştur. Dolayısıyla tarafsız olmak durumundadır.
Gerçekten de Fatih Yurdal başkanlığındaki Telekomünikasyon Kurumu’nun bugüne kadar ki çalışmalarında tarafsızlık gözümüze çarpıyor. Bunun en güzel örneklerinden bir tanesi VOIP raporudur. Kurum bu konuda gayet detaylı bir araştırma yaparak, tarafsız ve ülkenin yararına olacak bir şekilde raporlamıştır.
VOIP sistemlerin serbest bırakılmasının yararı nedir ? En başta tüm Türk kullanıcılar ve şirketler daha ucuz fiyatlarla yurtdışına telefon etme şansına kavuşacaklardır. Şöyle düşünün, ABD’ye 90 cent yerine 10 cent’e yani 9 kat daha ucuza telefon etmek, en büyük masrafları haberleşme ve seyahat olan ihracatçıların hayatına yeni bir kolaylık, maliyetlerinde düşme ve muhtemelen de ihracatımıza artış getirmeyecek midir? Telekomünikasyon Kurumu bunu değerlendirmiş ve VOIP işinin serbest bırakılmasının uygun olduğunu belirtmiştir..
Sonra ne mi oldu?? Telekomünikasyon Kurumu bağımsız bir kurum olduðu için olumlu görüş bildiren raporu doğrudan bağlı oldukları Bakanlar Kurulu’na göndermeli ve kararı oradan almalıydı ama rapor nedense Ulaştırma Bakanlığına gönderildi. Ulaştırma Bakanlığı ise raporu maalesef bekletti. 4 ay kadar su yüzüne çıkarmadı. Sonunda Telekomünikasyon Kurumunun bu raporu bir tek Turk-internet.com’da yayınlandı, (sonuç bölümü için bkz : TK VOIP Raporunun Sonuç Bölümü. Raporun sonrasında Telekomünikasyon Kurumundan yani regülasyonu yapması gereken kurumdan yorum bekledik ama hiçbir yorum ulaşmadı. Sessiz kalmayı tercih ettiler.
Konuyu yeni Başkan Doç.Dr.Ömer Arasıl’ın ele alacağını ve kamuoyuna doyurucu bir açıklama yapacağını umuyoruz.
Hatırlayacağınız üzere, biz konuyu daha önce, o günlerdeki Ulaştırma Bakanı Oktay Vural’a sormuş ve size haber halinde iletmiştik. Buna göre, Oktay Vural raporu Türk Telekom’a gönderdiğini ve görüş beklediğini (!) iletmişti. Umarım seçim döneminde tarafsız olması için atanan yeni Ulaştırma Bakanı Naci Kınacıoğlu da bu konu ile ilgilenir ve olumlu adımlar atar. Sektör bunları bekliyor ve izliyor.