İşte çok anlamlı bir çaba ve bu çabaya karşı yetersiz empati. 6 yıl bir holdingin bilgi işlem direktörlüğü yapmış ve 26 yıldır bilişim sektörünün farklı noktalarında çalışmış birisi olarak son gelişmelerin anlaşılamamış olmasına şaşkınlıkta bakıyorum. Yani Tübider’in “mesleki yeterlilik belgeleri”[1] inisiyatifine karşı, hem üniversitelerin kayıtsız kalmalarına, hem de Bilgisayar Mühendisleri Odası’nın (BMO) karşı çıkmasına..[2]
O üniversiteler ki, falan markanın kendi markasını pazarlama amaçlı falan akademisini, kendi üniversitelerinde kurmasını büyük bir başarı olarak değerlendirdiklerini yıllardır görüyoruz… Yoksa amaç “eğitimin kalitesi” yerine “bu akademi kurulması ile üniversitenin kazandıkları mıdır?”..
Sertifikalar … Sertifikalar …
1990’lardan itibaren kurulan kanal sisteminin ülkemize “getirisi”, sermayesi ve pazarlama bütçeleri bol çok uluslu firmaların ülkemizin sathına yayılmaları oldu. Bu bir yandan, belki bizi teknolojiye bu kadar çok yaklaştırdığından iyi bir durum denebilir, ama diğer yandan götürdüklerini de hesaplamak lazım. Bu kendi başına başka bir tartışma konusu.
Ama olayın sertifikalar kısmına bakıldığında; çokuluslu firmaların çoğu, pazarlama bütçesi kapsamında sertifika sistemlerini de ülkemize taşıdılar. Öyle ki, –şaşırtıcı ama pazarlama aracı olduğu halde bir de üstüne para verilerek alınan ve de– gereğinden fazla abartılan bu sertifikalar bazen diplomalardan üstün tutuldu. Pek çok üniversite de bu sertifikaları veren merkezlerin kendi üniversitelerinde yer almalarını adeta bir gurur meselesi olarak ortaya koydular. Oysa bu sertifalar tarafsız da değiller. Tek bir markayı öğretiyorlar.
turk-internet.com okuyucuları bilirler; bu sertifikaların filan ürünü kullanan firmaların elemanların işlerini yapmaları için iyi bir şey olmasına karşın, tek başına diplomaların yerine geçen bir şey olmadığına dair yorumları yıllardan bu yana yayınlıyoruz[3].
Eleman Sıkıntısı
Diğer yandan Bilişim sektörü firmaları sık sık “nitelikli eleman” ve “ara eleman” sıkıntıları konularını gündeme getiriyorlar. 2005’de yapılan bir araştırma da buna işaret ediyor[4]. Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) Başkanı Doğan Ufuk Güneş ile yakınlarda yayınladığımız bir söyleşide de bu husus vurgulanıyor[5].
İşte bu önemli konuda, ülkemizdeki yerel ve boyutu daha küçük olan bilgisayar firmalarının sesi olan “Tübider” çok kıymetli bir çalışma yaptı ve “mesleki yeterlilik belgeleri” için altyapı oluşturdu.
Bu çalışma bir yandan üniversite okumuş ya da çeşitli nedenlerle üniversite okuyamamış olan kişilere belli bir alanda uzmanlık geliştirme ve bunu belgelendirme imkanı sağlayacak, bir yandan da Bilgisayar Mühendislerinin pozisyonlarını güçlendirecek. Çünkü bugün bilgisayar mühendislerinin asıl işlevlerinden daha aşağıda kalan işlerle görevlendirildikleri durumları da biliyoruz değil mi?
Bilgisayar Mühendisleri Odası Neden Karşı Çıkıyor?
Ben Bilgisayar Mühendisleri Odasının karşı çıkma açıklamalarını, “gecikmiş” ve “yanlış anlaşılmış” bir açıklama olarak değerlendiriyorum.
Gecikmiş (gerçi oda çok yeni kuruldu) çünkü; ülkemizde ne olduğu belirsiz bir sertifikalama sistemi uzun zamandır var.
Yanlış anlaşılmış çünkü karşı çıkılması gereken sertifikalama bu değil. Aksine bu çalışma diğerini kontrol altına alabilecek bir çalışma. Tübider’in çalışması benimsenir ve –bilgisayar mühendisleri odasının da işbirliği dahil– hep birlikte geliştirilirse, her şeyi yerli yerine oturtabilecek bir çalışma. Batılı ülkelerde uzun yıllar önce yapılmış ve geç kaldığımız bir çalışma.
Hem sertifikalama sistemine resmi bir boyut katacak, bugün alaylı olan pek çok kişiye sertifika imkanı sağlayacak, hem diğer sertifikaların sadece marka bazlı olduğuna dikkat çekecek ve belki onlara talebi geriletecek, hem de bilgisayar mühendislerinin değerini ortaya koyacak bir çalışma olacağı düşüncesindeyim.
Öte yandan Bilgisayar Mühendisleri Odasının (BMO) açıklamasının da kıymetli olduğunu, çünkü bu konunun tartışılmasına ve geliştirilmesine neden olacağını, belki de Bilgisayar Mühendislerinin bu çabaları ile, olayın gündeme daha çok taşınacağına ve üniversitelerin de bu konuya ilgi göstermeye başlayacağına inanmak istiyorum.
Tübider Ne Diyor?
Bu kadar detayı, Tübider’in, Bilgisayar Mühendisleri Odasının karşı tepkisine karşı gönderdikleri açıklamayı yayınlarken, olayın “gerçekte ne olduğu”nu daha iyi açıklamak için ifade ediyorum. Bakın Tübider açıklamasında neler demiş:
Mesleki Yeterlilik belgesi, bir mesleğin Ulusal Mesleki Yeterlilik Sisteminde kanunen tanımlanmış meslek standartları çerçevesinde başarı ile yürütülebilmesi için gereken bilgi, beceri ve yetkinlikler ölçülerek verilir. Mühendislik ise uygun bir eğitim ve diploma ile kazanılan bir örgün eğitim niteliği olup meslekler ile doğrudan bağıntısı yoktur. Bahsi geçen mesleklerde mühendis olmadığı halde fiilen binlerce kişi çalışmakta, yine mezun olur olmaz bu mesleği yapamayacak veya yapmayı tercih etmeyecek binlerce mühendis bulunmaktadır.
Ulusal Mesleki Yeterlilik Sistemi; ulusal meslek standartlarının oluşturulduğu, mesleki ve teknik eğitim ve öğretim programlarının bu standartlara göre hazırlandığı, iş gücünün mesleki yeterliliğinin akredite olmuş ve MYK tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlarca ölçme ve değerlendirme merkezlerinde yapılan teorik ve uygulamalı sınavlar sonucunda belgelendirildiği, alınan belgelerin ulusal ve uluslararası düzeyde kıyaslanabilirliğinin sağlandığı, hayat boyu öğrenmenin desteklendiği, formel (örgün) eğitim almadan mesleği öğrenen kişilere bilgi ve becerilerini belgelendirme imkanının verildiği ve iş dünyası temsilcilerinin sürece ilişkin tüm kararlara aktif olarak katıldığı, kalite güvencesinin sağlandığı, adil, şeffaf ve güvenilir bir sistemdir.
Ulusal Mesleki Yeterlilik Sisteminin kurulmasındaki temel amaç eğitim ile iş yaşamının nitelik talepleri arasında işlevsel bir bağ kurmaktır. Bu sistem Türkiye’nin küresel ekonomide rekabet edebilmesi için ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesini sağlayacaktır. İş dünyasının iş gücüne yönelik mevcut ihtiyaçları ve geleceğe dönük eğilimleri, hazırlanmasına katkı sağlayacağı ulusal meslek standartları yoluyla eğitim sistemine yansıyacaktır. Yine eğitim dünyası da, amaçlarından birisi olan nitelikli iş gücünün yetiştirilmesini bu sistem sayesinde etkin ve esnek bir şekilde gerçekleştirecektir. Bu sistemin en güçlü yönlerinden birisi, hayat boyu öğrenme anlayışını kabul etmesidir. Bu kapsamda herhangi bir eğitim almadan çalışarak beceri edinen bireyleri sahip oldukları becerileri belgelendirmeleri, bireylere farklı meslekler veya sektörler arasında yatay ve dikey geçişleri sağlaması, bulunduğu sektörde ve icra ettiği meslekte ortaya çıkan yeni gelişmeleri esnek bir şekilde mesleğine yansıtabilmesi ve bunu belgelendirebilmesi gibi imkanlar bu sistem sayesinde mümkün olacaktır.
Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun, bir mesleği hakkı ile icra edebilmek için ana görevler, işlemler ve başarım ölçütleri olarak tanımlanan meslek standartlarının belirlenmesi ve bu meslek standartlarına uygun çalışabilmek için gerekli bilgi, beceri ve yetkinliklerin yani yeterliliklerin tespit edilmesi süreçleri bilişim alanında faaliyet yürüten tüm işçi ve işveren STK’ları ile birlikte hazırlanmış, tamamen topluma açık tutulmuş ve görüşe çıkarılarak devlet kurumları ve üniversitelerden görüş istenmiştir.
Ne yazık ki bu kadar açık ve şeffaf olan bu süreçlere ilgili odalar ve kurumsal olarak üniversiteler yeteri ilgiyi göstermemişlerdir. Ayrıca yine kanuni süreçlerde tanımlı son söz hakkı olan Sektör Komitelerinde de MEB ve YÖK temsilcileri bulunmaktadır. Doğal olarak bu kişilerin hukuki süreçleri daha iyi bilmelerinden dolayı sektör komitelerinde benzer kaygılar bulunmamaktadır.
Mesleki Yeterlilik Belgesi herhangi bir mühendislik diploması yerine geçmediği gibi örgün ve yaygın eğitim ve öğretim kurumları diplomalarının hiçbiri de Mesleki Yeterlilik Belgesi yerine geçemez.
Avrupa Birliği müktesebatı ve MYK hukuku daha iyi incelenirse meslek ve diploma ilişkisinin günümüzde nasıl belirlendiği daha iyi anlaşılacaktır. “Toplum yaşamını ilgilendiren bilgisayar sistemlerinin yetkin kişilerce tasarlanması, geliştirilmesi, yürütülmesi, desteklenmesi ve denetlenmesi kamu yararı ve güvenliği açısından bir zorunluluktur.” görüşüne katılmakta ve Mesleki Yeterlilik Kurumu süreçlerinde hazırlanan bilişim mesleklerinde bu anlamda herhangi bir görev tanımlanmadığını belirtmek isteriz.
Hatırlatalım; Tübider, sektördeki bilgi ve uzmanlık ile ara eleman eksiğini tamamlamak için kurulduğundan bu yana çaba içinde[6].
Sonuç olarak; herşeyi yerli yerine oturtalım; “Mesleki Yeterlilik Belgelendirmesi” bir yandan sektörün ihtiyacı olan “nitelikli” ve ara eleman sıkıntısı”na cevap olacak. Diğer yandan Bilgisayar Mühendislerinin gerçek yerlerine oturmasına neden olacak ve muhtemelen pazarda çok uluslu firmaların sertifikalarının da dengeye ulaşmalarını sağlayacak.
[1] 7 Adet Yeni Bilişim Meslek Standardı Resmi Gazetede Yayınlandı
[2] Bilgisayar Mühendisleri Odası : Sertifikalar Diplomalara Eşdeğer Tutulamaz
[3] Sertifikalı Bilgisayarcı Olmak.. ya da Olmamak.. VE ‘Ehliyetli olmak’ mı? ‘Ehli olmak’ mı?