Dün başladığımız İnternet’te kullanıcı hakları” başlıklı yazımıza bugün 2. bömlüm ile devam ediyoruz. Dünkü bölümü okumak isterseniz, yazının en altında linkiini bulabilirsiniz.
b-Tüketici Sıfatı ile İnternet Kullanıcısının Hakları
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinin (f) bendine göre “Tüketici: Bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzel kişiyi,”aynı maddenin (g) bendine göre “Satıcı:Kamu kurum ve kuruluşları da dahil olmak üzere tüketiciye mal ve hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri,” kapsamaktadır.
Bu tariflere göre internet kullanıcıları 4077 sayılı Yasa kapsamında tüketici, servis sağlayıcı şirketler ise satıcı konumundadırlar. İnternet kullanıcılarının tüketici sıfatı ile bu Yasanın “Ayıplı Mal ve Hizmetler” başlıklı 4.maddesi başta olmak üzere Yasanın getirdiği kolaylıklardan faydalanabilmeleri, 21.maddedeki Tüketici Konseyi, 22.maddedeki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti, 23.maddedeki Tüketici Mahkemeleri gibi tüketici kuruluşlarına başvurabilmeleri gerekir. Şüphesiz ki tüketici konumundaki internet kullanıcıları internet ortamında çeşitli kişi ya da ticari kuruluşlardan yaptıkları diğer alışverişleri sebebiyle de internetteki hileli ve aldatıcı faaliyetlere karşı korunmalı, kullanıcılara ait özel bilgilerin amaç dışında kullanılması önlenmelidir.
c-Spam Fiiline Karşı İnternet Kullanıcısının Hakları
İnternet literatüründe spam; internet ortamında içeriği aynı olan mesajın çok sayıdaki örneğinin bu mesajı alma talebinde bulunmamış olan internet kullanıcılarına gönderilmesi olarak tarif edilmektedir. Bu mesajın içeriğinde ticari nitelikte reklam olabileceği gibi olmayabilir de.Ticari reklam ihtiva eden spamler,tüketici durumunda olan internet kullanıcılarına aracısız, güvenli ve herhangi bir zaman dilimi ile bağlantısız olarak, diğer reklam türlerine göre çok daha ucuz maliyetle,geniş bir kitleye hızla ulaştırılabildiklerinden, reklamı yapan kişi ya da kuruluşla, reklamı yapılan mal veya hizmet açısından çok faydalı olmakla birlikte bunu alanlar bakımından yakınılacak bir durum yaratabilir. Çünkü her kullanıcının e-posta adresinin belirli bir kapasitesi bulunmaktadır,istenilmeyen spamlerin yoğun bir şekilde bu posta kutusunu doldurması durumunda kullanıcı bakımından ehemmiyet arzeden diğer e-postaların alınamaması, zamanında bunlara ulaşılamaması tehlikesi bulunmaktadır. Bunun dışında kendisi için lüzumsuz olan bu e-maillerin posta kutusundan silinmesi için kullanıcı olan kişi zaman kaybetmekte ve buna bağlı olarak internet erişimi için servis sağlayıcıya ve telefon idaresine bedel ödemek durumu ile karşı karşıya kalmaktadır.
Bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de doğrudan spam olayını düzenleyen bir hukuki düzenleme yasalarımızda bulunmamaktadır. Unsurları bulunduğu takdirde spamle ilgili hukuki problemlerin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un onaltıncı, Medeni Kanun’un yirmibeşinci, Borçlar Kanunu’nun kırksekizinci ve Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümleri çerçevesinde çözümlenebileceği ileri sürülmekte ise de, kullanıcıları ziyadesiyle rahatsız eden bu durumun bir yasa ile halledilmesinin uygun olacağı muhakkaktır. İnternet kullanıcılarının bu tip mesajları almak istememeleri durumunda filtreleme gibi teknik önlemler almaları gerektiği öne sürülmüşse de, kullanıcıları buna zorlamak doğru olmadığı gibi filtrelemenin çok sağlıklı sonuç verdiği de söylenemez.
Geçtiğimiz yıl içerisinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu konuda önüne gelen bir şikayette Türk Ceza Kanunu’nun 547.maddesini uyguladığı haberi medyada yer aldı. Bu madde; “Her kim,itidal ve muvazene haricinde veya çirkin ve ayıp görünen sair herhangi bir hal ile başkasını alenen incitir veya huzur ve rahatını ihlal ederse on beş güne kadar hafif hapse veya otuz liraya kadar hafif cezayı nakdiye mahkum olur.” hükmünü içermekte olup hapis ve para cezalarının üst sınırı ve niteliği itibariyle ön ödemeye ilişkin TCK.nun 119.maddesi uyarınca 2002 yılı itibariyle spam failinden alınabilecek olan para cezası 54,526,024 liradır. Spam faili bu para cezasını tebligattan itibaren on gün içerisinde öderse hakkında kamu davası açılmayacak ve bu olay adli siciline işlenmeyecektir. Nitekim Ankara’daki olayda fail para cezasını ödemiş ve evrak takipsizlik kararı ile sonuçlandırılmıştır. Bilindiği kadarı ile bu konuda Yargıtay’ın önüne gelmiş herhangi bir dosya olmadığı için yüksek Mahkemenin görüşü belirlenememiştir. Belki burada Yargıtay 2.Ceza Dairesi’nin 16.9.1993 tarih ve 1993/7987-9440 sayılı kararından bahsetmek yerinde olacaktır. Bu karara konu teşkil eden olayda;pansiyon sahipleri veya görevlendirdikleri kişiler otobüs duraklarında bekleyerek, otobüslerden inen turistlerin kendi pansiyonlarında konaklamaları için çirkin, gereksiz davranış ve hareketlerde bulunmuşlar, mahalli mahkeme bu tür girişimleri yasaklayan Kaymakamlık kararı olduğundan bahisle idari mercilerin emirlerine riayetsizlikle ilgili TCK.nun 526.maddesini uygulamış,Yargıtay ise bu durumun itidal ve muvazene harici hareket olduğunu, TCK.nun 547.maddesine uyduğunu kabul etmiş ve mahalli mahkeme kararını bozmuştur.
Spam adı verilen mesajların geniş bir kitleye gönderildiği dikkate alınarak bu olaydan mağdur olan bilinçli kullanıcıların tümünün bir yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde yetkili mercilere şikayetlerini yapmaları durumunda bu maddedeki para cezası her bir mağdur için ayrı ayrı hesaplanacağından sonuç para cezası spam göndericileri için caydırıcı nitelikte olabilir.
Yukarıda bahsettiğimiz durum,içeriği itibariyle suç teşkil etmeyen e-postalar içindir.Spamin içeriğinde tahkir edici unsurlar varsa,yasaklanan herhangi bir konuda propaganda yapılıyorsa,müstehcen sayılabilecek bir takım yazı ya da resimler gönderiliyorsa bunlar hakkında mevcut mevzuatımıza göre işlem yapılabileceği tabiidir.
Yarın ki bölümde “Bilişim Sistemine Girilmesi Durumunda İnternet Kullanıcısının Hakları” anlatılacak.