Günümüzün en gizemli kayboluşlarından birisi, Malezya Havayolları’nın 370 sefer sayılı uçuşu idi. 2014 yılında nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde kayboldu. Uçağın ortadan kaybolmasının ardından, şimdiye kadarki en büyük arama operasyonu başlatıldı. Ama gerek Malezya’nın kuzey doğusunda, gerekse batıdaki okyanus içinde yapılan aramalar sonuç vermedi. Ancak hala uçağın yeri konusunda araştırmalar yapanlar var.
Cardiff Üniversitesi araştırmacıları, su altı mikrofonlarıyla kaydedilen sinyallerin, okyanusa çarpan MH370 gibi uçakların yerinin belirlenmesinde kullanılabileceğini düşünüyor. Bunu göstermek için, 10 tarihi uçak kazası ve bir denizaltının kaybolması sonrasında “hidrofon” olarak bilinen cihazlar tarafından elde edilen 100 saatten fazla veri analiz edildi.
239 yolcuyu taşıyan MH370’in Kuala Lumpur’dan Pekin’e giderken ortadan kaybolmasından on yıl sonra Nature.com’da yayınlanan bulgular, uçağın bilinen son konumunun daha ayrıntılı araştırılması için öneriler sunuyor ve gelecekte benzer olaylara yönelik bir çerçeve oluşturuyor.
Okyanusa uçak çarpması gibi şiddetli olaylarda, suda çok uzun mesafeler kat eden ve deniz yatağının çeşitli yerlerinden hidrofon teknolojisiyle kaydedilen ayırt edici akustik imzalar üretiliyor. Cardiff Üniversitesi Matematik Okulu’ndan Dr. Usama Kadri şunları söyledi:
“Analizimiz, hidrofonlaeda 3.000 km’yi aşan mesafelerde bile önceki uçak kazalarından kaynaklanan net basınç sinyallerinin tespit edildiğini gösteriyor. MH370 vakasında resmi araştırmalar, uçağın 7. yayın yakınında, yani uçak ile IMMERSAT arasındaki son iletişimin gerçekleştiği nokta yakınında düşmüş olması gerektiği sonucuna vardı.
7. yaydaki ana arama alanı, Avustralya’nın Cape Leeuwin kentindeki hidroakustik istasyonundan 2.000 km’den daha yakın bir mesafede yer almaktadır ve sinyali filtrelemek için hiçbir engel yoktur. Ancak resmi aramanın önerdiği zaman dilimi ve konum dahilinde yalnızca tek ve nispeten zayıf bir sinyal tespit edildi. Diğer sinyaller de ilgili olabilir.
Bu nedenle, tespit edilen sinyalleri ve bunların MH370’in ortadan kaybolmasıyla ilgili sonuçlarını tam olarak anlamak için daha fazla analiz ve gelecekteki araştırmalar gereklidir.”
Çalışma, yetkililerin çevredeki hidroakustik istasyonlardan alınan sinyalleri izlerken 7. yay boyunca kontrollü patlamalar veya havalı silahlar da dahil olmak üzere saha deneyleri yapmalarını öneriyor. Çalışma, MH370’in çarpmasına benzer enerji seviyelerine sahip bu tür deneylerin, kayıp uçağın konumuna dair bilgiler ortaya çıkarabileceğini öne sürüyor.
Deneyler aynı zamanda yetkililerin gelecekte uçaklar için potansiyel çarpışma yerlerini daraltırken yararlanabilecekleri bir araç olarak hidroakustik teknolojinin kullanımının geliştirilmesine de yardımcı olacak.
Kadri şunları ekledi:
“Benzer tatbikatlar, 2017 yılında Arjantin açıklarında kaybolan ARA San Juan denizaltısı için arama kurtarma görevinde de yapıldı. Bu bize, bunun nispeten basit ve uygulanabilir olduğunu ve tespit için bir araç sağlayabileceğini gösteriyor. Başka bir kapsamlı araştırmaya devam etmeden önce sinyalin MH370 ile alakasına bakmak lazım.
İlişkili olduğu tespit edilirse, bu, uçağın konumuna dair bölgeyi önemli ölçüde daraltacak, neredeyse kesin olarak belirleyecektir. Öte yandan, eğer sinyallerin ilgisiz olduğu tespit edilirse, bu durum yetkililerin bugüne kadar resmi arama çalışmaları tarafından belirlenen zaman dilimini veya konumu yeniden değerlendirmeleri gerektiğine işaret edecektir.”
Araştırma, uçağın Güney Hint Okyanusu’ndaki yolculuğunun son aşamasındaki hidrofon verilerine odaklanıyor ve resmi arama tavsiyelerine uygun olarak 7. yayın yakınında üretilen sinyalleri arıyor. Tayland Körfezi’ndeki son iletişim sırasında uçuşun kaybolma aşamasına ilişkin veriler de olağandışı sinyalleri kontrol etmek için analiz edildi. Dr Kadri şunları söyledi:
“MH370’in ortadan kaybolması bu çalışmayı motive etti çünkü okyanustaki uçak kazalarının tespit edilebilirliği ve arama ve kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak için hidroakustik teknolojinin potansiyel kullanımı hakkında soruları gündeme getirdi. Maalesef kayıp uçak için yeni bir arama başlatmak için gereken kesinlikte bir sinyal bulamadık. Ancak tavsiyeler uygun yetkililer tarafından takip edilirse, gözlemlenen sinyallerin alaka düzeyini değerlendirebiliriz ve potansiyel olarak MH370’in konumuna ışık tutabiliriz.”
MH370, 8 Mart 2014 Cumartesi günü Kuala Lumpur’dan Pekin’e yaptığı yolculuk sırasında ortadan kayboldu. Kapsamlı çok uluslu arama çabalarına rağmen uçağın nerede olduğu ve 239 yolcu ve mürettebatının akıbeti belirsizliğini koruyor. 2018’de İngiltere merkezli bir video yapımcısı, düşen uçağı yerini Google Haritalar üzerinden bulduğunu iddia etti – ancak Newsweek, aynı enkazın “MH370’in kaybolmasından on yıldan fazla bir süre önce, 1 Ocak 2004’e kadar uzanan görüntülerde de görülebildiğine” dikkat çekti.
Diğer yandan İngiltere’den uzman Ian Wilson, Malezya Havayolları uçağının kalıntılarının Kamboçya’daki bir ormanın derinliklerine dağıldığını düşünüyor. bulmak için Kamboçya ormanlarına yola çıkmış.
Deniz robotları şirketi Ocean Infinity de 2018’de beş aylık bir aramanın ardından uçağı bulamadı – ancak Independent’ın yazdığına göre şimdi uçağın yeri hakkında bilimsel kanıtlara sahip olduklarını iddia ediyor. Şirketin CEO’su son altı yıldır okyanus arama yeteneklerini geliştirdiklerini söylüyor.