Bu yazının ilk 2 bölümünü
başlıkları altında okuyabilirsiniz.
Yabancıya satışına yine aynı gerekçelerle karşı çıkılan bir başka işletme ise Türk Telekom’dur. Yabancıya satış konusunda yukarıda sorulan soruların cevaplarını bir kenara bırakarak, bir telekom operatörünün ancak yerli işletmeciler elinde kamu yararına uygun olarak çalışacağını kabul etsek dahi bu sefer ortaya başka bir soru çıkmaktadır. Özelleştirilecek olan operatörün yerli işletmecilerin elinde kalmasını sağlamakla kim mükellef olmalıdır ?
Bu soruyu yüzeysel bir cevapla geçiştimeye kalktığımızda, bunu sağlamakla mükellef olanın “devlet” olduğu söylenebilir, ancak ülkemizin ve Dünya’nın içinde bulunduğu dönem dikkate alındığında bu sorunun cevabının daha farklı olması gerekmektedir.
Türkiye ve arasında yer almaya gayret gösterdiğimiz ülkeler siyasal olarak çoğulcu, demokratik ve halkın katılımının esas olduğu, sivil toplumun (örgütler aracılığı ile veya bireylerin hareketleri sonucunda) karar mekanizmalarında etkin rol aldığı ve hatta karar verdiği; ekonomik olarak ise liberal ekonomi ilkelerinin kabul edildiği bir sistemi benimsemiştir. Hedef alınan bu ilkelerden ekonomik veya siyasi olanlar birbirinden ayrı olarak incelenemez. Bu kriterler ancak ilkelerin oluşturduğu bir bütün olarak ele alındığında ve bu bütünün oluşturduğu çerçeve felsefe özümsendiğinde siyasete veya ekonomiye etkin olarak uygulanabilir.
Bu konuyu bir örnek ile açıklarsak, devlet ekonomiyi liberalize etmek veya sektörlerin serbestleşmesi için gerekli yasal düzenlemeleri yapar, elindeki iktisadi işletmeleri özelleştirir, özelleştirme sonrasında sektörün düzgün işlemesi için gerekli denetimleri yapar vs. Bunlar devlete düşen görevlerdir. Ancak, tüm bunlar sektörde liberalleşmenin sağlanabilmesi ya da belirli bir politika belirlenebilmesi için yeterli ya da tek başına uygun davranış modelleri değildir.
Zira, eğer bir sektör serbestleşecek ise bunu esas sağlayacak olan, yeni politikaları belirlemekle mükellef olan sektörün yeni sahipleridir. Yani özel sektör temsilcileridir. Serbestleşme, özelleştirme gibi kavramları içinden çıktıkları katılımcı siyaset anlayışı ile birlikte incelediğimizde ortaya çıkan sonuç budur.
Aksi takdirde özelleştirme sadece devletin elindeki işletmeleri özel sektöre devretmesi, belirli bir sektörü özel sektöre açması vs. şeklinde basit anlamıyla algılanırsa uygulamaların sığ ve güdük kalması kaçınılmazdır. Türk Telekom’un yerli işletmecilerin elinde olması gerekliliğini bu açıdan ele almak gerekir. Telekom özelleştirmesine yabancı girişini yasaklamak, özelleştirmenin yukarıda belirtilen basit algılanmasının sonucudur.
Telekom sektörü özelleşecek ise bu sektöre sahip çıkması, sektörün yönünü belirlemesi gerekenler o sektörde yer alan ya da alacak işletmecilerdir. Bu işletmeciler, sektörde politika belirleme haklarının ve görevlerinin olduğunu akıldan çıkarmamalıdırlar.
Bu bağlamda, Telekom ihalesi için bir arada hareket edeceklerini belirten Türkiye’nin en saygın iki grubunun bu konudaki işbirliklerini sona erdirmeleri dikkate değerdir ve eğer meydanın yabancılara bırakılması olumsuz ise meydan yerli grupların iş birliğini becerememesi sonucunda yabancılara kalmıştır. Sektördeki dört büyük grubumuzdan ikisinin GSM sektöründeki hisse/ şirket satışlarına ne şekilde yol açtıklarını yukarıda inceledik, diğer iki büyük grup ise Türk Telekom ihalesinde ortaya çıkabilecek en güçlü Türk işletme adayı olmalarına rağmen ihaleyi yabancılara bırakmışlardır.
Bir yandan sivil katılımdan bahsedilirken diğer yandan serbestleşme gibi bir hamlede politika belirleme gibi bir işlev sadece devlete bırakılamaz, iş adamlarının ya da sermaye gruplarının sivil katılımı ise sadece bu kişi ya da şirketlerin üye oldukları derneklerin senede bir kere akademisyenlere Türkiye’nin AB’ye katılımı vs. hususlarda rapor hazırlatmasından ibaret değildir. İş dünyasının katılımı sektörde bir aktör olarak sorumluluk alması ile kendini göstermelidir. Bu itibarla (i) eğer ülkemizde telekomünikasyon sektörü yabancıların eline bırakılıyorsa ve (ii) eğer bu kötü bir durum ise bunun sorumluluğunu öncelikle ve sadece devlette aramamak gerekir.
Bu yazının devamını yarın okuyacaksınız..