Yeni ekonomi ile birlikte, kurumların her şeyi tek başına yapabilmeleri mümkün olmamakta ve rakip kurumlar arasında bile belli bir işbirliği düzleminin oluşması gerekmektedir. İşbirliğinin oluşumunda en temel kriter, belli bilgilerin kurumlar arasında etkin olarak paylaşılması ve bu paylaşım yardımı ile belli noktalarda ortak hareket etmenin getireceği sinerjiden faydalanmaktır.
Birbirlerine rakip olan büyük kurumların bile belli zeminlerde ortak çalışmaya gittikleri gerçeği, günümüz terminolojisine yeni bir kavram eklemiştir; rekabet ortamında işbirliği yani “coopetition”. İşletmelerin rekabeti pazarda belli konularda baki kalsa da bilgi açısından rekabetin yerini işbirliği almaktadır. Esas nokta, pazarın büyümesinden, yani ölçekten yararlanarak getiri elde etmektir. Bu bağlamda bilgi ve bilginin etkin paylaşımı, bir kez daha önemli bir rol üstlenmektedir.
HTML’den XML’e MARKUP Dilleri
HTML-SGML ve XML… Bir Sürecin Öyküsü
Web’in gelişim süreci içerisinde ortaya çıkan ve günümüzde halen etkinliğini sürdürebilen ilk markup dil HTML’dir. HTML (Hypertext Markup Language), Web sayfalarının içeriklerinin ve görünüşlerinin tanımlanmasına yarayan bir programlama dilidir. HTML’in bu derece ön plana çıkmasının en önemli nedeni, kullanımının basit ve yapısının kullanıcıya çok yakın olmasıdır. HTML kullanan bir programcının yapması gereken, “tag” adı verilen belirli kod serilerini kullanarak, Web dokümanının tarayıcıda nasıl görüntüleneceğinin belirlenmesi, diğer Web sayfalarına bağlantıların gerçekleştirilmesi ve gerekli diğer unsurların (appletler vb) entegrasyonunun sağlanmasını gerçekleştirmektir. HTML, aslında çok basit bir sayfa tanımlama dilinden başka bir şey değildir. Gerek Web sayfalarının birbirlerine benzer yapıda olması gerekse değişik ekran boyutlarına kendiliğinden uyabilen yapıları, HTML’in çok avantajlı bir markup dili olmasına yardımcı olan unsurlardır. Günümüzde, tamamen grafik arabirimler kullanılarak Web sayfaları tasarlamak mümkündür. Herhangi bir tasarımcı,hiçbir HTML tagı bilmese bile bu arabirimler sayesinde kolaylıkla istediği tasarımı şekillendirebilir.
Özellikle teknolojinin gelişimi ve ihtiyaçların da farklılaşması ile birlikte HTML’in sağladığı sınırlı imkanlar yetersiz kalmaya başlamıştır. HTML, birWeb sayfası içerisinde bilirli bir kısma farklı bir anlam yüklenmesine imkan vermemektedir. HTML, sadece dokümanların görüntüsünü belirlemekte bunun yanında dokümanın içeriği ile ilgili herhangi bir belirleme yapmamaktadır. Bu eksiklik, özellikle içerisinde arama yapılması gereken dokümanlarda oldukça ön plana çıkmaktadır. HTML’in sunamadığı bir diğer fonksiyon ise genişleyebilirliktir. HTML’de bir kullanıcının kendi taglarını tanımlaması ve bu taglar dışında yapıyı şekillendirmesi mümkün olmamaktadır.
Web sayfaları ile ilgili bu tür özel gereklerin yerine getirilmesi için appletler ve diğer özel uygulamaları kullanmak zorunluluğu doğmaktadır. Bu zorunluluk; zaman kaybı, maliyet artışı ve HTML formatının evrensel bütünlüğünün değiştirilmesi ile sonuçlanmaktadır.
HTML’in aslında SGML’den türeyen bir markup dili olduğu çok da bilinmemektedir. SGML (Standard Generalized Markup Language); farklı doküman tipleri ile işlem yapılmasına imkan veren belirli kuralların tanımlanmasını sağlayacak karmaşık bir meta dilidir. Birçok farklı kurum, SGML üzerinden kendi standartlarını oluşturma yoluna gitmişlerdir. SGML’in kullanıldığı alanlar, eski Hitit yazıtlarının çözümlenmesinden uçak endüstrisine yönelik karmaşık teknik dokümanlara kadar uzanmaktadır.
HTML, temelde SGML’in bir uygulamasıdır. 1989 yılında oluşturulan HTML dilinin ana amacı, Web üzerinde dokümanların yaygınlaşmasını sağlamaktır. Bunun gerçekleşmesinde temel alınan felsefe, yalnızca dokümanların görünümüne yönelik olduğundan günümüz Web ortamında çok da efektif bir kullanıma sahip olmamaktadır. Tüm bu olumsuz eleştirilere rağmen HTML’in getirdiği belirli kısıtlar aslında endüstride Web kavramına bakışın yerleşmesi ve gelişmenin tetiklenmesi açısından olumlu bir etki yaratmıştır. SGML ile HTML, birbirlerini tamamlayıcı biçimde kullanıldığı taktirde ortaya bir çözüm çıkabilir. Aslında SGML’in belli noktalarda sağladığı belirli faydalar mevcuttur. SGML, kullanım yaygınlığı açısından geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşabilmiştir. SGML üzerinde oluşturulan bir veritabanının, diğer özgün standartlarla oluşturulan veritabanlarına göre daha geniş bir yaygınlığı olacağı gözden kaçırılmamalıdır. Diğer bir avantaj, SGML dokümanlarının birçok program tarafından kolaylıkla okunabilir bir yapıda olmasıdır. HTML’de olmayan diğer bir özellik ise SGML ile verinin görüntüsünün yanında verinin kendisi ile ilgili tanımlamaları yapma şansının da olmasıdır.
Bu bahsi geçen avantajlar, SGML’in günümüzdeki ihtiyaçlara kolaylıkla cevap verebileceği gibi bir kanıya neden olmamalıdır. SGML, her ne kadar yaygın bir kavram olsa da tüm dünya tarafından kabul edilen bir standart değildir. SGML, yapısından gelen bir karmaşıklığa ve W3C (World Wide Web Consortium) tarafından yayımlanan 500 sayfadan fazla özelliğe sahip olduğundan günümüzün pratik Web ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar karmaşık kalmaktadır. SGML,ayrıca, her kurumun kendine özgü bir formatı benimsemesi nedeni ile, kurumlar veya sistemler arasında etkin ve koordineli doküman paylaşımına çok fazla izin vermeyecektir.
SGML’in bu karmaşık yapısı ve HTML’in günümüz ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar yeterli unsurlara sahip olmaması yeni bir arayışa neden olmuştur. Kişilerin kendi sistemlerini oluşturabilecekleri, kendi taglarını tanımlayarak çok daha rahat ve etkin programlama yapabilecekleri ve bu belirli tagları belli bir yapı içerisinde standardize edebilecekleri yeni bir teknolojiye ihtiyaç doğmaktadır.
Bu arayışların sonucunda uygulamalara bağlı olarak, farklı tipteki dokümanların ve verilerin mantıksal yapısını tanımlayan bir meta dili oluşmaya başlamıştır. XML adı verilen bu dil, kullanıcılara, kelime işlemeden (word processing) e-iş’e, veri depolamaya kadar çok farklı alanlarda esnek ve genişleyebilir bir araç sunmaktadır.
Yazının devamını Ve XML.. başlığı altında okuyabilirsiniz.