Önce Internet’den bulduklarımı arşivlemeye başladım. Arkadaşlar ” şimdi ne araştırıyorsun?” dediklerinde “oyun teorisi” dediğimde “o nedir?” demeleri üzerine, arşiv folderdan 70-80 kb’yi bulan e-mailleri göndermekten bıkınca, bari bunları web sitesine upload edeyim dedim. Bir gece iki-üç saatte bitti.
Sonra e-mailler göndermeye başladım. İlgili olabileceğini düşündüğüm, tahmin ettiğim, sonra araştırarak bulduğum kişilerdi bunlar. Bazan beni spamci bulmalarından çekindim. Aslında sadece bilginin ve bilgisi olanların peşindeydim. Web sitemi bir free server üstünden host ediyordum, TR’de RTUK’ün kapsamında web sitelerinin bir kopyasının falan gönderilmesinin gerekebileceği düşüncesi ile bir kaç ay domain name bile bakmadım ama arama motorlarına kayıt etmiştim ve biliyordum ki, iki ay gibi bir sürem vardı, arayanların bulabilmesi için…
Bir gün register.com’dan “oyunteorisi.com” u register eden var mı diye baktım.
Oyun Teorisini register eden Füsun Sarp Nebil diyordu. Bir kaç gün önce başka bir mail listte ve başka bir konuda gönderdiği mesajı okumuştum ve çift soy ismi kullandığı içinde ayrıca dikkatimi çekmişti, e-mail adresi burada olmasa da bulmam zor olmadı. Temmuz 2002’de “ben bunu hazırlamaya başaldım, siz neler yapmayı planlıyorsunuz? OyunTeorisi.Ekibi.com diyen bir e-mail gönderdim. Aslında genelde e-maillere pek yanıt almadağım için, gece yatamadan önce gönderdiğim e-maile sabah mesaj kutumda beni bekleyen cevap şaşırtmıştı. O gün telefonlaşmaya başladık. İlginçtir ki, Internet’de ilk kez bir femail arkadaşım da olmuştu. Ve sevgili Füsun Sarp Nebil ile böyle tanıştık.
Füsun OyunTeorisi.com sitesinde şöyle özetlemişti düşündüklerini;
“Oyun Teorisi Dikkatimi ‘Akıl Oyunları’ ile Çekti
Oyun Teorisi yıllardan beri ilgimi çekiyor. Ancak bu konuda bir site teşkil etmek için nisan ayında (2002) gösterime gören “A Beautiful Mind”ı beklemem gerekiyormuş.
Yaşadığımız ülke gerçekten pek çok olanağı barındıran bir yer. Türk olmaktan da memnunum. Ancak yıllardan beri bu ülkenin hem siyasal hem de iş dünyası olarak iyi yönetilmediğini düşünüyorum.
Üniversiteden yeni mezun olduğum yıllarda, hatta 6-7 yıl sonrasına kadar bu benim için çok şaşırtıcı bir konu olmaya devam etti. Ben o büyük büyük şirketlerde, fabrikalarda hiç boşluk yok, her şey çok düzgün yönetiliyor sanıyordum. Ancak iş hayatında eskimeye başlayınca bunun böyle olmadığını gördüm. 1990 sonrası hayatımıza katılan Kalite Yönetimi, ISO 9000, Strateji gibi kelimeler biraz daha farklılık katmakla birlikte yine de yeterli değil diye düşünüyorum.
Tarihe baktığımda, Türk Ulusunun savaşçılığı meslek edindiğini ve iş dünyasına “cesaret gerektirmediği” nedeniyle pek ilgi göstermediği, hatta azınlıklara bıraktığı görülüyor. Oysa günümüz iş dünyası ve siyaset en az savaşçılık kadar maharet istiyor.
Ama nedense strateji geliştirmek bizi artık eskisi kadar ilgilendirmiyor.
Oyun Teorisi bu açıdan ilgimi çekti. Bir kaç adım sonrasında neler olacağını kestirerek hareket etmek. Strateji belirlemek, gerçekten çok ihtiyacımız olan bir konu. Ülkemizde oyun teorisi için yapılmış neler var diye baktığımda pek de önem verilmediğini gördüm. Neyse ki bu konuda çalışan akademisyenlerimiz var. Ancak uygulamada oyun teorisine pek yer verilmiyor.
Oysa hep duyarız, Rand Cooperation Amerikan Dünyasının pek çok sorununda yol gösterici olmuştur. Amerika’lılar Oyun Teorisine pekçok önem verirler. Bunu “A Beautiful Mind” filminde de kitabında da görüyoruz zaten.
Oyun Teorisi sitesi açmak istememin nedeni, bu konuda çalışmaların artması için bir şeyler yapmaya çalışmaktır. Bu konuda neler yapabileceğimizi zaman ilerledikçe hep birlikte göreceğiz.”
Bu arada Füsun’da Yahoo.com/Oyurn Teorisi Grubu‘ı açmış ama aktif hale getirmemişti. Beraberce işe koyulduk.
Geçen ay OyunTeorisi.com‘u açmaya başardık ama hala çok eksiğimiz var.
İşte buradayız. Burada olan- olmayan, yardım eden-etmeyen herkese teşekkürler
2003’de win-win diyebileceğiniz oyunlarınız çok olsun….
Hep Gülümseyin 🙂