Başbakan Binali Yıldırım, Ankara’da, Türkiye Bilişim Derneği’nce (TBD) düzenlenen 33. Ulusal Bilişim Kurultayı’nın açılış konuşmasında, bu yılki tema olan “Bilişim ve Demokrasi”nin çok anlamlı ve önemli olduğunu ve bilişimin gücünü 15 Temmuz gecesi gördüklerini söyledi.15 temmuz darbe girişiminden sözeden Yıldırım, iletişim oynadığı role değindi;
“Ben şimdi dönüp bakıyorum o geceye, 11 saat boyunca 600 civarında telefon görüşmesi yapmışım. Gece boyunca, darbeye karşı yapılması gereken operasyonlar neler olmalı, havadan saldırılara karşı dost kuvvetlerin harekete geçirilmesi, vatansever askerimizin, polisimizin, Akıncı Üssü Başta olmak üzere, bu terör gruplarının yuvalandığı bölgelere sevk edilmesi dahil, bütün bu işler “hep iletişimle” oldu.
Gecenin karanlığında yoldasınız ve her türlü işinizi rahatlıkla yapabiliyorsunuz. İstediğiniz insanla temas kurabiliyorsunuz, görüntülü, görüntüsüz konuşabiliyorsunuz, mesajlarınızı verebiliyorsunuz ve gelişen durumlara göre neler yapılabileceğine karar veriyorsunuz.
Adeta ofisinizden, makamınızdan bağımsız olarak işleri tıkır tıkır yürütüyorsunuz. Bunu Cumhurbaşkanımız da yaptı, biz de yaptık, parti liderleri de bunu yaptı. Bunu bir hakkı teslim etmek için söylüyorum. Ama bunların yapılmasının arkasındaki gerçek güç iletişim gücüdür.”
Yıldırım, iletişimin olmadığı yerde hiçbir şeyin olmayacağına dikkati çekerken, şöyle devam etti :
“Eskiden darbeleri insanlar bir gün sonra iki gün sonra öğrenirdi. Yukarıda neler oluyor, kim kimle karşı karşıya geliyor, öğrenme şansları yoktu. Bunlar TRT’ye yöneldiler, Çankaya’ya yöneldiler. TRT’ye gittiler, kısmen girmeyi başardılar ama oradan hemen sonra TÜRKSAT. Oradaki kahramanlarımız şehit verdiler ama TÜRKSAT’ın ele geçirilmesine, yayınların susturulmasına izin vermediler.
Onlar da gittiler, analog sistemden kalma, ‘Çok büyük bir çanak, olsa olsa TÜRKSAT’ı susturacak budur.’ diye onu bombaladılar. O orada sadece semboldü. 1990’lı yıllardan kalan bir şey ama hiçbir görev ifa etmiyordu. Arkadaşlarımız ölüm tehdidi altında onları saatlerce meşgul etmeyi başardılar. Onların dediğini yapmadılar. Kısa bir süre sonra yedek sistemi devreye sokarak tekrar TRT’yi de yayına soktular.
Özel sektörde, CNN’e gittiler, orada da başarılı olamadılar. Dolayısıyla bilişimin bu darbenin bastırılmasındaki gücünü, hakkını teslim etmemiz lazım. Basın yayın kuruluşlarımızın, medya kuruluşlarımızın vatanseverlik anlayışıyla ortaya koydukları yayınlarıyla söylemleriyle katkılarını teslim etmemiz lazım.”
Başbakan Yıldırım, bilişimin önemini bir de 2.Irak harekatı ile anlattı ;
“Bilişimi nasıl kullandılar Bütün noktaları tespit ettiler, oradaki komutanlara mesaj verdiler, ‘Araçlarınızı, tanklarınızı, uçaklarınızı kenara bırakın, şöyle bir caddeye dizilin size hiçbir şey yapmayacağız.’ dediler. Bilişimle bu Irak harekatını tamamladılar.
Arap Baharı dediğimiz, Kuzey Afrika’da başlayan ve bölgeye yayılan hareketlerde de bilişimin önemli rolünü gördük. Gezi olaylarında bilişimin nasıl aymazca, nasıl terörü teşvik eder şekilde kullanıldığına şahit olduk.
O bakımdan bilişimi hem iyi amaçlı kullanabilirsiniz hem de bir ülkeyi yok etmek için kullanabilirsiniz. Aynen ilaç gibi, bazen tedavi, bazen zehir olabiliyor. Onun için bilişimde mutlaka ve mutlaka sorumluluk anlayışını geliştirecek bir yapıyı getirmemiz lazım.”
Yıldırım bir yandan da, erişim engellemeleri kastettiğini düşündüğümüz şu ifadeyi kullandı;
“Sanal dünya, yalan dünya değil. Sanal dünya, sorumsuz dünya değil. Sosyal medya, sorumsuz medya değil. Bunların etiğinin zaman içerisinde oluşması lazım. Bu etiğin oluşmasını da bekleyemeyiz. Yapılması gereken yapılır”
Binali Yıldırım : Veri Merkezlerine Her Türlü Desteği Verdik
Türkiye’de üretilen verilerin % 80’inin yurtdışında depolandığını belirten Başbakan Yıldırım, bir sorun olduğunda bu verilere ulaşımda güçlük çekildiğini, iş işten geçtikten sonra ele geçen verilerin de bir faydasının olmadığını, tahribatın dönülmez noktaya geldiğini söyledi.
Başbakan Yıldırım, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin geliştirilmesi ve cazibe merkezleri oluşturulmasına yönelik alınan kararlar içerisine veri merkezlerinin kurulması ve teşvik edilmesini de dahil ettiklerini hatırlatarak, konuşmasına şöyle devam etti:
“Veri merkezi kurmak için olabilecek her türlü desteği verdik. Yer temininden, enerji, vergi, çalışanlar her ne varsa; parasal destek, kurumda ve işletimde. Geriye ne kalıyor Geriye babayiğitler kalıyor, gelip kuracaklar, çalıştıracaklar ve verilerimizi içeride tutacağız. Bunu yaptığınız zaman dünyanın en bilinen içerik sağlayıcıları da oraya gelecekler.
Bunların ideolojik bir problemleri yok. Bunların ürettiği verileri kullananların ideolojik problemleri var. Veri elimizin altında olunca, tabi ki siber güvenlik konusunda olsun, bilişim yoluyla ülkemizi tehditlerde olsun inisiyatif bizde olacak.
O bakımdan 2017 madem bilişimde hamle yılı olacak, bunu canı gönülden kabul ediyorum. 2017 yılını da “Bilişimde Gelişim” yılı olarak ilan ediyorum. Çünkü biz hep şunu söyledik ‘gelecek bilişimle gelecek.’ Gelecek, gençlerle gelecek. Gençler de bilişimle Türkiye’yi geliştirecek.”
İnternet kullanımında ülkemiz Kenya gibi Afrika ülkelerinin gerisinde kalıyor ama Başbakan Yıldırım, internet, geniş bant kullanımında geçen sürenin iyi kullanıldığını ve dünya ortalamasının üzerine çıkıldığını iddia etti;
“Her 100 evden 56 evde internet kullanımı, geniş bant var. Bu çok güzel bir gelişme. Fakat yetmez, bilişimin, internetin kullanabildiği alanları düşünün, bunlar çok yetersiz”.
Binali Yıldırım, siber güvenlik konusuna da değindi;
“Bugün, siber güvenlik meselesi, ülke güvenliği meselesi haline dönüştürmüştür, milli güvenliğe dönüşmüştür. Bunun da adımlarını attık, aslında dünyada eş zamanlı olarak bu konuda adım atan 8-10 ülkeden biriyiz.
Mesafe almamız lazım, yasal alt yapısı hazır, ilk adım da atıldı, Kamunet oluşturuldu. Kamunet bir adımdır. En azından hiç değilse, kritik alt yapıları kullanan kamu kuruluşları haberleşmelerini, iletişimlerini bu şekilde yapacak. Türk Telekom bu konuda öncü rol oynadı, teşekkür ediyoruz.
Dolayısıyla bundan sonrası veri merkezleri, internet değişim noktaları ve hepsinden önemlisi bilişimde yerlilik ve millilik. Bunun için her şeyimiz var. Yeterli insan kaynağımız da var, yeterli tecrübemiz de var. Burada bir politika eksikliği var. Derli toplu, stratejik bir bakışa ihtiyacımız var. Bu da nedir Bunu yapacak yetkin firmalarımızı tespit etmek, bir de hedeflerimizi net belirlemek.
Üzülerek söylüyorum yazılımlarımızın yüzde 95’inin kaynağı dışarıdan. Tarla başkasının, ürün bizim. Tarlanın sahibi biz olmazsak, buradan elde edeceğimiz hasıla geçici olur. İşin sonunda tarlanın sahibi istediği gibi tasarrufta bulunur”