• Günlük Haberler
  • *İNSAN KAYNAKLARI
  • BİLİŞİM
  • e-TİCARET
  • Giriş
  • Kayıt
26 °c
Istanbul
26 ° Sal
26 ° Çar
26 ° Per
26 ° Cum
Türk İnternet
  • Ana Sayfa
  • BİLİŞİM
  • e-TİCARET
  • INTERNET
  • TELEKOM
  • YENİ TEKNOLOJİLER
  • Hakkımızda
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • BİLİŞİM
  • e-TİCARET
  • INTERNET
  • TELEKOM
  • YENİ TEKNOLOJİLER
  • Hakkımızda
No Result
View All Result
Türk İnternet
No Result
View All Result
Ana Sayfa TELEKOM TEKNOLOJİK MEVZUAT - HUKUK Devlet & eDevlet

8. 5 Yıllık Kalkınma Planı -Bilişim Tek.Raporu-

VIII. 5 yıllık Kalkınma Planı Bilişim Teknolojileri ve Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporunun bir

Türk-İnternet Haber Merkezi-Türk-İnternet Haber Merkezi
11 Kasım 2001
-Devlet & eDevlet
0
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşLinkedin'de Paylaş

VIII. BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI
BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE POLİTİKALARI
ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU
(Taslak)

Mustafa Akgül (Başkan)
Yaşar Tonta (Raportör)
Hülya Küçükaras (Raportör)

Ankara
Şubat 2000

İçindekiler
1.Giriş3
2. Mevcut Durum5
2.1 Genel5
2.1.1 Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörünün Büyümesinin Dinamikleri6
2.1.2 Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Ekonomik Yapıdaki Belirleyiciliği7
2.1.3 Elektronik Ticaret8
2.1.5 Ulusal Bilgi Alt yapısı, Ulusal Bilgi Politikası ve Bilgi Hizmetlerinin Örgütlenmesi10
2.1.6 Genel Değerlendirme11
2.2 Donanım12
2.3 Yazılım12
2.4 Bilişim Hizmetleri13
2.5 İnternet ve Erişim14
2.5.1 Küresel Bilgi Alt Yapısı15
2.5.2 Türkiye’nin İnternet Alt Yapısı16
2.5.3 İnternet Uygulamaları ve Sosyal Yapıya Etkileri17
2.5.3.1 Eğitim ve İnternet17
2.5.3.2 Sosyal Yapı ve İnternet18
2.6 Bilgi Hizmetleri ve İçerik19
2.6.1Bilgi Okur Yazarlığı19
2.6.2 Elektronik Bilgi Ticareti20
2.7 Yasal Düzenlemeler20
2.7.1 Düzenleyici Kurum20
2.7.2 Alt Yapı Operatörleri21
2.7.3 Serbest Rekabet22
2.7.4 İnternet Servis Sağlayıcıları22
3. VII. Plan Döneminin Değerlendirilmesi (1996-2000)23
3.1 Amaçlar, İlkeler ve Politikalar23
3.1.1 Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi23
3.1.2 Bilgi Sağlama ve Kullanma23
3.1.3. Haberleşme24
3.2 Hukuki ve Kurumsal Düzenlemeler24
3.2.1 Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi24
3.2.2 Bilgi Sağlama ve Kullanma24
3.2.3 Haberleşme24
3.3 Sonuçların Değerlendirilmesi25
3.3.1 Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi25
3.3.2 Bilgi Sağlama ve Kullanma25
3.3.3 Haberleşme25
3.3.4 Hedeflerden Sapmalar26
4. Değerlendirme ve Öneriler26
4.1 Donanım ile ilgili öneriler28
4.2 Yazılım ile ilgili öneriler29
4.3 Bilişim Hizmetleri ile İlgili Öneriler29
4.4 İnternet ve Erişim ile İlgili Öneriler30
4.5 Bilgi Hizmetleri ve İçerik ile İlgili Öneriler31
4.6 Kamunun Enformatizasyonu32

1.Giriş
Dünya devrimsel bir değişimin başlangıç sarsıntılarını yaşıyor. İnternet ve onun temsil ettiği teknolojiler tüm ekonomiyi, üretimden ticarete, sağlıktan yayıncılığa, turizmden eğlenceye, eğitimin tüm aşamalarını, siyaset ve kamu yönetimini; kısaca, yaşamın tüm boyutlarını değiştirmeye başlamıştır. Zaman ve mekan farklılıklarının etkisi ortadan kalkmakta, çalışma, ticaret, eğitim, eğlence biçimler daha önce düşünülemeyen boyutlarda dağişmektedir. Katılımcı yönetim ve doğrudan demokrasi ufukta gözükmekte, kamu yönetiminde saydamlaşma, verimli, hızlı ve vatandaşa saygılı hizmet verme konusunda yeni olanaklar ortaya çıkmaktadır. İş hayatının hızı ve kapsamı değişmekte, küreselleşmenin etkileri küçük büyük tüm kurumları etkilemektedir. Tüm dünya işletmeler için potansiyel bir pazar olmakta aynı zamanda potansiyel rakip olmaktadır. İnternetin ABD ekonomisine katkıları, “yeni ekonomi” kavramını ortaya çıkartmıştır. Kısaca, ülkelerin kaderini etkileyen, onların birinci sınıf ya da üçüncü sınıf olmasını belirleyen stratejik önemde Bilgi Teknolojileri öne çıkmaktadır.

Dünyadaki bu değişimin temelinde bilim, bilgisayar ve iletişim alanındaki başdöndürücü gelişmeler; bilgi ve enformasyonun üretilmesi, saklanması, düzenlenmesi, işlenmesi, taşınması, sunulması ve kullanılmasında devrimsel ölçüde gelişmelerin ortaya çıkması yamaktadır. Bu değişimi sağlayan teknolojilere “Bilgi Teknolojileri” deniliyor. Bilgi teknolojileri ve onun ürünü araçlar, çok hızlı bir şekilde gelişmekte, maliyetler düşmekte ve yaygınlaşmaktadır. Bilgi teknolojilerindeki bu gelişme ve toplumu değiştirme süreci, özelikle gelişmiş ülkelerde, sarmal bir şekilde sürmektedir. Bilim, bilgi ve entellektüel ürünler, ön plana çıkmakta, bir üretim faktörü olmakta; ekonominin ve değişimin motoru olmakta, en az enerji kadar önemli ve değerli bir kaynak haline gelmektedir. Bilgi ve enformasyonun hızla ve kolay yayılabilmesi, insanların iletişiminde yeni olanaklar ortaya çıkartmaktadır. İçinde yaşadığımız “Bilgi Çağı”nda doğru, güncel ve zamanında erişilebilen bilgiler karar alma süreçlerinde büyük önem taşımaktadır. Makineleşme sanayi toplumu için ne kadar önemliyse bilgisayar teknolojisi de bilgi toplumu için o kadar önemli hale gelmiştir.

Yeni kültürel oluşumlar, söz konusudur. Bir İnternet ortamında, birer dünya vatandaşı olarak, farklı ülkelerden dostluklar edinilebilmekte, beraberce öğrenebilmekte, eğlenebilmekte, yardımlaşabilmekte ve herhangi bir sorunu tartışabilinmektedir. Farklı toplumsal, kültürel ve mesleki topluluklar, ülke sınırlarından bağımsız olarak oluşmaktadır. Örneğin, bağımsızlık ve insan hakları mücadelesi veren gruplar, İnterneti dünya ile haberleşmede en etkin araç olarak kullanmaktadırlar.

Bilgi teknolojilerinin (bilgi ve iletişim teknolojileri) en çarpıcı özelliği, teknolojik yeteneklerin sürekli artması, maliyetlerin de sürekli düşmesidir. Bu ilişkiyi ifade eden üç kural ileri sürülmüştür: (1) Bir mikroçipin fiyatı artmadan, hızı her 18 ayda ikiye katlanmaktadır (Moore Kuralı). (2) Birim fiyat değişmeden, iletişim sistemlerinin toplam bant genişliği her 12 ayda üçe katlanmaktadır (Gilder Kuralı). (3) Bir iletişim ağının değeri, ağdaki düğüm (node) sayısının karesi ile orantılıdır; dolayısıyla bir ağa bağlı olmanın değeri üssel olarak artarken kullanıcı başına fiyatı sabit kalmakta, hatta azalmaktadır (Metcalfe Kuralı). Gerçekten de, daha önce ağırlıkları tonla ölçülen ve çok sınırlı işlemler yapabilen bilgisayarlar günümüzde cepte taşınabilmekte ve saniyede milyonlarca işlem yapabilmektedir. Bilgisayarlar günlük yaşamda kullandığımız birçok alete monte edilmekte, hatta “giyilebilir” bilgisayarlar üretilmektedir. Bilgisayar endüstrisinin son 30 yılda yaptığı hamleyi otomobil sanayii yapmış olsaydı, Rolls Royce marka bir otomobilin şimdi 2.5 dolara satılması ve bir galon benzinle iki milyon mil yol katedilmesi gerektiği öne sürülmektedir.
İletişim teknolojisi alanındaki gelişmeler ise bilginin etkin bir şekilde ve hızla iletilmesine olanak sağlamıştır. İlk çağlarda semaforla ya da ateş yakılarak iletilen mesajlar günümüzde optik elyaf, koaksiyel kablo, mikrodalgalar ve uydular aracılığıyla iletilebilmektedir. 1865 yılında ABD Başkanı Lincoln’ün ölümü Londra’da ölümünden ancak 12 gün sonra duyulmuştur. Günümüzde ise bu tür haber ve bilgiler çok çeşitli iletişim araçlarıyla anında bir yerden bir yere iletilmektedir. Dünyadaki belli başlı bütün borsalar 24 saat birbiriyle iletişim halindedir. Otuz ciltlik Encyclopaedia Britannica’yı bir saniyeden çok daha kısa bir sürede elektronik olarak bir yerden bir yere aktarmak mümkündür. 2000 yılında piyasaya sürülmesi planlanan ve fiber optik ağlarda kullanılacak olan 160 kanallı yeni bir ürün ile tek bir optik elyaf üzerinden saniyede 1.6 trilyon bit’lik bilgi aktarılabilecektir. Bir başka deyişle, bu kapasiteyle yaklaşık 110 milyon belgeye sahip olan Amerikan Kongre Kütüphanesinin tüm içeriği elektronik olarak 14 saniyede bir yerden bir yere aktarılabilecektir.
İletişim teknolojisi mesajların bir yerden bir yere daha önce bilinen tekniklerden milyon kat daha hızlı iletilmesine olanak sağlamış, bilgisayar teknolojisi ise hesaplama ve bilgi işleme yeteneklerimizi milyonlarca kere artırmıştır. Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin birleşmesiyle insan yetenekleri ilk kez milyon kere milyon kez artmıştır. İnsan yeteneklerinde yüz katlık artış tarım toplumuna, bin katlık artış ise sanayi toplumuna giden yolu açmıştır. Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin birleşmesiyle meydana gelen trilyon katlık artışın ne getireceğini tahmin etmek ise güçtür. İnsan yeteneklerinde bu büyüklükte bir artış, ancak bilgisayarların ve iletişim ağlarının yetenekleri ile kütüphanelerdeki bilgilerin birleşmesi sonucu gerçekleşecektir.
Türkiye Ulusal Enformasyon Ana Planı (TUENA) raporunda, bilgi teknolojilerinin “geleceğin dünyasında ülkelerin uluslararası güç sisteminin neresinde yer alacağıyla, kimi zaman da ayakta kalıp kalamayacağıyla” yakından ilgili olduğu belirtilmekte ve sadece bilgiyi ve bilgi teknolojilerini yoğun olarak kullanan toplumların “bilgi toplumu” hedefine ulaşabilecekleri vurgulanmaktadır. Bilgi teknolojileri “ekonomik ve toplumsal etkileri sebebi ile neredeyse bütün dünyada kritik bir yatırım alanı olarak görülmekte ve yaygın olarak kullanılması devletler tarafından teşvik edilmektedir.”
Bilgi teknolojilerine yapılan yatırımlar büyük bir hızla artmaktadır. ABD’de bilgi teknolojisi ürünlerine yapılan harcamalar ana harcamaların %50’sinden fazlasını oluşturmaktadır. Aynı ülkede 1990 yılında GSMH’nin %3’ü, 1995’te ise %5’i bilgi teknolojilerine ayrılmıştır. Son on yılda sadece ABD’de bilgi teknolojilerine 3 trilyon dolardan fazla harcama yapıldığı tahmin edilmektedir. Bu teknolojiler “1996 yılında dünya çapında 1 trilyon 102 milyar ECU’luk bir pazar yaratmıştır. Bu rakam bir önceki yıla göre %9,5’luk bir büyüme ifade etmektedir.”
Bilgi teknolojilerine bu kadar büyük harcamalar yapılmasının elbette önemli nedenleri vardır. ABD Başkanı Bill Clinton, ülkesinin ekonomik büyümesinin üçte birinin bilgi teknolojilerinden kaynaklandığını vurgulamıştır. Bu oran ekonomik kalkınma ile bilgi teknolojilerine yapılan yatırımlar arasındaki doğrusal ilişkinin en önemli kanıtıdır. Yararlı bilgileri toplamak, işlemek, düzenlemek, depolamak, bir yerden bir yere aktarmak ve bu bilgilere erişmek için kullanılan bilgi teknolojileri ekonomik yapıda bir dönüşüm yaratmıştır. Doğru ve güncel bilgilere zamanında erişmek ulusal ve uluslararası pazarlarda “rekabet edebilirliğin” önemli bir koşulu haline gelmiştir. Bu bakımdan “bilgi sektörünün” ekonomide oynadığı rol 19. yüzyılda elektriğin yarattığı etkiyle karşılaştırılmakta ve “[y]aşanan değişim buhar gücünden elektrik enerjisine geçiş kadar önemli bulunmaktadır.”

Bilgi Teknolojileri Türkiye için stratejik önemdedir. Bu teknolojilere yatırım, ülkenin geleceğine yatırımdır. Bu, kamu ve özel sektörün ortak sorumluluğudur. Katılımcı ve saydam mekanizmalarla kamu, özel sektör, üniversiteler, siyasal partiler, basın, mesleki ve sivil toplum örgütleri dayanışma içinde olmalıdır. Ulusal politikaları oluşturacak, ortaya çıkacak ulusal eylem planına yol gösterecek, eşgüdümü sağlayacak ve birbirini bütünleyen kurumsal yapılanmalara gidilmelidir. Bu kurumsal yapılanmalar, katılımcı ve saydam olmalıdır; özel sektör, üniversite ve sivil toplum örgütlerinden temsilciler içermelidir. Kamu kurumlarına önderlik edecek, eşgüdümü sağlayacak ve genelde emredici olmayan örgütlenmeye gidilmelidir. Oluşacak ulusal eylem planı, esnek ve öğrenen bir yapıda olmalıdır. Ulusal eylem planı, insangücü eğitimi, okullar, küçük ve orta ölçekli işletmeler, kütüphaneler, merkezi ve yerel yönetimler için takvime bağlı hedefler içermelidir. Bilgi teknolojileri kullanmada ve bilgiye erişimde fırsat eşitliği sağlayacak, toplumu bilinçlendirme, hazırlama ve bilişim kültürünü yayma faaliyetlerini kapsamalıdır.

2. Mevcut Durum
2.1 Genel
Genel olarak Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) olarak adlandırılan sektörün OECD ülkelerinde GSMH’nın ortalama olarak %2.5-%4.5 düzeyindedir. Bu oran bazı ülkelerde daha yüksektir. Örneğin 1998’de ABD’de %8, 1997’de Kanada’da %6.2, Fransa’da ise %5.2 olarak belirlenmiştir. BİT’nin ekonomideki yerini belirlemek için bakılan bir diğer gösterge ise yapılan harcamaların GSMH’ya oranıdır. 1997’de bu oran OECD ortalamasında %7’dir. . Sektörün kendi içindeki bölümlenmesinde ilk sırayı haberleşme almaktadır. 1990-1997 yılları arasında bilgi ve iletişim sektöründeki yıllık bileşik büyüme oranı %7.7’dir. Polonya, Kore, Macaristan ABD ve Çekoslovakya büyüme artışı bakımından ilk beş sırada yer almaktadır. Türkiye ise 27 OECD ülkesi arasında (İngiltere ve Avustralya’nın ardından) 13. sıradadır.
Ülkemizde de son yıllarda bilgi teknolojileri konusuna önem verilmektedir. Dünya Bankası’nın 1993 yılında ülkemiz için hazırladığı bir çalışmada bilgi teknolojileri alanında yapılacak iyi düşünülmüş yatırımların verimliliği ve uluslararası düzeyde rekabet edebilme şansımızı artıracağı vurgulanmaktadır.
Türkiye açısından BİT harcamalarının GSMH’ye oranı 1997 verileriyle %2.4 civarındadır. Bunun en büyük bölümünü ise haberleşme oluşturmaktadır. BİT’in bir bölümünü oluşturan Bilgi Teknolojileri (donanım, paket yazılım ve hizmetler) için yapılan değerlendirmeye göre Türkiye’nin 1990 ve 1997 yıllarındaki durumu Tablo 1’de verilmektedir. Türkiye BİT pazarının toplam değeri 1997 rakamlarıyla 1 milyar 173 milyon dolardır.

Tablo 1. Türkiye’de Donanım, Yazılım ve Bilişim Hizmetlerinin
Toplam BİT Pazarı İçindeki Payları (%)

YILDONANIMPAKETYAZILIMBİLİŞİMHİZMETLERİ
Çok Kullanıcılı SistemlerVeri HaberleşmeMalzemeleriTek Kullanıcılı SistemlerToplam Donanım
199070.52.615.488.54.07.4
199716.712.842.772.112.015.8

Tablodan da görülebileceği gibi, Türkiye’de bilgi teknolojisi pazarı donanım ağırlıklıdır. Donanım halen bilgi teknolojileri pazarının yaklaşık dörtte üçünü oluşturmaktadır.
Bilgi teknolojileri pazarımız giderek büyümektedir. Ancak bilgi teknolojisi ürünlerine uygulanan %17 oranındaki KDV söz konusu pazarın gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Başka bir deyişle, Bilgi Çağını yakalamaya çalışan ülkemizde bilgi teknolojisi ürünleri neredeyse “lüks” tüketim maddeleriyle eş değerde görülmektedir. Bunun sonucu olarak bilgi teknolojileri sektöründen elde edilen gelirler düşük kalmakta ve halen GSMH’nin sadece binde yedisini oluşturmaktadır. Bu oran Avrupa ülkelerinde ortalama %2, ABD’de ise %4 civarındadır.
Bilgi teknolojisi ürünlerinin kullanımı daha çok büyük şehirlerimizde yoğunlaşmıştır. Bilgisayarların yaklaşık % 80’i üst gelir grubuna mensup kimseler tarafından satın alınmaktadır. Bilgi teknolojilerinin alımı, yayımı ve kullanımı belirli bir program ve politika doğrultusunda yapılmamaktadır.

2.1.1 Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörünün Büyümesinin Dinamikleri
BİT’in büyümesinin temel nedenleri şunlardır:
i)Hizmetlere Geçiş: Tüm sektörlerde bilgi teknolojileri kullanımı hizmet ekonomisine geçişte doğrudan sorumlu olmasa da yapısal dönüşümü kesinlikle güçlendirmiştir. OECD ülkelerinde hizmetler, GSMH’nin üçte ikisini oluşturmaktadır. Firma ve iş hizmetlerine yönelik ürünler BT içinde en üst sıradadır.
ii)Araştırma-Geliştirme (AR-GE) ve İnovasyon: AR-GE harcamalarına göre dünyanın önde gelen 15 şirketinden 9’u elektronik-elektrikli makineler alanında çalışmaktadır. BİT firmaları artan ölçüde sofistike ürünler üretmek için AR-GE payını yüksek tutmaktadırlar. 1997 yılında OECD ülkelerindeki AR-GE harcamaları işle ilgili toplam AR-GE’nin dörtte biriydi. Bu harcamaların büyük kısmı yazılım geliştirme ile ilgilidir.
iii)Maliyet ve Fiyatlardaki Düşme: Kişisel ve geniş ölçekli bilgisayarların fiyatı süreç içinde düşmekte ve daha kolay karşılanabilir hale gelmektedir. Ancak yazılım ve hücresel telefon hizmetleri daha yavaş düşüş göstermektedir. İnternet Servis Sağlayıcı (ISS) abonelik ücretleri de düşüş göstermektedir.
iv)Ticareti Düzenleyici Kurallardaki Değişmeler: 1990’ların başındaki deregülasyon BİT sektörünün gelişmesini ve İnternet’in büyümesini sağlamıştır. Kamu telekom işleticilerinin tekelindeki temel hizmetlerin özel sektöre aşamalı olarak devri ile bilgi hizmetleri sağlayan yeni katma değerli hizmet sağlayıcılar ortaya çıkmıştır.
Aralık 1996’da Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyesi ülkeler Bilgi Teknolojisi Antlaşmasını (BTA) imzalamıştır. Nisan 1999’da imzacı ülke sayısı 31’e yükselmiştir. BTA, yarı-iletkenler, bilgisayar malzemeleri, yazılım ve diğer haberleşme araçlarında 2000 yılından itibaren gümrüklerin indirilmesini öngörmektedir.
Daha hızlı ve geniş banttan İnternet erişimi, gelişmiş web içeriği, hosting, geniş özel intranet ve ekstranet ve elektronik ticaret için küresel bir alt yapıya yönelik yeni piyasalar doğurmaktadır. Sektörde İnternet’e erişim daha uzun süreli aramalar, evlere ikinci hat, yüksek hızda ve kalitede hizmetler ve kiralık hatlarla (leased lines) ilgili hizmet kategorilerinde talep yaratmaktadır.
v)Risk Sermayesi: BİT firmalarına yatırım hızlanarak devam etmektedir. ABD’de 1998 yılında yazılım sektörüne yapılan yatırımlar 4.6 milyar, İnternet hizmetlerine ise 3.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 1995 yılından beri yatırımlar genel olarak %45 artmış ve risk sermayesi bu artışın üçte ikisini oluşturmuştur. Bu rakam Avrupa’da 1997’de 1.2 milyar ECU, 1998’de ise 2.6 milyar ECU’dur. Avrupa’da BİT içinde haberleşme ve yazılım sektörleri başta gelmektedir.
vi)Yüksek büyüme hızına sahip bölümler: Yazılım ve hizmetler sektörleri sanayideki büyümenin ana güçleridir. Bu kesimde haberleşme ve ağ yazılımları İnternet’in hızlı büyümesi nedeniyle en hızlı büyüyen kesimlerdir. Yerel ağları da içeren ağ alt yapısı yazılımı, istemci-sunucu (client-server) uygulamaları ve PC-ana bilgisayar (mainframe) arayüzleri satışı hızla artmaktadır.
2.1.2 Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Ekonomik Yapıdaki Belirleyiciliği
Günümüzde bilgi teknolojileri/elektronik ticaret konusunu gündeme oturtan, İnternet’in gelişimi ile açık ağlar üzerinden daha basit yöntemlerin çok geniş bir kullanıcı çevresinin hizmetine girererek, ekonomik ve sosyal hayatın tüm boyutlarını etkilemeye başlamış olmasıdır.
1980’lerin başında “ekonomik gelişme” kavramının belirlenmesinde önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır. Klasik yaklaşımda “üretim paradigması”, bir ülkenin önce tarım ürünleri ve hammadde üretiminde yetkinleşmesini, ardından da sanayi ürünleri ve hizmetler sektörünün gelişmesini tanımlamaktaydı. Ancak ticaretin yapılanmasına bakıldığında, hizmetler sektörünün sanayi ürünleri ticaretini ve buna bağlı olarak da tarımsal ürünler ve hammaddeler ticaretini geliştirdiği görülmektedir. Öte yandan, hizmetler sektörünün kendi içinde de hiyerarşik bir yapılanma ortaya çıkmıştır. Bu yeni yapılanmada iletişim sektörü, taşımacılık, sigortacılık, bankacılık ve bilgi teknolojisi yazılımı gibi alanların alt yapısını oluşturmaktadır. Mali piyasalar, küreselleşmenin etkisiyle iletişim ağlarını tüm dünyayı kapsayacak biçimde oluşturarak yeni çalışma yöntemleri geliştirmişler ve ekonomik sisteme olan etkileri muazzam boyutlara ulaşmıştır. Bilginin iletişim ağları üzerinden gönderilmesi, alınması ve yönetilmesi, dünyanın her tarafında benzer standartların kullanıldığı, karşılanabilir maliyetlerle, ayrım gözetmeyen, evrensel erişimin sağlandığı bir düzeyin oluşturulmasını gerekli kılmaktadır. Kısacası, bilginin taşınmasındaki ana araçlardan birisi olan telekomünikasyon ekonomik faaliyetlerin küreselleşmesinde çok temel bir rol oynamaktadır.
İletişim alt yapısını bilgi teknolojileri uygulamaları ile birlikte ele alırsak, BİT’ne yapılan yatırımlar, ulusal ekonominin uzun dönemdeki büyüme düzeyini ve tüm sektörleri etkileyecek niteliktedir. Bilgi yaratma sürecinin en önemli özelliği yan etkileridir (externalities/spillover effects). Bu teknolojilerin diğer sektörlere getirdiği etki yalnızca iç süreçlerde bir verimlilik artışı sonucu ile sınırlı olmamakta, aynı zamanda uygulayıcı mikro birimlerin (firma, kurum) dış çevreleriyle olan ilişkilerini yeni mekanizmalar sunarak değiştirmektedir. Bu değişim sayesinde tasarım, üretim ve satış arasındaki bağlar güçlenmekte, iç ve dış süreçler arasındaki ayrımlar kapanmakta ve işlevler daha esnek olarak gerçekleştirilebilmektedir. Bu esneklik maliyetleri düşürmekte ve firmalara küresel ölçekte rekabet olanağı sağlamaktadır.
BİT’in ekonomik yapıdaki önemi ve belirleyiciliği konusunda vurgulanması gereken en önemli hususlardan birisi de iletişim, bilişim ve yayıncılık sektörlerinin yakınsamasıdır (convergence). Bu aşamada “yakınsama” olgusundan kısaca söz etmekte yarar vardır. Geleneksel olarak ses iletimi, çevrimiçi (online) bilgisayar servisleri ve TV yayıncılığı farklı ağlar ve farklı platformlar (örneğin, telefon, bilgisayar ve televizyon) aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Bu hizmetlerin her biri ulusal düzeyde farklı hukuki düzenlemelere tabi olup farklı düzenleyici kuruluşlar tarafından yönetilmektedirler. Günümüzde sayısal teknoloji aynı ağın geleneksel ve yeni servislerce ortaklaşa kullanımını olanaklı kılmaktadır. Bilgi teknolojileri açısından bakıldığında; kişisel bilgisayarın, iletişimin ve televizyonun herkesçe erişilebilir bir kullanıcı tecrübesinde birleştirilmesi ‘yakınsama’ olarak tanımlanmaktadır. Web TV gibi sistemler üzerinden TV birimlerine getirilen İnternet servisleri, gezgin telefonların ve sayısal TV birimlerinin elektronik posta ve web erişimleri, İnternet üzerinden web tabanlı radyo yayıncılığı (‘webcast’) ve TV programlarının izlenmesi, ses iletimi için İnternet kullanılması yeni ve yakınsayan servislerden bazılarıdır. Yakınsama olgusu toplam bilgi pazarını genişletecek ve dünya ekonomisinin bütünleştirilmesinde katalizör görevini üstlenecektir. Küçük işletmeler bile düşük maliyetli web sitelerini kullanarak küresel boyutta pazarlar bulabileceklerdir.
Etkileşimli çoklu ortam hizmetleriyle birlikte bu yakınsama bizi bilgi toplumuna doğru götüren en önemli faktördür. Şekil 1’de bu ilişki basit olarak gösterilmektedir:

Şekil 1. Çoklu Ortam Teknolojisi ve Sektörler Arası İlişki

2.1.3 Elektronik Ticaret
Bilgi kritik bir kaynaktır. Doğru, zamanında bilgi, kurumların kendilerini ve diğer kurumlarla, mal/hizmet sunucuları ve tüketiciler ile birbirlerini anlamalarını sağlayan, bu kesimlerin işlevlerini, bölümlerini, projelerini ve süreçlerini birleştiren bir unsurdur. Bilginin üretilmesinde kullanılan veri yok edilemeyen bir kaynaktır. Bilgi, sermaye ile fiziksel malların tersine, sürekli kullanılabilir.
Elektronik ticaret, doğrudan elektronik ticaret ve dolaylı elektronik ticaret olarak ikiye ayrılabilir. Fiziksel malların elektronik ticareti, geleneksel ticaret yapma yöntemlerinin ve ticaret lojistiklerinin geliştirilmesini gerektirmektedir. İçeriği sayısallaştırılmış hizmetlerin (görüntü, ses, metin, yazılım vd.) elektronik ticaretinde ise, tanıtım, sipariş, satın alma, ödeme, dağıtım ve satış sonrası servis işlemlerinin tümünün ağlar üzerinden yapılması mümkündür. Bu biçimiyle elektronik ticaret, ticarette bir devrimi simgelemektedir.
Firmaların ve devlet kurumlarının işlemleri elektronik ortamda yapmaya geçişlerinin temelinde yatan güdü, işlem maliyetlerini ve gerçekleşme zamanlarını düşürerek etkinlik ve verimliliği artırma istekleridir.
Devlet, kurumlarının kendi iç işleyişleri, özel sektör ile ilişkileri ve önemli bir hizmet sunucusu olarak (merkezi ve yerel düzeyde belirli hizmetler ve bilgi dağıtımı) konumu nedeniyle BİT kullanımda en ön sıralarda gelmektedir. Firma-devlet ve vatandaş-devlet elektronik ticaret ilişkilerinde devlet tarafında yapılacak yeni uygulamalar ve yatırımlar hem İnternet’in önemini artıracak hem de bu hizmetleri veren kesimlere yönelmeleri hızlandıracaktır. İngiltere’nin 1999 yılında hazırladığı bir raporda devlet hizmetlerinin aşamalı olarak (2002’de %25, 2005’te %50, 2008’de %100) elektronik ortamda verilmesinin hedeflendiği açıklanmıştır.
Büyük kısmında devlet kurumlarının yer aldığı dış ticaret (özellikle ihracat) işlemlerinde de benzer bir durum söz konusudur. Bu durumun farkında olan ülkelerde bu yönde çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin, Singapur’da 1989 yılında başlatılan TradeNet adlı elektronik veri değişimi (EDI) temeline dayanan sistem ile dış ticaret işlemlerinde yer alan tüm kesimlerin dahil olduğu bir uygulama başlatılmış, 1991 yılında tüm işlemlerin %95’i sistem üzerine aktarılmış, işlem yapma süresi 1-4 günden 15 dakikaya düşürülmüş ve 1991 yılı değerlendirmesi ile taşımacılık sektörü maliyetlerinde %25-30 oranında azalma kaydedilmiştir.
Bu türde bir başka uygulamaya sektörel düzeyde Avustralya’da rastlanmaktadır. Gıda ihracatı için İnternet üzerinde açılan bir “tek elektronik pencere” ile ihracat onayı almak isteyen firmaların verilerini bir kere girmesi (Australian Quarantine and Inspection Service) yeterli olmaktadır. Buradan Gümrüğe geçen veriler her iki kurumdaki işlemlerini bitirdikten sonra firmaya gerekli cevap gönderilmektedir.

Finans Sektöründen Bir Örnek
Tablo 2. Kâğıda Dayalı ve Çevrimiçi (on-line) İşlemlerin Maliyet Karşılaştırması
MaliyetiKâğıda dayalı (ABD $)Çevrimiçi (ABD $)Tasarruf (%)
Fatura yapımcısına1.65-2.700.60-1.00%40-80
Müşteriye 0.420.00–
Bankaya0.15-0.200.05-0.10%30-75
Toplam işlem2.22-3.320.65-1.10%50-80

BT girdilerinin üretime katkısını ölçmek için geliştirilen bazı matematiksel yaklaşımlar mevcuttur. Bunlardan OECD raporunda aktarılan formülle ABD’de 1992-1996 yılları arasında üretim artışına bilgisayar ekipmanları kullanımın katkısı 0,38 olarak bulunmuştur.

2.1.5 Ulusal Bilgi Alt yapısı, Ulusal Bilgi Politikası ve Bilgi Hizmetlerinin Örgütlenmesi
Bilgi ve iletişim teknolojilerinden ekonomik kalkınmada tam kapasite ile yararlanabilmek için bir ülkedeki ulusal bilgi alt yapısının kurulmuş ve her tür bilgi hizmetinin örgütlenmiş olması gereklidir. Bilindiği gibi, bir ülkenin ulusal bilgi alt yapısı mevcut bilgilerin işlenmesine, depolanmasına, bir yerden bir yere iletilmesine ve bu bilgilere gerektiğinde erişilmesine olanak sağlayan teknolojileri, kuralları, standartları ve politikaları kapsar. Son yıllarda ülkemizde ulusal bilgi alt yapısı kurulmasına yönelik önemli adımlar atılmıştır. Türkiye Ulusal Enformasyon Ana Planı (TUENA) çalışmaları sırasında, Türkiye’de 2010 yılında isteyen herkesin ulusal bilgi alt yapısına erişebilmesinin toplam maliyeti 35 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Bu miktarın 14 milyar dolarının alt yapı için, 21 milyar dolarının da bilgisayar, web TV gibi uç birimler için harcanması öngörülmektedir. Ancak, gerekli ulusal bir politika yoktur. Dolayısıyla, ulusal eylem planı hazırlanmamış ve gerekli finans ve insan kaynakları belirlenmemiştir. Sonuç olarak, ulusal bilgi altyapısı kurulması konusunda ulusal boyutta resmi, özel ve üniversiteler tarafından yeterince sahiplenilmemiştir. Mevcut durumda Türk Telekom A.Ş. doğal tekel olması nedeniyle, ulusal bilgi altyapısı konusunda elinden geleni yapmaya çalışmaktadır. TBMM Bilgi Teknolojiileri Komisyonu, İnternet Üst Kurulu, Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu, Kamu-Net Üst Kurulu ve Ulakbim sorunun çeşitli boyutları üzerinde çalışmaktadır. Bunların yanında, Milli Eğitim Bakanlığının, Dünya Bankası desteği ile eğitimde bilgisayarlaşma ve okulları İnternete bağlama; KOSGEBin, KOBİ lere yönelik olan KOBİNet; Kültür Bakanlığının, halk kütüphanelerini İnternete taşıma projeleri vardır. Ülkemizde ulusal bilgi alt yapısının kurulmasında fiilî (de facto) ve kısmî sorumluluklar yüklenmiş olan Türk Telekomünikasyon A.Ş., TBMM Bilgi Teknolojileri Komisyonu, İnternet Üst Kurulu, Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu, Kamu-Net, Okul-Net, ULAKNET, KOBİNET vb. gibi kurum ve kuruluşlar arasında halihazırda bir eşgüdüm olduğunu söylemek son derecede zordur. Bu kuruluşların hemen hemen tümü çalışmalarını teknolojik alt yapı üzerinde yoğunlaştırmaktadırlar.

Bilgi Çağına giren ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de her tür bilginin etkin olarak derlenmesi, saklanması, işlenmesi, dağıtımı ve iletimi ekonomik, toplumsal ve teknik ilerleme için kritik önem taşımaktadır. Fakat ülkemizde bilim, bilgi ve teknolojinin ekonomik kalkınma ve toplumsal gelişmedeki önemi Devlet ve toplum tarafından henüz yeterince algılanamamıştır. Üretim, eğitim, sağlık, araştırma, kamu yönetimi açısından bilgi ve bilgi teknolojileri stratejik önemde olmasına rağmen şimdiye kadar beş yıllık kalkınma planlarında bir sahiplenme olmamış, ulusal düzeyde bilgi yönetimi ve örgütlenmesi bütüncül bir yaklaşımla ele alınamamıştır.

Halen bilim, bilgi, bilgi teknolojileri, bilgi kaynakları, bilgi sistemleri ve bilgi hizmetlerinin etkin ve verimli bir biçimde yönetimiyle ilgili stratejileri içeren bir ulusal politikamız bulunmamaktadır. Ülkemizde 1925 yılından bu yana bazı ulusal politika geliştirme girişimlerine rastlanmaktaysa da, bütüncüllükten yoksun ve eksik olan bu girişimlerin devamı getirilememiştir. Ulusal düzeyde bilgi teknolojileri konusunda koordinasyonu sağlayacak, planlıyacak ve kaynak aktaracak kurumsal yapılanmalar yoktur. İnnovasyon sistemlerinin ve teknoparkların oluşturulması, yazılımın teşvik edilmesi, kamuda bilgi teknolojileri kulanımının yaygınlaştırılması ihtiyacı vardır. Ulusal düzeyde bilgi üretimi, yönetimi ve örgütlenmesinden sorumlu olan üniversiteler, kamu sektöründeki ve özel sektördeki araştırma-geliştirme (AR-GE) kuruluşları, TÜBİTAK, Devlet İstatistik Enstitüsü, Türk Patent Enstitüsü, Türk Standardları Enstitüsü, Millî Kütüphane, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, üniversite, halk ve okul kütüphaneleri, kurum arşivleri, kütüphaneler, bilgi ve bilgi işlem merkezleri ve müzeler arasında işbirliği ve eşgüdüm henüz sağlanamamıştır. Bakanlıkların kuruluş ve görevlerini düzenleyen 3046 sayılı yasada bakanlık kütüphanelerine ve bilgi merkezlerine yer verilmemektedir.

2.1.6 Genel Değerlendirme
BİT sanayii büyürken ve BİT ürünleri diğer tüm sektörlerde kullanılırken “İnternet Ekonomisi” de hızla biçimlenmektedir. A.B.D. için verilen rakamlarda, 1995-1998 arasında BT üreten sektörlerin gerçek ekonomik büyümeye katkısının ortalama %35 olduğu belirtilmiştir. Bu rakam Kanada için 1996-1997 için %19.3, Fransa’da 1998 için %15 olarak verilmektedir.
Türkiye’nin BİT ve İnternet kullanım düzeyi ve geleceğe yönelik gelişmeleri doğru tahmin edebilmek için kapsamlı ve ciddi çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu tespitler sonrasında ülkenin genel ekonomik özellikleri, üretkenlik artışı, istihdam düzeyi, dış ticaret yapısı ve nüfus değerleri ile birlikte kısa-orta-uzun dönemli bir genel denge çalışması yapmak mümkün olabilecektir.
Ülkemizde bilgi teknolojisinin her yönüyle kullanılmaya başlandığı pek söylenemez. Ancak birçok konuda, özel ve kamu kuruluşlarının uygulamalarında (özellikle bankacılıkta) bilgisayarlardan faydalanılması ve kişisel bilgisayar kullanımında görülen artışlar, ülkemizde bilgi teknolojisinin gözle görülür bir gelişme kaydettiğinin de bir göstergesidir.
İnternet’e yeterince önem verdiğimizi ve yatırım yaptığımızı söylemek güçtür. İnternet konusunda henüz bir “master” planımız, bir eylem planımız bulunmamaktadır. Üniversitelerimizi bile henüz tamamen İnternet’e taşıyabilmiş değiliz. Üniversiteler için ulusal bilgisayarlaşma hedefleri ve planlarımız bulunmamaktadır.
Toplumumuzda İnternet kültürü yeterince yayılmamıştır. Toplum İnternet’i daha çok kişiler arası bir sohbet ortamı, biraz da “sörf” yapma ortamı olarak algılamaktadır. İnternet’in bir haberleşme ortamı olduğu pek algılanmamaktadır. Bilişim profesyonelleri bile İnternet’i etkin olarak kullanmamaktadırlar. İnternet’e yön verenler bile telefon ve faks ağırlıklı çalışmaktadırlar. Kamu sektörü bu konuda epeyce yavaş kalmıştır.
Bilgi teknolojisi okullarda, evlerde, işyerlerinde yeterince yaygın değildir. Kurulu kapasite büyük kentlerimizde yoğunlaşmıştır. Bugüne kadar hükümetlerin tasarruf tedbirlerinin tümünde bilgi teknolojisi alanındaki giderler öncelikli hedef olmuş, kamu kesiminde bilgi teknolojilerinin kullanımının geliştirilmesi engellenmiştir. Kamu kesiminde bilişim sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanımı için sağlıklı istihdam politikaları yürütülmemiş, donanım ve yazılım yatırımlarının (ürünlerinin) atıl kalmasına neden olunmuştur.
Türkiye’de bilişim sektörü yeterince teşvik edilmemiştir. Sektörün gelişme göstereceği ve ulusal katma değer sağlayacağı en önemli alan bilişim hizmetleri alanı olduğu halde bilişim hizmetlerinin açık bir tanımı yapılmamış, hizmetler donanım ve yazılım ürünlerinin kategorileri içerisinde kaybolmuştur.Donanım, yazılım ve bilişim hizmetlerinin edinilmesinde dünyada kabul edilen standartlar tanınmamakta ve uygulanmamaktadır.

2.2 Donanım
1997’de OECD ülkelerinde BT donanım pazarının parasal büyüklüğü 298 milyar dolar olup, yıllık ortalama artış hızı 1990’dan beri %7,3 civarında seyretmektedir. Büyümenin ana nedeni kişisel bilgisayarlar ve iş istasyonları ile veri iletişim cihazlarıdır. Bilgisayar ağlarının ve İnternet’in kullanımının artmasıyla birlikte veri iletişim cihazlarının pazar payı 1990-1997 yılları arasında iki katına (%5,5’ten %11,1’e) çıkmıştır. 27 OECD ülkesinde donanım pazarı içinde kişisel bilgisayarların ve iş istasyonlarının payı 1990-1997 arasında %37’den %49’a yükselmiştir.
1992-1997 yılları arasında tüm OECD ülkelerinde kişisel bilgisayar sahibi olan nüfüs 100 kişide 10 kişiden 24 kişiye yükselmiştir. ABD’de bu rakam 100 kişide 50, Kanada’da 26, İngiltere’de 23, Almanya’da 22, Japonya’da 20, Fransa’da 18, İtalya’da 10, Türkiye’de ise sadece 1’dir. Türkiye listenin en sonunda yer almaktadır. Türkiye 100 nüfusa düşen bilgisayar sayısı sıralamasında OECD ülkeleri arasında en son sırada yer almaktadır. TUENA verilerine göre 1997 rakamları ile ülkemizdeki kişisel bilgisayar sayısı 1,141,581’dir. Başka bir ölçüm vermek gerekirse, 1998 yılında ABD’de her sekiz kişiden birinin yeni bir kişisel bilgisayar satın aldığı tahmin edilmektedir. İsrail’de her 20 kişiden biri, Yunanistan’da her 60 kişiden biri kişisel bilgisayar satın alırken, Türkiye’de ise her 150 kişiden biri yeni bir kişisel bilgisayar satın alabilmiştir.
Daha önce de belirtildiği gibi, Türkiye’de bilgi teknolojileri pazarı donanım ağırlıklıdır (%88,5). Ev pazarı gelişmemiştir. Donanım ürünlerinde rekabet koşullarının doğurduğu zorluklar ve kârlılıkların düşmesi sonucunda bilişim teknolojisi ürünlerinin arzını sağlayan kuruluşların sağlıklı ticari yapılara sahip olması gittikçe zorlaşmaktadır.

2.3 Yazılım
1997’de OECD ülkelerinde paket yazılım pazarının parasal büyüklüğü 108 milyar dolardır. Bu miktar dünya yazılım pazarının %94’ünü oluşturmaktadır. ABD tek başına dünya yazılım pazarının %47’sine sahiptir. ABD’deki güçlü yazılım sektörü paket yazılım sanayiinde 1987-1998 yılları arasında toplam 240.000 iş yaratmıştır.
OECD ülkelerinde yazılım hırsızlığı yazılım pazarının gerçek değerlerinin dörtte biriyle beşte dördü arasında değişmektedir. Tüm OECD ülkelerinde yazılım hırsızlığı oranı %31’dir. Başka bir deyişle, yazılım pazarının büyüklüğü yukarıda verilen rakamlardan çok daha büyüktür.
Yüksek hızlı ağların önemi ve İnternet’e yüksek bant genişliğiyle bağlanma oranı arttıkça çevrimiçi yazılım satışlarında da artış beklenmektedir. 1999 yılı sonu itibariyle yazılım satışlarının 3,5 milyar dolara ulaşmış olacağı tahmin edilmiştir.
Türkiye’de ise yazılım ürünlerinin toplam BT pazarı içindeki payı 1997’de %12 civarında gerçekleşmiştir. Yazılım üretimi ülkenin stratejik destek vereceği konular arasında bulunmamaktadır. Yazılım geliştirme ile uğraşacak kişi ve kurumları destekleyecek politikalar üretilmemiştir. Yazılımla ilgili telif hakları yeterince gelişmiş değildir. Ülke çapında yazılım geliştirme / satın alma konularında danışma ve uzmanlık kurulları bulunmamakta, standartlaşma ve teknolojik konularda yönlendirme sağlanamamaktadır.
Uluslararası yazılım geliştiricilerinin Türkiye’de pazarladıkları ürünlerde Türkçe desteği (karakter, komut, doküman vb.) koşulu aranmamaktadır. Türkçe uluslararası yazılım dil standartları arasına girememiştir.

2.4 Bilişim Hizmetleri
“Bilişim ürünü” bir çözümün raftan sağlanan, donanım, malzeme ve yazılımlardan oluşan parçalarıdır. Ürün, alıcıya özel olarak üretilmemiştir; alıcının değerlendireceği ve karar vereceği ölçütleri içermektedir. “Bilişim hizmeti” ise bir çözümün beklenen amaca hizmet etmesi için gerekli olan ve özellikle bu çözüm için başlatılan insangücüne dayalı çalışmalardır. Hizmet, alıcıya özel olarak sağlanır; alıcının değerlendirmesi ancak hizmet verme-alma süreci başladıktan sonra olanaklıdır.
Tablo 3’te de görüleceği üzere, dünyadaki bilişim hizmetleri sektörünün parasal büyüklüğü 1999 yılında 800 milyar doların üstünde gerçekleşmiştir. Bu miktarın %38’ini bilişim hizmetlerinden elde edilen gelirler oluşturmaktadır. 2003 yılında ise bu sektörün büyüklüğünün bir trilyon doların üzerine çıkacağı tahmin edilmektedir. Bilşim hizmetleri BT pazarında donanımdan sonra ikinci en büyük kesimdir. Ülkemizde ise hizmetler sektörünün parasal büyüklüğü 1999 yılında iki milyar doların altında gerçekleşmiştir. Bilişim hizmetlerinin hizmetler sektörü içindeki payı ise sadece %19’dur. Ülkemizdeki bilişim hizmetlerinin toplam hizmetler sektörü içindeki payı dünya ortalamasının yaklaşık yarısıdır. 2003 yılında ülkemizde toplam hizmetler sektörünün parasal büyüklüğünün dört milyar dolara ulaşması, bilişim hizmetlerinin toplam hizmetler sektörü içindeki payının ise bir miktar artarak %22’ye yükselmesi tahmin edilmektedir.

Tablo 3. Dünyada ve Türkiye’de Bilişim Hizmetleri Pazarının Büyüklüğü
YılBilişim Hizmetleri (Milyon ABD $)Toplam Hizmetler (Milyon ABD $)Bilişim Hizmetlerinin Toplam İçindeki Payı (%)
TürkiyeDünyaTürkiyeDünyaTürkiyeDünya
1999 355313.719 899 826.829%19%38
20031.840463.8414.0141.189.198%22%39
Kaynak: IDC
Bilişim hizmetleri kullanımı ile ilgili mevcut sorunlar şunlardır:
·Bilişim Ürünlerinin ve Hizmetlerinin edinilmesinde dünyada kabul edilen standartlar tanınmamakta ve uygulanmamaktadır.
·Bilişim Ürünlerinin ve Hizmetlerinin edinilmesinde danışmanlık hizmetlerinden yararlanılmamaktadır.
·Bilişim Ürünlerinin ve Hizmetlerinin edinilmesi sırasında hazırlanması gereken şartnamelerin ve satış sözleşmelerinin kapsamları ve içerikleri bilinmemektedir.
·Bilişim Ürünleri ve Hizmetleri birbirlerinden ayırdedilmemekte, bilgi sistemleri alım ve satımında gözardı edilebilmekte veya diğer hizmet kategorilerinin içinde ayrı bir hizmet değilmiş gibi yer almaktadır. Genellikle Bilişim Hizmetleri ayrı iş kalemleri olarak gösterilmemekte ve fiyatlandırılmamaktadır.
·Bilişim Hizmetlerinin alım-satımında hizmetin niteliğinin (kalitesinin) ölçülebilmesini sağlayacak metodolojiler tanınmamakta ve uygulanmamaktadır.

2.5 İnternet ve Erişim
Temmuz 1999 tarihli bir çalışmada tüm dünyada İnternet’e erişen nüfusun 179 milyonu biraz aştığı tahmin edilmiştir. 1990’lar boyunca hem İnternet’e bağlanan bilgisayar sayısı hem de kullanan kişi sayısı artmıştır.
Şekil 2. Bölgeler İtibariyle İnternet’e Erişim Oranları (Temmuz 1999)

Kaynak: NUA Survey, 1999. http://www.nua.ie/survey.
Ülke nüfuslarının ne kadarının İnternet kullanıcısı olduğunu baktığımız zaman İsveç (%41), ABD (%37), Norveç (%36), Finlandiya (%35) ve Kanada’nın (%31) ilk beş sırayı paylaştıkları görülmektedir. Bu oran İngiltere’de %18, Almanya’da %10, Fransa’da ise %7’dir. Ülkemizde ise İnternete bağlı kişisel ve kurumsal bilgisayar sayısı 800.000 civarında olup, bu sayı nüfusun yaklaşık %1,3’üne karşılık gelmektedir. Bu oran, yukarıdaki grafikten de görülebileceği gibi diğer ülkelerin çok gerisinde kalmaktadır. Bilgi iletiminde kullanılan hatlarımızın kapasitesinin de dünya standartlarının çok gerisinde kaldığını vurgulamakta yarar vardır.
Şekil 3. Çeşitli Ülkelerde İnternet Erişimi Olan Kullanıcıların Genel Nüfusa Oranları

2.5.1 Küresel Bilgi Alt Yapısı
21. yüzyıl toplumunun ve bilgi ekonomisinin alt yapısını oluşturacak olan Küresel Bilgi Alt Yapısını ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, “tüm insanların bağlantı kurmasını, haberleşmesini ve bilgiyi paylaşmasını sağlayacak, yeryüzündeki en büyük illerden en küçük yerleşim birimlerine kadar tüm dünyayı kapsayacak, mesaj ve görüntüleri ışık hızıyla iletecek olan bilgi ağları” olarak tanımlamıştır.
Konuya bu açıdan yaklaşıldığında İnternet dünyada Küresel Bilgi Alt Yapısının omurgası olarak görülmektedir. Ancak Küresel Bilgi Alt Yapısı kavramı çeşitli sektörler için bazen değişik anlamlarda kullanılabilmektedir. Bilişim sektörü Küresel Bilgi Alt Yapısından yüksek hızlı veri iletişimine olanak sağlayan yüksek performanslı bilgisayar ağlarını anlamakta ve İnternet’i Küresel Bilgi Alt Yapısının başlangıcı veya bilgi otoyollarına çıkan “hızlanma şeridi” olarak görmektedir. İletişim sektörü ses, veri, metin, görüntü ve video trafiğini taşıyan ATM temelli çoklu ortam ağını Küresel Bilgi Alt Yapısı olarak nitelendirmektedir. Medya sektörü ise akıllı televizyon setlerinden uç kullanıcı birimi olarak yararlanılan etkileşimli televizyon ortamını Küresel Bilgi Alt Yapısı olarak tanımlamaktadır.
Dünya hızlı bir şekilde devrimsel bir değişime, Bilgi Toplumuna, hazırlanmaktadır. Bu değişim bilginin üretilmesi, saklanması, kullanılması ve erişiminde niteliksel değişimlerden kaynaklanmaktadır. İnternet, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişin habercisidir. İnternet, bilimsel ve teknolojik gelişmenin önemli bir etmeni, taşıyıcısı, kendisi sürekli değişen, bilgi teknolojilerini değiştiren, giderek toplumu ve yaşamın tüm boyutlarını değişime zorlayan bir teknolojiler kümesidir. Zaman ve mekân farklarını azaltan, bir çalışma ortamı; büyük, canlı dağıtık bir kütüphane; esnek ve yetenekli bir haberleşme ortamı, her vatandaşın kendi radyo, gazete ve televizyonu kurabileceği bir yayın ortamı, tüm dünyaya hitap eden bir tanıtım ve pazarlama ortamı, iş bağlantılarının kurulabileceği, alım satımın yapılabileceği bir elektronik ticaret ve iş ortamıdır.
Küreselleşen dünyanın bireyden beklentileri hızla artarken, eğitimin nicelik ve niteliği konusunda ciddi açıklar ortaya çıkmaktadır. “Eğitim çağındakilerin” büyük kısmı ya eğitim olanaklarına sahip değildir ya da üretmeleri beklenen katma değer için yetersiz eğitim almaktadırlar. Kaldı ki, eğitimin tek boyutu mesleki amaçlar için eğitim değildir; öğrenmek yaşam boyu insani bir gereksinimdir.
Eğitim kalitesinin yükseltilmesi ve eğitim olanaklarının yaygınlaştırılması yalnız Türkiye’nin değil tüm dünyanın önceliğidir. Başdöndürücü bir hızla gelişen bilişim teknolojileri, sorunların çözülmesinde yeni olanak ve seçenekler sunmaktadır. Uluslararası platformda, bu çalışmalara katılmak, ülkemize stratejik ve rekabetçi bir avantaj sağlayacaktır. Çözümler, yöresel ve kültürel niteliklerimize uygun olarak özümsenmeli ve uyarlanmalıdır. Yeni bilişim teknolojilerinin eğitimde kullanımı ve yaygınlaşması yaklaşık onbeş sene gibi kısa bir geçmişe sahiptir. Bu teknolojilerin üretilmesi, paylaşılması ve sınanması konusunda birlikte hareket etmek çok yararlı olacaktır.
Mevcut yapıdaki olumsuzlukların başlıca nedenleri :
·Geleneksel eğitim kaynakları sınırlıdır (personel, öğretmen, araç, gereç, bina),
·Kullanılan eğitim yöntemleri çok pahalıdır,
·Eğitim yöntemleri ve içeriği, çağın bilgi patlamasına ve devinimine ayak uydurmaktan uzaktır.
Bununla birlikte, İnternet alt yapısındaki iyileştirmeler ve kullanımın ülke çapında yaygınlaşması nedeniyle, İnternet’in ulaşabildiği bölgelerdeki kişiler kendi olanaklarıyla İnternet erişimine kavuşmuş, bu sayede İnternet’in sunduğu her tür bilgi ve dokümana erişim şansı yakalanmıştır. Bu olanak yardımıyla insanlar, sahip oldukları ya da edinebildikleri kısıtlı sayıda basılı dokümandan edinebilecekleri bilgiye, tüm dünyadaki ya da en azından ülkemizde değişik ortamlardaki dağınık bir yapıya bir noktadan erişme şansı vermektedir.
İnternet gibi ağların yapılarındaki en belirgin özellik giderek artan miktarda bant genişliğine ihtiyaç duyulmasıdır. Bu ihtiyacı karşılamak için iletim teknolojisindeki gelişmeler baş döndürücü bir hızla devam etmektedir. Saç teli kalınlığındaki bir fiber kılından saniyede milyar bitlik bilgi aktarılabilmektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte iletimdeki birim maliyetler de sürekli düşmektedir. Artık uzaklığın hiçbir önemi kalmamıştır. Tüm dünyayı saran fiber optik kabloları sayesinde birbirine çok yakın iki nokta ile okyanus aşırı uzaklıktaki noktalar arasındaki iletişim maliyetleri birbirine çok yaklaşmıştır. İletişimdeki bu kolaylık ve ucuzlama ise yerden bağımsız olarak tüm insanları birbirine yakınlaştırmış ve yaşamın tüm kesimlerindeki iletişim ihtiyaçlarının da büyük bir ivme ile artmasına neden olmuştur.
Dünyada 2000 yılında 250 milyon insanın düzenli olarak İnternet kullanacağı ve 120 milyon bilgisayarın İnternet’e bağlı olacağı tahmin edilmektedir. İnternet’in geleceğini yakalayabilmenin ön koşulu, bu geleceğe uygun alt yapıyı sağlayacak olan omurgayı hazırlamaktır. Bu omurga; iletişim, bilişim ve medya sektörlerindeki yakınsama (convergence) ile birlikte gelen ses, veri ve görüntü/video trafik tiplerinin birleşimi ile gezgin (mobile) ve sabit iletişim araçları arasındaki bütünleşmeyi yaşama geçirebilecek bir alt yapı olmalıdır.
Alt yapı için günümüzde ATM (Asynchronous Transmission Mode) teknolojisi yaygın olarak kullanılmaktadır. Kullanıcıların geniş alanda yüksek hız ve esnek bant genişliği ihtiyaçlarını karşılamada ATM teknolojisi bütün dünyada tek çözüm olarak kullanılmaktadır. Giderek büyüyen çoklu ortam uygulamalarının ağ üzerindeki hareketi için ses, görüntü ve veriyi ortak olarak taşıyabilecek geniş bantlı tümleşik sayısal hizmet ağı modeli (Broadband ISDN) ortaya atılmış ve bu ağın anahtarlama ve iletim fonksiyonlarını gerçekleştirmek üzere ATM teknolojisi seçilmiştir. Geniş bantlı çoklu ortam hizmetleri ve video içerikli bilgiler ancak ATM teknolojisinin yaygınlaşması ile maliyet etkin olarak uygulanabilmektedir.
İnternet’e adını veren ve “paket anahtarlama” ilkesine dayanan IP teknolojisi Yeni Kuşak İnternet (NGI) ve İnternet-2 gibi projelerle geliştirilerek geleceğin alt yapısına hazırlanmaktadır. IP teknolojisindeki bu gelişmeler ATM teknolojisindeki gelişmelere paralel bir yol izlemektedir.
Günümüzdeki tüm alt yapı teknolojileri ağ hizmetlerinin birleşmesini, yani ses, veri, metin, grafik, video gibi birçok trafik türünün bütünleşik bir ağ içerisinde toplanmasını ve bant genişliğinden azami biçimde yararlanılmasını hedeflemekte; bütün trafik türleri için optimum servis performansı elde edilmesini ve iletişim teçhizatı, işletim ve yönetim giderlerinin azaltılmasını sağlayacak yönde geliştirilmektedir.
Çeşitli ülkeler süper bilgi ağları veya Küresel Bilgi Alt Yapısı konusunda kendi politikalarını oluşturmakla birlikte bu politikaları oluştururken bazı temel ilkeleri esas almaktadırlar. Tüm toplumun kullanımına açık servislerin sağlanması, diğer bir deyişle servislerin yeterli olanaklarla, makul ve eşit ücretlerle toplumun tüm kesimlerine açık olması; yaygın erişim ve kullanım kolaylığı; kullanıcı platformundan bağımsız açık erişim; gerekli güvenlik özelliklerinin sağlanması ve kişisel hakların korunması; entellektüel mülkiyet ve telif haklarının korunması; ve bilişim pazarının oluşturulması bu ilkelerden en önemlileridir.
Bilgi toplumuna adım atmış gelişmiş ülkelerde alt yapının oluşturulması için var olan ögelerin bilgiye ilişkin politikalar, ağ alt yapısı, yaygın bilgisayar ve buna bağlı olarak İnternet kullanımının, sürekli geliştirilmesi hedeflenmektedir. Örneğin Japonya 2010 yılına gelindiğinde, 7 milyon işyeri abonesi ve 54 milyon konut abonesi olacağını, her işyerinin üç abone bağlantısı isteyeceğini düşünerek 75 milyon aboneye hizmet götürecek Ulusal Bilgi Ağı Alt yapısını planlamış bulunmaktadır.

2.5.2 Türkiye’nin İnternet Alt Yapısı
Ülkemizde de Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından ulusal İnternet alt yapı ağı olarak planlanan TTNET, İnternet servis sağlayıcılarına, içerik sağlayıcılara, kurumsal ve bireysel kullanıcılara, Türkiye’nin her yerinden sağlıklı, güvenilir ve hızlı İnternet erişimi sağlamak amacıyla kurulmuştur. Ses, veri ve görüntünün bir arada, yüksek hızlarda ve aynı ortamda iletimine olanak sağlayan ATM teknolojisinin kullanıldığı TTNET ağının ülke genelinde yaygınlaştırılması ve tüm illerde kurulması planlanmıştır. TTNET 140 erişim noktası ile tüm il merkezlerini ve trafiği yoğun ilçe merkezlerini kapsamaktadır. Bu kapsamda çekirdek düğüm noktaları olan Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Samsun ve Kayseri illeri 155 Mbps hızında, diğer bütün iller ve Lefkoşe ise 34 Mbps veya 2 Mbps hızında ATM protokolü ile birbirlerine bağlanacaktır. Toplam ATM erişim port kapasitesi 92’dir.
TTNET ağının toplam yurt dışı hat kapasitesi ise saniyede 113 Megabit (Mbps) olarak planlanmıştır. Fiber optik kablo üzerinden ABD ile İstanbul arası 1×45/45 Mbps ve Avrupa ile İstanbul bağlantısı Türksat Uydusu üzerinden 1×34/8 Mbps kapasitesindedir.
Ülkemizde halen 620 bin abone Kablo TV hizmetinden yararlanmaktadır. Kablo TV alt yapısı yaklaşık iki milyon aboneye hizmet verebilecek şekilde tasarlanmıştır. Kablo TV sistemi üzerinden etkileşimli hizmetlerin sunulması ve veri iletişimi ile İnternet erişiminin sağlanması gerçekleştirilecektir.
TÜRKSAT uyduları üzerinden TV ve stereo radyo yayınları Türkiye, Orta Avrupa ve Orta Asya’dan çok küçük çaplı çanak antenlerle (80 – 120 cm.) kaliteli bir şekilde seyredilip dinlenebilmektedir. TÜRKSAT uyduları sayesinde ülkemizin dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahip olan ve radyo-link ve kablolu iletişim ağlarının kurulmasında zorluk çekilen Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde de TV, telefon, faks ve data hizmetleri verilmesi planlanmaktadır. Bu bölgelerimizde yüksek güçlü transponder’ler sayesinde halen kullanılmakta olan IBS uydu istasyonlarına ek olarak uydu yer istasyonları kurulabilecek ve bu yörelerimizin en iyi şekilde haberleşmeleri sağlanacaktır. Silahlı kuvvetlerimize ve güvenlik teşkilatımıza yüksek kalitede ses, veri devreleri tahsis edilmek suretiyle haberleşme hizmeti verilebilecektir. Bu şekilde kurulacak olan çok küçük çaplı antenlerle, komuta ve kontrol düzeyinde haberleşme sağlanabileceği gibi yine benzer sistemlerle hava alanları, limanlar ve kara sınır kapıları bir bilgi merkezine bağlanarak giriş ve çıkış yapan kişiler hakkında anında bilgi edinmek mümkün hale gelecektir. TÜRKSAT uyduları sayesinde kurulacak özel bir şebeke ile Orta Avrupa, Orta Asya ve komşu ülkelerdeki elçilik ve konsolosluklarımız gerekli görüldüğü takdirde şifreli ses ve veri iletimiyle Ankara’yla doğrudan bağlantı kurabileceklerdir.

2.5.3 İnternet Uygulamaları ve Sosyal Yapıya Etkileri
Günümüzde İnternet uygulamalarının yer almadığı bir sektör düşünmek hemen hemen olanaksızdır. Eğitimden eğlenceye, tıp ve sağlık hizmetlerindeki uygulamalardan bilimsel ve teknik araştırma projelerine, ülkelerin doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerinin tanıtılmasından elektronik ticarete kadar İnternet hemen hemen her alanda kullanılmaktadır. Örneğin, uzaktan tıp, uzaktan eğitim, İnternet aracılığıyla radyo-TV yayınları bunlardan sadece birkaçıdır. İnternet’e bağlı olanlar dünyanın neresinde olursa olsun istedikleri belge ve bilgilere anında erişim sağlayabilmektedirler. Bu raporda spesifik İnternet uygulamalarına ayrıntılı olarak yer verilmemektedir. Ancak konunun önemi dolayısıyla eğitimde İnternet kullanımı daha ayrıntılı olarak tartışılmaktadır.

2.5.3.1 Eğitim ve İnternet
İnternet ana okullarından üniversitelere kadar eğitim ve öğretim hayatımızda yerini almaktadır. İnternet’in sağladığı çoklu ortam (multimedia) ve etkileşimli eğitim olanakları öğrencilerin daha önce hiç tanışık olmadıkları deneyimler edinmelerini sağlamaktadır. İnternet, diğer birçok sektörde olduğu gibi, eğitim-öğretim sektörünü de derinden etkilemekte ve öğrenim biçimimizi değiştirmektedir.
Eğitim, kişinin kendi özgün ihtiyaçlarının gerektireceği bilgi, beceri, tutum ve davranışların, yine kendince farkına varılması ve öğrencinin kendi öğrenme yeteneklerine uygun olarak öğrenmesi için uygun ortamlar yaratıp sürdürmeye “yardımcı olunması” sürecidir. Amaçlanan, öğrenme becerilerinin ve problem çözme yeteneğinin geliştirilmesidir. Artık öğrenciden beklenen, öğretmenin aktardığı bilgilerle yetinmek yerine, teknolojinin sağladığı olanaklarla kendi yetenekleri doğrultusunda düşünsel gücünü kullanarak bilgi üretmesidir.Yoksa eğitim, tek doğrulu, kuşkusuzluk ve öğretilenin koşulsuzluğuna inanç ve güven gibi bağnazlıkların genç beyinlere aktarılması değildir.
Eğitimin amacı, bireyleri çağın ve ülkenin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatmaktır. Bu çerçevede iyi bir eğitimin kişileri hem yaşadığı toplumun, hem de çağdaş dünyamızın uyumlu bir üyesi haline getirmesi gerekir. Eğitim sisteminden beklenen ise, kalkınmanın gerektirdiği sayı ve nitelikteki insangücünü, bireylerin ilgi, yetenek ve kapasitesini en verimli biçimde değerlendirerek yetiştirmesidir. Eğitimde ana amaç, eğitime tabi tutulan kişi ya da toplulukların, eğitimde verilen bilgileri büyük oranda öğrenmeleri ve bunun toplum içinde yaygınlaşarak kültüre dönüşmesidir.
Yeni binyılın eşiğinde olduğumuz şu sıralarda geleceğe yapılacak en önemli yatırım, eğitim sistemlerine işlevsellik kazandırılması ve/ya yeniden düzenlenmesidir. Çok genç ve dinamik bir nüfusa sahip ülkemiz için konunun önemi açıktır.
İnternet eğitim modellerini de değişime zorlamaktadır. Uzaktan eğitim, sürekli eğitim, ömür boyu eğitim gibi kavramlar gündemdedir. İnternet, eğitim teknolojilerine katkıda bulunmakta; bilgi kaynaklarını artırmakta, öğrencilerin kendi aralarında ve öğrencilerle öğretmenler arasında etkileşimi artırmaktadır. Ancak İnternet’in eğitimi tamamen değiştirdiği gibi bir yargıya da kapılmamak gerekmektedir. Bu değişim çok yavaş, zahmetli ve masraflıdır. Dünyanın gelişmiş ülkeleri de bu konuda henüz pek mesafe katedememişlerdir.
Bugün bütün dünyada, okulları öncelikle İnternet’e taşımak, böylece İnternet’i bir büyük kütüphane olarak kullanmak; farklı okul/ülke/kıta ve dolayısı ile farklı kültürlerdeki arkadaşlarla tanışma, kaynaşma ve ortak projeler geliştirme türü etkinlikler öne çıkmaktadır. İlk ve orta dereceli okullar ile okul kütüphaneleri ve yurt dışında “halkın üniversiteleri” olarak adlandırılan halk kütüphaneleri devlet desteğiyle İnternet’e bağlanmaktadır. Örneğin, ABD’de okulların ve kütüphanelerin İnternet’e bağlanması için dört milyar dolarlık kaynak ayrılmıştır. ABD’de ilk ve orta dereceli okulların %90’ının en az bir İnternet bağlantısı bulunmaktadır. 1994’te İnternet’e bağlı sınıf sayısı sadece %3 iken bugün bu oran “e-rate” programı sayesinde %50’ye yükselmiştir. Üniversiteler arasında daha hızlı İnternet erişimi sağlamak için İnternet2 projesi desteklenmektedir. Kamu sektöründeki sağlık, eğitim, eğlence, elektronik ticaret vb gibi uygulamaları desteklemek amacıyla da Yeni Kuşak İnternet (NGI) projesi yürürlüğe konmuştur.
Ülkemizde de Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) okulları “bilgisayarlaştırmak” ve İnternet’e bağlamak için bazı çalışmalar yürütmektedir. İnternet kullanımını, dolayısıyla bilgi paylaşımını artırmak amacıyla MEB ülkemizin en büyük ağ yapısı olarak adlandırılabilecek MEBNET’i kurmaktadır. Bu çalışmanın başarıyla sonuçlandırılması halinde ülke çapında 2500 ilköğretim ve Lise düzeyinde okula İnternet erişimi verilebilecektir. Bunu gerçekleştirebilmek için MEB’in önemli büyüklükte bir bütçeye ihtiyacı olacaktır. Ancak, MEB’in projeleri tüm Türkiye’nin ilgi ile izlediği çok boyutlu projelerdir. Çünkü MEB, değişik alternatifleri değerlendirecek teknik alt yapıdan yoksundur. Yeterli bir pilot çalışma yapılmadan 2500 okula laboratuvar kurmak ve bunları çalıştırmak sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Bu tür projelerin başarısı yetişmiş teknik personele ve öğretmene sahip olmakla yakından ilgilidir. Model, insan gücü, müfredat ve araçlar konusunda köklü değişiklik olmadan, ülke genelinde bir uzlaşma sağlanmadan yapılan çabaların başarı şansı yüksek değildir. Dikkatli davranılmadığı takdirde bu projeye ayrılan kaynaklar israf edilebilir.
Üniversitelerimizin İnternet’e bağlanması için de yoğun çabalar harcanmaktadır. Üniversitelerimiz yaklaşık 100 noktadan 1997’de kurulan Ulusal Akademik Ağa (ULAKNET) bağlanmışlardır. İstanbul-Ankara-İzmir arasında kurulu ATM temelli 34Mbps kapasiteli ULAKNET omurgasına üniversiteler 64Kbps ile 2Mbps hızla bağlıdırlar. ULAKNET’in yurt dışı çıkış kapasitesi ise yaklaşık 10Mbps civarındadır. ULAKNET’in yanı sıra bazı vakıf ve kamu üniversitelerinin kendilerine ait yurt dışı çıkış hatları bulunmaktadır.
Halihazırda İnternet’i evden eğitim ve eğlence amacıyla kullanmak isteyen vatandaşlar için yeterli İnternet hizmeti verildiğini ve hat kapasitesi ayrıldığını söylemek güçtür. Ancak iletişim hizmetlerinin serbestleştirilmesiyle birlikte doğacak rekabetten bu kesimin de yararlanacağını söyleyebiliriz.

2.5.3.2 Sosyal Yapı ve İnternet
İnternet’in, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sosyal yapının gelişmesine olumlu katkıları olmuştur. Bilgi paylaşımını artırması ve uzakları yakınlaştırması nedeniyle de İnternet’in katkısının artarak süreceği söylenebilir. İnternet çalışma ve yaşama biçimlerimizi değiştirdiği gibi kültürümüzü de değiştirmektedir. İnternet ve erişim olanaklarının olmadığı bir ülkede, kültürel faaliyetlerin ve kültürel yapının kendi içinde kapalı kalacağı, kültür etkileşiminin en az düzeyde olacağı açıktır. Böyle bir ortamda, bırakın dünya ölçeğini, ülkenin kendi bölgeleri arasında bile kültür mirasının aktarılması küçük boyutlarda gerçekleşebilecektir.

2.6 Bilgi Hizmetleri ve İçerik
Bilgi hizmetlerinin odak noktasını “bilgi” oluşturmaktadır. Nerede, kim tarafından, hangi formatta ve ayrıntıda üretilmiş olursa olsun önemli olan bilgiye erişim sağlamaktır. Gelişmiş ülkeler hem kendi ülkelerinde üretilen bilgileri denetim altına almaktave bu bilgileri diğer ülkelere pazarlamakta, hem de ülke dışındaki bilgilere erişim için gerekli düzenlemeleri yapmaktadırlar. Ülkemizde ise ulusal bilgi birikimi denetim altına alınamamıştır. Yurt dışındaki bilgilere daha kolay ulaşıldığından birçok kuruluşumuz mali kaynaklarının çoğunu dışarıda üretilen bilgilere erişmek için sarf etmektedir.
Ulusal bilgi alt yapısının en önemli bileşenlerinden birisi de içeriktir. Ulusal bilgi alt yapısı ancak söz konusu alt yapı aracılığıyla erişilebilen bilgi kaynakları ve bilgi hizmetleri varsa anlamlıdır. Geleneksel anlamda araştırma-geliştirme (AR-GE) çalışmalarını destekleyen kütüphaneler, bilgi merkezleri, arşivler, müzeler, veri bankaları, bilgi analiz, derleme ve yorumlama merkezlerinin yanı sıra, sinema ve televizyon arşivleri, sağlık, polis ve adalet sistemiyle ilgili kayıtlar, coğrafi bilgi sistemleri veri tabanları (tapu sicilleri vb.), eğitim, bankacılık, sigortacılık gibi diğer bilgi ile uğraşan sektörler içerik üreten ve yöneten kuruluşlar arasında yer almaktadır. Ulusal bilgi alt yapısı aracılığıyla bu tür bilgilerin en kısa zamanda (çoğu zaman gerçek zamanlı olarak) bilim insanının iş istasyonuna, televizyon izleyicisinin alıcısına, banka müşterisinin ATM (Automated Teller Machine) makinesine, polis görevlisinin terminaline, öğrencinin dershanesinde ya da yatakhanesinde bulunan bilgisayar ucuna iletmek amaçlanmaktadır. Ulusal bilgi alt yapısından bir diğer beklenti de tüm bireylerin, bilginin ve bilgi hizmetlerinin aynı zamanda hem tüketicisi ve hem de üreticisi olabilmeleridir.
Türkiye’de içerik yönetiminden sorumlu olan Millî Kütüphane, üniversite, halk ve okul kütüphaneleri, arşivler, müzeler ve diğer kuruluşlarımız bilgi teknolojisinin ürünleriyle yeterince donatılabilmiş değildir. Bu kuruluşlarımız henüz bilgisayarlarla birbirine bağlanamadığından, İnternet gibi bilgi ağları aracılığıyla erişilebilen bilgi kaynakları ve bilgi hizmetleri son derecede yetersizdir. Örneğin, ABD’de halk kütüphanelerinin %84’ü İnternet’e bağlı olup %73’ü kullanıcılarına İnternet’ten yararlanma olanağı sunarken, ülkemizde İnternet’e bağlı okul ve kütüphane sayıları son derecede yetersizdir. Vatandaşlar ihtiyaç duydukları alanlardaki doğru ve yararlı bilgilere hızla erişememektedirler. Gerek kamu kuruluşlarının gerekse özel sektör kuruluşlarının web sayfaları daha çok “broşür” görünümünde olup, birçoğunda yer alan içerik miktarı yetersizdir. Kamu kurumlarında vatandaşların verdiği vergilerle üretilen bilgileri hizmete sunacak yapılanma henüz gerçekleştirilememiştir. İnternet alt yapısının yeterince hızlı olmaması nedeniyle ağ aracılığıyla erişilebilen bazı bilgiler henüz keşfedilip düzenlenemeden ortadan kaybolabilmektedir. Elektronik ortamdaki bilgiler henüz bibliyografik denetim altına alınamamış ve gerekli arama mekanizmaları kurulamamıştır. Bu bakımdan yararlı bilgilere erişimde sorunlarla karşılaşılmaktadır.

2.6.1Bilgi Okur Yazarlığı
Bilgi hizmetleri ve içerikle ilgili en önemli sorunlardan birisi de ülkemizdeki bilgi okur yazarlığı düzeyinin çok düşük olmasıdır. Bilgi okur yazarlığı bireylerin basılı ve elektronik ortamdaki bilgi kaynaklarından, gerekirse bilgisayarları ve ağları da kullanarak, ihtiyacı olan bilgilere erişebilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Orta öğretimde ve üniversitelerde öğrencilere kütüphane kullanımı, bilgisayar ve İnternet hakkında bazı dersler verilmesine karşın, okul ve üniversite kütüphanelerinin yeterince gelişmemiş olması, bilgisayar ve İnternet olanaklarının yetersizliği nedeniyle bilgi okur yazarlığı konusunda büyük eksikliklerimiz bulunmaktadır. Bilgi okur yazarlığı sorununun henüz yeterince farkında olduğumuzu ve bu soruna köklü çözümler getirmek üzere sistematik bir çaba harcadığımızı söylemek güçtür.
İngilizce konuşulan ülkelerde her alanda (her sektörde) İnternet kullanımının daha yüksek olduğu görülmektedir. İngiltere’de çiftçilerin İnternet’i daha yaygın olarak kullandıkları, Fransa’da ise daha az kullandıkları ortaya çıkmıştır. Tarımla ilgili İngilizce web sitelerinin daha fazla olması bunun nedeni olarak gösterilmektedir. Türkiye açısından da İnternet’in tabana yaygınlaştırılması ve her sektörde kullanılabilmesi, Türkçe web sitelerinin artırılmasına bağlıdır. Bu konuda ilgili sektörlerin web sitelerini kurup geliştirmeleri gerekmektedir.

2.6.2 Elektronik Bilgi Ticareti
Genelde elektronik ticaret, özelde elektronik bilgi ticaretinin gerçekleştirilebilmesi için ulusal bilgi alt yapısının gerek teknolojik olarak gerekse içerik yönüyle kurulmuş olması gerekmektedir. Elektronik bilgilerin dizinlenmesi, depolanması, yedeklenmesi, yenilenmesi, bu bilgilere erişim mekanizmalarının kurulması, yaşatılması, elektronik bilgi ticaretinden sorumlu kişi ve kuruluşlar ile yapılan ticari anlaşmaların (alım-satım, kiralama, vd.) ve ödemelerin herhangi bir kuşkuya meydan vermeyecek şekilde tanımlanması ve güvenlik, kriptografi ve onay sistemlerininin kurulması için uzun dönemli yatırımlar yapmak gereklidir. Ancak ülkemizde elektronik bilgilerle ilgili standartlar henüz geliştirilmemiş, entellektüel mülkiyet hakları tanımlanmamıştır. Bu hakların elektronik ortamda yönetilebilmesi ve gerekli ödemelerin otomatik olarak hak sahiplerine yapılabilmesi için elektronik telif hakkı yönetim sistemleri geliştirilmesi gerekmektedir. Vergi hukukumuzda da elektronik bilgi ticaretiyle ilgili bazı düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Ülkemizde geleneksel ve elektronik bilgi hizmetlerinin gereğince yürütülebilmesi için yeterli mevzuatın bulunmadığını, var olanların da işlem ve hizmetleri engellediğini ve güncel gelişmelere ayak uydurmakta yetersiz kaldığını söylemek mümkündür. Bilgi hizmetlerinin kalitesini ölçmek için bilgi merkezleri tarafından ayrıntılı istatistikler toplanmamakta ve bilgi hizmetleriyle ilgili standartlar tam olarak uygulanmamaktadır.

2.7 Yasal Düzenlemeler
2.7.1 Düzenleyici Kurum
İletişimin direkler üzerine asılı kablolardan sağlandığı yıllarda, caddeleri birbiriyle rekabet eden telefon şirketlerinin direkleri ve kablo demetleri ile doldurmak yerine, elektrik ve su şebekeleri ile bir benzeştirme yapılarak, iletişim şebekelerinin de tek olması, doğal bir olgu olarak görülmüştür. ABD’de 1927 de kurulan ve 1934 de yasal statüye kavuşan Federal İletişim Komisyonu (FCC), ilk düzenleyici örgüt olarak çalışmaya başlamıştır. Telefon operatörleri arasında koordinasyonu sağlamak ve rekabeti düzenlemek ve doğal olarak oluşan AT&T tekelini izleyen bir amaçla kurulmuştur. Öte yandan, ucuzlamaya ve daha kaliteli servislere yol açması beklenen “rekabet” tek amaç olarak ele alındığında, liberalizasyonun tek başına bu amaca varmayı garanti edemeyeceği ve bu geçişin, iyi biçimde regüle edilmiş bir süreç içinde sağlanması gerektiği anlaşılmıştır. Mevcut “tekel”lerin hükümet güdümü altında bulunmaları, söz konusu regülasyonu sağlayacak düzenleyici kurumların, görevleri ve hedefleri hükümetlerce belirlenmekle birlikte, bağımsız, başka bir deyişle tarafsız bir biçimde yapılandırılmalarını ve çalışmalarını gerektirmiştir.
İnternet’in geleneksel telekomünikasyon alt yapılarından ve uygulamalarından farklı bir biçimde, bilgisayar ağlarının evrenselleşmesine dayalı bir model olarak gelişmesi, “Deregülasyon” süreci resmen başlatılmadan İnternet servislerinde liberalleşme sürecine, regüle edilmemiş bir biçimde geçiş yaratmış, ancak sayısallaşma ve yakınsama olgusu, bu geçişin sürekli ve sağlıklı olmasını engellemiştir. Nitekim yayıncılık, içerik ve iletişim teknolojileri ve servisleri arasında gözlenen yakınsama olgusundaki hızlı gelişme, yasa ve düzenlemelerini yeni tamamlayan ülkeleri bile şimdi bu çalışmaları yeniden gözden geçirme zorunluluğu ile karşı karşıya bırakmaktadır. Öte yandan, yakınsama olgusu yalnızca bir teknolojik olay olmayıp, servisleri ve dolayısıyla pazarları da içermektedir.
Ülkemizde verilmiş bulunan ve yakında verilecek olan GSM lisansları ile başladığını varsayabileceğimiz liberalleşme süreci içinde, düzenleyici kurum olarak Ulaştırma Bakanlığı, düzenleyici organ olarak da bu bakanlığın içinde yer alan Haberleşme Genel Müdürlüğü görülmektedir. Bunun yanı sıra, tekel hakkını elinde bulunduran operatör olarak Türk Telekom da, gerek mevzuatından, gerekse bu mevzuatı yorumlayış biçiminden kaynaklanan yaklaşımlarla etkin bir düzenleyici organ olarak karşımıza çıkabilmektedir. Adı geçen kurum ve organlardan hiç birisi, gerek işin doğası, gerekse örgütsel yapıları nedeniyle, beklenen düzenleyicilik işlevini gereği gibi yerine getirememektedir. Nitekim, İnternet ve bilgi teknolojileri alanında ihtiyaç hissedilen eşgüdüm, sahiplenme ve düzenleme görevleri ile ilgili kayda değer üç çalışma vardır:

·1996 yılında bir Ulusal Bilgi Ağı kurulmasına yönelik ana plan hazırlamak üzere Başbakanlık Direktifi ile oluşturulan TUENA çalışma grubu;
·1997 yılı sonunda Ulaştırma Bakanlığınca oluşturulan İnternet Üst Kurulu;
·1998 yılında pek çok üst düzey bürokratı içerecek biçimde oluşturulan Kamu-Net Üst Kurulu.
Ayrıca, daha sonra oluşturulmasına çalışılan Ulusal Bilgi Teknolojileri Konseyi kurma girişimi de olmuştur. Bu tür çalışmalar, istenilen amaca henüz ulaşamamıştır.
Son olarak da, kuruluş yasası Ocak 2000 de TBMM’de kabul edilen Türk Telekomünikasyon Kurumu Yasası ile bir düzenleyici kurum oluşturulması emredilmiştir.

2.7.2 Alt Yapı Operatörleri
İnternet ve Erişim dendiğinde akla gelecek alt yapı ya da omurga, gündemden hiç eksilmeyen yakınsama olgusu nedeniyle İnternet uygulamalarına özgü bir ayrı alt yapı olmaktan çıkmış ve üzerinde sayısal kalıptaki paketlerin yer aldığı trafiği taşıyan bir ana iletim ve erişim alt yapısı olmuştur. En yüksek düzeyde veri iletme kapasitesine sahip olmasına özen gösterilen, ATM-SHD ya da uydu bağlantıları gibi en gelişmiş teknoloji olanaklarını kullanan bu alt yapı, doğal olarak geleneksel anlamdaki ses trafiğini de taşıyan alt yapıdır. Deregülasyon sürecini tamamlayıp telekom sektörünü serbestleştirmiş ülkelerde bu alt yapıları işleten farklı operatörler bulunurken, Türkiye’de bu işletim tekeli henüz kalkmış değildir. Buna göre ülkemizde tek bir alt yapı operatörü (Türk Telekomünikasyon A.Ş.) bulunmaktadır. Türk Telekom, bu özelliği ve mevzuat olanakları çerçevesinde, yalnızca operatör kimliği ile değil, düzenleyici kimliği ile de davranabilmektedir. Son günlerde sıkça gündeme gelen liberalleşme konusu, ses trafiğinin tekel yapısı içinde tutulması ve daha ileri tarihlerde serbestleştirilmesi kararları nedeniyle yeterli açıklığa kavuşamamaktadır. Çünkü, günümüzde tüm regülasyon yönelişlerinde öncelikle gözetilmek ve önü açılmak istenen yakınsama olgusu, temelinde ses-data ayırımını ortadan kaldıran, daha doğrusu ses-İnternet trafiğini birleşik olarak gören bir doğaya sahiptir. Kaldı ki, İnternet Üzerinden Ses (VOIP) örneği gibi günümüzde hızla gelişen ve yaygınlaşan bir servis, ses iletişimi tekel kapsamında tutularak ülkemizde yaşama geçirilemez.
Öte yandan, tüm dünyada hızla artan bant genişliği alt yapı ile bağlantılıdır. Türkiye’de İnternet için yapılan alt yapı yatırımları TURNET ve bunu yenileyen TTNET ile sınırlı kalmış, bu yatırımlar da gereken hızda tamamlanamamıştır. Bir yandan tekel yapısının dayatmacı tabiatı, diğer yandan rekabetsizlik, çağdaş teknolojilerle sağlanabilecek bant genişliklerinin bizdeki alt yapılara yansımasını engellemektedir. Örnek vermek gerekirse, Kablo TV üzerinden İnternet erişimi yeni yeni gündeme gelmekte, ADSL (Asimetrik Sayısal Abone Hattı) henüz test aşamasında bulunmakta, uydu üzerinden yurt içi erişimin sözü bile edilmemekte, LMDS gibi telsiz erişim tekniklerini kimse tanımamaktadır.
İnternet erişiminde ve uygulamalarında bir başka geri kalma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan alt yapı da GSM alt yapısıdır. GSM lisans anlaşmasının yorumlanışından ve GSM lisans uygulaması üzerinde yapılan spekülasyonlardan kaynaklanan tutucu anlayış, verilen GSM lisansının bu türden uygulamalara ve bunlara ilişkin tarifelere izin verip vermediği tartışmalarının sürüp gitmesine neden olurken, başta WAP uygulamaları olmak üzere pek çok katma değer yaratabilecek ASP konuları gelişmeleri için gerekli ticari ortamını bulamamaktadır.

2.7.3 Serbest Rekabet
Deregülasyon süreci ve bu süre sonunda varılacak liberalleşme noktasında en büyük tehlikelerden biri, devlet tekelinin yerini özel tekellerin almasıdır. Bu tehlike, tekel durumunda bulunan kamu iktisadi kurumunun özelleştirilmesi de söz konusu olduğunda, daha karmaşık bir model içinde karşımıza çıkabilir. Türkiye özelinde konuya bakıldığında, tekel haklarını elinde bulunduran Türk Telekom yalnızca iletim ve erişim alt yapılarının kurulum ve işletim tekelini elinde bulundurmakla kalmamakta, aynı zamanda bir İnternet Servis Sağlayıcı (ISS) olarak da öteki ISS’lerle rekabet etmektedir. Burada ilginç olan bir başka nokta, Türk Telekom’un rakibi olduğu öteki ISS’lere bu hakkı sözleşme ile veren ve bu hakkın kullanılma koşullarını belirleyen kuruluş olmasıdır. Öte yandan son aylarda gündeme gelen başka bir husus da, aboneler için hızlı ve oldukça çekici bir erişim türü olan kablo TV şebekesi üzerinden İnternet bağlantısı hizmetinin, ISS sıfatı ile yalnızca Türk Telekom tarafından TTNET abonelerine sunulması ve bu erişim türünü öteki ISS’lerin bir erişim seçeneği olarak abonelerine sunamamalarıdır. İnternet erişim hizmetinin bir “Üniversel” servis olması gerektiği için, ülkenin her yerinde erişilebilir bir hizmet olmasını güvence altına almanın çözümünü, bir ISS olarak hizmet sunmada bulan Türk Telekom’un, haksız rekabet yaratmadan bu gereği yerine getirebilmesi ayrı bir sorun oluşturmaktadır.
Son günlerde dikkat çeken bir başka oluşum da, başta bankalar olmak üzere hemen tüm büyük sermaye sahibi holdinglerin ISS hizmeti vermeye soyunmaları ve bu hizmeti sunuyor olmayı bir tür güç gösterisine dönüştürerek bir reklam aracı gibi kullanmalarıdır. Böylece bir yandan ISS hizmetlerinin beklenen servis kalitesi ve katma değer içeriğine ulaşılamazken, diğer yandan da sübvansiye edilmiş dev kapasiteler, Türk Telekom’un esasen yeterli olmayan kapasite arzı içinde karşılıkları hizmete dönüşmeden bir anlamda rezerve edilmiş olmaktadır. Bu tür uygulamalarda, ISS hizmeti karşılığı abonelerden tahsil edilmesi gereken maliyet tutarlarının bile altındaki ücret tarifeleri ile ortaya çıkılması, ISS sektörü içinde haksız rekabet yaratmakta ve sektörün gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir.

2.7.4 İnternet Servis Sağlayıcıları
İnternet Sevis Sağlayıcılığı tekel ortamında herhangi bir lisans ya da ruhsat işlemi yapılmadığı halde, ülkemizde kısmen de olsa liberalleştirilmiş tek iletişim uygulaması olma özelliğini korumaktadır. Başlangıçta yalnızca erişim sağlayıcılığı ile sınırlı kalmış olan ISS hizmetlerinin, giderek uygulama hizmeti sağlayıcı (Application Service Provider) içeriğini de kazanmakta olduğu gözlenmektedir. Sundukları hizmet kalitesinin geniş ölçüde alt yapıdaki kaliteye bağımlı oluşu, ISS’lerin en önemli sıkıntılarından birisini oluşturmaktadır. Türk Telekom’un tekel olarak sunduğu alt yapı kalitesi ile sınırlı olan bu önemli kalite ögesi, yerine göre gelişmeyi engellerken, yerine göre de İSS’leri aboneleriyle karşı karşıya getirmekte, yaşanan kesintiler ISS’ler açısından olumsuz ekonomik sonuçlar verirken, bu sonuçlar Türk Telekom’a yaptırım olarak yansıtılamamaktadır. Öte yandan ISS hizmetlerinin tüm regülasyonu, Türk Telekom ile yapılan bir ISS sözleşmesi ile sınırlı olup, gerçek bir regülasyon sayılmamalıdır. ISS hizmetlerinin gelişmesinin alt yapı operatörleri ile olan bağımlılığı ve serbest rekabet sorunları yukarıdaki bölümlerde açıklandığı için, aynı konulara burada değinilmemektedir. Ancak evvelce değinildiği halde burada yinelemekte yarar görülen önemli bir husus, ses trafiğine ilişkin aşırı tekelci yorumun, VOIP gibi ticaret hacmı bakımından çok önemli bir uygulama alanının, ülkemizde çok sakıncalı bir biçimde engellenmekte oluşudur. Bu uygulamanın yasal ve düzenlenmiş bir zemine sahip bulunmaması, önemli bir hacımdaki kaçak VOIP trafiğinin getireceği katma değerden yoksun kalmamıza ve bu kaçak trafikten sağlanan gelirin büyük bölümünün yurt dışında kalmasına neden olmaktadır.

3. VII. Plan Döneminin Değerlendirilmesi (1996-2000)
3.1 Amaçlar, İlkeler ve Politikalar
3.1.1 Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi
İleri teknoloji konularında, bilginin ve teknolojinin elde edilmesini, üretilmesini ve kullanılmasını sağlayacak uluslararası bilgi ağları ve telematik hizmetler alt yapısı oluşturulması çalışmaları hızlandırılacaktır.
İleri teknoloji sanayileri ile yüksek bilgi ve beceri kullanan sektörlerde öncelikli olmak üzere, tasarım, ürün geliştirme, enformasyon-haberleşme, nükleer alan, yeni malzemeler, teknoparklar, uzay ve askeri teknolojiler, tıp, çevre, robot, biyoteknoloji, deniz bilimleri ve teknolojisi araştırmalarına ağırlık verilecek, tüm sektörlerde telematik hizmetlerin yaygınlaştırılması sağlanacaktır.
Bilgi teknolojisinde ve özellikle yazılım alanında uluslararası düzeyde rekabet edebilir duruma gelebilmek için çalışmalar yapılacak ve bu konuda ihtiyaç duyulan insangücünün eğitimi için programlar düzenlenecektir. Bu kapsamda yazılım sektörü desteklenecektir.
Üretilen yazılımların belirli standartlara ulaşmasını sağlamak üzere bir kalite belgelendirme sistemi geliştirilecektir. Yazılım telif hakları koruma kapsamına alınacaktır.
İleri teknolojilerin transferi ve üretiminde teknik işbirliğinden azami faydanın elde edilmesi sağlanacaktır.
Bilgi toplumuna geçişi sağlamak üzere medyada bilinçlendirme programlarının belli bir oranda yoğunluk kazanması için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Sınai haklar sistemini oluşturan mevzuat AT’ye (Avrupa Topluluğu) uyum dikkate alınarak günün koşullarına uygun hale getirilecek, sistem içerisinde henüz koruma olmayan alanlarda da yeni hukuki düzenlemeler yapılacaktır. Bu bağlamda bilimsel ve teknolojik buluşlar ile ilgili hakları koruyan, yenilikleri ve AR-GE faaliyetlerini özendiren mevzuat düzenlemeleri gerçekleştirilecektir.
Fikri haklar kapsamındaki koruma, yaratıcı faaliyetleri özendiren ve ödüllendiren bir yapıda olacaktır. Korumanın kapsamı ve standartları AT mevzuatı da dikkate alınarak uluslararası anlaşmalarla kabul edilmiş düzeylere çıkarılacaktır.
Uluslararası bilgi ağları oluşturulması çalışmaları hızlandırılacaktır.

3.1.2 Bilgi Sağlama ve Kullanma
Dünya ile bütünleşme sürecinde karşılıklı bilgi akımının ve insanların haber alma özgürlüğünün sağlanması son derece önem taşımaktadır. Dünyaya entegrasyon, demokrasinin işlemesi ve rantların azaltılması bakımından önem arzeden bilgiye ilgili tüm kişi ve kuruluşların ulaşabilmesi sağlanacaktır.
Bilgi toplumu olma yönünde gerekli adımları atmak, bilgi üreten, derleyen ve bunları bilgi ağlarıyla kullanıma arz eden bir yapı oluşturmak hedeftir.
Kullanılabilir bilgiyi sağlayabilecek, bilgi otoyollarını da kapsayan hizmet ve teknolojilerden oluşan bilgi alt yapısı sisteminin geliştirilmesi çalışmalarına başlanacaktır.
Bilgi alt yapısı sistemi ile ilgili kurumlararası organizasyon ve koordinasyona ilişkin sorunların çözümüne yönelik bir yapılanma sağlanacaktır.
Kurumların veritabanları geliştirilmesinde ve işletiminde birbirine uyumlu yöntemler ve yapılar kullanmaları sağlanarak kurumlararası veri iletişimi etkin bir düzeye çıkarılacaktır. Kurumların bilgi paylaşımında öncelikli bilgiler ve sektörler belirlenerek kurumlar arasında bilgi paylaşımı sağlanacaktır.
Bilişim sektöründe çalışanların iş tanımına uygun eğitim görmüş olmalarına önem verilecektir. Üniversitelerde bilişim esasını gözeten yapılanma ve müfredat düzenlemeleri gerçekleştirilecektir. Ayrıca, ara insangücü yetiştirecek bölümlerin açılabilmesi için düzenlemeler yapılacaktır.
Bilişim konusunda uzman, kullanıcı, yönetici ve yan dallardan gelen işgücünün bilişim alanında yeniden eğitimine yönelik kurumsallaşmaya gidilecektir.

3.1.3. Haberleşme
Serbest rekabet ortamında ucuz, verimli, süratli, kaliteli ve güvenli hizmetler sunan, kullanıcıya alternatif seçim olanakları da tanıyan telekomünikasyon, radyo, televizyon ve bilgi ağlarının kurulması temel amaçtır.
Telekomünikasyon şebekesinin iş dünyasına ağırlık verilerek genişletilmesi ve geliştirilmesi çalışmalarına devam edilecektir.
Bilgi toplumunu oluşturabilmek amacıyla, üretilen bilginin yaygın kullanımına olanak veren bir enformasyon alt yapısının kurulabilmesi için bilgi ağı planlamasına başlanacaktır. Bu ağın küresel bilgi ağlarıyla bütünleşmesi için gerekli kriterlere uyum sağlanacak ve yasal alt yapı hazırlanacaktır.
Telekomünikasyonda katma değerli hizmetlerden başlanarak devlet tekeli kaldırılacak, serbest rekabet ortamının tesisi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Telefon ana şebekelerine bağlı çalışan katma değerli tüm telekomünikasyon hizmetleri serbestleştirilecek, firmalara lisans verilmesinde tam rekabet ortamının oluşmasını ve sürdürülmesini sağlayıcı kriterler uygulanacaktır.
Telefon ana şebekesinin özelleştirilmesi belirlenecek bir strateji çerçevesinde yürütülecektir. Devlet, sektörde rekabet ortamını düzenleyecek ölçüde varlığını ve etkinliğini sürdürecektir.

3.2 Hukuki ve Kurumsal Düzenlemeler
3.2.1 Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi
Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklarını düzenleyen Patent Kanunu çıkarılacak, yeni fikir ve teknolojilerin uygulamaya geçmesini sağlayacak, risk sermayesi konusuna işlerlik kazandırıcı düzenlemeler yapılacaktır.
Üniversite ve araştırma kurumlarının yerli ve yabancı sanayi kuruluşları ile işbirliği içinde Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin oluşumuna imkan tanıyacak yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Ulusal ve uluslararası bilgi ağlarının kullanımının düzenlenmesini, güvenliğin sağlanmasını ve bu yolla yapılan haberleşmede AR-GE’ye yönelik olanların teşvik kapsamına alınmasını ve bu ağlardaki ticari faaliyetleri düzenleyen mevzuat oluşturulacaktır.
AR-GE sonuçlarının ticarileştirilmesinde aracı rol oynayacak girişimci firmaların kurulması özendirilecektir.
Teknolojilerin sektör bazında geliştirilmesi ve bunların kamu ve özel kesime yaygın hizmet sunmalarını sağlamak üzere teknoloji enstitülerinin kurulması desteklenecektir.

3.2.2 Bilgi Sağlama ve Kullanma
Bilginin toplanması, işlenmesi, saklanması ve dağıtımı ile ilgili olarak DİE (Devlet İstatistik Enstitüsü) alt yapısı güçlendirilerek söz konusu kurumun Ulusal Bilgi Sistemi içinde bir koordinatör konumu kazanması gerçekleştirilecektir.

3.2.3 Haberleşme
Hızla değişen dünya ile bütünleşmeyi sağlamak amacıyla telekomünikasyon sektöründe gerekebilecek yeni yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Telekomünikasyon sektöründe tekelci yapının kaldırılıp serbestleştirme ve özelleştirmenin gerçekleştirilmesi, gerçek rekabet ortamının sağlanması ve tüketici haklarının korunması için bağımsız bir düzenleyici kurum oluşturulacaktır. Telekomünikasyon, elektronik yayıncılık ve bilişim sektörlerinin teknolojik gelişmeler sonucunda bütünleşmesi dolayısıyla bu hizmetleri düzenleyen kurumların herhangi bir yetki çatışmasına girmesini önlemek amacıyla gerekli mevzuat ve koordinasyon çalışmaları başlatılacaktır.

3.3 Sonuçların Değerlendirilmesi
3.3.1 Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi
·Patent Kanunu yasalaştı.
3.3.2 Bilgi Sağlama ve Kullanma
·Elektronik Ticaret konusunda koordinasyon çalışmaları başlamasına rağmen hukuki mevzuat oluşturulamamıştır.
3.3.3 Haberleşme
·Telekomünikasyonla ilgili 29 Ocak 2000 tarih 4502 sayılı yeni bir yasa onaylanmıştır. Bu Yasa ile sağlanan değişikliklerin önemli bir gelişme olarak vurgulanması gerekir. Bu Yasa ile getirilen değişiklikler özetle şunlardır:
oPlanda öngörüldüğü şekilde bağımsız bir Düzenleyici Kurum kurulmuştur.
oTürk Telekom KİK statüsünden çıkarılarak özel hukuk hükümlerine tabi bir işletici olarak yeniden yapılandırılmıştır.
oTürk Telekom’un ses telefonu üzerindeki tekel hakkı 2003 sonunda kaldırılmaktadır.
·Bazı hedeflere erişilememiştir (telefon santral kapasitesi gibi).
·Özelleştirme ve serbestleştirme gerçekleştirilememiştir.
·İnternet erişimi konusunda yeni bir omurga (TTNet) yatırımına başlanmasına rağmen, bu omurga tam işlevsel olarak devreye verilememiştir. Bundan kaynaklanan sıkıntılar devam etmektedir.
·2 GSM işleticisine lisans verilmiştir.
Yedinci Planda yer alan, serbest rekabet ortamında ucuz, verimli, süratli, kaliteli ve güvenli hizmetler sunan, kullanıcıya alternatif seçim olanakları da tanıyan, telekomünikasyon, radyo, televizyon ve bilgi ağlarının kurulması temel amacı, yukarıda bahsedilen yaklaşım çerçevesinde ileriye dönük hedef belirleyen bir politika ifadesidir. Genel yaklaşıma ait olan bu tür ifadeler, gerçekleşme açısından değerlendirmeyi güçleştirmektedir. Ancak gerçekleşme oranlarının düşük olduğunu söylemek mümkündür. Öncelikle, telefon ana şebekesinin özelleştirilmesi amacıyla bir strateji belirlenmiş, ancak uygulamaya geçilmesi konusunda gecikme yaşanmıştır. Telekomun özelleştirmesinde yaşanan gecikmeyle birlikte, planda da ifade edilen, dünya ile bütünleşmeyi sağlamak amacıyla telekomünikasyon sektörünün ihtiyacı olan hukuki düzenlemeler yapılamamış, buna bağlı olarak devletin sektörde rekabet ortamını düzenlemesi amacıyla, bağımsız, etkin çalışan bir düzenleyici kurum tesis edilememiştir. Plan dönemi içerisinde, katma değerli telekomünikasyon hizmetlerinden başlamak üzere devlet tekelinin kalkacağı, bu pazarın serbestleştirileceği, firmalara lisans verilmesinde tam rekabet ortamının oluşmasını ve sürdürülmesini sağlayıcı kriterlerin uygulanacağı ifade edilmiş, ancak bu konuda, mobil telefon hizmetlerinde iki özel firmaya 1998 yılında verilen lisanslar hariç, herhangi bir gelişme sağlanamamıştır. 27 Nisan 1998 tarihinde, Ulaştırma Bakanlığı tarafından, iki özel firmaya GSM-Mobil Telefon lisansının verilmesi ile, sadece Planda yapılanların değil tüm tahminlerin üzerinde artış gösteren mobil telefon pazarı hızla büyümeye devam etmektedir.
Tablo 4 – Yedinci Plan (1996-2000) Dönemi Verileri
1996Gerçekleşme1998 Gerçekleşme2000Tahmin2000Plan HedefiFark
Yatırım (Milyon ABD $)435600700––
Telefon Santral Kapasitesi15.812.00018.834.00021.350.00024.000.0002.650.000
Telefon Abone Sayısı14.294.00016.900.00019.000.00023.000.0004.000.000
Telefon Yoğunluğu(%)23,027,628.932,83,9
Mobil Telefon Abonesi806.3593.460.0008.740.0001.120.0007.620.000
Analog113.560130.000120.000120.0000
Sayısal (GSM)692.7993.330.0008.620.0001.000.0007.620.000

Yedinci Plan döneminde 2.908 milyon dolarlık Türk Telekom A.Ş. yatırımının gerçekleştirilmesi beklenmektedir.

3.3.4 Hedeflerden Sapmalar
Yedinci Plan Döneminde, Altıncı Plan (1991-1995) Dönemindeki kadar olmamakla beraber belirlenen hedeflerle gerçekleşmeler arasında yine sapmalar gözlenmektedir. Telefon santral kapasitesinin Plan dönemi sonunda, hedeflenen değerin yaklaşık % 88’i olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu sapma, telefon talebindeki artış eğiliminin azalmasından ve hedefin, Plan dönemi içerisinde telekom özelleştirmesinin gerçekleşeceği varsayımı altında yapılmış olmasından kaynaklanmaktadır.
Hedef olarak ortaya konulan politikaların büyük ölçüde gerçekleşmeme sebeplerinin, sadece sektör içi yapılan bir değerlendirme ile ortaya konabilecek nitelikte olmadığı düşünülmektedir. Özelleştirme, sektörü düzenlemeye yönelik hukuki düzenlemeler ve yayıncılık kalitesinin artırılması gibi konularda, haberleşme sektörüne özel çözümlerden daha çok, yasama ve yürütme organlarının, bu konuların geneline ait yaklaşımının daha belirleyici olduğu ortadadır.

Tablo 5. Altıncı ve Yedinci Planların Karşılaştırması
6.Plan (1990-1994)Gerçekleşme7. Plan (1996-2000)Gerçekleşme Tahmini
Yatırım (Milyon ABD $)4.5112.908
İlave Olunan Sabit Telefon Santral Kapasitesi7.406.0456.800.070
İlave Olunan Sabit Telefon Abone Sayısı6.927.8145.772.296
İlave Olunan Telefon Yoğunluğu (%)10,97,3
İlave Olunan Mobil Telefon Abonesi77.8978.303.167
Analog77.89716.167
Sayısal (GSM)–8.287.000

4. Değerlendirme ve Öneriler
Bilişim Teknolojileri ve Politikalarıyla ilgili Genel Hedefler aşağıdadır:
·VIII. Beş Yılık Kalkınma Planının stratejik sektörlerinden birisi Bilişim Sektörü olmalıdır. Ekonomiye en fazla ulusal katma değer sağlayan Bilgi Teknolojileri ve Bilgi Hizmetlerini ön plana çıkartan stratejiler geliştirilmelidir.
·Ulusal Eylem Planı yapılmalıdır. Kurumsal eylem planları
·Kurumsal yapılanma üzerinde çalışılmalıdır.
·İnsangücü eğitimi
·AR-GE ve Bilişim Teknolojileri üretimi
·Kişisel bilgi güvenliği ve diğer yasal düzenlemeler
·Fırsat eşitliği ve ucuz erişim
·Türkiye önümüzdeki 10 yıl içinde “bilgiye dayalı ekonomi”nin uygulandığı bir toplum düzeyine ulaşabilmek için, bilişim yatırımlarının genel ekonomi içindeki payı en azından Avrupa Birliği ülkelerinin ortalama düzeyine çıkarılmalıdır. Bilgiye dayalı ekonominin yaşama geçirilmesi için gerekli ulusal bilgi alt yapısı ivedilikle tamamlanmalı ve söz konusu alt yapı aracılığıyla erişilebilen katma değerli bilgi hizmetleri sunulmalıdır.
·Ana okullarından üniversitelere kadar örgün ve yaygın eğitim-öğretim programlarının bütün aşamalarında İnternet ve çoklu ortama dayalı bilgi teknolojileri ve bilgi hizmetlerinin kullanılması hedeflenmelidir. Toplumda herkesin İnternet’e erişmesi ve bilgi okur yazarı (bilgisayar kullanma, bilgisayar ve İnternet kullanarak bilgi bulma) olması hedeflenmelidir.
·Ülkemizde 100 nüfusa düşen ortalama bilgisayar sayısı (1) OECD ülkeleri ortalaması (24) düzeyine çıkarılması için ivedi önlemler alınmalıdır.
————–
·Ulusal Eylem Planı yapılmalıdır. Kurumsal eylem planları
Kurumlar, zaman, insangücü sayısı, yenileme
Oluşturulacak ulusal politikalar ışığında takvime bağlı olarak, bilgi teknolojilerinin üretilmesi, toplumda yaygınlaştırılması ve kullanım alışkanlığının kazandırılması konusunda somut hedefleri, görevli kurumları, yapılacak işleri belirleyen, esnek, gelişen koşulara ve teknolojiye göre sürekli güncellenen bie eylem planı hazırlanmalıdır. Sözkonusu plan, kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı bir ortamda hazırlanmalı, gerçekleştirilmeli ve izlenmelidir.
Eylem planı, işin değişik boyutlarını kapsamalıdır. Toplumu bilinçlendirme, gibi değişik sektör ve boyutları kapsamalıdır.

·Kurumsal yapılanma üzerinde çalışılmalıdır.
Ulusal politikaların belirlenmesinde, eylem planının hazırlanması ve uygulanmasında ihtiyaç duyulacak olan örgütlenmeler, gerekli yasal ve finansal altyapısıyla gerçekleştirilmelidir. Birbirini tamamlayan, aralarında organik bağlar olan, katılımcı ve saydam örgütlenmeler olmalıdır. Bu yapılanmada, kamunun yanında özel sektör, üniversiteler, sivil ve mesleki örgütler yer almalıdır.

Kamuda koordinasyonu sağlayan, danışmanlık ve önderlik edecek ancak genelde emredici olmayan bir kurum olmalıdır.

·İnsangücü eğitimi
Tüm dünyada ve özellikle Türkiye’de bilgi teknolojileri sektöründe yetişmiş insangücü açığı had safhadadır. Ülke, yetişmiş elemanını yurt dışına kaçırmaktadır. Bu nedenle, radikal bazı tedbirler alınmalıdır.

İnsangücü yetiiştirmede kritik etmen olan öğretim üyeliği mesleği, cazip hale getirilmelidir. Üniversiteler yeniden yapılanmalı, bilgi teknolojileri programları geliştirilemeli ve artırılmalıdır. Talep olmayan bazı bölümler kapatılmalı ve öğretim üyeleri, bilgi teknolojileri alanında yeniden eğitilmelidir. Teknisyenden, doktoralı insangücüne kadar, geniş bir yelpazede insan yetiştirilmelidir. Atıl işgücü, bilgi teknoloji alanında yeniden eğitimi ile sektöre kazandırılmalıdır.

·AR-GE ve Bilişim Teknolojileri üretimi
Dünya ile rekabet eden bir ekonomi ancak, yoğun ar-ge ve bilgi teknolojileri üretimiyle mümkündür. Türkiye, muhakkak bilgi teknolojileri üretmelidir. Bilgi teknolojileri sektöründe Ar-Ge ve üretim alanlarında gerekli teşvik ve planlama yapılmalıdır.

·Kişisel bilgi güvenliği ve diğer yasal düzenlemeler
Bilgi Teknolojileri kullanımında vatandaşın kişisel bilgilerinin mahremiyeti korunması doğrultusunda yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Yasal düzenlemeler, serbest rekabeti ve tüketiyici koruyacak konuları da içermelidir. Ayrıca, ticari faaliyetlerde bilgi güvenliğini sağlayacak, sayısal imza ve benzeri yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

·Fırsat eşitliği ve ucuz erişim
Altyapının tüm ülke insanına hizmet edecek yaygınlıkta, kapasitede ve ucuzlukta olması gerçekleştirilmeldir. Fırsat eşitliğini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

4.1 Donanım Sektörü ile ilgili öneriler
·Bilgisayar üretiminde yerli katkıyı maksimum düzeye getirmek yönünde uygun özendirici araçlar geliştirilmelidir.
·Katma değerin yüksek olduğu tasarım, “know-how”, lisans gibi bilgiye dayalı konulara özel önem verilmelidir.
·Bilgi teknolojisi sektöründe AR-GE çalışmalarına bütçeden daha büyük pay ayrılmalıdır. AR-GE harcamalarının GSMH içindeki oranı en az %1’e yükseltilmelidir.
·Üniversitelerin bilgi ve iletişim alt yapısı tamamlanmalıdır. Üniversiteler yüksek kaliteli ve yüksek bant genişliği olan bağlantılarla birbirlerine bağlanmaya teşvik edilmelidir.
·Bilgi teknolojisi ürünleri Tasarruf Tedbirleri Genelgesi kapsamından çıkarılmalıdır.
·Bilgi teknolojisi ürünlerine uygulanan KDV oranları azaltılmalıdır. Kişisel bilgisayarlarda KDV oranı, en azından önümüzdeki üç yıl için, zorunlu ihtiyaç maddeleri düzeyine indirilmelidir.
·Türkiyenin her yanını tekelci olmayan, hızlı ve ucuz İnternet erişimine kavuşturmalı, ev tarifelerini sembolik düzeyde tutmalıyız. Gençlerimizin okul dışında da bilgi teknolojisi olanaklarından yararlanmaları için lise ve üniversite öğrencilerine veya velilerine bir defaya mahsus olmak üzere devlet bankaları önderliğinde düşük faizli kredi sağlanmalıdır.
·Bütün okullara ve dersliklere İnternet bağlantısı sağlanmalıdır. Üniversitelerimizde bilgisayar veya terminal sayısı en azından üç öğrenciye bir adet düşecek şekilde düzenlenmelidir.
·Bilgi teknolojisi olanaklarının toplumda olabildiğince eşit bir biçimde dağılmasına özen gösterilmeli, “bilgi zengini” ve “bilgi yoksulu” kesimlerin oluşması engellenmeli ve “dijital uçurum” yaratılmamalıdır. Bu bakımdan düşük gelirli kesimlerin okullar, kütüphaneler ve ucuz tarifeli bağlantılar yoluyla İnternet’e erişimleri sağlanmalıdır.

4.2 Yazılım ile ilgili öneriler
·Yazılım üretimi ülkenin stratejik destek vereceği konular arasına alınmalıdır. Özellikle yazılım geliştirme ile uğraşacak kişi ve kurumları destekleyecek politikalar uygulanmalıdır.
·Yazılım üretimini özendirecek tedbirler bir an önce yürürlüğe konulmalıdır.
· Uluslararası yazılım geliştiricilerinin Türkiye’de pazarladıkları ürünlerde Türkçe desteği (karakter, komut, doküman vb.) şart koşulmalı ve Türkçenin Uluslararası Yazılım Dili Standartları arasına girmesi sağlanmalıdır.
·Yaygın olarak kullanılan genel amaçlı yazılım ürünleri ve diğer uluslararası yazılımlar Türkçeye çevrilmeli, Türkçe içerik geliştirilmelidir.
·TSE, Uluslararası Yazılım Standartlarını, Türk Standartlarına kazandırmalıdır.
·Yazılım pazarında Türkiye, Doğu-Batı arasında köprü görevini üstlenmelidir. Batıda geliştirilen yazılımlar için Avrasya pazarına destek hizmeti sunacak ülke olunması hedeflenmelidir. Avrasya pazarına destek vermek üzere yerelleştirme ve ara üretim mekanizmaları kurulmalıdır.
·Yazılım telif hakları ile ilgili mevzuat düzenlemeli ve yürürlüğe konulmalıdır.
·Ülke çapında yazılım geliştirme / satın alma konularında danışma ve uzmanlık kurulları oluşturularak standartlaşma ve teknolojik anlamda yönlendirme sağlanmalıdır.
·Üniversitelerde sertifika programları açılarak istihdam fazlası nitelikli işgücü yazılım sektörüne kazandırılmalıdır.

4.3 Bilişim Hizmetleri ile İlgili Öneriler
·Bilişim hizmetlerine yönelik stratejiler geliştiirlmelidir.
·Dünya bilişim hizmetleri oranını yakalayabilmek için bu sektörde ’lik bir büyüme hedeflenmelidir. İşgücü yoğun hizmetleri kapsayan bilişim hizmetleri, istihdam olanaklarını artırıcı bir etmen olarak ulusal istihdam politika ve stratejileri içinde öncelikle yer almalıdır.
·Kamu bilişim hizmetlerinde koordinasyon sağlanmalıdır.
·TSE, Uluslararası Bilişim Hizmetleri Standartlarını ve metodolojilerini, Türk Standartlarına ve metodolojilerine kazandırmalıdır.
·Uluslararası bilişim sektörü firmalarının Türkiye’de elde ettikleri gelirlerin belli bir oranı kadar Türkiye’de yatırım yapmaları için düzenlemeler yapılmalıdır.
·Bilişim Teknolojilerine yapılan yatırımların etkin ve verimli kullanımı için destek ve bakım hizmetleri zorunlu olmalıdır.
·Türkiye’de bilişim hizmetleri alanında insangücü yetiştirmede ve hizmet alım satımında dünyada kabul edilen yöntemler (standartlar ve metodolojiler) uygulanmalıdır.
·Bilişim ürünleri ve bunlarla ilişkili tüm bilişim hizmetlerinin edinilmesinde uygulanması gereken şartname ve satış sözleşmesi için örnek kapsam oluşturulmalıdır.
·Bilişim hizmetlerinin edinilmesinde dünyada (özellikle Avrupa Birliği’nde) uygulanan standartların Türkiye’de uygulanması ve bu amaçlarla kurumsal ve hukuksal düzenlemelerin (sertifika uygulamaları vb. gibi) yapılması gerekmektedir.
·Bilişim hizmetleri pazarının büyümesi için özendirici uygulamalar yapılmalı ve ulusal bilişim sektörü firmaları desteklenmelidir.
·Bilgi teknolojisi ürünlerinin verimli kullanılması için destek/bakım hizmetleri zorunlu kılınmalıdır.
·İstihdam politikalarında da belirleyici olacak bilişim hizmetlerine yönelik ara kademe insangücü yetiştirilmesi (eğitim) için düzenlemeler yapılmalı ve eğitim alt yapısı oluşturulmalıdır.
·Bilişim ürünleri ve hizmetlerine yatırım yapan alıcılar için bu ürünleri ve hizmetleri ölçme, değerlendirme ve seçme ölçütleri tanımlanmalı ve gereken yöntemler geliştirilmelidir.

4.4 İnternet ve Erişim ile İlgili Öneriler
·Ağın kurulması, geliştirilmesi ve yaşatılması için yaratıcı finansman modelleri geliştirilmelidir.
·Yurt içi İnternet omurgası genişletilmeli, yurt içi ve yurt dışı hat kapasiteleri artırılmalıdır.
·Bölgesel farklılıklar gözönüne alınarak İnternet erişim tarifeleri yeniden düzenlenmelidir.
·Ağ’ın büyümesi için ağ üzerinde katma değer yaratılmasını özendirecek koşullar desteklenmelidir.
·Her tür eğitim kurumlarında bilgi okur yazarlığı dersleri verilmeli, toplumda bilgisayar ve İnternet kullanımı ve İnternet kültürü yaygınlaştırılmalıdır. Eğitim kurumlarının ağ zenginliğine katkısı özendirilmelidir.
·Öğrencilerin temel bilişim kültürünü alması için gerekli insangücü ve alt yapı yatırımları yapılmalıdır. İnsan gücü açığı konusunda projeler üretilmelidir. Bu bağlamda bilgisayar teknik elemanı eğitiminin meslek liselerinde yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
·Bilgisayar ve İnternet vasıtası ile evde uzaktan eğitim olanakları sağlanmalı ve geliştirilmelidir.
·Eğitimin yaygınlaştırılması, kalitenin yükseltilmesi için İnternet’in de kullanılacağı yeni öğrenme modelleri geliştirilmelidir.
·Evlerden, okullardan ve kütüphanelerden İnternet’e erişim ucuzlatılmalıdır.
·Herkese e-posta adresi verilmelidir.
·İnternet kafelerin önündeki yasal engeller kaldıırlmalıdır.
·Kamu kurumları, şirketler, sivil toplum örgütleri ve üniversiteler işbirliği yapmalıdır.
·Odalar, küçük ve orta ölçekli işletmeler ve sanayi bölgeleri için İnternet projeleri geliştirilmelidir.
·Öğretmenler yönlendirici olarak yetiştirilmelidir.
·İnternet ülke tanıtımında kullanılmalı, ülke çapında İnternet aracılığıyla tanıtım işlemlerini yürütebilecek kuruluşlar görevlendirilmeli ve her bakımdan desteklenmelidir. Kültür zenginliklerimizin, tarihi ve turistik değerlerimizin, sınai ve ticari ürünlerimizin ve ulusal davalarımızın İnternet üzerinden dünyaya tanıtımını sağlamak için ilgili resmi ve özel kuruluşlar teşvik edilmelidir.
·İlk ve orta dereceli eğitimi de kapsayan Türkçe içerikli bir yaygın ağ ortamı tasarlanmalı, öğrencilerin bilgi okur yazarı olarak yetiştirilmeleri amaçlanmalıdır.
·İnternet Türkçe öğretimi için kullanılmalıdır.
·İnternet’te Türkçenin kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
·Bilişim teknolojileri alanındaki insangücü açığı sertifika programları ile kapatılmalıdır.

4.5 Bilgi Hizmetleri ve İçerik ile İlgili Öneriler
·Türkiye Ulusal Enformasyon Alt Yapısı Ana Planı çalışması içerik üretimi, düzenlenmesi, dağıtımı ve kullanımını da içerecek şekilde genişletilmeli ve bunun için kaynak ayrılmalıdır. Devletin 2010 yılına kadar içerik geliştirmek ve ulusal düzeyde bilgi yönetimi için yapacağı yatırım miktarı da ivedilikle belirlenmeli ve içerikle ilgili projeler teknolojik alt yapının kurulmasıyla eşzamanlı olarak yürütülmelidir.
·Devlet içerik geliştirmek ve geliştirilen içeriği ulusal bilgi alt yapısı aracılığıyla vatandaşlara sunmakla kendini yükümlü saymalıdır. Devletin içerik geliştirme konusundaki sorumlu ve duyarlı yaklaşımı vatandaşların verdikleri vergilerle üretilen bilgilere (örneğin, Resmî Gazete’nin elektronik kopyasına) ücretsiz erişimi de mümkün kılmalıdır.
·Bilişim kültürünün yaygınlaştırılması için kamu kuruluşları ve medya işbirliği yapmalıdır.
·Bütün kütüphanelere İnternet bağlantıları sağlanmalıdır. Bu şekilde kütüphaneler dar gelirli vatandaşların İnternet’i kullanabilecekleri, ve yüksek masraflı hizmetlerin ucuzlamaları ve standard olmaları beklenmeden ulaşımlarının kolaylaştırıldığı yerler olmalıdır. Halk Kütüphaneleri ve Belediyeler bilgisayarı olmayanlara ucuz İnternet erişimi sağlamalıdır.
·Halka açık eğitim ve bilgi merkezleri açılmalıdır.
·Bilgisayar ve bilgi okur yazarlığı örgütlü ve sistemli bir şekilde yaygınlaştırılmalıdır.
·Halk kütüphaneleri ile küçük ve orta ölçekli işletmeler İnternet kullanımı konusunda işbirliği yapmalı, halk kütüphaneleri KOBİ’lere bilgi hizmeti vermeli ve İnternet sayfaları hazırlamalıdır.
·Bilgi toplumu kültürü oluşturulması için İnternet olanaklarından da yararlanılarak bireylerin yaşam boyu öğrenme alışkanlığı edinmeleri özendirilmeli ve halk ve okul kütüphaneleri bilgi okur yazarlığını (bilgisayar ve İnternet okur yazarlığı) destekleyecek şekilde yapılandırılmalıdır.
·Halk kütüphaneleri yaşam boyu eğitim merkezleri haline dönüştürülerek vatandaşların bilgi otoyoluna çıkmak için “rampa” görevini üstlenmelidir.
·Devlet Personel Başkanlığı “bilgi hizmetleri personeli” ile ilgili mevzuat çıkarmalıdır. İçerik geliştirme ve bilgi hizmetleri alanındaki yetişmiş insan gücü açığını hızla kapatmak için gerekli önlemler alınmalı, ülke çapında insan gücü planlamasına gidilmelidir.
·Türkiye nüfusu baz alınarak her sektör kullanıcısının niceliksel ve niteliksel özellikleri ile bilgi ihtiyacı ve bilgi sistemlerine ilişkin eğilimleri belirlenmeli; araştırma sonuçları bilgi yayımında göz önünde bulundurulmalıdır.
·Bilginin yönetilmesi ve bilgi hizmetlerinin örgütlenmesi için mali kaynak bulunmalıdır.
·Mali kaynak için Milli Piyango İdaresinden yararlanılmalıdır.
·Bilgi birikimi denetim altına alınmalı ve elektronik ortamlara aktarılmalıdır.
·Bilgi hizmetleri ile ilgili ISO standartları ülke standartlarına kazandırılmalı ve kullanılmalıdır.
·Bilgi birikimi yurt dışına pazarlanmalıdır.
·Türkçe İnternet siteleri artırılmalıdır.
·İnternet sitelerindeki yabancı dillerdeki bilgileri Türkçeye çeviren programların üretimi desteklenmeli ve bu programlar halkın kullanımına sunulmalıdır.
·Bilgi hizmetleri alt yapısının kurulmasını üstlenecek ve ulusal bilgi hizmetlerini koordine edecek bir kooordinasyon kurumu/kurulu oluşturulmalıdır.
·Bilgi hizmetleri ülke düzeyinde dağıtık bir örgütlenme ile sağlanmalıdır.
·Ülkemizde halk, okul ve üniversite kütüphaneleri ağı kurulmalıdır.
·Kütüphanelere, arşivlere ve müzelere İnternet aracılığıyla erişilebilmelidir. Kütüphanelerin sayısal (dijital) kütüphanelere dönüşümleri sağlanmalıdır.
·Sayısal kütüphanecilik ile ilgili projelere özel önem verilmelidir.
·Kamu kuruluşlarında, üniversitelerde ve özel kuruluşlarda bu zamana dek oluşturulmuş ulusal bilgi kaynaklarının dağıtık bir ortamda erişilebilir bir hale getirilmesi ve ulusal düzeyde bilgi hizmetlerinin örgütlenmesi en öncelikli konularımız arasında yer almalıdır.
·Ulusal çapta bibliyografik denetimin gerçekleştirilebilmesi için bilgi merkezlerinin elindeki kaynaklar ve yayın hayatına çıkmakta olan eserlerin bibliyografik kimlikleri elektronik ortama en kısa zamanda aktarılmalıdır. Elektronik yayınların ve bilgilerin bibliyografik kontrolü için keşfetme ve erişim mekanizmaları geliştirilmelidir. Milli Kütüphane, Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) gibi kurumlar arasında bibliyografik kontrol açısından işbirliği, işbölümü ve eşgüdüm sağlanmalıdır.

4.6 Kamunun Enformatizasyonu
·Kamu kurumları enformatizasyon için yeniden örgütlenmelidir. Bilgi hizmetlerinin kamu kurumlarında kurumsal bir yapıya ve mali kaynaklara kavuşturulması için bakanlıkların teşkilatlanmasını düzenleyen 3046 sayılı yasada değişiklik yapılmalıdır.
·Kamuya ait bilgi sistemleri ve teknolojilerinin koordinasyonunun sağlanması ve tekrarlamaların önlenmesi için gerekli mekanizmalar kurulmalıdır.
·Kamu kurumları arasında koordinasyonu sağlayacak olan KAMU-NET’e işlerlik kazandırılmalıdır.
·Derleme Kanunu elektronik yayınları da kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
·Kamu kurumlarında bilgi merkezleri oluşturulmalıdır.
·Kamu kurumları DPT plan ve programlarını destekleyecek eylem planları yapmalıdır.
·Ulusal veri tabanları oluşturulmalıdır.
·İnternet demokrasinin gelişmesi için kullanılmalıdır. İnternet bir toplumsal denetim mekanizması, bir hesap verme, bir hesap sorma, bilgilendirme aracı olarak kullanılmalı, ihaleler şartname hazırlığından itibaren İnternet’e taşınmalıdır. Servet beyannameleri, özgeçmişler, büyük krediler, kamuyu ilgilendiren kilit faaliyetler toplumun bilgisine ve denetimine sunulmalıdır.
·Bilgi hizmetlerinin ulusal düzeyde örgütlenmesini desteklemek için yasa ve mevzuat üretilmeli veya varolan mevzuat çağın gereklerine uygun olacak bir biçimde yenilenmelidir.
·“Bilgi Merkezleri ve Hizmetleri Yasası”, “İdari Usul ve Bilgi Edinme Yasası”, “Halk Kütüphaneleri Yasası”, “Bilgi Personeli Yasası” çıkartılmalı, “Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu”, “Milli Kütüphane Kanunu”, “Muhasebe-I Umumiye Kanunu” ve “Ayniyat Talimatnamesi” yeniden düzenlenmelidir.
·Kütüphane, arşiv ve müzelerdeki bilgi birikimi elektronik ortama aktarılmalıdır.
·Şirketlerde ve sivil toplum örgütlerinde (STÖ) bilgi merkezleri kurulmalıdır.
·Şirketler ve STÖ’ler bilgi toplumuna geçiş için eylem planı yapmalıdır.

Etiketler: Bilgi

Türk İnternet'ten buna benzer yazılar için bildirim almak ister misiniz?

ABONELİKTEN ÇIK
Lütfen yorum yapmak için giriş yapın.

GÜNLÜK BÜLTEN ABONELİĞİ

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

YAZARLARIMIZ

blank
Ernur Öktem
  • Tarhan : Kullanıcılara İstediğini Değil İhtiyacı Olanı Vermek Gerekir
blank
Fusun S.Nebil
  • FBI, 2022’de Amerikalı Kullanıcıların İnternet Dolandırıcılarına 10,3 Milyar $ Kaptırdığını Açıkladı (590’ı Türk)
blank
Innocenzo Genna* / EU telecom regulation expert
  • GDPR Kararı, Meta’nın Kişiselleştirilmiş Reklam İşini Zora Sokuyor
blank
Mehmet Taşnikli
  • Numarası Bilinen Android Telefonlar Hacklenebiliyor
blank
turk-internet.com / Bilgi
  • Stalkerware; Sadece Hackerlar Değil, Yakınlarınız da Cihazlarınıza Sızıyor

HAFTANIN ÖNE ÇIKANLARI

  • Baz İstasyonları Cinneti ve Enkaz Altında Kalmak
  • BTK, Haberleşme Sektörünü Depreme Hazırlamış mı?
  • BTK Sorumluluğu Operatörlere mi Yüklemeye Çalışıyor? – 1
  • Togg NFT Açık Arttırmasındaki Çökme ve Ertelemeler için Açıklama Yayınladı
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deprem Bölgesindeki Hakaret Davalarını Geri Çekti mi?

HAFTANIN KELİMESİ

3GPP

3. Nesil Ortaklık Projesi (3GPP), dünya çapında çeşitli mobil (hücresel) ve telekomünikasyon standartlarını geliştiren ve sürdüren bir grup standart kuruluşudur.

3G ile birlikte kurulmuş ve telekom endüstrisinin Birleşmiş Milletleri diye tanımlanabilir. Sonraki nesiller için de standartları belirlemiştir.

Detayı için Wiki-Turk'e bakınız
blank

Bildirimler

Turk-internet.com masaüstü bildirimlerini almak için lütfen buraya tıklayın

Son Yorumlar

  • İngiliz Düzenleyici Ofcom, Bulut Servislerini ve Akıllı Cihaz Pazarını Soruşturuyor için Tolga Kaprol
  • Seçim Yaklaşırken, Kişisel Veriler Kötüye Nasıl Kullanılır? için [email protected]
  • Video Sunan Platformları En İyi Nasıl İzleriz? için Tolga Kaprol
  • Rusya, Meta’ya (Facebook) Erişimi Engelledi için Tolga Kaprol
  • Metaverse, Bir Can Simididir için tkaprol

Haber bültenimize abone olun

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

  • Haber İndeksi
  • Hakkımızda
  • Gizlilik Bildirimi
  • Firmaların turk-internet.com ile Çalışabilirlik Yöntemleri
  • Destek
  • Bize Yazın

© 2021 Turk-Internet.com

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • BİLİŞİM
  • e-TİCARET
  • INTERNET
  • TELEKOM
  • YENİ TEKNOLOJİLER
  • Hakkımızda

© 2021 Turk-Internet.com

Tekrar Hoşgeldiniz!

Aşağıdan hesabınıza giriş yapınız

Şifremi unuttum? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluştur

Kayıt olmak için aşağıdaki formu doldurunuz

Tüm alanların doldurulması gerekiyor. Giriş yap

Şifrenizi geri alın

Lütfen şifrenizi resetlemek için kullanıcı adı veya email adresinizi girin.

Giriş yap
Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Gizlilik Bildirimi.