Bu yazının önceki bölümünü AB’nin Microsoft Kararı Açık ama Sonuçlar Belirsiz-1 başlığı altında okuyabilirsiniz.
Temyiz Süreci
Microsoft AB tarafından 1989 yılında kurulan Mahkemeye temyiz için başvuru yapacak. Böylece AB ya da komisyonlarının hareketlerine karşı davranışlarını düzenleyebilecek. Microsoft’un ilk adımının temyize kadar hakimin kararı uygulamasını durduracak hareketleri yapmak olacağı sanılıyor.
Temyiz yıllarca sürebilir. Mahkeme, komisyonun kuralını uygun bulursa, Microsoft davasını AB Adalet mahkemesine taşıyabilir. Bu mahkeme AB’nin en üst mahkemesi oluyor.
Heller Ehrman White & McAuliffe Hukuk firmasından Robert Badal “Ben hızlı bir temyiz süreci bekliyorum” diyor. Bu tür temyizlerde 2 temel var. Her ikisi de Microsoft davasına uygulanabilir. Bir tanesinde tekel davranarak AB’nin kurallarının ne kadar çiğnendiğine dair miktarsal bir tanım yok. Ve iyi tanımlanmış bir anti-tröst olayının oluştuğuna dair bir meblağ yine ortada mevcut değil.
Windows Media Player uygulamasının işletim sistemi içine eklenmesinin nedeni ise kullanıcıların başka bir media player aramakla vakit harcamamaları. Makinayla ne geliyorsa onu kullanıyorlar. Microsoft’un kullanıcılarına sağladığı kolaylıklarla, rakiplerin ürünleri bile kolaylıkla bulunabilir ve yüklenebilir.
Badal “Bu davada, Microsoft’dan tüketicilerine yardımcı olmak için kendi yazılımının bir parçasını çıkarması emrediliyor. Ancak açık olan şu ki; AB kararı bazı özel rakiplere hizmet ediyor. Tüketicilere yardımcı oldukları teorisi ise tamamen kontrol edilmemiş bir teori” diyor.
Badal “Temyiz mahkemesinin karar vereceği soru –Bu sorulara pazar mı yoksa bazı AB bürokratları mı karar verece– olmalı diyor.
Microsoft analistleri AB kararının pazarı pek etkilemeyeceği görüşünde. Koala Capital fonundan Melanie Hollands “AB kararı sanırım bir şaka. Microsoft audio ve video yazılımlarını Windows’un bu versiyonuna eklemese bile, bu bir teknik sorun olmaz. Şirket bu yazılımları Longhorn içinde bir araya getirecek bir yol bulacaktır. Ya da AB’ye bir taviz verecektir” diyor.
Sunucu arayüzleri konusunda ise Hollands “Şirket rakiplerine kendi arayüzlerini kullanma izni vermek zorunda. Ama yine de Microsoft ürünleri yine en iyi Microsoft ürünleri ile çalışacaktır.” diyor.
Teknoloji ve pazar payı konularını bir kenara bırakırsak, AB kararı –ve uzunca bir zaman alan araştırma-soruşturma dönemi– 1 numaralı yazılımcıya karşı benzer davaları açma fikri ve şansı verecektir.
Fenwick & West hukuk firmasından mark Ostrau “Kesinlikle yakın gelecekte AB’ne yapılacak benzer şikayetleri göreceğiz. Çünkü bunun başarılı bir yol olduğu görüldü. Üstelik bundan sonraki operasyonlar daha çabuk tamamlanacaktır.” diyor.
Tek tek her AB üye ülkesi de rekabeti bozan hareketlere karşı hem AB çapında, hem de kendi ülkelerinde dava açabileceklerdir.
Microsoft’un problemi bu davaların herbirisi, yeni bir başka dava açılmasını kolay hale getiriyor. Ostrau “Dökümanlar ve dava notları orada duruyor. Elde etmek için çok çaba sarfetmeniz gerekmiyor.” diyor.