Ahmet Şüküroğlu: Parmak damar izi ve avuç damar izi temel olarak aynı mantıkla çalışan sistemlerdir. Ancak uygulamalar konusunda farklılıklar gösteriyorlar. Parmak damar izi işlemleri için olası 8 parmak kullanılırken, avuç damar izi için 2 olasılık bulunuyor. Parmak damar izi okuyucu sensörlerinin ürün hacmi, avuç izi okuyucu sensörlerine göre daha küçük, bu sayede mobil uygulamalarda rahatlıkla kullanılabiliyor. Parmak damar izi sistemlerinde daha küçük bir alan tarandığından daha hızlı doğrulama yapılıyor.
Son dönemde biyometri uygulamaları tüm dünyada ilgi odağı olmuş durumda. En basit biyometri uygulamalarından birisi olan parmak izi okuma teknolojisi, iPhone 5S ve Samsung Galaxy S5 cihazlarda bile kullanıma sunulmuş durumda. Ancak biyometrinin asıl kullanım alanı hastaneler, hava alanları ve sınır kontrol sistemleri gibi çok daha kapsamlı projeler.
Sosyal Güvenlik Kurumuna üye olan hastaların özel hastanelerde muayenesinde problemleri önlemek için başlatılan “parmak” ya da “avuç içi” damar okuma yoluyla kimlik tanıtımı işlemi ne durumda bakmak istedik. Bu uygulamanın 4 tarafı var: SGK, özel hastaneler, cihaz ve yazılım tedarikçileri ve hastalar. Daha önce özel hastaneler tarafında bir yazı hazırlamış[1] ve ardından bu alan hizmet veren Ölçsan firması ve Fujitsuy’la görüşmüştük [2] [3]. Şimdiyse bu konuda hizmet veren bir diğer şirket olan Netaş firmasının Kamu Satış ve Ankara Bölge Direktörü Ahmet Şüküroğlu ile görüştük.
turk-internet.com: Avuç içi ya da parmak damarı okuma arasında ne türlü farklar var?
Ahmet Şüküroğlu: Kişinin sadece kendisinin sahip olduğu ve diğer bireylerden ayırt edilmesini sağlayan özellikler, biyometrik özellikler olarak tanımlanıyor. Günümüzde, biyometrik sistemlerle kimlik doğrulama teknolojileri, bankacılık işlemlerinden sağlık hizmetlerine kadar pek çok uygulamada kullanılıyor.
Bu teknolojiler arasında; parmak izi, parmak damar izi, avuç damar izi, el geometrisi, yüz tanıma, ses ve konuşma analizi, iris, retina tanıma gibi alternatifler var. Bu teknolojik ilerlemelerin olumlu bir sonucu olarak, uzun yıllardan bu yana, güvenlik amacıyla kullanılan parmak iziyle biyometrik kimlik doğrulama teknolojisi, yerini “parmak damar izi teknolojisine” bıraktı. Kopyalanabilir bir teknoloji olan parmak izi yerine “kopyalanamayan ve sadece kişi yaşarken aktif olan” damar iziyle kimlik doğrulama sistemleri her alanda gittikçe yaygınlaşmaya başladı.
Parmak damar izi ve avuç damar izi temel olarak aynı mantıkla çalışan sistemlerdir. Ancak uygulamalar konusunda farklılıklar gösteriyorlar. Parmak damar izi işlemleri için olası 8 parmak kullanılırken, avuç damar izi için 2 olasılık bulunuyor. Parmak damar izi okuyucu sensörlerinin ürün hacmi, avuç izi okuyucu sensörlerine göre daha küçük, bu sayede mobil uygulamalarda rahatlıkla kullanılabiliyor. Parmak damar izi sistemlerinde daha küçük bir alan tarandığından daha hızlı doğrulama yapılıyor.
turk-internet.com: Bu uygulamaların kişisel mahremiyet açısından bir sorun teşkil ediyor mu? Ya da kişisel mahremiyet konusunda nasıl güvenceler var?
Ahmet Şüküroğlu: Bilgi ve iletişim teknolojileri, toplumların refahına, ekonomik büyümeye, katılımcı ve demokratik ortamın gelişimine olumlu katkı sağlıyor. Aynı zamanda, geleceğin yaşamını önemli ölçüde şekillendiriyor. Biyometrik teknolojilerindeki gelişmelerle, teknolojinin kullanım alanlarının özellikle kamu, savunma ve sınır güvenliği, sağlık ve finans sektörlerinde güvenlik ve verimlilik sağlayan uygulamalarla artması bekleniyor. Kullanıcılar açısından biyometrik alternatiflere olan ilginin artmasındaki ana sebep, platformların sayılar, semboller ve harflerden oluşan ve hatırlamanın neredeyse imkânsız olduğu şifre kombinasyonlarıyla çalışması gösteriliyor.
Yapılan son araştırmalar; akıllı telefon kullanıcılarının yarısından fazlasının şifre yerine parmak izini, bilgisayar kullanıcılarının ise ekran kilidi için göz tanımlama sistemini kullanmayı tercih ettiğini gösteriyor. Kurumlar açısından kayıp ve kaçağın önlenmesi, güvenlik ve verimliliğin artırılması gibi amaçlarla teknoloji kullanımının daha da yaygınlaşması bekleniyor. Damar izi uygulamalarında kişisel mahremiyeti etkileyen faktörler bulunmuyor. Damar izi sistemlerinde toplanan veri, canlı örnek ile karşılaştırılıyor ve damar izi datalarından canlı örnek (el ya da parmak) yaratmak mümkün olmuyor. Veri tabanında bulunan datalar ile kişinin kendisine ulaşılamıyor. Ayrıca damar izi verileri parmak izi gibi kişinin bilgisi haricinde toplanmıyor. Buna rağmen veri tabanları donanımsal güvenlik modülü ve şifreleme teknolojileriyle güvenlik altına alınıyor.
turk-internet.com: Hastanelerdeki yazılım ve donanımın uygulamalarında sorun yaşanıyor mu? Ne tür sorunlar yaşanıyor?
Ahmet Şüküroğlu: Hastanelerde yaşanan en büyük sorun doğrulama süresi diyebiliriz. Avuç içi sistemlerinde doğrulama merkezi sunucularda yapılır. Sensör, avucu tarayarak merkeze gönderir ve doğrulama sonucunu bekler. Avucun doğru yerleştirilememesi durumunda aynı işlem tekrarlanır. Network hızına ve yoğun saatlerdeki uygulama yüküne bağlı olarak bu işlem bir kaç dakikayı bulabilir. Parmak damar okuma sensöründe, sunucuyla işlem başlarken bir kez bağlantı kurulur ve ilgili veriler sensör tarafında işlenir. Parmak saniyede 12 kez taranarak doğrulama işlemi yapılır. Avuç izi okuyucuların bu şekilde seri olarak tarama yapması mümkün değil. Avuç izi ve diğer parmak okuyucular taşınabilir olmamakla birlikte 3 parçadan oluşur. (sensör, işlemci ve keypad). Parmak damar izi okuyucular ise tek parçadan oluan mobil opsiyonları olan ürünlerdir. Bu nedenle hastaneler için kullanım kolaylığı sağlar.
turk-internet.com: Avuç içi okuma ve damar okuma uygulamaları sadece hastanelerde mi geçerlidir yoksa başka kullanım alanları var mıdır? Örnek verebilir misiniz?
Ahmet Şüküroğlu: Biyometrik sistemler özellikle; ülke güvenliğinde giriş ve çıkış işlemleri, kriminal amaçlı teşhis ve tespit uygulamaları, sağlık ve sosyal güvenlik uygulamaları, e-devlet hizmetleri, ATM’ler, çağrı merkezleri, personel takibi gibi sosyal sistemler, bilgisayarlar, PDA’lar, cep telefonları ve kilit sistemlerinde kullanılıyor.
turk-internet.com: Dünyada bu alanda nasıl bir sektör gelişmiş durumda (iş hacmi, sektörün parasal büyüklüğü, yaygın olan ülkeler gibi)?
Ahmet Şüküroğlu: Özellikle bankacılık sektöründe Japonya, Türkiye, Polonya, İspanya başta olmak üzere birçok ülke biyometrik sistemleri kullanmaktadır. Bu ülkeler arasında Avusturalya, Brezilya, Almanya, Kanada, Amerika, İngiltere’yi sayabiliriz.