Bu röportajın ilk bölümünü Çoşkun Aral : Haberci.com Çok Daha Kapsamlı Bir Platform Olacak – 1 başlığı altında okuyabilirsiniz.
turk-internet.com; Sizin de arasında olduğunuz haberciler, örneğin, Allianoi’nin Yortanlı Barajı sularının altında kalacak olması gibi, önemli olaylara dikkati çekiyorlar. Peki, siz sadece belgeselini mi yapıyorsunuz? Yoksa, bu belli bir bilincin uyanması sonucu bazı yanlışlardan dönülmesini de sağlıyor mu?
Coşkun Aral; Eğer yaptığımız belgeselleri izliyorsanız, ele aldığımız konularda görüşlerini yansıttığımız uzman kişiler ve zaman zaman kabul ediyorlarsa karşı görüşü savunanların konuya açıklamalarını yansıtıyoruz.
Okuma oranının giderek düştüğü, bilgiden yoksun hoş ama boş zaman geçirici programlarla yüklü ekran önünde geçirilen sürenin neredeyse dünya rekoru kırdığı bir coğrafyada belgesel yapmak tabii ki ciddi bir misyon. Bu nedenle programlarımız insanımızın anlayacağı bir anlatıma sahip. Ancak bizim evrensel bilgiyi aktarma zorunluluğumuz da var. Soyut kavramlarla bilgiye boğmak yerine doğru insanları konuşturup bilgiyi belgeyi estetik görsellikle sunmayı amaçlıyoruz. Her şeyi bilmek değil bileni bulmak bu noktada önem taşır.
turk-internet.com; Türkler, tarih konusunda dünya ile kıyaslandığında ne kadar bilinçli? Bu konuda yeni nesli nasıl görüyorsunuz?
Coşkun Aral; “Türkler” diye ulusal bir kimlikle yaşadığımız toplumu yargılamayı veya eleştirmeyi doğru bulmuyorum. Ne yazık ki kendi coğrafyamızın da içinde olduğu ve Dünya’mızın dörtte üçünü kapsayan bir coğrafyada birçok nedenden ötürü, bilimden ve bilgiden yoksun sadece tüketime yönelik politikalar hakim kılınıyor, toplumların kaderleri tayin edilirken kendi öz kaynaklarını kullanma ve sahip çıkmaları yerine bunlar göz ardı ediliyor. Çağdaşlığı eğitim ile sağlayacak insanın kendisine ve yaşadığı doğaya saygılı olmasını sağlayacak bir yaşam yerine, acının ve gözyaşının hakim olacağı kaotik iklimler yaratılıyor. Geçmiş yüzyıllarda silahlı ordularla yapılan savaşlar ve işgaller farklı biçimlerde sürdürülürken buna sebep olabilecek zeminler hazırlanıyor. İşte ülkemin de içinde bulunduğu bu karanlık coğrafyada evrensel ve çağdaş eğitimle yetiştirilemeyen nesiller tabii ki umut verici değil.
turk-internet.com; Geçtiğimiz yıl 16 Kasım’da Venedik’te, “En iyi belgesel kanalı” ödülünü aldınız? Türkiye gibi belgesellerin çok popüler olmadığı bir ülke adına böyle bir ödülü almak size neler hissettirdi?
Coşkun Aral; Belgeselin ceza olarak görüldüğü bir coğrafyada, evrensel kalitede yapmaya çalıştığımız ve her biri onlarca insanın ortak ve gönüllü çabası ile ortaya konmuş belgesellerin, bir parçası olmaya çalıştığımız Avrupa’nın gözde kurumları tarafından izlenmesi ve böyle bir ödüle layık görülmesi tabii ki gurur verici bir olay. Üstelik bizimle kıyaslanmayacak bütçeler ve teknolojik avantajlarla donanmış diğer kanallar arasında özgün formatlarımızın fark edilmesi ülkem adına ve bu işe gönül vermiş meslektaşlarım adına onurlandırıcı bir neden. Türkiye’de bilgiye, belgeye ve bilgeliğe değer verenler adına çok mutluyum.
turk-internet.com; Çok çalışmayı, üretmeyi ve fizik olarak koşturmayı gerektiren bir temada 24 saat kesintisiz yayın yapabilmeyi nasıl başarıyorsunuz?
Coşkun Aral; Bu çaba genç, dinamik, çalışkan bir ekibin ve bu ekibi hiçbir ticari kaygı duymadan destekleyen Digiturk’ün başarısı. Kutlanması gerekenler onlar. Ben sadece ekibin en görmüş geçirmiş, yaşamını bilgi ve belge hamallığına adamış bir habercisiyim. Arkadaşlarımla sadece deneyimlerimi paylaşıyor ve fırsat buldukça kanalımıza programlarımla katkıda bulunuyorum.
turk-internet.com; İz tv ile ilk yayına başlamanızın üzerinden 2 yıl geçmiş. Bu süreçte neler oldu(ne kadar bir izleyici kitlesine ulaşabildiniz) Kısaca anlatabilir misiniz?
Umut ettiğimizden fazla bir kitlemiz var. Dileğim rakip kanalların da biraz geleceğe yönelik kaygı duyup bilgiye ve belgeye yatırım yapmaları ve yeni nesilleri teşvik edip özendirmeleri.
turk-internet.com; Bir röportajınızda; “Bilginin bir ilaç olduğunu ve toplumun bir takım hastalıklarına iyi geldiğini biliyoruz“ diyorsunuz. Türkiye, bilgiden yeterince yararlanıyor mu?
Coşkun Aral; Bahsettiğim nedenlerden ötürü halkımız bu ilacı normal dozlarda almak istemiyor. Bunu fırsat bilen ve “Halk bunu istiyor.” safsatasını dillerinden düşürmeyen bazı uyanık meslektaşlarımız da ekran önündeki milyonlarca insanımız özellikle çocuk ve gençlerimizi dozu gayri insani artırılmış uyutucu, aşırı uyarıcı öğeler olan televizyon programlarıyla ekran bağımlısı yapıyor. Batı dünyasında tv’lerde gösterilen programların formatları alınıp içeriklerindeki öğeler şiddet, cinsellik ve aldatmacalarla doldurulduktan sonra sunuluyor.
turk-internet.com; Bize ekibinizden bahseder misiniz? Ekip arkadaşlarınızı nasıl seçtiniz, ne gibi deneyimler aradınız? Toplam kaç kişilik bir ekip ile bu 24 saatlik yayını götürüyorsunuz?
Coşkun Aral; Geçmişte bir haber belgesel programını yapan bir ekibin çekirdeğini oluşturduğu bir oluşum. Dünyaya bakışımız farklı olsa bile bizleri buluşturan nedenler ve kaygılar ayni. Projeyi ilk gündeme getiren arkadaşlarım Murat Toy, Vedat Atasoy, Ahmet Sargın ve Gökhan Acun’du. Ben onlar tarafından oluşuma sonradan davet edildim. Yaklaşık bir yıllık bir hazırlık çalışması oldu. Ardından yeni katılımlar ve destekler… Tabii ki bütün bu oluşumda Digiturk’ü de unutmamak lazım. Ciddi bir maliyet ve reklam getirisi olmayan bir mecra. Bence gerçek sosyal sorumluluk budur. Aynı zamanda bizleri, yaptıklarımızı yıllardır izleyen genç, dinamik arkadaşlarımızın aramıza katılımı, adeta bir fabrika gibi çalışan çekirdek yapımızı daha da güçlendirdi. Ama en önemlisi yıllardır belgesele özlem duyan, bu işi yapan ve yapma arzusunda olan amatör ve profesyonel meslektaşlarımızın destekleri.
turk-internet.com; Yine bir röportajınızda üç yıl boyunca Türkiye’nin en ücra bölgelerine gittiğinizi söylüyorsunuz? Bir belgeselci gözlemiyle, oralardaki insanlardan ne tür tepkiler geldi? Neler dikkatinizi çekti?
Coşkun Aral; TRT için hazırladığım “Haberci Türkiye Renkleri” programıyla,açıkça söylemek gerekirse, Türkiye’yi yeniden keşfettim. Dolayısıyla Türkiye de beni tanıdı.
turk-internet.com; Türkiye’de ‘Bilgi Savaşçısı’ olmak nasıl bir duygu? Kolay mı?
Coşkun Aral; Savaşçı olmak zor ama görünmeyen bir düşmanla, cehalet ve onu besleyenlerle savaşmak en zoru, en yıpratıcısı. Cephede yaralandığınızda tedavi imkanları için seferber olursunuz; bu savaşta buna bile zamanınız, hatta hakkiniz yok.
turk-internet.com; Bugün için internet, sahip olduğu bilgi hazinesi dolayısıyla, dünyada erişilebilecek en güzel kaynak olarak nitelendiriliyor. Biz toplum olarak, interneti gerektiği gibi kullanabiliyor muyuz?
Coşkun Aral; Mutlaka sağlıklı kullanacağımız bir dönem gelecek..