ABD Vizelerinin durumu ile ilgili olduğu için yayınladığımız bu yazı, TheVerge.com’dan hemen hemen aynen tercüme edilmiştir.
TheVerge.com [1] dün yayınladığı bir haberde, Harvard’da öğrenci olan Filistinli İsmail B. Ajjawi’nin vizesinin “arkadaş listesinde yer alan bir kişinin, sosyal medyada ABD’ye karşı çıkan siyası bakış açısı ile mesaj yazdığı” gerekçesiyle iptal edildiğini yazdı.
Haberde, Ajjawi’nin telefonunun ve dizüstü bilgisayarının incelenmesi ve kendisinin de saatlerce sorgulanmasının ardından, mevcut vizesinin ABD Gümrük ve Sınır Koruma (CBP) memurları tarafından iptal edildiği kaydediliyor [2].
Ama resmi olarak Ajjawi’nin vizesinin gerçekten neden iptal edildiği açıklanmış değil. Verge bunu CBP’ye sormuş ve şu cevabı almış;
“Gizlilik Yasası gereklilikleri ve yasaların uygulanması amacıyla bireysel yolcular hakkındaki özel bilgiler açıklanamaz. Bu birey, CBP incelemesi sırasında keşfedilen bilgilere dayanarak Amerika Birleşik Devletleri’ne giremez olarak kabul edildi.”
Verge, Obama döneminde Ulusal Güvenlik Departmanının vize vermek için sosyal medya hesaplarını istemeye başladığını hatırlatıyor. Bunun Trump döneminde, sosyal medya verilerine dönüştüğünü yani sınırda sosyal medya incelemesi eğiliminin yükseldiğini gösteriyor. Bu nedenle de bazı sınır görevlilerinin şifreleri bile istediğine işaret ediliyor. Üstüne, ABD Dışişleri Bakanlığının yayınladığı yeni vize kurallarını hatırlatıyor[3].
Daha ötesi, Ajjawi’nin ifadesi, dijital gözetlemenin potansiyel bir göçmenin, bir tehdit olup olmadığını kontrol etmekten çok uzak olduğunu gösteriyor. Sınır yetkililerinin zayıf sosyal medya bağlantılarını bile ele alabildiklerine işaret ediyor.
Bu diğer yönden bakıldığında, insanların politik görüşlerini online ortamlarda serbetçe ve özgürce söylemesini engelleyebilecek bir haber. Electronic Frontier Vakfı’nın (EFF) kıdemli avukatı Sophia Cope bunu şöyle ifade ediyor;
“Birilerinin sosyal medyasına bakma, hatta ABD’ye girişi açısından inceleme, konuşma ve örgütlenme özgürlüğüne aykırı pek çok yönü olan bir durum”.
Gerçi, bir kaç olayda sosyal medya şifrelerini vermediği için gözaltına alınmış [4] ya da fiziksel saldırıya uğramış insanlar [5] var ama genel anlamda sosyal medyanın vize üzerindeki etkisinin çok olduğuna dair bir işaret yok. Bir ara San Bernardino’daki terör olayı öncesinde sosyal medyadan cihat çağrısı gönderildiği iddia edilmişti. Ama FBI bunun doğru olmadığını açıklamıştı. Yeni yayınlanan bir rapor da, sosyal medya takibinin, ulusal güvenlik tehditlerini tespit etmede başarılı bir yol olmadığını gösteriyor [6].
Raporun yazarlarından Faiza Patel, insanların sosyal medyada ne demek istediğinin anlaşılmasının zor olduğunu söylüyor. Nedenini ise, şaka yapıyor olabilirler, kültürel referanslar farklı olabilir diye açıklıyor.
Figuring out what a person means on social media is hard. Ppl joke, use slang, cultural references are lost. 3.Automation (used by ICE & CBP) raises the stakes. No tool can reliably interpret posts from millions of people, esp. in different languages.
— Faiza Patel (@FaizaPatelBCJ) August 27, 2019
Yani Ajjawi sosyal medyada ne olduğu anlaşılamayan ya da kendisinin bile söylemediği bir şey için mi cezalandırılmış? Demokrasi ve Teknoloji Merkezi Politika Danışmanı Mana Azarmi şunu düşünüyor;
“Bu şartlar konusunda çok özel bir şey olduğunu düşünüyorum. Çünkü olay, prestijli bir üniversitedeki bir öğrenciyi içeriyor. CBP’nin bu tür yüksek görünürlüklü bir olayda yapmasını beklememeliyiz”.
Bu noktada, Ajjawi’nin neyle karşılaştığının yani CBP’nin neyi bulduğunun açıklanması gerekiyor. Gerçi bir CBP sözcüsü, Verge’e cihaz aramalarının ABD’ye gelen yolcuların %1’inden daha azını etkilediğini söylemiş.
Ama Mana Azarmi, incelenen yolcuların neye göre seçildiğinin, incelemenin haksız nedenlerle olup olmadığının, arkadaşlarının görüşleri gibi detaylar hakkında sorgulanıp, sorgulanmadığının bilinmediğine işaret ediyor ve şöyle devam ediyor :
“Yolcuların sıkıntılı durumlarla karşı karşıya kalmaması için nasıl bir süreç uygulandığını bilmemiz gerekiyor. Ve bu tür bir bilgiye sahip değiliz. ”
Sivil özgürlük savunucuları da aynı şeyi söylüyor. Sınır memurlarının Ajjawi’nin arkadaşlarının mesajlarını nasıl bulduklarını soruyorlar. 2017’de yayınlanan kurala göre sınır memurlarının
2017’de konulan bir kural uyarınca[7], mahkeme kararı olmadığı sürece, memurların cihazların dışındaki verilere –ki bunların içine sosyal medya mesajları da dahil edilmiş– ulaşması yasak. Yani Ajjawi olayında memurun yaptığının muhtemelen kuralı çiğnemek olduğu belirtiliyor.
Amerikan hükümeti, sosyal medya verilerini ne şekilde incelediğini açıklamadığı için, seyahat ederken sosyal medya uygulamalarının ve tarayıcı verilerinin makinadan silinmesi öneriliyor. Ama bu sefer de, arkadaşların sosyal medya mesajlarına bakılması mümkün deniliyor.
Azarmi ise şu öngörüyü yapıyor;
“Bu tür hikayelerin daha da yaygınlaşmasını beklemeliyiz. Çünkü bu olaylar daha rutin hale geldi.”
[1] Border agents are checking entrants’ Facebook and Twitter profiles — but we still don’t know how closely
[2] Incoming Harvard Freshman Deported After Visa Revoked
[3] ABD Vize Başvurusu Yapanlardan Sosyal Medya Bilgisi ve Mail Adresi İsteyecek
[4] A US-born NASA scientist was detained at the border until he unlocked his phone
[5] COMPLAINTS DESCRIBE BORDER AGENTS INTERROGATING MUSLIM AMERICANS, ASKING FOR SOCIAL MEDIA ACCOUNTS
[7] US Customs says it can’t search cloud data at the border