Avrupa Komisyonu bugün, internet kullanıcılarının kişisel bilgilerinin kullanılmasıyla ilgili olarak hedefli siyasi reklamcılıkla ilgili yeni kurallar önerisi yayınladı[1].
Kurallarla ilgili çalışma geçen yıl açıklanan “Demokrasi Eylem Planı”nın bir parçası olarak duyurulmuştu. Şimdi kural önerisi sunuldu[2]. Onaylanması için Avrupa Parlamentosuna sunulacak olan kuralların, 2024 AB seçimlerinden önce yürürlüğe girmesi planlanıyor.
Bu kurallara göre, siyasi reklamlar açıkça görülecek şekilde etiketlenecek ve ayrıca bu reklamı kimin ve ne kadar ödediği, kullanılan fonların kaynakları bilgileri de verilecek. Bu bilgilere yönelik link verilecek.
Kurallar, yalnızca siyasi reklamlar için değil, yanısıra seçim veya referandumun, yasama veya düzenleme sürecinin veya oy verme davranışının sonucunu etkileyebilecek reklamlar için de geçerli olacak.
Hedefleme ve yayma teknolojileri kullanan kurumların bunları açık ve ayrıntılı bir şekilde açıklamaları gerekecek ve kişinin açık rızası olmadan hassas kişisel verileri kullanmaları yasaklanacak. Etnik köken, dini inançlar veya cinsel yönelim gibi hassas kişisel veriler kullanılarak mikro hedefleme, kullanıcının açık rızası olmadığı sürece yapılamayacak.
Ve ilk kez, reklamlara, kişinin hangi temelde hedeflendiği ve hangi bireysel grupların hedeflendiği, kullanılan kriterler ve kullanılan yayma araçları veya yöntemlerinin açıklamasının eklenmesi zorunlu olacak.
Değerler ve şeffaflıktan sorumlu başkan yardımcısı Vera Jourova şöyle açıkladı :
“Yeni teknolojiler, manipülasyon için değil, özgürleşme için kullanılmalıdır. Bu iddialı kurallar, siyasi kampanyalara eşi görülmemiş düzeyde şeffaflık getirecek ve şeffaf olmayan hedefleme tekniklerini sınırlayacaktır”
Avrupa Parlamentosu’ndaki en büyük ve en eski grup olan merkez sağ EPP Grubu, yeni kuralları memnuniyetle karşıladığını söylüyor.
“Rusya, Çin ve diğer otoriter rejimler demokratik süreçlere müdahale etmek için 33 ülkede 300 milyon dolardan fazla para harcadı. Bu eğilim giderek daha tehlikeli hale geliyor. Bu vakaların yarısı Rusya’nın Avrupa’daki eylemlerini gösteriyor.
Bu eylemler arasında İngiltere’deki Brexit referandumu, Fransa ve ABD’deki başkanlık seçimleri, Fransa, Avusturya, Almanya ve İtalya dahil olmak üzere Avrupa genelinde aşırı sağ ve diğer radikal aktörlere destek yer alıyor. Avrupa buna izin veremez ve artık vermemelidir.”
[1] Speech by Vice-President Jourová on proposals to reinforce democracy and the integrity of elections