Ülkemizde ne yazık ki “kişisel verilerin korunması” hususunda büyük bir eksik var. Ülkemiz, 1981 yılında yani 24 yıl önce AB Komisyonunda “elektronik kişisel verilerin işlenmesi” ile ilgili bir sözleşmeye imza koymuştu. O günden bu yana geçen sürede o sözleşmeye imza atan ülkeler arasında kişisel verilerle ilgili kanunu olmayan tek ülke durumunda.
Üstelik 2013 referandumunda Anayasa da böyle bir kanunla ilgili değişiklik de konuldu. Ama buna rağmen kanun hala bekliyor. Çünkü bu kanunla birlikte devletin takip amaçlı bazı faaliyetlerine son vermesi gerekecek.
Türk Tabibler Birliği (TTB) ise bu kişisel verilerin önemli bir bölümü olan “Sağlık bilgilerinin paylaşımı” ve hatta “satılması” konusunda önemli bir misyon üstlenmiş durumda.
Dernek Danıştay’da açtıkları dava ile ilgili olarak bugün bir açıklama yayınladı. Bu açıklama “sağlık bilgilerinin paylaşımı” konusunda önemli bir adım olarak görülüyor.
TTB’nin yaptığı açıklama şu şekilde;
Bilindiği üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 11.07.2012 tarih ve 28350 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan ‘Genel Sağlık Sigortası Verilerinin Güvenliği ve Paylaşımına ilişkin Yönetmelik’in bazı maddelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle TTB ve Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından dava açılmıştır.Danıştay 15. Daire tarafından Yönetmelik’in dayanak hükmünü oluşturan 5510 sayılı Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 78. maddesinin 1. ve 2. fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına karar verilmiştir.
Süreçte, Anayasa Mahkemesi 23.5.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararıyla, 5510 sayılı Yasa’nın 78. maddesinde geçen ‘Sağlık bilgilerinin ne şekilde korunacağı, ulusal güvenlik nedeniyle sağlık bilgisi paylaşıma açılmayacak kişilerin tespiti ilgili bakanlıkların önerisi üzerine Bakanlıkça tespit edilir. (Ek cümle: 17/4/2008-5754/66 md.) Bu kişi ve grupların sağlık bilgilerinin nasıl tutulacağı ilgili kuruluşların görüşleri alınarak hazırlanacak yönetmelik ile düzenlenir.’ ibaresini Anayasa’nın 20. maddesine aykırı bularak iptal etmiştir.
Karar gerekçesinde ise,
Anayasa’nın açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yürütme organına doğrudan ve ilk elden düzenleyici işlem yapma yetkisi verilemeyeceği belirtildi. Aksi yöndeki düzenlemelerin Anayasa’nın 20. maddesinde öngörülen kişisel verilerin korunmasına ilişkin usul ve esasların ancak kanunla düzenlenebileceğine ilişkin güvenceye aykırı olduğuna vurgu yapılmıştır.
Bu karardan sonra Danıştay 15. Daire, dava konusu ‘Genel Sağlık Sigortası Verilerinin Güvenliği ve Paylaşımına ilişkin Yönetmelik’in dayanağının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği kaydedildi. Üstelik kişisel sağlık verilerinin toplanmasına, işlenmesine ve paylaşılmasına ilişkin düzenlemelerin Anayasa’nın 20. maddesinde öngörülen kişisel verilerin korunmasına ilişkin usul ve esasların ancak kanunla d0zenlenebileceğine ilişkin güvenceyi sağlamaktan uzak olduğu gerekçesi ile Yönetmelik’in dava konusu edilen tüm hükümlerinin yürütmesini durdurmuştur. Yürütmesi durdurulan temel maddeler nedeniyle Yönetmelik’in uygulanma olanağı hukuken kalmamıştır.
Gerek Anayasa Mahkemesi’nin gerekse Danıştay 15. Daire’nin ilgili kararları uyarınca, sigortalıların biyometrik veri vermeye zorlandığı dayatmaların, hekimlerin sağlık net 2, E-nabız vb. adlar altında hastalara ait sağlık verilerini Sağlık Bakanlığına iletmeye zorlandığı uygulamaların, SGK ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere idari kurumların kişilere ait hassas kişisel veri nitelindeki sağlık bilgilerini toplamasının, işlemesinin ve 3. kişilerle paylaşmasının hukuka aykırı olduğu bir kez daha tespit edilmiş olup, sağlık verilerine ilişkin bu hukuka aykırı uygulamalara artık son verilmelidir. Aksi uygulamalarda ısrar eden yetkililer hakkında hukuksal girişimlerde bulunmaktan kaçınmayacağımızı ve hukuksal mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi