Anayasa Mahkemesi (AYM), Turkcell’in 2G ihalesi ile kendisine tahsis edilen 530-539 arası numara blokunun, başka operatörlere taşınması anlamına gelen “numara taşıma yönetmeliğinin” operatörün mülkiyet hakkını ihlal ettiği kararı verdi.
Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Numara taşımanın bir yönetmelikle yapılması hukuki açıdan yanlış oldu. Bu konuyu danıştığımız bir hukukçu şöyle dedi :
“İmtiyaz sözleşmesi ile belli bir lisans ücreti alınarak şirkete tahsis edilen numaraların yönetmelik ile geri alınması hatalı oluyor. Bu şekilde Anayasa’ya aykırı şekilde mülkiyete müdahalede bulunulmuş oluyor.
Oysa bir hukuk devletinde ne olmalı? İmtiyaz sözleşmesi ile vermişsen sözleşmeyi karşılıklı müzakere ederek değiştirmelisin. Ya da şirkete uygun miktarda imtiyaz bedelinin ödemelisin. Ya da haklı bir nedenle Sözleşmeyi sonlandırıp, Şirkete bedelini iade edip, numara taşıma koşullarını içeren yeni bir ihale yapmalısın.
Ama sonuçta bunları yapmıyor, yetkin olmadığı halde dönüp yönetmelikle düzenleme yapıyorsun. İşte Anayasa Mahkemesi bu kararı ile “Bu hukuka aykırıdır” diyor. Danıştay 13. Dairenin bu durumda yargılamayı yeniden yapması gerekiyor”
Numara Taşımanın Geçmişi ve Danıştay Süreci
Ulaştırma Bakanlığı ile 1998’de 2023 yılına kadar 25 yıllığına geçerli olacak şekilde, 2 operatöre lisans verdi. Bu 2 operatör 1994’de Türk Telekom ile gelir paylaşımı yoluyla anlaşma yapmış olan Turkcell ve Telsim’di. Her 2 şirket o zaman için rekor olarak görülen 500 milyon $ lisans parası ödemişlerdi. Bu lisans bugünlerde yeniden uzatılıyor.
2 yıl sonra 2000’de BTK (o zamanki adı Telekomünikasyon Kurumu – TK) kuruldu ve arkasından 2001 yılında bu 2 operatör imtiyaz sözleşmesini BTK ile güncellediler.
Ancak 2007 yılında hükümet, Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle, cep telefonu kullanıcılarının numaralarını değiştirmeden, başka bir operatöre geçebilme imkanı sağlayan yönetmeliği yayınladı.
Turkcell bunun üzerine, kendilerine tahsis edilen sınırlı sayıdaki numaraları kullanma hakkını kısıtladığını, durumun haksız rekabet doğurduğunu ileri sürerek 29 mart 2007’de yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması için Danıştay’a dava açtı. Danıştay 13. Dairesi ise 2009 yılında davanın reddine karar verdi.
Turkcell bu sefer temyize başvurdu. Ancak 2017 yılında karar aynı şekilde onandı. Bunun üzerine Turkcell’in 26 ekim 2017’de Anayasa Mahkemesine başvurduğu görüldü. Daire kararının kesinleşmesinin ardından şirket, hak ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı. 6 sene sonra alınan bu karar sonucunda ise, Danıştay yeniden mahkemeyi görecek.
Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 35’inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması adına yeniden yargılama yapılmak üzere kararın Danıştay’a gönderilmesine hükmetti.
Anayasa Mahkemesinin kararında, başvurucu şirkete tanınmış 530 ile 539 arasındaki alan kodlarını 25 yıllığına tekel biçiminde kullanma imtiyazının mülk kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, numara taşıma imkanı tanınmasıyla şirketin mali riskle karşı karşıya kalabileceğini ileri sürdüğü ifade edildi.
Hak ve özgürlükleri sınırlandıran hükümlerin kamu makamlarınca geniş yorumlanmasının bireyler açısından öngörülemez sonuçlar doğurabileceğine işaret edilen kararda, Türk anayasal sisteminde hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı düzenleme yapma yetkisinin yasama organına ait olduğu anımsatıldı.
“Demokrasilerde hangi hakkın ne ölçüde sınırlanacağına bürokrasi veya yargı değil yasama organları karar verir.” değerlendirmesine yer verilen kararda, mahkemelerinin de hak ve özgürlükleri sınırlayıcı kuralların kapsamının geniş yorumlanması hususunda oldukça ihtiyatlı davranması gerektiği vurgulandı.
Numara taşıma konusundaki yönetmeliğin, imtiyaz sözleşmesiyle tanınan ekonomik hakları kısıtlayacağı nitelikte olduğu, idarece şekli anlamda bir kanuna değil yönetmelik düzenlemesine dayanılarak uygulamaya geçirildiği tespitine yer verilen kararda, bunun mülkiyet hakkına müdahale anlamı taşıdığı belirtildi.
Yüksek Mahkemenin kararında, şu ifadeler yer aldı:
“Sonuç olarak 2008 yılında yapılan değişiklik öncesine ilişkin olarak idarenin doğrudan numara taşınabilirliğine ilişkin açık bir kanuni düzenleme ihdas etmeden yönetmelikle mezkur müesseseye uygulanırlık kazandırılmasının kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı kanaatine ulaşılmıştır. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırı olarak kanuni bir dayanağının mevcut olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı tespit edildiğinden Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerinde öngörülen diğer unsurlar olan meşru amaç ve ölçülülük kriterlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”