Enerji ve çevre konusunda duyarlı olan turk-internet.com olarak, Marmara Belediyeler Birliği, Çevre Yönetim Merkezi Direktörü, Aynur Acar’la, bilişim sektörünün görünmeyen sorunu olan e-atıklar konusunda yaptığımız söyleşiye devam ediyoruz.
Bu söyleşinin ilk bölümünü : Aynur Acar: Düzenleyici Yasaya Rağmen Hala Sanayicilerle Atıkların Toplanması Hususunda Cebelleşiyoruz – 1 başlığı altında okuyabilirsiniz.
turk-internet.com: E-atıkların içinde insan ve diğer canlıların sağlığı için tehlike arz edenler var mı?
Aynur Acar: Elbette e-atıkların içinde en tehlikeli olanları TV ve Bilgisayar ekranları ve buzdolaplarıdır. Yönetmelikte TV ve bilgisayar ekranı aynı kapsama giriyor. Tüplü televizyonlar, monitörler, buzdolabı ve klimalar hassasiyetle üzerinde durulması gereken özel işlemlere tabi tutularak bertaraf edilmesi gerekenlerdir.
E-Atıkların tüm canlılara olduğu gibi insan sağlığına olan olumsuz etkileri çok ciddi boyuttadır. Örneğin; kobalt ve baryum’un radyoaktif ve toksin özellikleri insan cildini ve solunum yollarında, civa ve fosfor’un beyin hasarına yol açmakta ve krom ise canlı DNA’sına zarar vermektedir. Bugüne kadar sokağımızdaki hurdacıların ellerinde ulu orta baltalarla parçalanan bu ekranların içindeki civa ve fosfor hem çevreye hem hurdacıya hem de bizlere zarar veriyor. Oysa bunların çok özel makinalarla (lazerli sistemlerle) kenarlarının kesilerek kapalı bir hazneye vakumlanmaları ve sonra o ekranın camı geri dönüşüme kazandırılmalıdır.
turk-internet.com: E-atıklar STK’lara ne gibi sorumluluklar getiriyor?
Aynur Acar: STK’nın açılımı “Sivil Toplum Kuruluşu” demek. Bana göre STK’lar tamamen kamu yararına çalışmaları gereken kuruluşlardır. Kamunun ihtiyaçlarına ve sorunlarına çözüm üretecek projeler yapmalılar. İşte en güzel örneklerden birisi: STK’lar toplumla bir araya gelerek çevreye zarar verenlere karşı birleşerek çalışmalar yapsınlar. Mahallelerindeki sağlıksız şartlardaki hurdacıları modernize olmaları ve çevreye zarar vermeden çalışmaları yönünde ikna etsinler. STK’lara mevzuatlarla yükümlükler verilmiyor aslında, ancak, ben STK’ların halkı atık yönetimi konusunda bilinçlendirilmeleri ve eğitilmeleri içinde çok güzel projeler yapabileceklerini biliyorum.
turk-internet.com: Yeni uygulama geçmişe göre ne gibi farklılıklar getiriyor?
Aynur Acar: Bu çalışmalar 2005’ten bu yana Türkiye’de yapılıyor aslında. Düne kadar yapılan toplamalar her hangi bir mevzuat olmadan gerçekleşiyordu. Atıkları düzenleyen yasa bugüne kadar bazı sanayicilerin baskıları sonucu çıkartılamadı. Bugün halen bazı konularda bu sanayicilerle atıkların toplanması hususunda bir hayli cebelleşiyoruz.
Tüm bunlara rağmen amacımız topluma daha sağlıklı hizmet sunmak için belediyenin işini kolaylaştıracak ve sürdürülebilirliği olacak bir sistemle vatandaşa daha kaliteli bir yaşam alanı sağlamak.
Biz de Marmara Belediyeler Birliği Çevre Yönetim Merkezi olarak belediyelerin kapasitesini eğitimlerle artırarak, seminerlerle ve projelerle uygulamaya çalışıyoruz. Bizim sorumluluğumuz sadece e-atıklarla sınırlı değil; bütün çevre yönetimini ve yönetmelikleri kapsıyor. Bu çalışma bir nebze de olsa küresel iklim değişikliğinin önüne geçmeyi hedefliyor. O nedenle öncelikli hedefimiz belediyeler vasıtasıyla halka bunun nedenlerini anlatmak olmalıdır diyebiliriz. Yeni uygulamalarda önümüzdeki günlerde evlerimizin önünden 2-3’lü toplama sistemlerinin uygulanması ve evlerimizdeki kaba eşyalarımızı götürebileceğimiz “Atık Getirtme Merkezleri”nin her mahallede oluşturulmasıdır.
turk-internet.com: Son olarak ilave etmek istediğiniz mesajınız varmı?
Aynur Acar: Yaşamın kaynaklarını tüketmemek için, kullandığımız her şeyi geri dönüştürmeliyiz. Kullanarak, çöpe attığımız giysilerimizin, eşyalarımızın, tüm yaşam araç gereçlerimizin ve tükettiğimiz ürünlere ait ambalajların hepsinin dünyamızda bir karşılığı var; Ekonomi, Ekoloji ve Sağlık Olarak. Bunları mutlaka geri dönüştürerek, hem yeniden üretilmeleri sırasındaki kullanılan hammaddeleri hem de üretimlerine harcanan parasal kaynakları da korumuş olacağız.
Ayrıca gelişi güzel doğaya atarak ekolojiye verdiğimiz zararları da önlemiş olacağız. Bilinçli tüketimle hayata katkı sağlamak hepimizin temel görevi olmalıdır.