Bülent Kaytaz, kuvvetli Arge geçmişi ile, Oksijen Teknoloji’nin kurulmasına yol göstermiş. Çok severek çalıştığını belirttiği şirketi ve ekibi adına bir hayli iddialı konuşuyor. Şimdiden dünyanın pekçok telekom firmasına ürün tasarladıklarını ve satmakta olduklarını belirtiyor.
turk-internet.com : Oksijen Teknoloji ne yapıyor?
Bülent Kaytaz : Rumeli Telekom bünyesinde bir teknoloji geliştirme şirketi olarak, yeni nesil ağlar ve mobil internet uygulamaları için ürün geliştiriyor, altyapı sağlıyor.
turk-internet.com : Peki siz ne yapıyorsunuz?
Kaytaz : Oksijen aslında kendi alanında Türkiye için tek. Bir teknolojik Arge şirketi. Türkiye’de hedeflediğimiz bir ürün portföyü var. Mesela tamamen dışarıya bağımlı olduğumuz teknolojiler olan softswitch ve akıllı şebekeler (Intelligent Network – IN) platformaları geliştirmeye çalışıyoruz. Bu Türkiye için bir ilk. Daha önce üzerinde hiç çalışılmadı.
Uzmanlık alanımız “akıl”. Akıllı Şebekelerin hangi elemanlar üzerinde kurulacağı konusuna kafa yoruyoruz.
turk-internet.com : Bunu yapmak için nasıl bir insan kaynağınız var?
Kaytaz : Oksijen’deki insanların çoğu daha önce Avrupa ve ABD’deki telekom şirketlerinde çalışmış, ya da çeşitli diğer şirketlerin Arge (R&D) bölümlerinden gelen uzmanlar.
turk-internet.com : Şirketin adı neden Oksijen ?
Kaytaz : 0ksijen hayatın temel elementlerinden birisi. Hatta kalp krizinde bile 0ksijen ile hayata döndürülüyoruz. Türkiye’de son 10 yılda iletişim teknolojilerinde yerli fikri mülkiyet dramatik bir şekilde düştü.
1990’larda Teletaş/Netaş gibi yabancı sermayenin elinde olmayan kuruluşlarla, uçtan-uca iletişim geliştirilebiliyordu. Yerli Mülkiyet % 26-30’lardaydı. Radyolink, transmisyon (PCM), ince film/ kalın flim teknolojileri, santraller hatta component tasarımlarına varana kadar pek çok alanda ürün geliştirilebiliyordu. Bugün iletişim alanında herşey dışardan geliyor.
Türkiyede gerek Türk Telekom gerekse diğer mobil operatörlerin hem alt yapılarında hem diğer kullanılan herşey dışarıdan geliyor.
turk-internet.com : Herşeyin dışarıdan gelmesi konusunu biraz daha açar mısınız?
Kaytaz : Türkiye’de gerek Türk Telekom, gerekse diğer mobil operatörler bugüne kadar altyapı ürünlerinin çoğunu dışarıdan aldılar. Yılda ortalama 2 Milyar $’lık dışalım yapıldı.
Büyük üretici şirketler, ürünlerini getirip Türkiye’de kurup, parasını alıp, bakım hizmetlerini bile dışarıdan veriyorlar. Türkiye’de yatırım yapmıyorlar. Dolayısıyla gerektiğinde herhangi bir risk almadan çekip gidebiliyorlar. Aynı şirketler örneğin Yunanistan’da farklı davranıyor. Orada büyük üretici şirketlerin pazar payı çok daha düşük ama orada yatırım yapıp, ürün geliştiriyorlar ve Yunanistan’da yaptıkları ürünü tüm dünyaya satıyorlar. Böylece bilgi ve teknoloji transferi yapıp, oradaki mühendislere iş alanı yaratmış oluyorlar.
Soruyorum şimdi; Türkiye’de var olan bu büyük şirketlerin organizasyonları sadece satış biraz da destekten ibaret değil mi? Türkiye’nin teknolojik gelişimine, ekonomik büyümesine ve insan kaynağına ne katıyorlar?
0ksijen bu konularda yani iletişim teknolojilerinde gerçekten oksijen ihtiyacı olduğu için kuruldu.
Amacımız, Türkiye’de Türk Mühendisi ile bütün dünya pazarlarında satılabilir ürünleri ve teknolojileri geliştirmek.
Bunun bir örneğini “Yeni Nesil Akıllı Şebeke (IN)” platformalrı geliştirerek yaptık. MMSC (Multimedia Messaging Service Center)‘i de Türkiye’de ilk defa biz geliştirdik. Bir çok uluslararası GSM operatörleri bizim sistemlerimizi deneme safhasındalar. Oksijen Teknoloji olarak biz Türkiye’nin yanısıra Beyaz Rusya, Gürcistan, Makedonya, Kazakistan, İngiltere, Gana ve Bosna’da bu sistemleri kurduk.
turk-internet.com : O zaman Oksijen Teknoloji bir hayli iddialı. Öyle mi?
Kaytaz : Bizim amacımız, Türkiye ve bölgede bir “Telekom Teknolojileri ve Ürünleri Geliştirme Merkezi” olmak. Daha sonra Global oyuncu olmak.
Arge konusunda 15 yıl çalışmış biri olarak, Türk Mühendislerinin, ülkemizdeki üniversitelerden mezun gençlerin yaratıcılık, fundemental, altyapı, konudan konuya geçerken gösterdikleri esneklik, kolay adapte olmak, yeni teknolojilere adapte olmak gibi özelliklerinin çok daha yüksek olduğunu görebiliyorum.
Ek olarak biz çok iyi takım oyuncularıyız. Galiba Kültürün de getirdiği bir şey bu. Aslında yeni ekonomi ile çelişiyor gibi. Ama 4×100 bayrak yarışını düşünün. Herkesin derecesi farklı ama önemli olan ana ekibin toplam derecesidir. Gözüken şey ekibin toplam performansıdır. Takım oyununu böyle düşünmek lazım. Herkesin bireysel başarısı ölçülebiliyor, toplamda da ekibin başarısına katkıda bulunuyorlar.
Bireysel başarının ölçülebileceği takım oyunu dersek, Oksijen Teknoloji’deki takım oyunu böyle tariflenebilir.
Turk-internet.com : Biraz da kendinizden bahsedebilir misiniz?
Kaytaz : 10 yıllık Yurtdışı ARGE tecrübesi ile Türkiye’ye döndüm (dönüşümüzün en büyük nedeni çocukların kendi kültürleri ile büyümesinin daha doğru olacağı düşüncesi). Ama Alcatel Arge bölümünü dışarı taşıma kararı alınca, 2000 yılında ayrıldım. O dönem aynı konuda çalışmaya devam etmek istedim. İletişim teknolojileri konusunda ARGE için gerekli olanakları Rumeli Grubu sağladı. Yan, Türkiye’de Türk Mühedisleri ile birşeyler geliştirmek için iletişim teknolojileri konusunda yerli teknoloji ve ürün geliştirme ortamını bize Rumeli Grubu sağladı.
Hem yurtdışında temasta olduğumuz arkadaşlar, hem de akademik ve iş çevrelerinden aynı misyonu taşıyan arkadaşlarla 0ksijen’i kurduk. Dolayısıyla 0ksijen tamamen bir Türk şirketidir ve Türkiye’nin sahip çıkması gereken farklı bir teknoloji şirkettir. Üniversitelerle yaptığımız işbirliği sayesinde, bazı öğretim üyeleri, son sınıf ya da yüksek lisans ve doktora öğrencileri de değişik projelerimizde görev alıyorlar. Böylece üniversite-sanayi işbirliğini gerçekleştiren nadir şirketlerden biriyiz.
turk-internet.com : Akademik danışmanlarınız hangi konularda çalışıyor?
Kaytaz : Özellikle Wireless Video Streaming ve Yeni Nesil Ağ teknolojileri konularında. Bütün projeler Tidep onaylı Ar-ge teşvikli, akademik çevrelerce desteklenen projelerdir. Hepsi yurtdışı satış potansiyeli olan yenilikçi projelerdir.
turk-internet.com : İçinde bulunduğunuz grubun size desteği var mı?
Kaytaz : Rumeli bize gerekli olanakları sağlayarak, elit bir şirket olarak büyümemizi sağladı. Grup içinde hızlı, d,namik ve bağımsız bir ortamda çalışıyoruz.
Rumeli Grubu vizyon olarak ilkleri hayata geçirmede son derece başarılı. Aslında bu bir vizyon. Biz de bu vizyona paralel olarak Türkiye’nin iletişim teknolojileri şirketi olarak Avrupa ve ABD‘de de yapılanmak istiyoruz. Böylece oradaki pazarlara da nüfuz edebileceğiz.
turk-internet.com : Neden Avrupa ve ABD?
Kaytaz : Avrupa’da yapılanmak, Avrupa topluluğuna daha kolay ürün satmak açısından gerekli. ABD’ye bakarsak ise; orası da büyük bir pazar yeri. İçinde bulunup, yeni doğan teknolojilerle yakın olmak ve Partner ilişkileri oluşturmak lazım. Bunu da ancak orada yapabilirsiniz.
Bunlar için iş planlarımızı oluşturuyoruz. Gerekli kaynakları grup sağlıyor.
turk-internet.com : Oksijen’de kaç kişi çalışıyor?
Kaytaz : 120 kişi çalışıyor. Şu anda iki ayrı Arge grubumuz var.
1-Mobil İnternet’le ilgili teknoloji ve ürün geliştiren bölüm
2-Yeni Nesil ağlarla ilgili bölüm
Her iki grupta da 50’şer kişilik core-development ekipleri var. Bunun dışında 20 kişi kadar arkadaşımız da ürün yönetimi, satış pazarlama, lojistik destek ile ilgileniyor. Geliştirdiğimiz 5 ayrı ürün var;
–SoftSwitch
–Akıllı Şebekeler (IN)
–EasyBridge (Multimedya uygulama geliştirme platformları – sesli tanıma servisleri)
–MMSC (Multimedya Mesajlaşma Servis Merkezi)
–EasyTrace (Lokasyon bazlı servisler sunan mobil iş yönetimi ve kaynak yönetimi türü uygulamaları üzerinde barındıran bir sistem)
turk-internet.com : Neden bu ürünler? Oksijen geleceği nasıl görüyor?
Kaytaz : 0ksijen olarak biz geleceğin uygulamaları 3 ana özelliği olacağını düşünüyoruz;
- Görüntü (Video) çok önemli. Video Mesajlaşma, Video on Demand, Video Broadcasting olacak. Bundan sonraki servislerin görüntüyü mutlaka içermesi lazım. Teknoloji hazır. 2002’nin 2. yarısından itibaren GPRS ile başlandı.
- Ses Tanıma Sunulan servisler ve yeni terminaller gitgide karmaşıklaşıyor. Bu nedenle sesli komutlar önem kazanıyor. Yeni terminallerin, cep telefonlarının tabana yayılması için, kolay kullanım açısından “Ses Activitation” olanağı olacak. Bu ilk defa SES to SES servisi olarak Telsim’de devreye alındı zaten.
- Yer ve Zamana uygun servislerin sunulması da diğer bir önem kazanan konu. Günün değişik saatlerinde farklı servislerin sunulması lazım. Hava alanında, işte ve zamana göre farklı hizmetler sunulacak. Mesela buradayken sinema deyince en yakın sinemanın sunulması gibi. Bunu EasyTrace platformu ile gerçekleştiriyoruz.
Bu 3 özellik çok önemli. Mobil İnternet sunan operatör ve vendorların bunları farketmesi lazım. Son kullanıcı için teknolojinin ne olduğu önemli değil, servis önemli. Ama operatör doğru, en yenilikçi ve en uygun fiyatlı teknolojiyi doğru zamanlama ile seçmeli.
Arge olarak diğer arge’lerden farklıyız yani satmak zorundayız. Sadece satmak değil, nasıl kullanılacağını ve markette tutup tutmayacağını da dikkate almak zorundayız.
turk-internet.com : Rakibiniz var mı? Varsa kim?
Kaytaz : Türkiye’de yok. Yurtdışında da bire-bir yok ama farklı ürünlerde Siemens, Alcatel, Lucent, Nokia, Motorola, Cisco gibi büyük teknoloji firmaları diyebiliriz.
Koreden nasıl Samsung çıktı ise Türkiye’den de bir 0ksijen çıkması lazım. Bu nedenle ilgili kurumların, Türk orjinli bir firma olarak bize sahip çıkıp, desteklemesi lazım. 0ksijen’deki insanlar Türkiye’de teknoloji geliştirmek gibi bir misyonla çalışıyor. Hepsi idealist.
turk-internet.com : Peki rakiplerinize karşı avantajlarınız var mı?
Kaytaz : Büyük şirketler fazlasıyla büyük olmalarının ve eskiliklerinin dezavantajı ile hem para ham pazarı kaybediyor. Bu bizim gibi bu alana yeni soyunan bir firma için avantaj.
Dünya devleri bugünlerde, özellikle bizim de içinde bulunduğumuz bölgede büyük yatırımlar yaparken çekingen davranıyorlar. Halbuki gelişen pazar içinde bulunduğumuz bölgenin Mobil Sektör açısından ilginç. Yeni operatör ve servis sunucuların bizim ürettiğimiz ürünlere ihtiyaçları var. Bu da bize şans tanıyor.
Avantajımız yeni teknoloji geliştirerek, yeni ürünleri pazara sunmadaki hızımız. 2.ci avantajımız çok daha fazla cost effective (tasarruflu) olmamız ve geçmişe bağlı olmayışımız. Yani eski santrala yeni teknolojiyi nasıl uygularız diye düşünmek zorunda değiliz.
turk-internet.com : Son olarak Türkiye’nin mobil sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Kaytaz : 2002’nin 2. Yarısı ve 2003 sonrası mobil internet’teki gelişmelerle birlikte Türkiye’nin de hızlanacağını düşünüyoruz.