Babür Özden bir müddetten beri teksas’ta yaşıyor ve kendisini de ortağı olduğu Progressive Systems Şirketini yönetiyor. Neler yaptığını sordum, şunları söyledi;
turk-internet.com : Progressive Systems Ne Tür İşler yapıyor?
Babür Özden : Core teknolojimiz bir software ürün ailesi: İnternet üzerinden Digital Video Live Transmission, Video Archive Storage-Retrieval ve video ile ilgili her türlü veri ve aleti yöneten bir yazılımımız var. Bir benzetme yapabilirsem, nasıl LAN işletim sistemleri (örneğin Netware) PC’leri, printerları, dosyaları vs vs bir çok şeyi birbirine ilişilendiriyor ve sonunda kişler PC’lerinden ağ üstündeki herşeye ulaşabiliyor ise, bizim yazılımımız da benzer şekilde interneti ağ olarak kullanarak Video ile ilgili her türlü cihaz, dosya ve uygulamayı network’leyip PC’lerden kişilere ulaştırıyor. Kısacası digital video ile her seyin networkingini saglayan bir midlevel işletim sistemiyiz. Bu konu ABD’de çok yeni ve irili ufaklı her software firması bu işe girmeye çalışıyor veya girdiğini ilan ediyor.
Biz rakiplerimizden bir kaç adım ilerdeyiz. Sadece software geliştirip onu OEM kanalı ile satmaya çalışmak yerine, software geliştirme R&D birimi yani teknolojini kullanarak fiziki (bilgisayar veya network güvenliği degil, kişilerin, mal ve mülk güvenliği) güvenlik ürünleri geliştiren bir ürün geliştirme pazarlama birimi de oluşturduk. Bu birim ile şu sıralar sadece ve sadece güvenlik endüstrisine ürün geliştiriyoruz (hava alanları, alışveriş merkezleri, okullar, hastaneler, limanlar, askeri üsler vs vs).
Buraya kadar çok teknik oldu ama turk-internet.com okuyucuları teknik diye bu detaya girdim. Ne sattığımızı sade dilde özetlersem, kurumsal müşterilere
düzinelerce veya binlerce –internet üzerinden bağlı– dijital video kamerası kullanarak binalarını gozetleme, denetleme vs imkanlarını tam teslim
satıyoruz. Örneğin Washington DC Büyükşehir lise sistemi bir müşterimiz.
Tam 140 adet lise ve 300 yakın bina var. Bu binalara koyduğumuz 3000 civarında dijital kamera ile yoneticiler, idareciler, hocalar, veliler, internete bağlı PC’lerinden standart browser dışında hiç bir yazılıma ihtiyaç duymadan, okulun kendilerine verdiği parola ile can ve mal guvenliğini sağlıyorlar. Okulda hırsızlık olmuşsa arşivlerden kimin yaptığına bakıyorlar. Veya okulda bir kavga varsa anında izleyip müdahale ediyorlar.
Sen internetcisin ve sistemimizin gücünü tahmin edebilmeye başladın diye varsayıyorum. Yani Washington DC okullar sisteminin bir çalışanı isen ve diyelim ki, ülkenin öbür ucunda, Los Angeles’da bir seminerde iken okulunda bir kriz olduğunu duyuyorsun ve anında en yakın internete bağlı yerden canlı olarak duruma müdahale ediyorsun. Sistemimiz client tarafında standart browser’dan başka bir yazılım gerektirmediği için her hangi bir kameraya izin verilen herkez bakabiliyor. Yani diğer bir deyişle, sistem; Washington DC’deki müşterimizin liselerinden birinde silahlı çatışma varsa, 45 saniyede yaratılan paralolar ile FBI’ın durumu –ofislerindeki PC’lerinden– izlemeye almalarını mümkün kılıyor. Örneğin bu imkanı kullanarak, Washington civarında adını veremeyeceğim bir askeri üs’teki (müşterimiz) gelişmeyi, Başkan Bush Beyaz Evin’den anında sistemimize log olarak izledi.
Sistemimiz caydırıcı güvenlik ve ne oldu araştırması (arşivlerden) için kurumda önünde PC olan herkezi güvenliğe ortak ediyor. Nasıl PC’lerin ofislerde herkezin önüne gelmesi ile IT sadece IT departmanlarının tekelinden çıkıp, bir çok uygulama ile her çalışanın önüne geldi ise, bizim sistemimiz de güvenliği sadece güvenlik personeli ile sınırlamaya son veriyor. Güvenliğin bu günlerde çok ciddi bir tartışma konusu olduğu ABD’de bu devrim yaratan digital internet video pazarı patlayarak büyümekte ve biz de ilk-orta-lise pazar segmentinde lider gibiyiz (teknoloji cok yeni ve daha pazar bilgileri oluşmadı). Hele bir düşün, veliler evlerinden rotasyon ile, çocuklarının okullarının caydırıcı güvenliğine katkıda bulunuyorlar.
Bir PC’den aynı anda en az bir, en fazla 250,000 kamerayı, bir tek kullanıcıya
ulaştırabiliyoruz! Ve bu bizim üstünlüklerimizden sadece bir tanesi.
turk-internet.com : Senin bu şirketle ilgin nedir ?
Özden : Firmanın yaklaşık %10’na ortağım. Mart’tan bu yana da President & CEO’luğunu yapmaktayım. Firma 4 yaşında. 1998’de kuruldu. Satışları 99’da $500,000, 2000’de $4,000,000 ve 2001’de $14,000,000 oldu ve bu yil galiba
$22,000,000 olacak. 2-3 yıl içinde yıllık $100,000,000 barajını aşmayı ve ABD dışına açılmayı planlıyorum.
Firmanın başarısı iki büyük yatırım gurubunun dikkatini çekti ve Ocak-Şubat 2002 döneminde bize ciddi bir yatırım yaptılar, bu vesile ile firmanın R&D ve satış imkanlarını genişletiyoruz. 50 kadar çalışanımız var. Bu rakam yıl sonunda 70 olacak. Operasyon ve üretim Alabama eyaletinde, Genel Md.lük Texas’da, Bölge Satış Ofisleri; Chicago, Washington DC, Los Angles, San Francisco, Kansas City ve Nashville sehirlerinde. 2 ay içinde de Miami, Newyork, Dallas ve Cleveland ofislerini açıyoruz.
turk-internet.com : Bu şirketle Türkiye’de iş yapmayı düşünüyor musun?
Özden : Şimdilik tamamen ABD pazarına odaklanmış durumdayız. İlk çıkacağımız yabancı pazarlar, kurumlarının güvenlik harcamalarına verdiği bütçe önemi ile
sıralanacak her halde.
turk-internet.com : Bundan sonraki planların ve Türkiye’nin bu planlar içindeki yeri nedir?
Özden : Bir yerlerde çuvallamaz ve 2-3 yıl içinde önde koşanlar arasında olursak, İstanbul’u mesken eden bir bölge ofisinden 20-30 ülkeye satış yapacak şekilde bir yapı hayal ediyorum. Ama bu noktaya gelmemiz için 40 fırın ekmek yememiz lazım.
turk-internet.com : ABD’de de internet konusunda neler oluyor?
Özden : ABD de AT&T ve eski Baby Bell local eyalet telekom firmaları dışında bütün telekom (telefon, mobil ve kablo) sektörü (operatör ve cihazcı) iflas ile
sürünme arasında bocalıyor. Dünya genelinde telekom sektörünün borcunun $2
Trilyon dolar olduğu düşünülürse, devlet kurtarmaları kaçınılmaz olacak gibi. Bu arada internet firmaları da (portal, ISP ve ecommerce) yerle bir olmuş durumda. AOL gibi devlerden en ufaklara kadar. Bu durum yepyeni imkanlar yaratıyor.
Internet altyapısı bir anda yeniden bir kaç büyük oyuncunun ticari hegomanyasından çıkıp, o 10 yıl öncesine kadar olduğu bağımsız ruhuna dönüyor gibi. Yeniden bir çok yeni ufak girişimci devlerin leşi ve yaralıları arasında imkanlar bulup yepyeni fikirler ile ve yakın gecmişten ders alarak gelmekte (bizim gibi firmalar). 35Mbit/sec bağlantının ayda $120 dolar olduğu bu ortamda, etraf bu sebil gibi bol bantı ve çok ucuz imkanları kullanarak internet-centrik yazılımlar geliştiren yepyeni bir müteşebbis dalgası gelmekte (biz de bunlardan biriyiz).
Türkiye’me çok selamlar.