Yazar: DE-CIX CTO’su Thomas King
Yeni teknolojiler internetin mimarları için her zaman ilham kaynağı oldu ve söz konusu teknolojiler dijital hizmetlerin hızlı gelişimine yön vermeye devam ediyor. Ancak teknolojik inovasyonlar, uzmanlar arasındaki iletişim eksikliğinden ya da diğer özel teknik nedenlerden dolayı genellikle izole bir şekilde uyarlanıyor ve geliştiriliyor. Sonuç olarak aynı teknolojinin farklı varyantları, yan yana var olsalar da birbirleriyle doğrudan iletişim kuramadıkları ve verimli bir şekilde veri alışverişi yapamadıkları için gerçek potansiyellerini ortaya koyamıyor. Konu hangi teknoloji olursa olsun (yol, elektrik, su, internet), tarih bize altyapıların gerçek potansiyellerinin birlikte çalışabildikleri ve müşterilerin sunulan hizmetleri kolayca tüketebildikleri durumlarda ortaya çıkabileceğini gösterdi.
Teknolojik Gelişimin Hedefi Birlikte Çalışabilirlik Olmalı
Farklı sistemlerin birlikte çalışmasını sağlamak için altyapıların birlikte çalışabilirliğine ihtiyaç var. Bu da ortak standartların oluşturulmasını gerektirir. Bu sürecin izini internetin kökenlerine kadar sürmek mümkün. Bugünün interneti başlangıçta sadece bireysel bilgisayarlar arası bağlantıların toplamından oluşuyordu. İlk nesil ağ sağlayıcılarının ortaya koyduğu farklı farklı arayüzler, paket boyutları, etiketler ve iletim hızları etkileşimi engelliyordu. Ancak standartlaştırılmış bir protokol (TCP IP) üzerinde anlaşmaya varılmasıyla farklı ağları birbirine bağlamak mümkün oldu. Ortak standartlarda buluşma süreci, farklı üreticilerin diğer protokolleri de kullanabilen, böylece daha fazla etkileşim (BGP) sağlayan yönlendiricileriyle bir adım daha ileri gitti. Bu, yönlendiriciler arasında da iletişim kurulabilmesine yol açtı ve farklı ağlar arasında veri alışverişini kolaylaştırdı. Böylece İnternet Değişim Noktaları (IX’ler) doğdu.
3G veya 5G mobil ağlardan uydu ve fiber omurga ağlarına, son kilometre internet hizmet sağlayıcılarına kadar çok çeşitli ağlar bir IX aracılığıyla veri alışverişi yapabilir. Bu şekilde sağlanacak veri trafiği değişimi en doğrudan, dolayısıyla en hızlı şekilde yapılır ve taraflar için maliyet tasarrufu sağlar. İnternet Değişim Noktalarıyla yapılan veri alışverişi, birçok dijital uygulamanın verimli çalışabilmesi için çok önemli bir parametre olan gecikme süresini en aza indirir. Bu nedenle bu tür bir veri alışverişinden yalnızca bugün yüksek çözünürlüklü video akışları izlediğimizde değil, gelecekte yapay zekaya dayalı yenilikçi uygulamalara güvenilir bir şekilde erişmek istediğimizde de yararlanacağız. Örneğin yapay zeka destekli otonom sürüşte milisaniye aralığında hızlı veri işleme, kritik öneme sahip olacak. Günümüzün İnternet Değişim Noktaları aynı zamanda iki ağı sanal noktadan noktaya bağlantılarla birbirine bağlayarak, ya da bir değer zincirindeki farklı oyuncuları Kapalı Kullanıcı Grubu (CUG) olarak bilinen özel bir grup içinde birbiriyle buluşturarak özel ağ oluşturmayı da mümkün kılıyor. Tüm bu veri alışverişi biçimlerinin esasını birlikte çalışabilirlik oluşturuyor.
Bir sonraki adım bulut bağlantıları
İnternetin ilk günlerine benzer şekilde, günümüzde bulut kullanımında da standardizasyon ve birlikte çalışabilirlik ihtiyacı artıyor. Bu durum öncelikle, bulut stratejisi çoklu bulut sağlayıcılarının hizmetlerini kullanmaya dayalı şirketleri etkiliyor. Prensipte bir bulut sağlayıcısının altyapısı arızalansa bile iş sürekliliğini garantiye almak için birden fazla sağlayıcı kullanmak son derece mantıklı. Ancak farklı bulut ortamlarındaki veri depolarının ve uygulamaların birbirleriyle etkileşime girmesi gerektiğinde, birlikte çalışabilirlik konusundaki eksikler büyük sorunlara neden olabiliyor. Şirketler genellikle farklı kullanım senaryoları için farklı bulutlar kullanıyor ve bu bulutlar baştan sona birlikte çalışabilirlik için tasarlanmamış olabiliyor. Pratikte bu, birden fazla buluta erişen her bir uygulama ve her bir iş yükü için farklı teknolojiler arasında “çeviri” yapmak üzere karmaşık programlama çalışmalarının yürütülmesi gerektiği anlamına geliyor. Oysa bu kaynaklar iş hedeflerine ulaşmaya yardımcı olacak daha verimli alanlarda da kullanılabilirdi.
Bu nedenle birlikte çalışabilirlik, bulut segmentinde tüm olanaklardan verimli bir şekilde yararlanmak için de belirleyici bir kriter. Bulut Değişimi (Cloud Exchange) platformuna entegre edilmiş bir bulut yönlendirme hizmeti, farklı bulut ortamlarının sorunsuz etkileşimini sağlar. Bu hizmet, ağ düzeyinde çeşitli sağlayıcılara ait bulutlarının sanki her şey tek bir bulutta toplanmış gibi veri alışverişi yaptığı bir ortam yaratır. Bu, söz konusu bulutları kullanan şirketin artık bu çeviriyi kendi başına yapmak zorunda kalmayacağı ve bu alana kaynak ayırması gerekmediği anlamına gelir.
Bireysel operatörlerin ekonomik çıkarları engel teşkil ediyorsa veya standardizasyon süreci birlikte çalışabilirlik talebine ayak uyduramıyorsa, piyasa doğal olarak kendi çözümlerini geliştirir. Bu nedenle farklı çözümlere ne zaman ihtiyaç duyulacağını görmek için geleceğe bakmak da mantıklı olacaktır.
Geleceğe bakış
Şu ara SD-WAN bağlantısı alanında kapsamlı birlikte çalışabilirliğe doğru bir adım atılıyor. SD-WAN ile, halihazırda kurulu, birlikte çalışabilir internet altyapısının temelinde özel bir yazılım kontrollü ağ katmanı oluşturulur. Bu, verilerin şirketin kendi altyapısı üzerinden yönlendirilmesine gerek kalmadan değiş tokuş edilebileceği anlamına gelir. Veri yolları, yüksek bant genişliği kapasitelerine sahip en kısa yolları bulmak için yerel yönlendirme yoluyla optimize edilebilir. Bu durum dağınık iş gücünün desteklenmesine de yardımcı olur.
SD-WAN pazarının hızlı büyümesi ve şirketler için pratikte ortaya koyulan ilk uygulamalar, farklı SD-WAN teknolojilerinin etkileşimine yönelik talebin güçlü bir şekilde arttığını gösteriyor. Artan ilginin nedenlerini görmek kolay: SD-WAN, MPLS gibi diğer teknolojilere kıyasla çok daha esnek ve ucuzdur. Yazılım tabanlı bir çözüm olduğu için, diğer teknolojileri kullanırken çok daha fazla çaba ve zaman gerektiren ayarlar dakikalar içinde yapılabilir. Bağlantıların uçtan uca şifrelenmesi sayesinde sağlanan güvenlik avantajları ve doğrudan bağlantı sayesinde elde edilen performans avantajları, SD-WAN teknolojilerinin potansiyelinin altını çizen diğer unsurlardır.
Ancak şu ana kadar, farklı SD-WAN teknolojilerinin birlikte çalışabilirliği söz konusu olduğunda ortak standartlar bulunmuyordu. Bu da altyapıdan bağımsız bir katman ağı oluşturulabilse de, diğer SD-WAN teknolojileri üzerine kurulu ağlarla etkileşime girilemeyeceği anlamına geliyor. Temel olarak, yine hizmet satıcılarının koyduğu engellerle karşı karşıyayız.
Bununla birlikte, SD-WAN teknolojilerine yönelik artan ilgi, yolculuğun nereye doğru gittiğini gösteriyor. İster ortak standartlar ister köprüleme çözümleri yoluyla olsun, bu alanda da birlikte çalışabilirliğin sağlanması gerekecek. Bunu uygulamanın bir yolu, çeşitli SD-WAN uç noktaları sağlayan SD-WAN Değişim Noktaları olabilir. Şirketler daha sonra SD-WAN Değişim Noktalarına bağlanmak için kendi seçtikleri SD-WAN teknolojisini kullanabilirler. Bu sayede bulut bağlantısı veya Microsoft Azure Peering Service (MAPS) gibi birbirine bağlantı hizmetlerinden de yararlanabilirler. Örneğin iş ortağı ağlarıyla veri alışverişi yapmak için farklı SD-WAN teknolojileri arasında yönlendirme yapabilirler.
Sözün özü:
Birlikte çalışabilirlik, özellikle altyapı sektöründe teknolojik evrimin mantıksal bir sonucudur. Bir teknolojinin farklı versiyonlarının birlikte çalışabilmesi, her zaman birbirine bağlı internetin anahtarı olmuştur. Farklı ağların birbirleriyle iletişim kurması ve eşleştirme yoluyla veri alışverişinde bulunması, internetin ilk günlerinde bunu zaten göstermişti. Birlikte çalışabilirlik talebi standartlaştırma sürecinin ayak uyduramayacağı kadar büyükse, piyasa yeni alternatifler bulacaktır. Bu durum şu anda bir bulut yönlendirme hizmetinin farklı bulut altyapıları arasında gerekli arabuluculuğu üstlendiği çoklu bulut senaryolarında görülebilir. Gelecekte benzer bir durum SD-WAN bağlantısı alanında da yaşanacaktır.
DE-CIX olarak bu alandaki standardizasyon süreçlerini ve altyapı katmanı için birlikte çalışabilirlik sağlamak üzere köprüleme teknolojilerini destekliyoruz. Bunun bir örneği, DE-CIX’in telekomünikasyon endüstrisinin standardizasyonunu ilerletmek amacıyla diğer İnternet Değişim Operatörleriyle işbirliği içinde geliştirdiği IX-API oldu. Küresel standartlar, internetin gerçekten küresel olarak birbirine bağlı olmasını sağlıyor. Bu nedenle DE-CIX, IETF ve ENISA gibi uluslararası standardizasyon kuruluşlarına aktif olarak katkıda bulunuyor. Operasyonel ve bilimsel internet topluluğu arasındaki işbirliğinin yanı sıra ortak standartlar geliştirmek adına bilgi paylaşımı, yarının internetini birlikte şekillendirmemizi sağlayacaktır.