Cep telefonları son 10-15 yılda hayatımızın önemli parçaları oldu. Dolayısıyla bu servisi sağlayan baz istasyonları da. Gün geçtikçe gelişen hızlar ve katma değerli servislerle, bugün “ben cep telefonu kullanmayacağım” diyen insan bulmak zor.
Buna karşın, hemen hepimizin kafasında bir yerlerde “radyasyon mu saçıyor, acaba sağlığımı etkiliyor mu, kanser yapar mı?” soruları var.
Zaman zaman şu ya da bu araştırmada ve henüz “sağlığa zararlı olduğuna dair bir bulgu yok” denilmesine karşın, kimsenin kafasından bu fikir kaybolmuş değil.
Son yıllarda, bu konudaki hezeyan –cep telefonu cihazlarından kurtulamayacağımız için– “baz istasyonlarına” yoğunlaştı. İnsanlar şehirlerin büyümesi ile eskiden şehirdışında yer alan yüksek gerilim hatları ve trafoların yakınında ev satın alırken, olumsuz bir şey düşünmüyor ama baz istasyonları söz konusu olduğunda kıyameti koparıyorlar. Mahkemeler bu konuda bazen olumsuz karar verebiliyor ya da mahalleliler kurulmakta olan bir baz istasyonuna karşı toplu gösteri yaparak, kurulmasını engelleyebiliyor.
Ama konuyla ilgili uzmanlar, Mobil iletişim hizmeti bir kamu hizmeti niteliğinde olmakla birlikte, hizmetin fiilen verilebilmesi amacıyla kurulması zorunlu olan baz istasyonları da kamu hizmetinin parçası durumunda ve mobil telefon hizmeti verebilmek amacıyla kurulan baz istasyonları ve diğer şebeke unsurları yasaların teminatı altında olduğunu belirtiyorlar.
Çevrecilik Bilinçli Olmalı
Komik bir çevrecilik anlayışı var. İnsanlar birbirlerine “şöyleymiş” dediğinde, ilgili konu “tu kaka” ilan ediliveriyor. Hiçbir araştırma yapılmadan, herkes “çevreci” ya, hemen avukat kesiliveriyor.
Oysa çevreciliği yaparken de bilinçli olmak lazım. Mesela, baz istasyonlarının zararı ile kulağımıza dayadığımız cep telefonu cihazının zararı karşılaştırıldığında, bu durum komik.
Bir apartmanın 7.katına konulmuş bir baz istasyonunu örnekleyelim. Baz istasyonunun alıcı/verici aparatından başlamak üzere doğrusal (tam karşıya bakacak şekilde) 9 metrelik bir koni düşünün. İşte bu koninin içinde bir yerde yer alıyorsanız, ancak o zaman baz istasyonunun zararına maruz kalırsınız. Yani bu apartmanın üstünde aparatın konulduğu noktaya 9 metreden daha yakın komşu apartmanın 8.katındaysanız bu zararlı olabilir diyelim ve hatırlatalım, baz istasyonu kurmanın koşulları var. Bunların içinde mesafe çok önemli bir kriter.
Ama cep telefonunu tam kulağınıza (hatta beyninize) dayıyorsunuz. Zarar varsa, alın işte zarar..
Üstelik, 2 konu birbiriyle fena halde ilintili. Yani yakında baz istasyonu yoksa (uzaktaysa), cep telefonu sinyal aramak için daha fazla enerji sarfediyor, zararı da artıyor.
Aptallık da burda.. Baz istasyonunu engelleyelim diyen mahalleli, kendi cep telefonlarını daha sağlıksız hale getiriyorlar. Her arama yaptıklarında daha fazla radyasyon alır hale geliyor.
Üstelik, bazı uzman doktor ve akademisyenlerin, baz istasyonlarının zararlarının pek de sanıldığı gibi olmadığı ile ilgili açıklamaları var. Örneğin, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden, Biyofizik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tunaya Kalkan şunları söylüyor :
Mikrodalga fırınların 2450 MHz frekansı çok özel ve tam su molekülünün rotasyonu üzerine etkili. Ayrıca birinde en azından 500-600 Watt güç basılırken, cep telefonu mili Watt seviyesinde. Aralarında neredeyse milyon kat fark var.
3G’li cep telefonları 2100 MHz frekansla, mikro dalga fırınlar ise 2450 MHz frekansla çalışmaktadır. Ancak çok önemli bir detay burada gözden kaçmaktadır. Mikrodalga fırınların 2450 MHz frekansı çok özel ve tam su molekülünün rotasyonu üzerine etkili. Mikrodalga fırında en az 500-600 Watt güç basılırken, cep telefonu mili Watt seviyesindedir. Aralarında neredeyse milyon kat fark vardır.
Konuyla ilgili diğer bir açıklamayı ise Teknoloji Bilgilendirme Platformu Başkanı Serhat Özeren şu şekilde yaptı :
Baz istasyonu ve cep telefonu tepkileri içerisinde rant sağlamak isteyen kuruluş ve şahıslar bu konuyu tetiklemekte ve kamuoyunun hassasiyetini yanlış yönlendirmektedir. Baz istasyonları ve cep telefonları iletişiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Baz istasyonları ne kadar sık olursa yaydığı elektromanyetik ışınımın o kadar düşecektir. Cep telefonlarının daha az enerji harcayacaktır. Mobil iletişim bugün kablosuz pos makinaları, araç takip sistemleri, sağlık, ulaşım, adalet gibi alanlarda etkin bir şekilde kullanılıyor. Baz istasyonları ve cep telefonlarının radyasyon yaydığı, kanser yaptığı gibi gerekçeler doğru değildir. Uluslararası bilimsel araştırmalar, baz istasyonları ve cep telefonlarının sağlığa olumsuz etkisini ispatlamış değil.
Cep telefonları konusunda uzmanlar, şuna dikkat çekiyor; cep telefonlarının yaydığı radyasyon ısı yapıcı radyasyondur, iyonlaştırıcı radyasyon değildir. Buna karşılık kanser yapan radyasyon iyonlaştırıcı radyasyondur.
Ama yine de “cep telefonu kanser yapmaz” diye kesin bir kanıt yok. Çünkü cep telefonu hayatımıza ancak son 10-15 yılda katıldı. Buna karşılık araştırmaların en az 20 yıllık bir süreyi kapsaması isteniyor. Gerçi geçmişe yönelik bulgularla, günümüzün bulgularını karşılaştıran bazı çalışmalar var ve bunlar “kanser yapmıyor” türü bulgular veriyor ama halen bu konuda çeşitli araştırmalar yapılıyor.
Son olarak, cep telefonu kullanımına yönelik bir kaç nokta aktaralım;
- – Cep telefonunun enerjisinin en yüksek olduğu nokta, sinyal aradığı yani, bir başka numarayı aradığı andır. Dolayısıyla bir numarayı ararken, telefonu hemen kulağınıza götürmek yerine, bekleyip, çalarken götürmek daha sağlıklıdır.
- – Cep telefon satın alırken, mutlaka SAR değerlerine bakın. Kutusunun üzerinde yer alır. Avrupa için kabul edilir SAR değeri 2, ABD için 1.6’dır.
- – Konuşurken, telefonu kulağınıza 1,5 cm gibi bir mesafede tutmak lazımdır.