Danıştay’ın bu yönde çıkan kararı Telekomünikasyon Kurumu’na hafta sonuna kadar tebliğ edileceği bildirildi.
Telekomünikasyon Kurumu’nun, 12 Temmuz 2001 ve 24460 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliği gereği, 10 kHz – 60 GHZ Frekans Bandında yayın yapan kurum ve kuruluşlar kullandıkları alıcı-verici antenleri için TK’dan “Güvenlik Sertifikası” almak zorundaydı.
Telekomünikasyon Kurumu, Danıştay’ın ilgili kararına itiraz etmek üzere gerekçeleriyle birlikte müracaat etmişti. Danıştay, ilgili yönetmeliğin iptal gerekçesini, baz istasyonları kurulmasında Çevre Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı Sağlık Bakanlığı ve RTÜK ile birlikte yeniden bir yönetmelik hazırlanması olduğunu belirtiyordu.
Danıştay’ın Yürütmeyi Durdurma Kararı
Antalya Barosu, GSM baz istasyonlarının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin bilimsel raporlarla kanıtlanmış olmasına rağmen, ülke düzeyinde bu cihazların gelişigüzel toplu yaşam alanlarında yerleştirilmesini gerekçe göstererek, Danıştay 10.Dairesi’ne dava açmıştı.
Antalya Barosunun açtığı dava sonucunda Danıştay 10. Dairesi, 12 Temmuz 2001 tarih ve 24460 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, “10kHz-60 GHZ Frekans Bandında Çalışan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmelik”’i yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Danıştay 10. Dairesi 8 Ekim 2002 tarihli kararla, ilgili yönetmeliği yürütmeyi durdurma kararı vermiş, başta GSM firmaları olmak üzere, televizyon ve radyo kuruluşları, kuracakları baz istasyonları ve antenler için “Güvenlik Sertifikası” alamayacak duruma gelmişti.
Telekomünikasyon Kurumu’nun Uygulaması
Telekomünikasyon Kurumu’nun ilgili yönetmeliğin sonuç bölümünde, “güvenlik sertifikası” uygulaması hakkında şöyle deniliyor: “Genel olarak halkımızın haberleşme hak ve özgürlüğünü kullanmasında en önemli araç haline gelen telli ve telsiz her türlü iletişim cihaz ve sistemleri için Devlet adına düzenleme görevini yürütmekte olan Telekomünikasyon Kurumu tarafından; tüketici, işletmeci/işletici ve Devlet arasında adil, rekabetçi, kaliteli ve güvenli bir mevzuat geliştirilmesi gayretinin bir sonucu olan Yönetmelik ve Tebliğ ile toplumun beklentilerinin karşılanmasının mümkün olacağı ve bu amaçla Güvenlik Sertifikası uygulamasının kamuoyunun endişelerini bertaraf etmeye yeterli ve etkin bir yöntem olduğu değerlendirilmektedir.”