Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Microsoft Türkiye’nin öncülüğünde, Garanti Bankasının desteğiyle açılacak “Açık Akademi”ye ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, bilgi iletişim teknolojileri ve bu alanda ilerleme kaydedebilmek için genç nüfusun önemine işaret etti. Türkiye’nin nüfusunun yüzde 50’den fazlasının 28 yaşın altında olduğunu anımsatan Yıldırım, “Bilgisayar okur yazarlığı için genç nüfusa ihtiyaç var. Bu sermayeye herkes sahip değil. Sayın Başbakanımız boşuna ‘3 çocuk yapın’ demiyor. Ne kadar zengin olursanız olun dinamik, genç insan kaynağınız olmazsa büyük ülke olamazsınız” diye konuştu.
Günümüzde internetin öneminin altını çizen Yıldırım, “Bugün internet, 2 milyardan fazla insanın ekmeği, suyu, ilacı, çorbasındaki nanesi, limonu gibi… O kadar günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldi” dedi.
FATİH Projesine değinen Yıldırım, projenin hem parasal hacmi hem de kapsama alanı itibariyle şu anda dünyanın en büyük, en iddialı projelerinden biri olduğunu, 17 milyon öğrenciye günün 24 saati, 7 günü kesintisiz bilişim, iletişim altyapısı kurmak ve buradan bilgi trafiğinin akışını sağlamayı hedeflediklerini, projenin 8 milyar TL’lik bir yatırım gerektirdiğini söyledi.
Başlattıkları e-devlet uygulamasına da değinen Yıldırım, şu anda 65 yaşın üzerinde e-devletten işlem yapan insan sayısının 350 bin olduğunu, bunun Türk insanının değişime, gelişime açık olduğunu gösterdiğini vurguladı.
Bilgisayar okur yazarlığının yanı sıra bu sektörden para kazanmanın önemine dikkati çeken Yıldırım, “Fiyakası yetmiyor. Biraz da bu işin girdisi lazım. Bunu ticarete, katma değere dönüştürmemiz lazım. Açık Akademi ile ne yapıyorlar- Diyorlar ki ‘Kardeşim sen bilgisayar kullanmasını biliyorsun, gel buraya kafanda ne varsa onu bilgisayarda yazılıma dönüştür, istediğin gibi de pazarla, hem sen kazan, hem memleket kazansın.’ Benim anladığım bu… ” şeklinde konuştu.
Bakanlığın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme şeklindeki yeni yapılanmasıyla özellikle bilişim alanında ARGE projelerini desteklemek için bir fon kurulduğunu hatırlatan Yıldırım, “Bu fonu destekleyen de sektörün kendisi. Ortalama her yıl 300 milyon TL’lik bir kaynak oluşuyor. Biz bu kaynağı öncelikli olarak bireysel yazılımcılar, donanımcılar, ARGE’cilere tahsis edeceğiz. Daha sonra kurumsal olanları tercih edeceğiz. İstiyoruz ki bu uygulama yazılımlarını yapanların sayısı ülkemizde artsın. Genç istihdamı çok hızlı artıralım. Bilişime çok inanıyoruz. Türkiye, çıkışını buradan yapabilir.” dedi.
Soruları yanıtlayan Bakan Yıldırım, FATİH Projesindeki 17 milyon tabletin çok büyük bir rakam olduğunun belirtilmesi üzerine şunları kaydetti: “17 milyon tablet çok büyük bir sayı. Dünyada bu boyutta bir üretim yok. Ama biz şunu hedefliyoruz; biz bu tablet ve tahta üretimini, Türkiye’nin bilişim sektörünün gelişmesi için bir fırsat olarak, bir kaldıraç olarak görüyoruz. Onun için tablette niye pilota yöneldik- Çünkü tablet üretimi için çok ciddi teşvikler, tesis kurulması dahil kapsamlı bir çalışma yapıyoruz. Oradan camını, çipini getir, derle topla, kapat, ‘tablet yaptım’ olmasın diye… Bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışma biraz zaman alacak. Özel bir teşvik sistemi var. Diyeceğiz ki ‘Sen tablet fabrikası kuracaksan sana şu şu imkanları sağlıyoruz, ama derleyip topladıklarını yapma şeklinde değil. Örnek şunun pilini, camını, planını burada yapacaksın.’ Onların hangisi olabilir, yatırım boyutunda hangisi mantıklıdır, fizibıldır- Bu çalışmayı çeşitli bakanlıklardan arkadaşlar TÜBİTAK’ın koordinasyonunda yapıyorlar. Böylece burada yapım ile ilgili adımı atmış olacağız.”
