Çuvaldızı kendimize yani internet camiasına batırmanın sırası, RTÜK konusunda mail listelerine mail atmayı marifet bilenler bugün neredeydiniz?
Bugünkü toplantı bana “Toplumlar layık oldukları yönetim tarzı ile yönetilirler” ifadesini hatırlattı. Biz bizeydik. Yani RTÜK konusunda ortaya çalışma koyan bir avuç kişi.
Eskiden Türkiye rakı masalarında kurtarılırdı, şimdi çağdaşlaştık; Türkiye’yi mail listelerinde kurtaran kurtarana, ama iş bir fiil ortaya koymaya gelince mail atanlar ortadan yok oluyor. “Burası Türkiye”, “Amerika’da böyle değil” laflarını kullananlar oralardaki farkın aslında “Sivil Toplum Örgütleri”nin gücü olduğunun farkında mı? Hükümetler ya da politikacılar herzaman heryerde aynı. Değişik olan “toplumların organize gücü” ve biz ne yazık ki bu arenada hep sınıfta kalıyoruz.
Yine de 6 konuşmacının ve 20 dinleyicinin yer aldığı bu toplantıyı özetleyelim. Çünkü değerli konuşmacılar tarafında epeyce önemli konular iletildi. Konuşmacıların sözleri şöyleydi;
I v H P Üyesi Özgür Uçkan
Bildiğiniz gibi, RTÜK aslında I v H P’nin doğum nedeni. I v H P, İnternet ve Hukuk’a ilişkin konularda bilgi üretmeye ve vermeye yönelik olarak kuruldu.
RTÜK Kanununun zamanlaması çok ilginç. Bilişim Şurasının yapılacağı dönemde ortaya çıktı. Arkasındaki motif alternatif medya denildi ama kamu ihaleleri çevresinde dönen bir boyutu da var.
Milletvekillerine bakıyorsunuz. Bu yasa geçecek, geçmek zorunda dediler. Ondan sonra mesela Karakoyunlu tuttu kanunu yerden yere vurdu. İlginç bir durum doğrusu. Kamuoyuna söylenmeyen birşeyler var izlenimi doğuruyor. Bu tür bir kanun yapma şekli hukuk devletine uymuyor.
Zamanlamaya bakıyoruz. Şura dönemi. Şuraya biz I v H P olarak çok destek verdik. Raporlar yazdık. Sunduk. Taslak Rapora epeyce yardımcı olduk. Kanun şöyle yapılır, risk analizi yapılmalıdır, devlet kural koyacaksa pozitif regülasyondan yana koymalı, sivil örgütlerin ve sektörün desteği alınılmalı yazdık ve devlet te buna imza attı.
Bundan 1 hafta sonra da yasa meclisten geçti. Bu çok ironik doğrusu. Ondan sonra milletvekilleri geçmesi gerekirdi ama düzelteceğiz diyorlar.
İstanbul Basın Savcısı – Cevat Özel
Bu kanun medyanın tekelleşmesini getiriyor. Mevcut durumda % 47, % 29 ve % 8’lik pazar payı olan 3 basın grubu var. Yani toplam % 84. Bu grupların ellerinde TV, Radyo, Basılı medya ve internet var. Özelleştirme ve kamu ihalelerine giriyorlar. Radyo ve TV’da frekansları bedelsiz kullanıyorlar. Tüketici haklarına aykırı olduğu halde Promosyon yapıyorlar. Bu gruplardan bir tanesi dağıtım ağının % 80’i ve Reklam ağının % 40’ını elinde tutuyor. Etkin ve tehlike arzeden bir durum. Engellenmesi gerekli. 4756 bir Tepki yasasıdır.
Bu yasanın çıkmasında medyanın kendi sorumluluğu da var. Hakaret-eleştiri sınırları, tekzip haklarına dikkat edilmedi. Medya grupları kendi içlerinde oto-kontrol oluşturamadı.
Cumhurbaşkanı geçen yıl yasayı iade ederken 16 adet maddeyi gösterdi. Bu yıl ise bu maddelerin 8 tanesinden feragat etti. En son iptalini istediği maddeler arasında internet maddesi yok. Ne yazık kı 199 milletvekilinin de başvurusunda da internet maddesi yok. Yani internetle ilgili madde kesinleşmiş gözüküyor. Bu madde ile başbaşa kalmış gibi bir durumdayız.
Yasanın getirdiği değişikliklerden birisi yazılardan daha fazla kişinin sorumlu oluşu. Sadece yazar ve yazı işleri müdürleri değil, A.Ş. ise Yönetim Kurulu Başkanı değilse, en yüksek müdür de sorumlu oluyor. Tazminat olarak da bir alt limit konmuş. 10 Milyar TL’den başlıyor.
Diğer yandan İnternet yayınları konusunda boşluklar var. Dİyelim ki; bir yayının, internetteki sayfası birebir aynı. Burada benim yorumum basılı yayında zaten bir sorumlu müdür var. Yeni bir sorumlu aramak gerekmiyor. İnternet te bir neşir. Ama yazı farklı ise sorumlu kim olacak?
Diğer yandan tekzip için düzenleme yok. TBMM tutanaklarında açıklama da yok. Bu durumda neler olacağını tatbikat sırasında göreceğiz.
Bir yandan bu kanunun içine internetin ilave edilmesi yanlış, diğer yandan düzenlemenin kendisi de kendi içinde yanlışlıklar içeriyor. Tekzip’i internette kim, nasıl yayınlayacak belirsiz. Şartlar, şekil ve kim sorumlu olacak?
İnternete yönelik ayrı madde yapmak lazım. Tatbikatçıların kafası çok karışacak. Gazetede yayınlanan bir yazı internette aynı yayınlanırsa ne olur? Farklı yayınlanırsa ne olur? Sorumlu Müdür ben sadece gazeteden sorumluyum. İnternetten değilim derse ne olacak? Asıl bu konuda düzenleme yapılmalı ama yok.
Diğer yandan RTÜK şu anda az sayıda Radyo ve TV’u takip edemiyor. İçişleri Bakanlığından yardım almak için bir protokol yapıldı. Bu kadar çok sayıda ve hatta uluslararası yayınları nasıl izeleyecekler.
Sayın Savcının konuşmasının tam metnini RTÜK olarak Adlandırdığımız Değişikliğin Etkileri başlığı altında okuyabilirsiniz.
TİSSAD Başkanı Burak Cedetaş
Ben bu olaya farklı bir yönden bakıyorum. Türk Toplumunda ciddi bir davranış bozukluğu var. İnternet’te bu daha da patladı. Ama kökleri çok derinde. Tabi ki burada politikacılar nasıl seçiliyor? İlkokul mezunu olan kişi nasıl milletvekili olabiliyor? Nasıl sulh yapıyorlar? gibi konuları konuşmayacağım ama lisede okuduğum felsefe dersleri tamamen iptal oldu.
RTÜK Kanununun uygulanması mümkün değil. ISS’ler şu anda web sitelerini host ediyorlar. Gelirimizin diyelim ki % 20’si buradan geliyor. Mesela şöyle bir bakalım; woswagen sevenler sitesi diye bir site var. Ya da toynak.com adlı 16 yaşındakilerin içlerini dökmelerine yönelik başka bir site. Bunlar sansürsüz. Nasıl bunları basın grubuna koyacaksınız? Koyarsanız da giderler NewYork’taki bir ISS’ten host alırlar. Zaten şu anda Türkiye’de host edilen her 1 siteye karşı 10 site yurtdışında host ediliyor. Şu anda mevcut olanları da yurtdışına çıkaracaksınız. Özellikle de alternatif medya derhal dışarı kaçar.
Ben buna Citizen Kane Yasası diyeceğim çünkü ciddiye alınabilecek bir yönü yok. (Not : Yurttaş Kane – Orson Welles’in 1941’de çevirdiği ve basın tröstü kurmaya çalışan bir basın baronunu anlattığı filminin adıdır. Flimle ilgili notlarda o zamanların Basın Kralı William Randolp Hearst’ü ima ettiği belirtiliyor – Daha çok bilgi için Bkz : Citizen Kane (1941) bakılabilir.) Toplumun bu kadar geniş tepkisine rağmen, kanunun önce geçirilmesi, sonra da milletvekillerinin teker teker ben bu yasaya karşıyım demesinin mantığı yok. Böyle giderse % 5 olan internet penetrasyonu böyle kalır. İtalya’da % 30 ile kendini internette geri kalmışlar arasında saymaya devam etsin. Biz kendimizi İrlanda ile karşılaştırıyorduk. Şimdi Romanya ile karşılaştırıyoruz. Yakın bir gelecekte de Bengaldeş ile karşılaştırmaya başlayacağız.
Ne yapılması gerek diyorsanız;
– Elektronik İmza
– Kişisel Haklar
Yasalarına ihtiyaç var. Netsol birkaç sene önce tüm domain kayıtlarını yaparken herkesin adı, soyadı, adresi, kızlık soyadını aldı. Sonra da bu bilgileri bir güzel satıp bir güzel SPAM yaptı. Şimdi biz de merak ediyoruz, internet bankacılığı yapan acaba özel bilgileri satar mı?
Adalet Mekanizması ile Kolluk (Polis) Kuvvetlerinin internet, kişisel haklar konularında bilgilendirilmeleri şart. İnternet üzerinde işlenen suçlar çok hızlı. Tepki de hızlı olmalı. Bütün dünya şu anda internet hukuku konularını çözmeye çalışıyor.
RTÜK kanunu neyi engelliyor? Porno yayını engeller mi? Daha dün Porno yayın yapan 3 kişi 3’er milyondan 9 Milyon TL para cezası ödeyip serbest kaldı. Yasayı yapanlara soralım. Sonuçta yasa uygulanabilir değil.
Anayasa Mahkemesine internet maddelerinin de götürülmesi gerekli. Tissad olarak biz gerekli ilişkileri kurmaya çalışıyoruz ve çalışacağız.
NetHaber Sahibi Nevzat Basım
Burada, kanunun en çok mağdur edeceği grubu ben temsil ediyorum. Kanuna baktığımızda bizi 1 madde ilgilendiriyor. Yalan haber yazmamak ve tekzip yayınlamak konuları bizim de özen göstereceğimiz konular. Memnun olmamız lazım ama neden itiraz ediyoruz? Çünkü gelecek olan cezaları kaldıracak güçte değiliz.
Ben Hürriyet grubunda da çalıştım. Doğan grubu geçen yıla kadar bütçesinin % 4-10 gibi bir rakamını yazılardan gelecek tazminat davalarına ayırırdı. Diyelim ki Fatih Altaylı’nın bir yazısı ya da Emin Çölaşan’ın yazısından gelecek tazminat davası. Sermaye sahibi bunu karşılıyordu.
Ben yaşadığım koşullardan, ülkenin durumundan mutlu değilim. Değişimi yaratabilecek mecra olarak gördüğüm için internet haberciliğine başladım. İnternet devrimci bir mecra olarak, alternatif sunuyor. Ben internette Hürriyet ile aynı cüsseye sahibim. Ama bizi bu düzeyde para cezalarına muhatap bırakırsanız yok oluruz.
İnternet’in gelir modelleri henüz bu yayınları yaşatacak düzeyde değil. Küçük gruplar bu cezalardan korkarak ortadan yok olacaklar.
Konuları en sonunda Fikret Bey özetledi.
Cumhuriyet Gazetesi Sorumlu Müdürü Av.Fikret İlkiz
I v H P bu yasa için faili meçhul bir yasa diyor. Haklı. Hukuk devletine uygun bir yasa değil. Basın özgürlüğünü yaralar. Milletvekilleri meclisten geçecek dediler. Nedenini açıklamadılar. Hakikaten meclisten geçti. Kabul edelim ya da etmeyelim geçti. Bilişim Şurasına denk geldi. Bilişim Şurasının neden toplanması gerektiğine dair Başbakanın imzaladığı açıklama, Cumhurbaşkanının bu yasayı iade ederken yazdıkları ile aynı idi.
Yasanın ne kadar kötü olduğunu herkes söylüyor. Kesinlikle tekelleşme yaratacak. Ama sadece parlemento mu suçlu. İnternet gazetecileri de suçlu. Otokontrol oluşturamadık.
Yasanın açıklamadığı üstelik TBMM tutanaklarında da açıklama olmayan bölümleri var. Uygulamada sorunlar çıkacak. RTÜK’ün bu sayıda yayını denetlemesi mümkün değil. İçişleri ile yaptıkları anlaşma çercevesinde bölgelerdeki radyo ve TV’lar için polisler rapor yazıp, bant gönderecekler. Bunları izelemek, değerlendirme yapmak başlıbaşına sorun.
Dünyada ilk defa bir kanunda tazminat bedeli tespit edilmiş. 6 ayda dava bitecek maddesi konulmuş. Basın için de 50 yıldır basın davaları 2 ayda bitirilir maddesi var. Bitirildiğini hiç görmedim.
İnterneti devrimci bir medya olarak adlandırmak doğru yaklaşım.
Şimdi RTÜK’ün hikayesine bakalım. Aslında 2 yıllık bir geçmişi var. 7/6/2000’de gündeme geldi ama içinde o zaman internet yoktu. 6/6/2001’i 7sine bağlayan gece saat 03:00’te ise ek-9 halinde internet eklenerek geçti. 1 yıl içinde geçirmek zorunda olduklarından geçirdiler. Anayasa komisyonunda konuşulanlara bakın herkes kanunun ne kadar da önemli olduğunu belirtti.
Bu arada 10 Nisan 2001’de Danıştay bir konudaki içtihadları birleştirdi ve bu 18 Kasım 2001’de yayınlandı. Bu arada 23/5/2001’de gelen bir kanun var. 18/6/2001 tarihinde kanun çıktı. Buna göre radyo ve TV’larda küçücük bir hisseniz olsa bile kamu ihalelerine giremezsiniz. Doğru Karar. Gerekçeleri aynı, bilgi edinme hak ve özgürlüğünün özellikle ihalelerde yanlış şekilde yönlendirilebilir olabilmesi. Mesela 4/6/2001 tarihli gazetelere bakın, POAŞ ihalesinin ne kadar karlı olduğunu 3 gazetede birden görürsünüz. Danıştay içtihat kararı bu nedenle önemli. Ama ancak kasımda yayınlandı. RTÜK kanunu ile ise kaldırıldı. Resmi gazetede 20/5/2002’de yayınladı. Şu anda medya sahiplerinin kamu ihalelerine girmesi serbesttir.
Yeni kanunda yayın ilkeleri ile ilgili olarak 312 var. Ama 312, Avrupa Birliği çercevesinde kaldırıldı. Demokratikleşme yolunda bir adım atıldı ama RTÜK yayın ilkelerinde 312 duruyor. Eski hali ile. Burak Bey’in dediği gibi Türkiye başka sorunları olan bir ülke.
Sanayi ve Ticaret Bakanı meclis kürsüsünden “Gazetelere yasak olduğu halde promosyon yapmaktan ötürü ne kadar ceza kesildi ? bunların ne kadarı ödendi?” diye soruyor. Cevap her ilin defterdarlarına sorun şeklinde geliyor. Biz söyleyelim kesilmiş ve tahsil edilmemiş olan 5 Trilyon 81 Milyar TL’lik ceza var.
Yine aynı Bakan “Basın kuruluşlarına kamu bankalarından verilen kredi miktarı nedir ve ne kadarı ödenmedi” diye soruyor. cevap bankalar birliğinden “Bankaların bu tür bilgileri vermesi yasaktır” şeklinde geliyor.
Şu anda mecliste çok doğru bir yasa var. İş Güvencesi yasası. Bunun içine gazetecileri de koymaya çalışıyoruz. Ama mümkün değil ve konulmadan geçecek.
Ama bütün bunlar internete kanun koymayalım anlamını taşımıyor. Burak Bey’in dediği gibi dijital imza, kişisel haklar konuları önemli. Özgürlük sınırsız değil. İnternette temel hak ve özgürlüklerin tanımlanması lazım.