Bnet Genel Müdürü Hakan Akan, ISP şirketlerinin kısa geçmişlerini, bugününü ve geleceğini değerlendirdi. Bugünkü ekonomik krizin nedenlerinden biri olarak, Türk Telekom’un rekabete açılmamasını gösteren Akan, telekom sektöründe 20 milyar dolarlık yatırım ihtiyacı bulunduğunu söyledi. Hakan Akan, turk-internet.com’dan Gülden Tozkoparan’ın sorularını yanıtladı.
turk-internet.com: Bnet nasıl kuruldu?
Hakan Akan: O yıllarda ortağım ithalat-ihracat alanında faaliyet gösteren DEGERE firmasında çalışıyordu. İnternet üzerinden inşaat sektörü için bir uygulama (database bazlı) açmamız gerekti. Yeni kurulan bir ISP’ye gittik. Ihtiyaçlarımız; ‘Web sitesi açmak, bazı işlerimizi internet üzerinden yapmak ve mail box oluşturup interneti kurumun hizmetine sunmaktı.’ Görüştüğümüz ISP öncelikle, database’i onlara açmamız gerektiği gibi kabul edilmesi zor koşullar öne sürdü. Ardından aylık birkaç milyon dolarlık bütçe ayırmamız gerektiğini söyledi. Bu yüksek maliyetler karşısında, bu işi kendimiz nasıl yaparız diye düşünmeye başladık ve Hasan Çolakoğlu ile konuştukdan sonra da ISP olmaya karar verdik.
T.I.: Hangi yıl?
Akan: Mart 1996 yılında karar verdikten sonra, ilk olarak Cisco 2501 marka Router ve 7 tane de modem aldık. O zaman bilgisayar ve parçaları ithalatcısı olduğumuz için, server’larımızı kendimiz monte ettik.
T.I.: İlk erişim vermeye ne zaman başladınız?
Akan: Eylül ayında servis vermeye başladık. Bildiğiniz gibi Turnet 1996’da hizmet vermeye başladı ve biz devreye alınan 2. veya 3. ISP olduk. Yıl sonunda 60 civarında ISP kurulmuştu. Internet bağlantı numaramız bile 0822/212 12 01’dı.
T.I.: O yıllarda ISP’lerin ne tür sıkıntıları vardı?
Akan: Turnet açıldığı gün zaten hatları fazlasıyla satılmıştı. Çıkış olağanüstü doluydu. İlave 512, açıldığı gün doldu. Bütün bant genişliği kat kat satılmıştı. Tam o sırada bir ISS benim uydu çıkışım var diyerek gazetelere ilan vermeye başladı. Bu aslında Telekom’un meşhur tekel durumu kapsamında “Yasal” olmayan bir işlemdi.
T.I.: Bunu sadece bir ISP mi yaptı bunu?
Akan: Hayır ama gazete ilanları ile bunu duyuran sadece bir ISP oldu. O dönem Turnet hat isteğine yeterli cevap veremediği için, firmalarda mecburen uydu hatlarını kendileri almaya başladılar. Ancak bir yandan da bu, yasaktı.
Yasak deniliyordu ama, başka yerden uydu alanlara herhangi bir yaptırım da uygulanmadı. Bir yıl kadar biz yasaklara uyduk. Sonra meşhur uyducu Nurettin Bey’le tanıştık ve uydu hattımızı aldık. Şirketin adı, yanlış hatırlamıyorsam Verisat’dı… Uydu konusunda şimdiye kadar aldığım en iyi servisti… Bir müddet devam etti. Ocak 1998’de akşam saatleri kapımıza biri geldi; “Ön ödeme yapar mısınız, yoksa hattınız kapanacak” dedi. Paniğe kapılıp ödedik… Ancak bir saat sonra uydu hattımız kesildi. Nurettin Bey’in çalışması durdurulmuştu.
T.I.: Peki bu arada TT’de neler oluyordu?
Akan: TT teknik gelişmeleri izleyemiyordu. Mesela o yıllarda, her bir kiralık hat için ayrı bir modem almak gerekiyordu. Halbuki daha ileri teknolojiler gündemdeydi. Hat başına 3 bin dolarlık bir maliyet getiren bu sistem yerine, onlara kanallı E1’i önerdik. İlk testini de biz yaptık. Bir çok uygulamayı TT’ye gidip anlattık. 1997 sonunda ISP’leri temsilen Ankara’ya giden 4 ISP yöneticisi arkadaşımız TT’ye saatlerce mevcut sistemlerin ya da TT’nin düşündüğü sistemlerin teknik açıdan getirdiği sorunları anlattı. 98 başında ilk PRI aldık ve ilk RAS’i kurduk. Ve, TTNet devri başladı.
T.I.: TTNet devrinden izlenimleriniz neler?
Akan: Bu dönemde aldığım izlenim, Türk Telekom’un İnternet Servis Sağlayıcılarını sadece pazarlama-yeniden satış yapmaya ittiği yönünde. Yani ISP’lerin katma değer yaratmasının mümkün olamayacağı ortaya çıktı. Eğer bir sektörde katma değeriniz olmazsa, endüstri kuruluşu olamazsınız.
TTNet konusunu epeyce tartıştık. En sonunda derneğin başvurusu ile TTNet fiyatlarını düşürdü. Oysa TTNet’in fiyatlarını düşürmesi daha da kötüydü.
T.I.: Niye fiyatlarını düşürmesi kötüydü?
Akan: Suni bütün işler, sonunda bir yerden patlıyor. Düşünün 36 milyon dolar yatırım yapılmış. O fiyat modeli ile bu masrafın karşılanmasına imkan yok. Suni fiyatlar zorlanan fiyatlardır ve fayda getirmez. Bir sonraki yönetim ‘biz daha iyi fiyatlar verebiliriz’ diyerek, 8 saatlik modeli icat ettiler. Dünyada başka bir benzeri yok. Bu bir dönüm noktasıdır.
T.I.: TTNet nasıl sonuç verdi?
Akan: TTNet’in iyi sonuç verip vermemesi önemliydi. İlk başta Türk Telekom böyle bir şebekeyi çalıştıramadı. Çünkü hiçbir tecrübesi yoktu. Ayrıca işi de tecrübesi olmayan bir şirkete devrettiler. Dünyada üretimden kalkan switchler kullanıldı. Bizim ciddi çabalarımız sonunda değiştirmeye karar verdiler…
İnternet servis sağlayıcıları çıkıp, Türk Telekom’un aslında son 4 – 5 yıldır çok geride kaldığını, dünyanın çok hızlı ilerlediğini söylediler. Yeni teknolojinin alınmasında geç kalındığı söylenince, Türk Telekom refleks olarak savunmaya geçti. O refleksin sonucu da telekom içindeki jenerasyonlar değişmesine rağmen, bütün yönetimler üzerinde ortak payda oldu.Yani telekom yönetimleri hiçbir şeyden çekmedi ISP’lerden çektiği kadar.
T.I.: İnternet alt yapısı hala yetersiz. Bu alt yapıyı sağlaması, yani omurgayı sağlaması, aslında Türk Telekom’un görevi değil mi?
Akan: ‘İnternet, bir telekom hizmeti midir, yoksa katma değerli bir hizmet midir’ diye bir toplantıda tartışıldı. Burada özellikle marketing yeteğine güvenen, büyük bir müşteri tabanına güvenen şirketler, Internet hizmetini katma değerli bir servis olarak düşünüyordu. Öyle olunca TTNet’den port kiralamak, alt yapı kurmadan başkasına outsouce etmek, nisbeten güzeldi. Eğer internet hizmeti telekom hizmetinin yeni versiyonu ise o zaman bu alana alt yapı yatırımı yapmak gerekiyor. Burda en önemli konu, bu alt yapı yatırımının devasa olması. Türkiye’de, Türk Telekom dahil hiçbir kuruluş bunu tek başına yapabilecek boyutta değil… Hala Türkiye’de çok büyük bir yatırım ihtiyacı var.
T.I.: Ne kadarlık bir yatırım ihtiyacı var?
Akan: Bizim tahminimiz Türkiye’nin 2005’e kadar 20 milyar dolar civarında bir telekom alt yapı yatırımına ihtiyacı var. Bugün Türkiye’nin telekom alt yapısını İngiltere’nin, İtalya’nın seviyelerine çıkarmak için bu yatırım gerekiyor.
T.I.: Peki, Telekom gerekli yatırımı yapmadı mı? Bir benzetme var; Telekom, yer altına su borularını döşemek yerine, evlere musluk takmaya gitti. Buna katılıyor musunuz?
Akan: Türk Telekom’un ne yaptığı, ne yapmadığı ayrı bir problem. Transmisyon konusunda büyük bir eksikliği vardı. Fakat bu 1985-1995 döneminde fiber yatırımların yapılması, sanki bu alanda hiçbir sorun yokmuş gibi bir imaj uyandırdı. Ancak 1995- 1997 arasında artık, Türk Telekom’un transmisyon şebekesi, yükü kaldıramaz durumdaydı. Bütün büyük operatörler, en büyük yatırımlarını transmisyona harcadılar.
1998-1999 yılında, normal şehiriçi konuşmalar da sıkışmaya başladı. Bu, Türk Telekom’un gerekli alt yapı iyileştirmesine gidememesinden kaynaklanıyor. Birçok yerde, ISS’lerin hibe ettiği tesisler dışında hiçbir yeni yatırımı yok. Hala Bursa, Trabzon, İzmir sürekli kesintiye uğrayan, yedekleri olmayan, servis seviyesi tanımlaması mümkün olmayan bir durumda. Ses trafiğinde de büyük sıkışmalar vardı. Bu baskı ile TTNet şebekesi ortaya çıktı. Amaç çağrıyı lokale indirip, lokal’den taşımaktı. Halbuki TTNet’de transmisyon kapasitesi yetersizdi.
T.I.: Kapasite ne olması gerekiyor?
Akan: O dönemde, dünya minimum 155 MB’lerde çalışıyordu. Şimdi 2.4 GB, 10 GB konuşuluyor. 400 GB konuşuluyor. Şebekedeki sorunlardan, problemler yaşanmaya başladı.
T.I.: Neden oldu bu?
Akan: ISS’ler 1996’larda yeni isteklerle geldiler, Telekom rahatsız oldu. Ardından şebekeler kitlendi, rahatsızlığı daha da arttı. Çözüm olarak da kendileri servis sağlayıcılığına yöneldiler. Orda kritik nokta, servis sağlayıcıların bölgelere doğru yönlendirilmesiydi. Onu uzun süre yapmadılar. 1999’da bölge uygulamasına geçildi. Ancak, çok geç kalınmıştı. Şu anda, çok daha fazla sayıda bölge olması gerekiyor. Çağrının nisbeten lokale inmesi gerekiyor.
T.I.: Peki bu açığı kapatabildiler mi?
Akan: 12 Kasım’da fiyatlar değişti ama 2000 yılı sonuna kadar makul düzeyde fiyatlarla çıktılar. Kabloları çok iyi değildi. 2001’den itibaren agresif fiyatlar uyguladılar. En son bugünkü kurlarla dial up erişimin fiyatı 80 cente indi. ISP abone başına Telekom’a ödediği CIR(Vpop’tan ISS’e taşıma) bedeli bile 1.1 dolar civarında. Uydu, alt yapı, transmisyon olmadan açık kapatılmaz. Şubat krizinden az önce, ISP’lerin kiralık hatlarına yüzde 600’lere varan oranda çok büyük zamlar yapıldı. ISS’lerin en çok kullandığı 128 ve 512’leri kaldırdı. Daha sonra gösterilen tepkilerle yüzde 110’lara çekildi.
T.I.: Sorunlarınızı çözmek için ne gibi çalışmalar yaptınız?
Akan: 1996’dan itibaren dernek çalışması var. Uzun süre hukuk yoluna gidilmedi. Ne zaman bıçak kemiğe dayandı, Rekabet Kurulu’na başvuruldu ve Türk Telekom’un haksız uygulamaları açıklandı.
T.I.: ISP sektöründe bir kriz yaşanıyor, bunun nedeni sizce nedir?
Akan: İnternet ve ISP alanına büyük ilgi duyuldu. Nasdaq’daki hızlı yükseliş ya da Amazon gibi daha önce adı sanı duyulmayan şirketlerin paralar kazanmaya başlaması üzerine büyük gruplar, ‘birşey mi kaçırıyoruz’ demeye başladı. Ancak bunun yanısıra, sektöre, bir sanayi ve endüstri olarak girenler başarılı oldu, diğerleri ise hüsrana uğradı. ISP sektöründe iki ayrı kriz yaşanıyor. Birincisi Telekom’un rekabete açık olmamasından dolayı, ikincisi ise ekonomik kriz. Eğer, Türk telekom daha önce özelleşseydi veya rekabete açılsaydı, bugün ekonomik krizi bu boyutta yaşamayacaktık. Çünkü telekom sektöründe birçok yeni yatırım yapılacaktı ve şirketler daha verimli çalışacaklardı. ABD ekonomisini telekom sektörü taşıyor. Ekonomiye sağladığı iş kaynakları ile şirketler otomasyona girdiler, yeni iş alanları oluştu ve ABD ekonomisi bütün sorunlarına rağmen yüzde 2 oranında bir büyüme gösterdi.
T.I.: Telekom sektöründe bundan sonra ne olur?
Akan: Türk Telekom’un artık satılması çok zor. Aslında Türk Telekom zarar eden bir kuruluş. 3.5 milyar dolarlık satışı var. 200 milyon dolarlık kar elde ettiği söyleniyor. Oysa bu gerçeği yansıtmıyor. TT’nin fiyatları dünya fiyatlarının 3 katı daha yüksek. Avrupa’da telekom fiyatları düşünce, abone sayısında artış görülüyor ve bu nedenle de telekom şirketleri zarar etmiyor. Ancak aynı şey TT için olsa, yani fiyatlarını düşürse, artan talebe cevap verecek kapasitesi olmadığı için, zarar edecektir. Yani, TT fiyat düşürse gelir kaybına uğrar. Giderlerinin yüzde 43’ü personel gideri. Radikal değişiklikler olmadan TT’nin düze çıkması mümkün gözükmüyor.
T.I.: ISP firmalarının geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Akan: Birleşmeler olabilir. Kriz ve TT’nin tarifeleri nedeniyle Anadolu’daki internet servis sağlayıcıları büyük darbe yedi. Türk Telekom’a giden yüzde 15’lik bir kitle var. Sorunların çözülmesi için, Türk Telekom’un rekabete açılması gerekiyor.