“Bu ne cüret” diyordu 16 yaşındaki İsveçli aktivist, Great Thunbeg Birleşmiş Milletler İklim Hareketi Zirvesi’nde yaptığı konuşmasında. İsveç’ten New York’a gelirken yüksek karbon salınımlı uçaklara binmek yerine okyanusu yelkenliyle geçerek zorlu bir yolculuk yapmıştı ve dünyayı yönetenleri iklim değişikliğine karşı gerekli önlemleri almadıkları için suçluyordu.
Time dergisi tarafından dünyada 2018’in en etkili 25 gencinden biri seçilen Greta Thunberg cuma günleri okulu boykot ederek İsveç Parlamentosu önünde eylem yapmaya başladı. Twitter’da #fridaysforfuture etiketli eyleme İsveçli akranları da okulu kırıp bir araya gelerek Greta’ya destek verdiler. Zamanla hareket İsveç sınırlarını aştı ve 139 ülkede “gelecek için Cuma” eylemleri giderek yayıldı. 23 Eylül günü New York’ta 1,1 milyon öğrenci eylem izni aldı. Dünya genelinde 4600’den fazla eylem organize edildi. 15 Mart’ta dünya çapında bir iklim grevi yapmaya hazırlanan Greta iklim değişikliğine karşı tüm dünyadaki yönetimleri önlem almaya çağırıyor.
Greta Thunberg’in BM zirvesinde yaptığı konuşma:
İklim değişikliği küresel sorunlarımızın sadece bir tanesi. Büyük Küresel Sorunları (Global Grand Challenges) Kaynak ihtiyaçları ve Sosyal ihtiyaçlar olarak 2 ana kategoride toplayarak, teknolojinin kaynak sorunlarına olan çözümlerini önceki yazımızda incelemiştik. Bu yazımızda ise sosyal sorunlara karşı ne gibi teknolojik çözümler getirilebilir diye bakacağız.
Büyük Sosyal Küresel sorunları sağlık, eğitim, güvenlik, refah, yönetişim ve afetlere karşı direnç olarak 6 ana başlıkta inceleyelim.
Sağlık
İnsanların ideal fizik ve akıl sağlığına sahip olma talebi ve hastalıkları önlemede, erken tanı ve kişiselleştirilmiş tedaviye ulaşabilecekleri bir maliyet ile sağlık hizmeti alabilecekleri bir dünya beklentisi var. Birleşmiş Milletler raporlarına göre 400 milyon kişi hiç sağlık hizmeti almıyor, 1,6 milyar kişi çok sınırlı ve riskli bir oranda bu servise erişebiliyor. İnsan ömrü her geçen gün uzamasına rağmen Yemen’de kolera, Kongo’da ebola salgınları yaşanıyor.
Teknolojik gelişmeler sağlık alanındaki küresel büyük sorunlara (GGC) da birçok alanda çözümler sunuyor. Örneğin, sağlık alanındaki problemlerin sebeplerini bulabilmek için, veri analizi, büyük veri, derin öğrenme gibi teknikler kullanılıyor. Sağlık durumumuzu sürekli takip edebilen akıllı saat, akıllı gözlük gibi elektronik cihazlar internet üzerinden bu bilgilerin toplanmasını ve işlenmesini sağlıyorlar. Hasta kayıtları elektronik ortamda tutularak daha sonra gerektiğinde başvurulabiliyor, üzerinde analizler yapılabiliyor, internet sayesinde bu veriye her yerden erişilebiliyor. DNA analizleri veri analitiği kullanılarak çok daha derin ve hatasız yapılabiliyor. Yeni görüntüleme teknikleri sayesinde hatalar azalıyor, insan gözünün algılayamayacağı büyüklükler çözümlenebiliyor, çok daha ucuz, hızlı ve kolay teşhis yapılabiliyor.
Robotik cerrahi örnekleri:
Robotik cerrahi hemen her alanda kullanılıyor ve internet üzerinden uzaktan ameliyat yapmak mümkün hale geliyor. 2023 yılında bu alandaki yatırımın dünya ölçeğinde 6,5 milyar dolara ulaşacağı düşünülüyor. Dronlar tıbbi malzemelerin ve ilaçların dağıtımında kullanılıyor. Gana ve Ruanda’da bu yolla 22 milyon insana tıbbi yardım yapılmış.
Eğitim
Günümüzün en büyük zorluklarından biri de içinde bulunduğumuz dünyaya hazırlıklı olabilmek için ihtiyaç duyulan eğitime ulaşabilmek. Teknoloji bir taraftan mevcut işleri yok ederken bir taraftan da hiç bilinmeyen yepyeni mesleklere yer açıyor. Mc Kinsey’in raporuna göre 2030 yılanda yapay zekâ ve robotların mevcut 800.000 işi devralacağı böylelikle bu işleri yapan insanların daha farklı alanlarda çalışabilmek için eğitimler almalarının ve kendilerini geliştirmelerinin gerekliliği belirtiliyor.
Günümüzde ise hala ilkokul eğitimine bile ulaşamayan 60 milyona yakın çocuk var. Çoğu Afrika’da olan bu çocuklar gibi dünyada kız çocuklarının kültür, sağlık, güvenlik gibi sebeplerden eğitim almalarına karşı cinsiyet ayrımcılığı da yapılıyor.
İnsanların ömrü uzadıkça artık tek bir meslekle değil hayatları boyunca birden fazla işle de uğraşmak isteyebiliyorlar. Bu da “yaşam boyu eğitim” (Lifelong Learning) kavramını ve dolayısıyla herkesin hayatları boyunca eğitim alabilecekleri ortamlara gereksinim oluşturuyor. Bu amaçla kurulan MOOC’lar (Massive Open Online Courses) internet üzerinden nerdeyse her alanda eğitim alınabilen esnek, kolay erişilebilir, kişinin eğitim hızında ilerleyebileceği bir eğitim yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Burada dünyanın en iyi Üniversitelerinden (Örneğin Stanford, MIT) , en iyi eğitmenlerinden eğitim alınabiliyor. Online olarak sınava girip sertifika alıp bunu işe alım sürecinde kullanmak da mümkün oluyor.
Uzaktan eğitim okula, eğitmene erişimi olmayan çocuklar için de alternatif bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor. İnternet üzerinden eğitimler dışında artık her türlü kitaba, makaleye, görsel dokümanlara ulaşmak da hem kolay hem de ucuz. Nerdeyse dünyanın tüm büyük kütüphaneleri kaynaklarını açık olarak okuyucularına sunuyorlar. Dijital dünya ve internet eğitimin önünü açıyor, herkesi kucaklıyor.
Güvenlik
Güvenlik, günümüzde hem insanlar hem de kurumlar için yaşamsal bir öneme sahip. Yeni teknolojiler güvenlik alanında da vazgeçilmez çözümler getiriyorlar. Sadece internete erişim bile birçok anlamda güvenlik alanında insanlara açılımlar sunuyor. Çeşitli sosyal dayanışma web siteleri ve mobil aplikasyonlar, güvenlik ihtiyacı duyan, tehlike içinde olan, haksızlığa uğrayan azınlıklar, mülteciler, kadınlar, çocuklar, engelliler için yardım alma noktası oluyorlar. Kendilerini duyurabiliyorlar, başkalarının tecrübelerinden yararlanabiliyorlar, yardım edebilecek kurum ve kişilere ulaşabiliyorlar.
Kameralar, yapay zekâ ve görüntü tanıma teknolojileri sayesinde suça ve suçlulara ait delillere ulaşmak mümkün oluyor. Caydırıcı bir etkisi de olan bu teknolojiler sayesinde suç oranı düşüyor.
Türkiye’de İçişleri Bakanlığı kadınların ve çocukların maruz kaldığı şiddet, taciz gibi kötü eylemleri engelleyebilmek için KADES adında bir mobil uygulama geliştirmiş. 25.000’e yakın kadın tarafından indirilen uygulama acil bir durumda tek tuşla ihbar yapabilmenizi ve yardım istemeyi sağlıyor.
KADES – Kadın Destek uygulaması
Refah
Bütün insanların yoksulluktan uzak ve istedikleri ekonomik olanaklara eşit olarak sahip olma talebi var. Oysa Birleşmiş Milletler raporlarına göre hala 700 milyondan fazla insan büyük bir fakirlik içinde yaşıyor. Refah düzeyinin düşük olması diğer önemli küresel büyük zorluklar olan yiyeceğe, suya, eğitime, enerjiye, sağlığa erişime de engel oluyor.
Oysa teknolojik gelişmeler yiyecek üretimi, suya, eğitime erişmeyi de kolaylaştırıyor. Teknoloji, dikey tarım, dijital tarım, kültür et üretimi gibi yöntemlerle daha kolay ve ucuz gıda üretimine imkân sağlıyor. Bu tür kolaylıklar ise tüm insanların refah seviyesini artırıyor, sağlıklı tüketimi teşvik ediyor. 3D yazıcılarla yapılan evler ile çok daha hızlı barınacak yer yapmak mümkün. Rüzgâr, güneş gibi temiz ve yenilenebilir enerjiye ise yine teknolojik gelişmeler ile ulaşılabiliyor.
Yeni nesil robotlar:
Finans servislerinde kullanılan dijital teknolojiler de insan refahını artıran servisler sunuyorlar. Blokchain ile birlikte kullanılmaya başlanan kripto paralar ile para transferi daha güvenli ve kolay hale geliyor. Üretimde kullanılan robotlar insan hayatını kolaylaştırıyor, rutin ve zor işlerin robotlar tarafından üstlenilmesi ise insan hayatına değer katıyor.
Yönetişim
İnsanların bulunduğu topluluk içinde (işletmeler, organizasyonlar, aileler, okullar ve diğer kurumlar) yönetimle ilgili politika ve kararların alınma sürecine dahil olma istekleri var. Yönetişim diye adlandırılan bu süreç, yasalar, düzenlemeler, sosyal normlar ve güç yapıları ve insan için kritik olan haklar, haysiyet ve kendini ifade etme gibi bir dizi temel değere dayanıyor.
Bugün dünyadaki ülkelerin sadece %57’si demokrasi ile yönetiliyorlar. Kamu işlerinde yer alma hakkı, hukukun üstünlüğüne erişim ve adalet, siyasi görüşlerini oylama ve ifade etme hakkı gibi temel haklara sahip olmayan diğer insanlar ise yönetişim açısından eksik kalıyorlar.
Yapay zekâ, robotlar, biyoteknoloji gibi yeni teknolojiler bu alanda da katkılar sunuyorlar. Örnek vermek gerekirse Estonya vatandaşlarına sağladığı vergi ödemeleri, oylamalar gibi dijital e-devlet uygulamaları ile dünyada ilk şeffaf bir yönetişim uygulayan ülkelerden biri oldu. Estonya ayrıca internete girmenin insan hakkı olduğunu deklare ederek veri gizliliği, veri güvenliği gibi konuları öncelikli hale getirdi. Buna karşın Çin’de uygulanan yüz tanıma, yapay zeka ve büyük veri analizi gibi teknolojileri kullanan sosyal skorlama sistemi eleştirilere maruz kalıyor.
Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Af Örgütü ilk kez mobil insani yardım uygulamaları geliştirmiş. Sanal olarak mülteci kamplarının incelenebildiği bu uygulamalar, hem politikacıların hem de halkın empati kurabilmeleri ve ihtiyaç duyulan fonların bulunabilmesi için yardımcı olmuş.
Mülteciler için yazılmış bir mobil çeviri uygulaması:
Afetlere Karşı Direnç
İnsanlık 1900 yılından beri içinde tsunamiler, seller, depremler, kıtlıklar, kasırgalar da olan 18.000 afet yaşamış. İnsan kayıplarının ve yaralanmaların dışında bu felaketler 3 trilyon dolardan fazla maddi zarara sebep olmuşlar. Afetler genellikle uzun vadeli zehirli salınımlar ve nükleer kazalara da sebep olarak insanların o bölgede yaşamlarına sürdürmelerine engel olacak izler de bırakmışlar. Bu tarz felaketlere karşı direnebilmek ve yaşamı sürdürebilmek için de teknolojinin sunduğu çözümlerden bahsetmek mümkün.
İnternet üzerinden bilgi ve uyarı veren sensörler, havadaki ve sudaki değişimleri erkenden fark edebiliyorlar. Oldukça ucuz olan bu tarz sensörler cep telefonlarına, şehrin çeşitli yerlerine konulabiliyor. Uydudan alınan bilgilerle de birleştirilerek erken uyarı sistemleri olarak kullanılıyorlar. Büyük yangınlar yine sensörler sayesinde erken evrede fark edilerek müdahale edilebiliyor.
Deprem sonrasında insanların girmesinin tehlikeli olduğu yerlerde robotlardan faydalanılarak felaketzedeler kurtarılabiliyor. Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik kullanılarak deprem eğitimleri veriliyor.
Ünlü fütürist, kaşif Ray Kurzweil son kitabı Danielle’de küresel büyük sorunlarla küçük yaştan itibaren savaşan süper kahraman bir kız çocuğu hayal etmiş. Danielle, romanda teknolojiyi kullanarak günümüz sorunlarının teker teker üstesinden geliyor. Kendisi de bir süper kahraman olan yazar Ray Kurzweil aynı zamanda mucit, düşünür ve Grammy ödülü sahibi. Anneannesinin annesinin de Danielle’e benzer bir hikâyesi var. 1868 yılında Avrupa’da kız çocuklarının en fazla 9. Sınıfa kadar okuduklarını görüp ve “Stern School” adında bir okul kurarak onların Üniversite’ye gitmelerinin yolunu açmış. “11 Ekim Dünya Kız Çocuklar Günü” ne denk gelen bu yazıda Danielle’den bahsetmeden geçemezdik. Kızlarımıza STEM (Science/Bilim , Technology/Teknoloji, Engineering/Mühendislik, Mathematics/Matemtik) alanlarında eğitim almak üzere cesaretlendirip destek olalım. Üstesinden gelemeyecekleri bir sorun olmayacaktır.