Bu yıl dünyanın akciğerleri denilen Amazon ormanlarında rekor sayıda yangın yaşandı. Sadece Ağustos ayında 10.000’e yakın orman yangını tespit edildi. Dünyanın oksijeninin %20’sini sağlayan bu ormanlar 9 ülkenin (Brezilya, Bolivya, Kolombiya, Ekvator, Fransız Guyanası, Guyana, Peru, Surinam ve Venezuela) sınırları içinde yer alıyor. Buradan da görüleceği üzere Amazon ormanlarının yok olmasının sadece devletler bazında değil küresel büyük bir sorun olarak ele alınması gerektiği ise aşikâr.
Tarım uygarlığına geçilmeden önce dünyanın yarısı ormanlarla kaplı iken bugün bu ormanların %50’si yok edilmiş ya da bozulmuş, fakirleştirilmiş haldeler. Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün raporuna göre (WRI – World Resource Institute) tarım ya da yerleşim amacıyla yok edilen ya da bozulan ormanlardan en çok yoksul ya da dar gelirli insanlar etkileniyorlar. Önümüzdeki 40 yıl içinde dünya nüfusunun 9 milyarı bulacağı ve bu insanları doyurmak için %70 daha fazla gıda üretimi gerektiği düşünülürse ormanları yok etmeye devam ederek herkes için iyi bir yaşam mümkün görünmüyor.
Dünyanın önünde bu verdiğimiz örnekteki ormanların yok olmasına benzer önemli Büyük Küresel Sorunlar (Global Grand Challenges) var. Bu sorunlar, Kaynak ihtiyaçları ve Sosyal ihtiyaçlar olarak 2 ana kategoride toplanabilir. Son dönemde üstel olarak ilerleyen teknolojik çözümler ise bu ihtiyaçların birçoğunu karşılayabilecek gibi duruyorlar.
Kaynak İhtiyaçları (Resource Needs)
Enerji
Dünya Bankası 2019 Enerji İlerleme raporuna göre dünyada hala yedi kişiden birinin elektriğe ulaşamadığı ve 3 milyar kişinin çevreyi kirleten (fosil yakıtlar) kullandığı belirtiliyor. Teknolojideki gelişmeler güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi gibi temiz ve yenilenebilir kaynaklardan daha ucuz ve kolay enerji üretilmesini sağlayarak enerji problemine çözüm sunuyor. Yeni nesil pil sistemleri ve çok daha az enerji tüketen elektrikli cihazlar ise enerjinin daha verimli kullanılmasına yardımcı oluyorlar.
Çevre
Çevresel sürdürülebilirlik, biyolojik çeşitlilik, okyanuslar, denizler, sular, ormanlar, topraklar, doğal kaynaklar, küresel ısınma, hava kirliliği, ekosistem yönetimi, afetler, kimyasallar ve atık yönetimi gibi konuları kapsıyor. Yaşadığımız çevreyi koruyabilmek insanlığın önündeki en önemli küresel zorluklardan biri. Sanayileşme sadece iklim değişikliğine sebep olmakla kalmıyor aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre yılda 4,2 milyon ölüme de sebep oluyor.
Uydular, dronlar, robotik teknolojiler ve sensörler (IoT), çevresel verilerin toplanmasını kolaylaştırıyor ve toplanan veriler ile problemlere daha hızlı müdahale etmek mümkün oluyor. Örnek vermek gerekirse topraktan alınan veriler sürekli olarak analiz edilip, belirli bir bölgede eksilen kimyasallar tamamlanıyor, ilaçlama yapılıyor ya da sulama sadece belirli bir bölgeye uygulanıyor. Böylelikle arazinin tamamını ilaçlamak yerine yalnızca problemli alanda uygulama yapılarak gereksiz kimyasallar kullanmak önlenebiliyor. Her yeri sulamak yerine sadece ihtiyaç duyulan alanlar sulanabiliyor. Dronlar ile sürekli gözlem yapılıp en kısa sürede gereksinimler saptanıyor. Nesnelerin interneti ile anlık veriler merkeze iletiliyor. Yine yangınlardan daha kısa sürede haberdar olunup müdahale edilebiliyor.
Okyanus Temizleme Projesi ile otomatik olarak ve rüzgâr, su akıntısı ve dalgalardan aldığı temiz enerji ile çalışan gemiler, okyanusları temizliyor. Yılda 5 trilyon tondan fazla çöp temizleme hedefine sahip gemiler şu anda Büyük Okyanus’tan başlayarak okyanusların kirliliğini yok etmekle uğraşıyorlar.
Beslenme
Tüm insanların her zaman sağlıklı ve aktif bir yaşam sürdürebilmek için yeterli, güvenli ve besleyici gıda almalarını sağlayabilmek insanlığın önündeki en önemli zorluklardan biri. Dünya Gıda Programı’na (World Food Program) göre dünyada 815 milyon insan yeterli beslenemiyor. İnsanların 1/3’ü ya kötü besleniyor ya da obezite gibi gıda kaynaklı sorunlar yaşıyor. Beslenme sadece kişisel durumumuz için değil, aynı zamanda sağlık, refah, çevre, afetlerle mücadele, su, enerji ve hatta yönetişim konularını da direk etkiliyor. Birleşmiş Milletler raporlarına göre dünya çalışan nüfusunun %26’sı tarım ve beslenme ile ilgili alanlarda çalışıyor. 2018’de 8 triyon dolara ulaşan bu sektörün büyüklüğü her geçen gün artıyor.
Beslenme alanında da teknoloji kullanımı önemli sorunlara çözümler sunuyor. Birkaç örnek vermek gerekirse Kaliforniya’da Iron Ox adlı firma tamamen robotlarla üretim yapılan çiftliklerde otomatik tarım yapıyor. Normalden %90 daha az su kullanıyor, yıl boyunca topraksız olarak üretim yapılabilen bu çiftliklerde sürekli aynı kalitede ve sağlıklı üretim yapabiliyorlar.
Biyoteknoloji artık deniz ürünleri, büyük/küçükbaş hayvan eti ve tavuk/kanatlı eti gibi besinlerin hayvanlara zarar vermeden laboratuvar ortamında kültür eti üretilmesine olanak sağlıyor. Bu hayvanları büyütmek beslemek, sonrasında kesip besin olarak kullanma işlevi tamamen ortadan kalktığında bu amaca hizmet eden tüm tarım arazileri boşa çıkıyor, bu arazileri ekip biçmek ve üretim yapma işinde kullanılan ve çevreye zarar verip iklim değişikliğini tetikleyen tüm süreçler gereksiz hale geliyor. Biyoteknoloji etik olarak hayvanlara kötü davranma endişelerini önlüyor. Genetikleriyle oynanmış besinlerle büyütülen hayvanlardan insanlara da geçen olumsuz etkileri ortadan kaldırıyor.
Yapay zekâ, robotik teknolojiler ve dronlarla yapılan yeni dağıtım süreçleri gıdanın bozulmadan dağıtılmasına ve boş yere çürüyüp yok olmasına engel oluyor.
Barınma
Birleşmiş Milletler raporlarına göre 2050’de 6,5 milyar insanın şehirlerde yaşayacağı söyleniyor. Bugün bile 800 milyondan fazla insan gecekondu türü sağlıksız yerlerde yaşıyor. 70 milyondan fazla insan ise çeşitli sebeplerle Afganistan, Suriye, Sudan gibi yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kalmışlar.
Teknoloji bu önemli zorluğa da çare bulmak üzere çalışıyor. İnşaat sektöründe kullanılan robotlar, 3 boyutlu yazıcılar (3D printing) , süreçlerde otomasyon ve dijital dönüşüm ile sağlanan optimizasyon önemli kolaylıklar sağlıyor.
Çin’de 3 boyutlu yazıcılarla depreme dayanıklı evler üretiyorlar. 45 günde tamamlanan bu evler 8 şiddetinde depreme dayanabiliyor.
https://www.youtube.com/watch?v=OloOc21u80
Blockchain teknolojisi kullanan Dünya Bankası (World Bank) arazilerin sahipliğinin güvenli bir şekilde tutulmasını ve şeffaf bir şekilde el değiştirebilmesine destek oluyor. Yolsuzlukların önüne geçilerek bu teknoloji sayesinde zengin ve yoksullar aynı koşullar altında arazi sahibi olabiliyorlar.
Akıllı şehirlerde kurulan akıllı evlerde, kendi besinlerinizi kendiniz üretebiliyorsunuz.
Uzayda Yaşam
İnsan nüfusu arttıkça insanlık dünya dışında farklı gezegenlerde de yaşam olanaklarını araştırmaya başladılar. Son dönemde teknolojideki hızlı ilerlemeler sayesinde bunun çok da imkânsız olmadığı ve erişilebilir bir hedef olduğu görüldü ve bu alanda her geçen gün daha fazla yatırım yapılmaya başlandı. Eskiden Uzay araştırmaları tamamen devletlerin kontrolü altındayken günümüzde özel sektör ve bireyler de uydular ve iletişim, uzay robotiği, uzay üretimi, uzayda madencilik gibi alanlarda çalışabiliyorlar.
Uzay cisimlerinin dünya yüzeyine çarpmasıyla da oluşabilecek risklere karşı farklı bir gezegende yaşam kurabilmek önemli hale geldi. Elon Musk’ın en ilginç projelerinden bir tanesi Ay’a ve Mars’a hem insan hem de kargo götürmek. Bu konudaki hedef tarihler ise kargo için 2022, insan için ise 2024.
Su
İnsanlığın her dönem en büyük sorunlarından biri herkes için yeterince tüketebileceği, sağlıklı ve güvenli suya ulaşabilmek. Su aynı zamanda tarım ve endüstri için de vazgeçilmez bir kaynak. Birleşmiş Milletler raporlarına göre günümüzde 840 milyondan fazla insan temiz ve güvenli içme suyuna erişemiyor. Dünya Sağlık Örgütü WHO’ya göre her yıl 1,7 milyar çocuk kirli su kaynaklı hastalıklarla mücadele ediyor. Su kaynaklarına erişip kontrol etmek uluslararası sorunlara da yol açıyor.
Teknolojinin Su konusundaki zorluklara karşı sunduğu çözümlerin bir örneği Zero Mass Water adındaki bir girişimci şirket tarafından geliştirilen havadan su üreten bir sistem. Hava ve güneş enerjisi ile çalışan bu sistemde panellerde işlenen havadan içme suyu üretiliyor.
Tarımda robotik teknolojilerin kullanılması ise su tüketimini azaltarak soruna farklı bir boyutta çözüm sunuyor. Uydu sistemleri üzerinden alınan detaylı görüntü ve analizler ise su kaynaklarının daha hızlı ve doğru tespit edilmesine yardımcı oluyor. Yapay zeka ve veri analizi yöntemleriyle endüstride daha az su tüketerek optimal su kullanımı sağlanabiliyor. Fakir ülkelerde 3D teknolojisi kullanılarak kolaylıkla tuvaletler üretilebiliyor ve hastalıkların önüne geçiliyor.
Yapay zekâ, robotik, dronlar, uydu sistemleri, nesnelerin interneti (IoT) , 3D yazıcılar, biyoteknoloji gibi yeni teknolojiler insanlığın önündeki kaynak problemlere (Su, Çevre, Uzayda yaşam, barınma, beslenme, gibi) önemli büyük zorluklara (GGC- Grand Global Challenges) çeşitli çözümler sunuyorlar ve hayatı kolaylaştırıyorlar. Büyük sosyal problemlere (sağlık, eğitim, refah, yönetişim, afetlere karşı dayanıklılık, güvenlik) ise ne tür çözümler sunduğunu ise bir sonraki yazıda tartışacağız.