Netone’ın kurucusu ve Genel Müdürü Cem Çelebiler, ilk kurumsal internet erişim hizmeti vermeye nasıl başladıklarını, T.Telekom ile yaşadıkları gelişmeleri turk-internet.com’a anlattı. Çelebiler, haftasonu Türkiye’yi temsil etmek üzere Polanya’ya gidiyor. Dünya Genç Girişimci İşadamı Yarışması’nın Türkiye ayağında ‘Büyük Ödül’e layık görülen ve ülkemizi 10-12 Kasım tarihlerinde Polonya’da yapılacak finallerde temsil etmeye hak kazandı Cem Çelebiler’in hedefi, ekonomik krizi genç girişimciler sayesinde atlatabileceğini dünyaya anlatmak.
Cem Çelebiler ile İnternet’in Türkiye’deki ilk günleri üzerine sohbet ettik.
Turk-internet.com: ISP işine nasıl girdiniz?
Çelebiler: Netone 1996 senesinde kuruldu. Ancak daha öncesine gidersek, 1993-1994 yıllarında, Amerika’da eğitim görüyordum. O dönem, internet alanında yazılım ve danışmanlık yapan bir şirkette çalışmaya başladım. İnternet biranda gündeme oturdu. Network, çağrı merkezi, internet alanındaki yatırım çalışmaları yoğunlaştı. Yanlış hatırlamıyorsam, Yahoo 1994 yılında ismini duyurduğu sıralardı, babam, ağabeyim Satko’yu kurdular. O sıralarda düşünce olarak ISP işi yapmak vardı.
İnternete ilk başlarda sadece üniversite çevreleri ve araştırmacılar ilgi gösteriyordu. Bir ISP olarak çalışabileceğimize inanmaya başladık. Çünkü internet, telekoma kadar açılan bir zinciri temsil ediyordu. Ayrıca bilgiye ulaşmanın internetle ne kadar kolay olacağını görmeye başladık. Bu sırada Amerika’da ISP işi başlamıştı. Avrupa Birliği’de de, 1990’lı yıllarda bu alanda kararlar çıkıyordu. Bu gelişmeler, Türkiye’de kaçınılmaz olarak gündeme gelecekti. Satko tam bu sıralarda çalışmaya başladı. Türk Telekom’un açtığı ihaleye katıldı. T. Telekom internet işinde olmak istiyordu. Ancak bir sürü engel de vardı.
Bu gelişmeler yaşanırken, Amerika’da çalışıyor ve gelişmeleri yakından takip ediyordum. Türkiye’ye geri dönerken, internetin Türkiye için yeni bir başlangıç olacağını görüyordum. O sıralar, internete bilgisayar gözlüğü ile bakılıyordu. Benim ise görüşüm ve bakışım daha farklıydı. Biraz daha yazılım ve proje bazında bakıyordum. Nitekim internete farklı bir bakış açısıyla girdik.
Netone nasıl kuruldu?
Çelebiler: Netone ilk ofisini Eylül 1996’da Beşiktaş’ta açtı. Birkaç elemanla işe başladık. Ancak başvurumuzu yaptığımızda, hatlarda yetersizlik vardı. İstenen hızda hatlara sahip olamıyorduk. Bu arada, işlemlerde oldukça karmaşıktı. Sözleşme yaparken, teminat mektubu yanı sıra bir sürü şey istediler. Formaliteler çok uzundu. Bir de bütün evrakları bir şahsın Ankara’ya gidip elden vermesi gerekiyordu. Bürokrasi işleri karmaşık hale getiriyordu. Dial-up için başvurduk. T. Telekom’a gidip gelmeler sürüyor. Hatta modemin markasına bakıldı, onaylı olup olmamasına kadar kontrol edildi.
İstenilen bütün evrakları teslim ettikten sonra beklemeye başladık. Bir gün Beşiktaş santralinden bir teknisyen geldi. Teknisyen modemimizi inceleyeceğini söyledi. Modemin onay belgesini, faturasını istedi. Onay belgesini nerden bulacağım. Tamam dedik, vazgeçiyoruz.
İşte bu zorluklarla şirketi kurduk. Türk Telekom, tekel olma gücü ile, sözleşmeye istediği şartları koyuyor tabi… Bu sözleşmeye itiraz etme şansı yok ki…. Mecburen kabul ediyorsun. Bugün artık bu mantık ve düşünce değişmeye başladı. Sonunda T. Telekom’da kurallara uymak zorunda.
Dail-up ölçümlemede sorunlar yaşadınız mı?
Çelebiler: Evet, tarifeler çok karışıktı. Sınırlı kullanımda, ölçümlemenin nasıl yapılacağı belirsizdi. Doğal olarak sınırsız kullanım gündeme geliyor. Bunla birlikte fiyatların tesbiti de bilgiye dayalı değildi. Türk Telekom’un tekel olma özelleği nedeniyle, bilgisizliği ve yanlışları tabiki sektörü ve geniş bir kitleyi etkiliyor. Örneğin bizim bir kurum olarak hatamız, sadece bizi etkiler. Oysa tekel gücüne sahip bir kurumun hatası, o alandaki diğer kurumlarda zarar yaratabilir.
İnternet alanında zaten herkez deneyerek öğreniyor. Yani, deneme yanılma yöntemi geçerli. Deniyorsun, bakıyorsun, sonuçta oluyor veya olmuyor. Eğer Türk Telekom’u da rekabete açmış olsaydık, telekomünikasyon alanında çok daha hızlı yeni hizmetler ortaya çıkacaktı. Halbuki ne yapıldı? İnterneti kimisi sınırsız satmaya çalıştı, kimisi sınırlı aylık, kimisi sınırlı yıllık satış yaptı.
Pazar çok küçük olduğu için bir çok servis sağlayıcı her işi yapmaya çalıştılar. Yani, yazılım, kurumsal bağlantı, dail-up bağlantı, içerik gibi her türlü işi yaptılar. Herşeyi en iyi şartlarda en iyi şekilde bir kurumun yapamıyacağına göre, yavaş yavaş bu tür stratejiler başarısız olmaya başladı. Sektörde, çok farklı büyüklükte oyuncular vardı. 1997, 1998 yıllarında bilgisizlikler yavaş yavaş kaybolmaya başladı. İnternetin dağtımının nasıl yapılacağı bile bir problemdi. Bu sorunu, kutu ile dağıtarak çözmek istendi. Biliyorsunuz, yurt dışında internete abone olma yolları çok farklı.
İlk kutu satışı Superonline tarafından gerçekleşti değil mi?
Çelebiler: Olabilir. Yalnız ben şöyle hatırlıyorum. Superonline’nın bütün hazırlıkları tamam olmasına rağmen, servis vermeye başlaması ve kutularının satışı geçikti. Turk.net’in o zaman siyah kutuları vardı piyasada. Belki fikir babası Superonline olabilir. Ancak benim hatırladığım kutu satışını ilk turk.net’in yaptığı.
İlk başta Türk.net ve Superonline’de dahil, bütün servis sağlıyıcılar sınırsız internet hizmeti sunmuyorlardı. Saat başına bir ücret vardı. İlk sınırsız hizmeti vermeye sanırım Alnet başladı.
Netone olarak siz hangi tip hizmetlerle başladınız?
Çelebiler: Baştan bizde bütün hizmetleri vermeyi denedik. Tasarım hizmeti ile birçok küçük proje yaptık. Bireysel ve kurumsal erişim imkanı verdik. Daha sonra bir konuya odaklanmak gerektiğini anladık. KOBİ’lere yönelik paketimizi hazırladık.
Burdaki düşünce neydi?
Çelebiler: Birçok KOBİ aslında, birden fazla bilgisayarı, bünyesinde tutuyor. Bunlar yerel ağlar ile birbirlerine bağlı. Her bilgisayar için, bir modem, bir dail-up paketi almaktansa, bir tanesini sunucu haline getirmek ve diğer bilgisayarları bu ağdan faydalandırmak düşüncesi ortaya çıktı. Aynı sunucu ile bir mail sunucu hizmeti de veriliyor. Bütün çalışanların kendi maillerini aynı sunucu üzerinden kullanmaları çözümünü geliştirdik.
Microsoft ile bu çalışmayı yürüttük. Fazladan bir modem takarak, Türkiye’de ilk kez aynı sunucu üzerinden çalışanların internete bağlanması ve özel maillerini kullanmasını Türkiye’de sağladık.
Bu gelişmeler üzerine daha çok KOBİ’ye yönelik misyonunuz ortaya çıktı. İlk başta, Türk Telekom, Turnet sözleşme kapsamında bir network kurmayı yasaklamıştı. Dolayısıyla tek bir noktadan hizmet vermek durumundaydınız. Doğal olarak bu sorunlar zamanla aşıldı ve network kurma imkanı verildi.
ISP’ler nasıl Network-Omurga kurdular
O zamanlar Türk Telekom diyordu ki internet’e tek noktadan hizmet verebilirsiniz. Her nokta için Turnet’ten ayrı hat almak gerekiyordu. Mesela İzmir’e hizmet vermek istiyorsunuz. Doğal olarak ne yapmak isteriz; İzmir ile İstanbul arasında bir hat çekip, tek Turnet çıkışından iki şehiri beslemek. Hangi noktadan interneti vermek istiyorsanız, oradan yeni bir hat alacaksınız. Turnet hatları çok pahalı. İstanbul-İzmir arası hat belki 1000 dolar ama Turnet hattı 4000 dolar. Çünkü içinde uluslarası trafik var, herşey var. Dolayısıyla her şehirde 4 katı para verip hat alacaksınız. Gene bir sürü sözleşme imzalıyacak, teminat mektubu vereceksiniz gibi. Bunu bile kabul eden ISP’ler vardı o zamanlar
Ne zaman POP noktaları açmaya başladınız?
Çelebiler: 1998 yılında erişim noktaları açmaya başladık. İlk POP’u Ankara’da açtık. Şu an 10 şehirde varız. Ayrıca İstanbul’da 6 noktada erişim noktamız var. Toplam 16 tane POP’a sayibiz. 1998 yılında ise en fazla 1-2 tane açabilmiştik.
1998 – 1999 yıllarında internet alanına yeni girenler ve bu alandan çıkanları gördük. Bu tarihlerde biz kurumsala kayıyorduk. Ancak KOBİ alanında pazar yeterli büyüklükte olmadığı için, bir yandan da dial-up hizmetleri sürdürdük.
1998 yıllarında internet hizmeti veren, kutu satan birçok ISP bayisi, çeklerini ödeyemez duruma düştü ve yavaş yavaş batmaya başladı. Bu da ISP’lerin işlerini daha zorlaştırdı.
1999 ile 2000 yılı internetin hızla büyüdüğü seneler olarak iz bıraktı. PC satışları artış gösterdi. Kampanyalar canlandı. İxir gibi yeni oyuncular büyük yatırımlarla piyasaya girdi. Vestel PC kampanyasını 1999 yılında başlattı.
Netone olarak bizim PC satışımızı yoktu, finansal destek verme gücümüzde yoktu. Hitap ettiğimiz kitle olan KOBİ’ler ve esnafın, internete yaklaşımı da sınırlı. Ancak düzenlenen kampanyalar sektör için olumluydu. Çünkü daha fazla insanı internetle tanıştırdı.
1997 de unuttuğum bir şey var. İnternet gelişmesinde bence en önemli konu, hizmet anlayışında. Yanılmıyorsam, ilk 24 saat “Call Center – Çağrı Merkezi”ni Turk.net 1996 yılı sonunda başlattı. Rekabet nedeniyle, bu hizmeti, birçok şirket uygulamak zorunda kaldı.
Bu da CRM’in Türkiye’deki ilk başlangıcı olarak kabul edilebilir. Başka sektörleri de etkileyen bir hizmet anlayışı ortaya çıktı. Örneğin beyaz eşya sektöründen, bankacılıktan, otomotive, 24×7 müşteri hizmetleri başladı.
Tüketici memnuniyetinden bahsediliyordu ama bu hizmeti verecek teknolojik alt yapı, asıl Çağrı Merkezleri’nin kurulması ile sağlandı. Hatırlıyorum, araba almak için kuyruklara giriliyordu. Oysa internet hizmeti alan bir kişi, ürün değeri çok düşük olmasına rağmen, 24×7 müşteri hizmeti almaya başladı. Bu gelişme, diğer sektörlerin de bu alanda yatırım yapmasına neden oldu.
Müşteriyi memnun etmek için yeterli altyapı var mıydı?
Çelebiler: Tabi, bu gelişmeler ve rekabetin artması Türk Telekom üzerine baskı kurdu. T. Telekom’da ona göre hizmet anlayışını değiştirmeye başladı. Yavaş ve istemiyerek yapsa bile, telekom alt yapısını buna göre ayarlamak zorunda kaldı. T. Telekom’u artık daha farklı olarak görebiliyoruz. Yeterli mi? Ancak bir değişim gözleniyor. Ürünlerini satmak için broşürler hazırlıyorlar, Bilişim Zirvesi’ne katıldılar. Konferans ve seminerlerde daha etkin olarak rol alıyorlar.
Müşteri temsilcisi olarak, konuyu bilen kişiler yerine bir sekreterin çıkması yanlış olsa da, kafaların değiştiğini gösteriyor. Yavaş yavaş da olsa, Türk Telekom da gelişiyor. Daha iyisini de yapacaktır mutlaka.
İnternet Özel şirketler tarafından faturalanabilen ilk telekom hizmetidir. Ondan önce Türk Telekom, gelir paylaşımı modeli kullanırdı. Türk Telekom’un imzaladığı anlaşmalarda bu belirtilirdi. Telsim ve Türkcell’in faturaları bile Türk Telekom tarafından çıkarılırdı. Bu Türkcell ve Telsim’in 500’er milyon dolarlık lisans ücretlerini ödeyene kadar böyle gitti.
ISS’ler Rekabet Kurulu’na başvurdu. Neden?
Çelebiler: Bizim faaliyet gösterdiğimiz alan internet servis sağlayıcılığı. T. Telekom’un kurduğu TTNet, ISS’ler için bir rakip. Rekabet Kanunu’na göre rakiplerimizin yapabilecekleri, yapamayacakları var. Bu kanunlarla belirlenmiş. Bizim gördüğümüz, T. Telekom’un hakim durumunu kötüye kullanması. İzlediğimiz kadarıyla T. Telekom’da yapılanlar tamamen yasaya aykırı. Bu sorunu dile getirmek için en doğru makam da, Rekabet Kurulu olduğu için başvuruda bulunduk. Türk Telekom artık yeni kanunlarla bir A.Ş. statüsünde. Ses iletişiminde tekeli var. Veri iletişiminde ise tekel statüsünde değil. Eternet alanında da muafiyeti var. Ancak, tekel olduğu alanlardaki gücünü kullanıp, başka alanlarda onları sürdürmeye çalışması, tamamen kanuna aykırıdır. Böyle bir durumu biz kendimiz gördük ve Rekabet Kuruluna başvurduk.
Aşağı yukarı, bir ay kadar önce Telekominikasyon Kurulu ile Servis Sağlayıcılar toplantı yaptı. Genel olarak beklenen mantıklı kırtasiye parası türü bir başvuru ücreti olması ama büyük rakamların olmaması. Bürokrasinin de azaltılması lazım. Ben inanıyorum ki, Telekomünikasyon Kurumu aslında özel şirketleri denetlemek yani regüle etmek için değil, var olan tekel gücüne sahip olan şirketi denetlemek için kurulmuş. Bizi savunurken, bizim de “haklarımız tam nedir, ne değildir” belirlememizde fayda var. TT’un hizmetinin olması lazım çünkü atıl durumdaki bazı hizmetleri özel sektörün vermesi zor. Alt Yapıyı TT’nin kurması lazım.
Telekomünikasyon alanında bundan sonraki gelişmeler ne olacak?
Çelebiler: Telekom sektörünün açılması 2003 yılında kaçınılmaz olarak gerçekleşecek. Özel sektör, yabancı yatırımcılar bu alana girecek. Bu sektörün gelişmesi için, ülkeye faydalı olabilmesi için rekabete açılması gerekiyor. Hükümet için eskiden belki Telekom bir kaynaktı, para kaynağı… Ama artık telekom, para kaynağı olmaktan çok daha önemli bir rolü var. Tamamen ülkenin kalkınma ve gelişmesinde kilit rol oynuyor. Bütün bilgi teknolojilerini bizzat etkiliyor. Bence artık geri dönüş imkansız. Tabi bu yolculuk çok rahat geçmiyecek. Hiçbir ülkede rahat geçmemiştir.
Wireless çözümleriniz var mı?
Çelebiler: Wireless çözümler KOBİ’ler için yok. Ancak otel gibi kapalı alanlarda olabiliyor. Onun dışında organize sanayi bölgelerinde olabilir. Şu anda, Maslak’ta iş merkezinden bu hizmeti veriyoruz. Bütün katlara direkt olarak bağladık. Bunu yeni bir cihaz ile yaptık. Hosting ve hosting hizmet çeşitleri önde gelen çalışmalarımız.
LRE (Long Reach Ethernet – Ethernet Ağı) teknolojisini uygulamaya başladık. Plaza ve iş merkezlerine önemli maliyet avantajları ve yüksek performansta sağlıyor. LRE teknolojisini, Maslak’ın en büyük iş merkezlerinden Beybi Giz Plaza’da kullanılmaya başlandı.
BeybiGiz Plaza’da yer alan 12 firmanın, ayrı ayrı, 15 Mb/s’e varan hızlar üzerinden, direkt olarak İnternet bağlanabiliyor.
LRE teknolojisi ile, bilinen iki tel telefon kablosu üzerinden 1.5 km uzaklığa kadar 15 Mb/s’e kadar ethernet trafiği taşınabiliyor. Tamamı ile switch şeklinde çalışan bu cihazın bir diğer önemli özelliği de sistem için kurulum ve kullanım kolaylığı; data hattının kurulumu için ofiste iki bakır tel üzerinden çalışan basit bir telefon hattı olması yeterli.
Kurumsal bağlantılarınız arasında neler var?
Çelebiler: Kurumsal İnternet hizmetleri arasında internet bağlantısı, KOBİ internet bağlantısı, LAN, Multilink PPP, DSL, sanal özel ağ (VPN, dial VPN), sunucu kiralama, sunucu barındırma, ağ güvenlik hizmetleri, web barındırma, e-posta barındırma hizmetleri yanı sıra sanal ISS hizmetlerini sayabilirim.