CHP Bilgi ve İletişim Teknolojilerin Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, son günlerde Londra merkezli veri analiz şirketi Cambridge Analytica’ya yönelik kamuoyuna ve medyaya yansıyan iddialara ilişkin olarak Başbakan Binali Yıldırım tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi verdi.
CHP’li Adıgüzel’in konuya ilişkin açıklaması şöyle:
Son dönemde özellikle ABD Başkanlık seçimlerinde Başkan Trump’a verdiği danışmanlık hizmeti ve İngiltere’deki Brexit referandumunda yürüttüğü kampanya ile adından söz ettiren şirket, bugünlerde Facebook’ta 50 milyon kullanıcının profiline ait verileri usulsüz kullanmak suçlamaları ile karşı karşıya. Şirketin eski çalışanlarından Christopher Wylie, Cambridge Analytica’nın 50 milyon Facebook kullanıcısının verilerinin usulsüz bir şekilde topladığını ifade ederken, bu verilerin özellikle seçmenlerin siyasi tercihlerini etkilemek amacıyla kişiye özel hazırlanmış siyasi propaganda mesajları için kullanıldığına dikkat çekiyor.
“AKP, Cambridge Analytica ile mi Çalışıyor?”
Bu noktadan hareketle, iddialara konu olan Cambridge Analytica’nın Türkiye ile bağlantısının olup olmadığının ivedilikle araştırılması ve kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmektedir. Özellikle, patlak veren skandal öncesinde, AKP’nin 2019 seçimleri için Cambridge Analytica ile anlaştığı yönünde çeşitli platformlarda yer alan haberler ve iddialar göz önünde bulundurulduğunda, Hükümet kanadının şu sorulara ivedilikle yanıt vermesi gerekmektedir:
AKP’nin 2019 seçimleri için bahsi geçen Cambridge Analytica şirketi ile anlaştığı, bu şirketten danışmanlık hizmeti alacağı yönündeki iddialar doğru mudur? Eğer doğru ise, milyonlarca insanın kişisel verilerini, siyasi ve ticari amaçlar için usulsüzce kullanmakla suçlanan bir şirket ile yapılan anlaşmadan geri adım atılacak mıdır?
Siyasi partiler, elbette propaganda yapma hakkına sahiptir. Ancak bu hakkın vatandaşların kişisel haklarının ve verilerinin gasp edilerek, Cambridge Analytica örneğinde olduğu gibi usulsüzce toplanan veriler üzerinden yapılması kabul edilemez.
“Şirketin Türkiye Bağlantısı Araştırılsın”
Türkiye’de kişisel verilerin korunmasına ilişkin var olan sıkıntılar ve endişeler göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu şirketin Türkiye ile bağlantısının araştırılması ayrı bir önem kazanmaktadır. Şirketin, Türkiye’deki vatandaşlara yönelik siyasi veya ticari amaçlı herhangi bir veri toplama çalışması yapıp yapmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
“Kişisel Veriler Kanunu’nun Güncellenmesine İhtiyaç Var”
Öte yandan, 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun yetersizliği ve bu yetersizliği sebebiyle güncel ihtiyaçlara cevap vermediği ortadadır. 6698 sayılı Kanun’un Avrupa Birliği’nin 1995 tarihli regülasyonunu referans aldığı düşünüldüğünde, ilgili mevzuatın günün ihtiyaçlarına göre güncellenmesi gerekmektedir. 1995 yılından bu yana dünyada bilgi teknolojilerinin dönüşümü bakımından bir çağ atlandı. En basitinden, 1995 yılında Facebook, Twitter, Youtube ya da en basitinden Google bile yoktu. Bu kapsamda, mevzuatın güncel ihtiyaçlara da cevap verecek şekilde yeniden revize edilmesi, AB’nin 2016 yılında yayımlanan yeni regülasyonu ile uyumlu hale getirilmesine yönelik çalışma yapılması gerekmektedir.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak : “Büyük Veri Analizi Şirketleriyle, Kamu Kurumları Arasında İlişki Var mı?”
Diğer yandan benzer bir soru önergesi daha geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, büyük veri analizi teknolojisi kullanılarak seçmen davranışlarının manipüle edilmesinin, demokrasilerin bekasını tehdit ettiğini belirtti. Türkiye’deki kamu kurumları ile yerli ya da yabancı ‘büyük veri analizi’ şirketleri arasında ticari bir ilişki olup olmadığını sordu.
Öztrak, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması talebiyle verdiği soru önergesiyle, dünyayı sarsan Facebook skandalını TBMM gündemine taşıdı. Sosyal paylaşım sitesi Facebook kullanıcılarının kişisel verilerinin, bir ‘büyük veri analiz şirketi’ tarafından, ABD’deki seçimlerde ve İngiltere’deki AB’den ayrılma referandumunda, seçmen tercihlerini etkilemek amacıyla kullanıldığını hatırlatan Öztrak, soru önergesinde şunları belirtti:
YENİ SORUNLAR DOĞURUYOR
Bu skandal başta ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği’nde kişisel veri güvenliği, bu güvenliğin sınırları ve veri paylaşımının etik boyutuna yönelik yeni tartışmaları tetiklemiştir. Kuşkusuz içinde bulunduğumuz internet çağı ve hızlanan teknolojik gelişmeler “büyük veri analizi” konusunda yeni ufuk ve imkanlar sunmaktadır. Ancak bu yeni imkanlar aynı zamanda dünya demokrasileri için yeni sorunlar anlamına da gelmektedir.
DEMOKRASİLERİN BEKASINI TEHDİT EDİYOR
Büyük veri analizi teknolojisinin seçmen davranışlarını manipüle etmek amacıyla kullanılması, seçimlerin adil ve eşit koşullarda yapılmasını engelleyecek yeni bir sorundur.
Diğer taraftan, bu teknolojilerin ülkelere başka ülkelerin demokratik süreçlerini etkileme ve yönlendirme imkanını sunması da ayrıca önemlidir. Nitekim Rusya’nın ABD’deki son başkanlık seçimlerini bu tür teknolojileri kullanarak yönlendirdiğine dönük ciddi iddialar bulunmaktadır.
Bu iddiaların bir kısmı ABD’de soruşturulmaktadır. Demokrasilerin bekasını tehdit eden bu yeni sorunla nasıl mücadele edileceği konusunda devletlere, parlamentolara ve tüm siyasi aktörlere ciddi sorumluluk düşmektedir.
KAMU KURUMLARININ ANLAŞMASI VAR MI?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, Başbakan Yıldırım’a şu soruları yöneltti:
“Türkiye’de ‘büyük veri analizi’ işiyle uğraşan kaç şirket vardır?
Türkiye’deki kamu kurumları yerli veya yabancı büyük veri analizi şirketleriyle iş yapmakta mıdır? Bu şirketlerle kamu kurumları arasında yapılan bir ticari anlaşma varsa, bu anlaşma hangi amaçla yapılmıştır?
Kişisel Verileri Koruma Kurulu (Kurul) bu şirketlerin, kişisel verileri işleyerek ve/veya analiz ederek müşterileri için siyasi sonuçlar yaratmaya dönük yönlendirme yapıp yapmadığı konusunda her hangi bir denetleme yapmış mıdır?
Başka ülkelerin Türkiye’de de bu teknikleri kullanarak yaptıkları siyasi yönlendirme vakaları Kurul veya diğer ilgili kamu kurumları tarafından tespit edilmiş midir?”