Adını Sun Yat-sen Üniversitesi’nden alan, en büyük Çin oşinografik araştırma ve eğitim gemisi, 28 Ağustos Cuma günü Şanghay’da hizmete girdi. Gemi, Çin Devlet Gemi İnşaat Limited Şirketi’ne ait Jiangyan tersane grubundan ayrıldı.
114,3 metre boyunda ve 19,4 metre genişliğinde olan gemi tüm dünya denizlerinde yol alabilecek kapasiteye sahip. Azami 16 deniz mili deneme hızı yapabilen geminin 15.000 deniz mili menzili var. Bu yeteneği, ona 60 günlük seferleri 100 kişilik mürettebat ile gerçekleştirme olanağı sağlayacak.
Tasarımı yapan ekibin şefi Wy Gang, araştırma ve eğitim gemilerinin dünyanın en kapsamlı seyahat, en güçlü bilimsel kapasiteye ve aynı zamanda Çin’in de en yenilikçi dizayna sahip gemisi olduğunu açıkladı.
Söz konusu gemi aslında bir tür “denizde yüzen büyük bir laboratuvar” olarak da nitelenebilir. Yapım sürecinin baş mühendisi Zhang Wenlong, geminin, mevcut 760 metrekarelik laboratuvar dışında, taşınabilir 10’dan fazla konteyner-laboratuvar da barındırabileceğini açıklıyor.
Öte yandan, güvertede helikopterlerin ve insansız hava araçlarının inip kalkabileceği bir platform bulunuyor. Bu da, geminin taşıma kabiliyetini ve etkinliğini artırdığı gibi ayrıca bilimsel araştırmaya ilişkin gözlem kapsamının genişlemesini sağlıyor.
Üstelik, içinde bulunan ileri araştırma ekipmanı, bilim insanlarına, elde edilen örnekleri ve verileri gemide ve anında işleme ve teste tabi tutma olanağı veriyor. Söz konusu geminin inşa projesi 28 Ekim 2019 tarihinde başlatılmış olup 2021 yılının ilk yarısında tamamlanıp ilgili üniversiteye teslim edilecek.
Guangzhou’da yerleşik Sun Yat-sen Üniversitesi Güney Çin Denizi’nde araştırmalar yürütmekte. 1928’de Xisha Adaları’nda yapılan ilk Çin bilimsel araştırma da bu üniversite araştırmacıları tarafından gerçekleştirilmişti.
Çin Bilim Akademisi’nden bilim insanı Chen Dake, tören sırasında şunları söyledi;
“Biz, insanlar okyanusları uzaydan daha az tanıyoruz; bunun da nedeni bu alandaki keşif ekipmanı ve yetenek eksikliğimizdi. Şimdi hizmete girecek olan gemi, dolayısıyla, okyanusların keşfi, tanınması ve korunması yolunda söz konusu eksikliği giderecek ve bu alanda önemli bir rol oynayacaktır”
