Bu yazının ilk bölümünü Coşkunoğlu; Ulusal Bilişim Stratejisi Belirlenmeli başlığı altında okuyabilirsiniz.
turk-internet.com : Adalet Bakanlığına verdiğiniz soru önergesinde hangi sorular yer alıyor?
Osman Coşkunoğlu : Bir yıl önce “Ulusal Yargı Projesi” bağlamında, Adalet Bakanlığınca yargıçlarımıza Toshiba marka dizüstü bilgisayarlar dağıtıldı. Sayın bakana bu bilgisayarların alınmasına kimin nasıl karar verdiğini, hangi finansman kaynağıyla, nereden ve hangi anlaşmalarla satın alındığını soruyorum. Ayrıca bu bilgisayarların bugünkü fiziksel ve kullanım durumunu, bakım ve güncellemelerinin kimin nasıl yaptığını soruyorum.
Yargıçlarımıza dağıtılan bilgisayarların kullanımından elde edilen bir yıllık deneyimi ve birikimi bilirsek, bundan sonraki kamu satınalma ve dağıtım kararlarında daha rasyonel olunabilir diye düşünüyorum.
Örneğin, yargıçların ciddi bir eğitimden geçmeden bilgisayar sahibi olmuş olmasının sonucu olarak, yargıçların birçoğunun bu bilgisayarları bir daktilo gibi kullanmakla yetindiği gibi duyumlar alıyorum. Örneğin, bakım, onarım ve güncelleme konularında yargıçların kendi kaderleri ile başbaşa bırakıldıkları için zor durumda kaldıkları duyumunu alıyorum.
turk-internet.com : Sorularınız arasında “neden masaüstü sistemler tercih edilmedi” şeklinde bir ifade var. Bu konuda basında “Dizüstü bilgisayarları lüks bulduğunuz” şeklinde yorumlar çıktı. Gerçek amacınız lüks mü demekti?
Osman Coşkunoğlu : Bazı yanlış anlamalar oldu. Dizüstü bilgisayarları yargıçlara veya öğretmenlere lüks gibi gördüğümü sananlar oldu. Oysa, ben sadece seçeneklerin daha çok olmamasının nedenini sorguluyorum. Neden dizüstü yanında masaüstü seçeneğinin de sunulmadığını soruyorum. Bazıları masa üstünü tercih edebilirdi.
turk-internet.com : Adalet Bakanlığı sorularınız içinde “1 yıl önce hakimlere verilen bilgisayarlar içinde hala kullanılabilir durumda olanlar” şeklinde bir ifade var. Bununla neyi kastettiniz?
Osman Coşkunoğlu : Dizüstü bilgisayarları daha naziktir. Ayrıca, baştan satınalma ihalesi yapıldığı sıra, bilgisayarı satan firma ile bakım, onarım ve güncelleme konularında bir anlaşma imzalanmadığı için, bir süre sonra eski model bir dizüstünün bakım, onarım ve güncellenmesi zor, pahalı ve hatta imkansız hale gelebilir.
Üstelik, Adalet Bakanlığının dağıttığı bilgisayarı alan yargıç bunu kendi zimmetine geçirmek zorunda olduğu için, tüm bu işlerden kendisi sorumludur. Birçok yargıç ya masraftan ya zorluktan kaçınmak ihtiyacıyla, ya da bilgisinin yetmemesi nedeniyle, haklı olarak bilgisayarı rafa kaldırabilir.
İşte bu durumun bir yılda olup olmadığını sorguluyorum. Amacım, bu uygulamanın ortaya çıkardığı deneyimlerin kaybolmaması ve bunların bir birikimi ile bundan sonraki kararların daha rasyonel olmasını sağlamaktır.
turk-internet.com : Sorumu bir de şöyle tekrarlayayım “Ulusal Yargı Ağı” projesi kapsamında ve “MEB projesinde” öğretmenlere dizustu bilgisayarlar verilmesini hangi açılardan eleştiriyorsunuz?
Osman Coşkunoğlu : Aslında eleştirmiyorum. Sadece, neden “ya dizüstü ya da hiç” gibi
sınırlı bir seçenek sunulduğunu soruyorum. Neden masaüstü bilgisayar seçeneğinin sunulmadığını merak ediyorum. İkisinin de avantaj ve dezavantajları olduğunu biliyoruz, birisi kesin üstündür demek mümkün değil. Bırakalım öğretmen kendisi karar versin hangisi kendi koşulları ve ihtiyaçları için daha elverişli.
Bu yazının devamını Coşkunoğlu; Açık Kaynak Sistemler Seçenek Olamaz mıydı? başlığı altında okuyabilirsiniz.