İnternet’i iyi kullananların hayatlarında artık “blog”lar var. Ya kendi açtıkları, ya da takip ettikleri bloglar, alıştığımız geleneksel medyanın değişimine yol açmaya başladı.
Ama okuyucularımız arasında “blog tam olarak ne yapar?” diye soranlar da var. İşte size bugün bu sorunun cevabı bir röportaj sunuyoruz.
İsmiyle aynı adı taşıyan adreste blog yazan Davut Topçan ile tanışmam, Blog Ödülleri’09[1] sayesinde gerçekleşti. Blog yazmaya 2007 yılında, şu anda ikinci kez savaşım verdiği kanserle ilk mücadelesiyle birlikte başlayan Topçan, sayfalarını doğal olarak kanser ve nasıl yenilebileceği konularına ayırıyor. Bir taraftan da Herseyeragmenyalnizdegiller.com ile kanser hastalarına destek veren Topçan, evlerinde tedavi gören hastaların çektikleri yalnızlığı ortadan kaldırmayı ve onlara moral vermeyi arzuluyor. Topçan ile Blog dünyasını konuştuk.
turk-internet.com; Sizi tanıyabilir miyiz?
Davut Topçan : Adım Davut Topçan. Ocak 1981 tarihinde Manisa’da dünyaya geldim. Bir sigorta şirketinde çalışıyorum. 2007’nin Eylül ayından beri profesyonel kanser hastasıyım.
Artık, ben buna profesyonel diyorum, çünkü bir kere yendim bu hastalığı şu anda ikinci kez yenmenin eşiğindeyim. Altıncı kemoterapiden sonra tomografiler çekildi. Tahliller çok iyi gidiyor. Tümörlerde yüzde 40 civarında bir küçülme gördük. Bu, vücudumun, aldığım kemoterapiye cevap verdiği anlamına geliyor.
turk-internet.com; Blog işine girmenizde bunun büyük payı var duyduğuma göre?
Davut Topçan; Aynen öyle. Blog yazmamda bunun çok büyük önemi var. 2007 yılının eylül ayında bir cuma günü, Amerikan Hastanesi’nin, Onkoloji Bölümünde yatarken mide kanserine yakalandığımı öğrendim. Doktorlar, hiç vakit kaybetmeden ameliyata almak istediler.
Ailem uzakta, Manisa’da olduğu için herşeyi tek başıma öğrendim. Aileme, haber verdim. O gün, ölümün soğuk yüzünü gördüğüm gündü. Ablamla baş başa dertleşirken, “acaba, yeğenim büyüdüğünde benim gibi bir dayısı olduğunu hatırlayacak mı?” şeklinde bir soru sordum.
Tabii, o günün atmosferinde çok duygusal anlar yaşandı; gözümüzden yaşlar süzüldü. Kanser, fazla yayılmadığından sadece midemi ve dalağımı aldılar. O ameliyattan beri yazıyorum.
turk-internet.com; Neler yazıyorsunuz?
Davut Topçan; Kafamın içerisinde ne varsa yazıya dökmeye başladım. Bilgisayarla ilgili bildiklerimi; kanser konusunda bildiklerimi. Onkoloji Bölümünde tedavi görürken karşılaştığım hastalarla alternatif tedavi yöntemleri üzerine sohbet etme, onları dinleme fırsatı buldum.
İkinci kez kansere yakalanınca bu konuyu bir araştırayım; doğru mu yoksa değil mi bir öğreneyim istedim.
Amerika’da, oldukça tanınan Livingston isimli bir kişi var. Buna, e-postalar gönderdim, çeşitli sorular sordum. Hücre tedavilerini araştırdım. Bunların kanıtlanmış olmadığını gördüm. National Cancer Institute denilen, dünyanın önde gelen kanser enstitüsünün bu ve benzeri alternatif yöntemleri onaylamadığını tespit ettim. O yüzden de bu tür şeylere inanmadım.
Dikkati çeken bir başka nokta da, alternatif tıbbı gösteren kişilerin modern tıp yöntemlerine çamur atmaları. Türkiye’de, biriyle tanıştım. Ortaokul mezunuydu. Tıp doktorlarına çamur atıyordu. “Kemoterapiyi bırak ben seni 15 günde iyi ederim.” gibi şeyler söylüyordu.
Bu şahsı da deşifre ettim. Bana, bu işi bırakacağına söz verdi, ama bilemiyorum tabii ki. Bir kanser hastası gelip, onu okur ve bu saçma sapan yöntemlerin boş olduğunu öğrenirse benim için “kar”dır diye düşünüyorum.
Bu röportajın devamını Davut Topçan; Blog Denilen Şey Makale Tadında Olmalı – 2 başlığı altında okuyabilirsiniz.
[1] Kanser Hastası’ndan.. Elektronikçi’lere.. Blogger’lar Biraradaydılar..