Devletin Küçülmesi Konusunun Güncelliği
Şu günlerde Devletin küçülmesi konusu güncelliğini koruyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkabilmesi için bütçe açıklarının kapanması önem taşıyor. Bütçe açığı, gelirleri artırarak ve/veya giderleri kısarak kapatılabileceğine göre, IMF kaynaklı Devletin küçültülmesi önerisini doğal karşılamak gerekir. Ancak bu işin sonuçlarının geniş toplum kesimlerini ilgilendirmesi nedeni ile yansımaları da büyük oluyor. Özellikle çalışanlar açısından emekli olmak veya işini kaybetmek korkusu, ekonominin durma noktasına geldiği ve işsizliğin arttığı bu günlerde toplumsal huzursuzlukların artmasına neden olmaktadır.
Biraz Geçmiş Hakkında Bilgi
Aslında Devletin küçülmesi yıllardır konuşulan konulardandır. 1971 yılındaki askeri girişimden sonra kurulan bürokratlar hükümetinin de gündeminde olan bir konuydu. Ancak o günlerde olayın adı, küçülme değil, “re-organizasyon” idi. Bu amaçla bir komisyon da kurulmuştu. Yapılan çalışmalar sonunda bir takım raporlar yazıldı ama, rafta kaldı ve dişe dokunur bir sonuç çıkmadı.
Daha sonra Özal zamanında Devletin çarklarının yavaş dönmesinden dolayı, bazı uygulamalarda (örneğin pasaport işlemlerinde) iyileştirmeler yapılması amacıyla küçük çaplı re-organizasyon girişimleri olmuştu. Ama bunların da devamı gelmedi.
Dikkat edilirse, bu girişimlerde amaçlar birbirinden farklıdır.
Neden Küçülmeli? Amaç Ne Olmalı?
Devlet küçülmeli. Ama amacı doğru ortaya koyarak buna uygun bir model seçilmelidir. Amaç ne olabilir?
Amaç yalnızca tasarruf olabilir.Bu durumda devletin küçülmesine gerek olmayabilir. Çeşitli şekillerde tasarruf yapılarak önlemler alınabilir. Son zamanda hükümetten gelen açıklamalarda amacın bu olduğu anlaşılıyor. Bu doğrultuda emeklilik özendirilerek personel sayısının azaltılması, bazı ara birimlerin kaldırılması, bazılarının birleştirilmesi gibi önlemlerin yürürlüğe konulacağı söylenmektedir. Bu önlemler kısa bir süre içinde yararlı olabilir. Ama uzun sürede amaca uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Amaç Devletin daha etkin, verimli çalışan bir yapıya kavuşturulması olabilir. Devletin küçülmesindeki asıl amacın da bu olması gerekir. Böyle bir çalışma başarılabilirse, Devlet küçük, fakat çevik ve daha etkin bir devlet olabilir. Böylece Devlet, işlevlerini daha hızlı yerine getirebilir, hizmetlerinde verimliliği sağlayabilir. Bunun sonucu, doğal olarak Devlet giderlerinde çok önemli miktarda tasarruf da sağlanacaktır. Amacın bu şekilde ortaya konulması, ilkini de içermesi anlamına gelmektedir. Türkiye için gerekli olan da bu yaklaşımdır. Bu daha zor, daha uzun süreli, daha köklü değişiklikler içeren bir süreçtir. Ama yapılması gereken de budur.
Böyle zor bir dönüşüm sürecini IBM Şirketi yaşadı. 90’lı yılların başında, değişen Pazar koşullarına ayak uydurabilmek için IBM çok köklü bir değişim kararı aldı. Dünya çapında 400 bin olan personel sayısını, kimini emekli ederek, kimini işten çıkararak 200 bine indirdi. Bazı alanlarda faaliyet gösteren birimlerini kapattı. Bazı alanlarda daha çok odaklanmaya karar verdi. Organizasyon yapısını değiştirdi. Konu temelinde dikey örgütlenmeye gitti. Ülke şirketlerinin yapısı da genel yapıya uyduruldu. Böylece yıllardır hantallaşan yapısını, pazarın isteklerine daha hızlı yanıt verebilen bir yapıya dönüştürdü. Benzer bir çalışma neden Türkiye Devleti için yapılmasın?
8. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda “Kamu Hizmetlerinde Etkinliğin Artırılması” başlığı altında “Kamu Yönetiminin İyileştirilmesi ve Yeniden Yapılandırılması” alt başlığı altında 1837. maddede bir önlem getirilmektedir: “Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasında verimlilik, etkinlik ve tutumluluğun dolayısıyla da performansın artırılması; kamu kurum ve kuruluşlarında görev ve teşkilat yapıları arasında uyum sağlanması, gerekli sayı ve nitelikte personel istihdamı, personelin bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında eğitiminin sağlanması, çalışanların performansını etkin bir şekilde ölçen bir sisteme kavuşturulması, yetki devri ve esneklikle beraber hesap verme sorumluluğunun ve yönetsel saydamlığın güçlendirilmesi; kamu yöneticilerinin ve çalışanlarının politika ve strateji oluşturma kapasitesinin geliştirilmesi ve kamu hizmetlerinin sunumunda kalite anlayışının ve bu amaca yönelik yönetsel yöntemlerin yerleştirilmesi temel ilkeler olacaktır.”
Buradan anlaşılıyor ki, IMF ’nin önerisinden de önce Devletin yeniden yapılanması benimsenmiş ve plana girmiş bulunmaktadır. Gerçi bir konunun plana girmesi onun uygulanacağı anlamına gelmiyor. Bir çok konuda böyle olduğunu gördük. Umarım bu defa tersi olur ve Devletin yeniden yapılandırılması çalışması gerçekleştirilir.
Nasıl Küçülebilir?
Devlet küçülsün diyoruz ama, nasıl küçülebilir? Eğer böyle bir çalışma yapılmaya karar verilirse, iki temel anlayışın (paradigma) değişmesi gerekmektedir.
- “Önce devlet” anlayışı yerine “önce yurttaş” anlayışı hakim olmalı. Yani şu anda geçerli olan “Esas olan devlettir, yurttaşlar da devlet için vardır, devlet için çalışır.” anlayışı terk edilmelidir. Devlet hizmetlerini yurttaşlarını mutlu edecek biçimde yerine getirmek durumundadır. Yeniden yapılanmada bu temel anlayış hakim olmalıdır.
- Devletin işleyişine etki eden bir diğer temel anlayış ise; her düzenlemede “Yurttaşların birer potansiyel suçlu” olarak öngörülmesidir. Bu anlayış çerçevesinde Devlet uygulamalarında yurttaşların suç işlemelerini önleyecek mekanizmalar (denetimler, bürokratik adımlar, vb. gibi) geliştirmektedir. Bu anlayış Devletin işleyişini yavaşlatma, hizmetin maliyetini artırmakta ve de yurttaşlarını mutsuz etmektedir. Bunun tam tersi bir anlayış geçerli olmalıdır. Devlet bütün yurttaşlarını dürüst ve iyi niyetli kabul etmelidir. Verdiği hizmetlerde ve buna yönelik mevzuatında yurttaşına daha iyi hizmet götürme anlayışı hakim olmalıdır. Bu hoşgörü ortamında bunu kötüye kullanıp suç işleyenler olabilir. Onlar da yakalanıldığında en ağır cezalara çarptırılmalıdır. Bugün yapıldığı gibi, kötülerin suç işlemesini önlemek adına iyiler hayatlarından bezdirilmemelidir.
Stratejik Yaklaşım
Devletin küçülmesinde uygulanacak stratejik yaklaşımın da belirlenmesi gerekmektedir. Nasıl bir stratejik yaklaşım uygulanabilir? Şu iki temel yaklaşımdan biri veya her ikisi de uygulanabilir:
- Yukarıdan aşağıya: Devlet yaptıklarına genel olarak bakmalı ve yapması gereken temel işlevleri belirlemelidir. Bunun dışında kalanları sivil toplum kuruluşlarına ve/veya özel sektöre bırakmalıdır. Böylece gereksiz birimlerden ve bunların getirdiği yükten kurtulmuş olacaktır. Örneğin sağlık hizmetlerini özel sektöre devretmeye karar verir ise, bununla ilgili birimlere devlet yapısı içinde gerek kalmayacaktır.
- Aşağıdan yukarıya: Bu yaklaşımda da devlet yapacağı bütün iş süreçlerini gözden geçirmeli, bunları en etkin ve verimli biçimde nasıl yapabileceğine (business process re-engineering) bakmalı ve bu süreçleri yeniden tanımlamalıdır. Bu uzun süreli bir çalışmalıdır. Ama mutlaka yapılmalıdır. Ancak bunun sonucunda devlet küçülmüş, hizmetlerinde etkinlik ve verimlilik kazanmış olacaktır. Bu çalışmanın sonucu ortaya çıkacak yeniden yapılanma devletin gerçek anlamda küçülmesine olanak sağlayacaktır.
Şu anda kamu yönetiminde yapılan uygulamalar arasında bir eşgüdüm yoktur. Mükerrerlikler vardır. Bunun sonucu olarak maliyetler yüksek, iş akışı yavaştır. Türkiye Bilişim Vakfı’nın 2000 yılında yayınladığı “Ulusal Birey Bilgi Sistemi” başlıklı raporda, bu konu geniş bir biçimde ele alınmıştır. Raporda kamu uygulamalarına bütünleşik bir açıdan bakıldığında yapılabilecek tasarruf 10 milyar $ olarak ifade edilmektedir.
İlkeler Ne Olmalı?
Böyle bir yapılanmada hangi ilkeler göz önünde bulundurulmalıdır?
- E-Devlet anlayışı hayata geçirilmeli: Bilgi toplumu olma yolunda ilerlerken, şu günlerde gündemde olan eAvrupa+ Eylem Planı kılavuz olarak alınabilir. Burada belirtilen tüm hizmetler ağ üzerine taşınmalı ve devlet elindeki bilgileri yurttaşlarıyla paylaşmalıdır.
- İş süreçleri yeniden tanımlanırken bilişim teknolojilerine dayanmalı: İlgili hizmetin en kolay, en ucuz nasıl yapılacağı belirlenmelidir. Bu süreçlerde BT etkin bir biçimde kullanılmalıdır.
- Devlet hizmetlerine bütünleşik bir açıdan bakılmalı: Devlet tek bir birim gibi düşünülmelidir. Böylece mükerrerliklerin önüne geçilebileceği gibi, hizmetin yerine getirilmesindeki maliyetler de büyük oranda azalacaktır.
Nasıl Hayata Geçebilir?
Böyle geniş kapsamlı ve uzun soluklu bir çalışmanın gerçekleştirilmesi Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ortamda çok gerçekçi görünmeyebilir. Ancak mevcut koalisyon hükümeti AB’ye uyum konusunda, anayasa değişikliği gibi, zor olan bir takım adımları da atmayı başarmıştır. Böyle bir çalışma nasıl hayata geçirilebilir, diye bakıldığında yeniden yapılanmanın yanı sıra, bağlayıcı mevzuatın yeniden düzenlenmesi ve Devlet memurlarının eğitilmesi gerekmektedir. Bu eğitim kapsamında hem yeniden tanımlanan uygulamaların nasıl yapılacağı konusunun yanında, yukarda açıklanmaya çalışılan temel anlayış değişikliklerini benimsemeleri ve içlerine sindirmeleri ele alınmalıdır.
Sonuç
Devletin küçülmesi çoğu kimse için farklı çağrışımlara neden olabilir. Burada devletin küçülmesinden benim kişisel olarak ne anladığımı açıklamaya çalıştım. Bu çok önemli bir konudur ve önemine uygun bir şekilde ele alınmalıdır. Bu yazıda açıklanmaya çalışılan görüşler doğrultusunda bakıldığında Devletin küçülmesinden çok Devletin yeniden yapılanmasından söz etmek daha anlamlı olmaktadır.
Tuncer Üney kimdir? görmek için tıklayınız