1980’lerin önemli bir yönetim kitabı “Peter’in Reçeteleri” başlığını taşıyordu. Kitap “Herkes kendi Yeteneksizlik Düzeyini bilmelidir” şeklinde bir tez işliyor. Amazon’a göre konusu şöyle;
“Peter’in Reçeteleri, bürokrasilere ve hiyerarşilere karşı savaşma ve savunma yollarını açıklıyor. ‘Peter İlkesi’ne göre, zaman içinde her görev onu yapmakta yeteneksiz görevlilerce doldurulma eğilimindedir. Tabii yeteneksiz kişiyi hemen yerinden çekip atmak da mümkün değil.”
Durup dururken neden Peter’in Reçetelerini hatırladım derseniz, birisi benim başımdan, diğeri bilişim hukuku Avukatı Mehmet Ali Köksal’ın başından geçen 2 olay tam bu kitapta yer almayı hakeden türden.
Başka deyişle, ağustos 2022 itibariyle 60 milyondan fazla kullanıcısı olduğu kaydedilen e-Devlet’i geliştirenlerin vizyonunun nasıl eksik kaldığını, dijital (sayısal) devrimler çağında hala kör bürokrasiye ve aptallığa mahkum olduğumuzu görmek üzücü. Devlet görevlilerin çoğunluğunun –hele içinde bulunduğumuz iktidar zamanında– bulundukları görevin imkanlarını kullanmaktan başka bir şey yapmadıklarını ve görevlerini iyi yapmak gibi bir çabaları olmadığını görünce, Peter’in “görevler yeteneksiz görevlilerce doldurulma” şeklindeki ifadesine katılmamak mümkün değil.
Bunları anlatalım;
Bölümümü Bulamayan İTÜ, İlla Lisans Diploması Diyen İstanbul Üniversitesi
Birinci hikaye benim yaşadığım bir tecrübe. Bilgilerimi tazelemek için İkinci Üniversite denilen şeye kaydolmayı düşündüm. Bunun için diplomanızı e-devlet üzerinden sağlayabiliyorsunuz. Ne kadar da harika?
Ama o da nesi, e-Devlet YÖKSİS sayfasından online olarak diplomamı sisteme eklemeleri için talepte bulunduğum İTÜ öğrenci işlerinden ses çıkmadı. Oysa sınıf arkadaşım olan eşim benden önce başvurduğunda 1 gün içinde işlemi tamamlanmıştı.
4 gün bekledim, sonra ikinci kere başvurdum. Bir yandan da mail attım. 2 gün sonra bir hanım aradı ve YÖK’ün benim mezun olduğum bölüme (Nükleer Yüksek Mühendislik) ait bir ID tanımlamadığını söyledikten sonra, bu belgeyi veremediklerini söyledi.
Sordum; “ne yani ben mezun mu olmadım?, neden veremiyorsunuz anlayamadım”.
Bunun üzerine başka başka adlar altında şu olur mu, bu olur mu gibi abuk cümleler söyledi. Arayan hanım arkadaşa, “peki geçen hafta eşime nasıl verdiniz?” diye sordum. Bakayım dedi, daha sonra işlem sessizce tamamlandı.
“Hah diploma e-Devlet üstüne geldi, şimdi başvurabilirim” sanıyorsunuz di mi?
2.Üniversite için başvuru yapmayı düşündüğüm İstanbul Üniversitesi’nin Aksis sayfasında kullanıcı açtım. Bu kullanıcı ile başvurumu yaparken, ilgili sayfada seçim yapmak için e-Devlet sitesinden diplomamın gözükmesi lazım ama gözükmüyor.
Aksis’in bir sorun çözüm merkezi var. AUZEF Çözüm Merkezi adını taşıyan buraya Aksis kullanıcı bilgilerimle girmeye çalıştığımda, “böyle bir kullanıcı yok” diye abuk bir mesaj aldım (inşallah gelecek kaygısı içindeki üniversiteye yeni giren gençler bunları yaşamıyordur).
Bu sefer telefon ettim. Çıkan hanım bir süre işi yokuşa sürdü. Israr edince, giriş yapamadığım kullanıcı login sayfasının altında bulunan mail işareti ile mail atabileceğimi söyledi. Yani çözüm merkezine hala girememiş durumdaydım. Bir sistemin şurasında işleyen ama burasında işlemeyen kullanıcı hesabı. Gerçekten de garip.
Maili attıktan 1 gün sonra aradım ve cevap dönülmediğini söyledim. Bir süre yine yokuşa sürüldükten sonra en son şu numarayı arayın denildi. Ancak o numara cevap vermedi. Tekrar operatör numaraya döndüğümde ise, çözüm bulamayacaklarını, orada ne varsa o olduğu vs gibi bir şeyler söylendi. Ben de “güzel hikaye, tam gazetecilik için uygun” diye cevapladım. Bunun üzerine kısa süre sonra beni bir görevli aradı ve diplomamın lisans değil, yüksek lisans olduğu için gözükmediğini söyledi.
Gülerek dedim ki, “yüksek lisans diplomam olduğuna göre, lisans diplomam da olmuş olması gerekmiyor mu?” Yok illa lisans diploması gerekli imiş (neden ki?)
Peter’in reçetelerindeki ilk hikayelerden birisi, ABD’de bakanlığa başvuran bir öğretmene gönderilen geri cevapta “mektubunuzun içinde cevap göndermemiz için gereken pul olmadığı için cevap veremiyoruz” denildiğini anlatarak, bürokratik beceriksizliğe örnek verir. Burada da üstüste benzer beceri eksikliği olan olaylar.
Neyse.. bunu da kabullendik ve YÖKSİS sayfasına döndük. Bu sefer orada 2.bir diploma ekleme seçeneğine baktım ve olmadığını gördüm. Yani lisans diplomamı çekemiyorum (neden ki?).
ve BIKTIM, Vazgeçtim.. (Yeni öğrencilerin neler çektiğini düşünerek)
Gözlüklü Ehliyeti Değiştirmenin, Sabırla İmtihanı
İkinci hikayeyi, bilişim hukuku avukatı Mehmet Ali Köksal sosyal medyada yazmış. Oradaki olay da şöyle;
Malum; İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVİ), 1 Ocak 2016’dan önce düzenlenen eski tip sürücü belgelerinin değiştirilme süresinin 31 Aralık 2022’ye uzatıldığını bildirdi.
Bu kapsamda Av.Köksal’ın eşinin ehliyeti değiştirilmek isteniyor. Ama bunun için aile hekiminden ehliyet alabilir raporu gerekli. Randevu sisteminden aile hekimine bakıldığında ise sürekli dolu imiş ve randevu almak mümkün olmamış.
Sistemden randevu alamayınca, Aile Hekimliği binasına fiziksel olarak gitmişler. Sıra numarası alarak aile hekimi ile görüşülmüş.
Buradaki ilk sorun bu; iktidar “sağlıkta devrim yaptık” diyor Ama sağlık randevu sistemi çalışmıyor.
Aile hekimliğinden fiziksel başvuru ile alınan raporu Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne verdikten sonra ehliyetinizi almış olacaksınız. Yani normalde böyle olmalıydı.
Fakat bu noktada ikinci sorun ortaya çıkıyor; eski ehliyette “gözlükle kullanabilir” kaydı varsa, yeni raporda bu ifade yoksa, raporun bu şekilde değiştirilmesi yani raporun yeniden alınması isteniyor.
Av.Köksal, bunun NVİ’deki görevlinin işgüzarlığı olmadığını ve bu konuda “Göz kendiliğinden iyileşmez” diye bir resmi yazı yazılmış olduğunu kaydediyor.
Bir yandan da şöyle bir sorun var; sağlık verisi korunması gereken bir veridir ve KVKK’nın 6. maddesine sağlık verisinin nasıl ve kim tarafından işleneceğine ilişkin hüküm bulunur.
3.sorun da bu; yani Devletin kendisi, 6698 sayılı kişisel veriler kanununu ihlal ettiriyor durumunda.
Buna rağmen, aile hekimine gidildiğinde, “raporu değiştiremem. Ayrıca ben göz doktoru değilim. Evveliyatını da bilmem” diyor.
4.sorun bu; yani süreç iyice çözümsüzlüğün içine atılmış oluyor.
NVİ’ye yeniden gidildiğinde ise, “aile hekimi raporu iptal etsin. Sizi hastaneye sevk etsin” deniliyor. Tekrar aile hekimine gidip, bunu ilettiğinizde ise, “İptal edemem, etsem bile işiniz çok zorlaşır. Bana bir göz doktorundan rapor getirin, onu dayanak yapıp, elle nüfusun istediği şeyi yazayım” diyor.
5.sorun diyelim ama artık saymayalım çünkü neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Katlanan sorun ile çözümsüzlüğe doğru karmaşa sürüyor.. Köksal bundan sonrasını şöyle anlatıyor;
“Bir göz doktoru bulup rapor almaya çalışıyorsunuz. İki tane muayenenin ikisi de o saatte kapalı. En yakın hastaneye gidiyorsunuz. Neyse parası vereyim diyerek göz doktoruna ehliyet muayenesi yaptırıyorsunuz. Durumu da anlatıyorsunuz. “Biz rapor veririz. Önceki rapora gerek kalmaz” diyorlar.
Muayene bitiyor. “Neyse her şey tamam” diyorsunuz ama e-Devlet devreye giriyor. 2024 sonuna kadar geçerli raporu var, yeni rapor oluşturamazsın diyor. Yani kilitliyor.
NVİ’nin çağrı merkezini arıyorsunuz. Bunları anlatıp kardeşim iki kurum arasındaki entegrasyon neden bizi mağdur ediyor diyorsunuz. Çağrı (çözüm) merkezi size duvar oluyor.
Sağlık Bakanlığı’nın çağrı merkezini arıyorsunuz, bir kişi düzgün şekilde anlattıklarınızı not alıyor. Gayet mantıklı sorularla, gerekli olabilecek ek bilgileri istiyor. Sonra aldığı notları size okuyor ve “uzmanlarımız sizi arayacak diyor. Çağrı (çözüm) merkezindeki operatör böyle ise arayacak “uzman” artık bu işi çözer diyorsunuz.
Kaydı bırakalı 1 saat geçemeden bir kişi arıyor. Bırakılan not gayet açık şekilde talebi ilettiği halde, uzmanın bırakılan nottan hiçbir şey anlamadığını görüyor. Doktoru şikayet ettiği düşünülüyor.
Doktoru şikayet edip etmediğimi sorgulayan kişiye derdimi anlatmaya çalışıyor ve 19 Eylül tarihli raporu iptalini nasıl yapacağımı öğrenmeye çalışıyorum. “Hekim kendisinin edemediğini söyledi. Edebiliyorsa nasıl edeceğini söyleyin, edemiyorsa nereye başvuracağımı bütün mesele bu” diyorsunuz ve sonra “size dönelim” diyerek kapattı.
Biraz önce yeniden aradı. Yanıtın “hekimin kararı” olduğunu ve “Raporun iptal edilip edilmeyeceğine hekim karar verir” dedi.”
e-Devlet, Algı için mi Var? Vatandaşa Eziyet diye mi var?
Bütün bunların arkasından bilişim avukatı Mehmet Ali Köksal şöyle yorumluyor;
“Anladım ki, e-Devlet sadece bazı kişilerin yazılım ve donanım sattığı işe yaramaz bir altyapı çöplüğüdür”
Yani çok uluslu firmalardan —geçen gün Oracle olayında ortaya dökülmesi de bir başka trajedi— donanım / yazılım almayı bilen ama sistemi vatandaş lehine “eziyetsiz” çalışır hale getirmeyen bir e-Devlet.
Bir yandan da devleti kendilerinden başkasının (yani özel sektörün) düşünmediğini yüksek sesle söyleyen bir sürü bürokrat ve bir sürü makam (Son yıllarda bilgi işlem daire başkanları, siyasi ilişkileri kullanarak pozisyonlarını genel müdürlük haline getirdiler. Bu da ayrı komedi).
Bu arada tabii ki, sormak lazım “Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, ne iş yapar”?
Hikayelerden de görebileceğiniz üzere, e-Devleti planlayanlar gayet düz mantık düşünüyor. Seçenekler, olumsuz durumlarda nasıl hareket edileceği gibi bir vizyon yok. Dolayısıyla da e-devlet, yardımcı olmak yerine köstek hatta eziyet oluyor.
Peter’in “zaman içinde her görev onu yapmakta yeteneksiz görevlilerce doldurulma eğilimindedir” ilkesi bu kadar mı geçerli?
Yazımızı, Avukat Mehmet Ali Köksal’ın sosyal medyada yazdığı şu sorularla sonlandıralım ;
- Sayın Kişisel Verileri Koruma Kurumu doktorun ilgili kişinin “ehliyet alabilir” görüşüne rağmen NVİ’deki görevlinin “eskiden gözlük kullanıyordun, nasıl iyileştin?” diye sorma yetkisi var mıdır? Var ise bu yetkinin dayanağı nedir? Anayasa’nın 20/3 maddesi ve 6698 sy. Kanun’un 6. maddesi kapsamında hukuka uygun mudur?
- Soru ve yorum ; T.C. Sağlık Bakanlığı Sizce doktorun raporunun arkasında durmanız ve sahip çıkmanız gerekmez mi ve SABİM’deki arayan kişi sorunu çözmek veya çözüm için yol göstermek yerine doktoru şikayet edip etmediğime odaklanıp, doktoru şikayet etmediğimi anladığında da “doktor karar verir” diyerek doktoru neden hedef göstermektedir ve asıl soru olan raporu iptal etmek kimin yetkisindedir sorusunu neden cevaplamamaktadır?
- Son olarak,T.C. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm OfisiNVİ ile Sağlık Bakanlığı arasındaki bu sorunun çözümü konusunda bir şey yapmak gerekmez mi?
Ve diyelim ki.. Bu ülkede bugün ya da yarın, hatalı olan herşeyi konuşmalı ve şikayet etmeliyiz. Aksi durumda, bozuk ve eksik servislere mahkum ve layık olacağız. Bu nedenle e-Devlet üzerinde yaşadığınız aksaklıklar, abukluklar varsa, bize yazın [email protected].