Bu yazının ilk 2 bölümünü
- Siber Terörizm ve Ulusal Güvenlik
- Bilişim Suçu Türleri
- Siber Terör
- Terörizmin Propaganda Aracı Olarak İnternet
başlıkları altında okuyabilirsiniz.
Günümüzde bir çok kişi haberleşmesini artık elektronik posta dediğimiz e-mail adresleri aracılığıyla yapmaktadır. Özellikle uzak şehir dışı ve yurtdışında bir kişi ile iletişim kurulacak ise akla ilk gelen e-mail adresine bir mektup göndermektir. Hergün işyerimize gittiğimizde ilk yaptığımız e-maillerimi okumak olmaktadır. Ancak e-mail adresimize yüzlerce binlerce mektup gelirse iletişim kurabilmemiz olanaksız hale gelecektir. E-mail adresimiz tıkanacak ve almayı beklediğimiz postaları alamaz duruma geleceğiz.
Terör örgütleri bu şekilde protesto amaçlı olarak devlete ait siteleri e-mail borbardımanına tutmaktadırlar. Bilinen ilk e-mail bombardımanı ayrılıkçı Tamil Gerillaları tarafından gerçekleştirilmiştir. Tamil Gerillaları Sri Lanka’nın yurtdışı temsilciliklerine binlerce e-mil göndermişlerdir. Mail de şu ifade yer almaktadır:
- “We are the Internet Black Tigers, and we are doing this to disrupt your communication”
Tamil gerillalarının saldırıları günlük ortalama 800 mail olmak üzere yaklaşık 2 hafta sürmüştür. Savaş Altyapı Sistemleri Çalışmaları Merkezi’nin başkanı olan William Church, Tamil gerillalarının o dönemlerde gerçekleştirmiş olduğu kanlı saldırılardan sonra komuoyunda ciddi anlamda destek yitirdiğini ve bu eylem ile yeniden destek kazandığını belirtmiştir. Saldırının Sri Lanka’nın dış temsilciliklerinde istenilen korkuyu ve endişeyi (ki bunlar terör eyleminin asıl amacıdır) oluşturduğu kabul edilmiştir.
E-mail bombardımanı Kosova savaşı sırasında da her iki taraf tarafından karşılıklı olarak kullanılmıştır.
San Francisco’da bulunan bir İSS (IGC) ise İspanya’nın Bask bölgesinin bağımsızlığını savunan Euskal Herria Journal’e servis sağladığı için e-mail bombardımanına maruz kalmıştır. Ancak bu sefer protestonun amacı sansür talebi olmuştur. Gelen yoğun saldırılar nedeniyle IGC istemeyerek de olsa Journal’e servis sağlamayı sona erdirmek zorunda kalmıştır. Journal’e daha sonra İngiltere’de İnternet Freedom Campaign sitesi servis sağlamaya başlamıştır. Ancak bir ay içinde Scotland Yards Anti-Terör birimi İnternet Freedom Campaign sitesini Journal’e servis sağladığı için kapatmıştır.
E.H.Journal olayı Hacktivism olarak adlandırılan bu karşı saldırıların etkilerinin ne kadar güçlü olabileceğini göstermesi açısından önemli bir örnektir.
11 Eylül saldırılarından sonra ihkak-ı hak müessesesinin farklı bir versiyonu sanal alemde eşi görülmemiş bir “siber savaş” başlamıştır. Hem Amerikan yanlıları hem de karşıtları yoğun bir saldırının içine girmişlerdir. Taliban.com veya Talibanonline.com gibi adreslerin yanında Filistin, Pakistan ve Afganistan kaynaklı web siteleri de bu yoğun saldırıların hedefi haline gelmiştir. Genelde e-mail bombardımanı şeklinde geçen bu savaş sitelerin tamamen çökertilmesi şeklinde de gerçekleştirilmiştir. Alman hacker Kim Schmitz tarafından kurulan Youth Intelligent Hackers Against Terror (YIHAT) net ortamında terör örgütleri hakkında bilgi toplayıp bu bilgileri Amerikan yetkililerine vermektedir. Bu örgüt Al-Kaide ve Usame bin Laden’e ait hesapların bulunduğu bir Sudan bankasına saldırı düzenledikleri belirtmişlerdir.
FBI bu sanal savaş üzerine yaptığı açıklamada: “Bu ülkeye hizmet ettiğini sananlar (yurtseverler) aslında ülkeye zarar vermektedir, bu yapılanlar 5 yıl hapis cezası gerektiren suçtur” açıklamasında bulunmuştur.”
FBI sanırım iki konuyu göz önünde tutarak bu açıklamayı yapmıştır. Birincisi hiçbir meşru gerekçe yasalar ile belirlenmiş görevliler dışındaki insanların intikam duygularıyla bu tür saldırısına izin veremez. İkincisi ise yapılan bu saldırıların bir tür savaş başlatacağı ve bu savaşta karşı tarafın da teknolojik olarak donanımlı olduğunu bilmesidir. Hem ABD içindeki hem ABD dışındaki anti-Amerikan gruplar Amerikan devlet sitelerine saldırmakta ve gerçekten büyük zararlar vermektedirler. FBI bu tür saldırılara çanak tutma şeklinde algılanılabilecek olan Amerikan yanlısı saldırıların bu nedenler ile sona erdirilmesini talep ediyor olabilir.
Siber terörizm 21. yüzyılda ulusal güvenliği tehdit eden en önemli terör olayı haline geleceğini daha 20. yüzyılın sonlarında belli etmiştir. Özellikle gelişmiş olan ülkelerde ulusal bilgi sistemleri, kamu kurumları, bankalar, büyük şirketler hacker’ların ve siber teröristlerin saldırılarına hedef olmuştur. Bilgisayarların ve sistemlerin çökertilmesi, bilgilerin silinmesi, vergilerin silinmesi, yatırım hesaplarında veya alışverişlerde yapılan sahtecilik ve tehdit gibi yollarla yapılan saldırılar milyarlarca dolar maddi kayba neden olmaktadır.
İngiltere’de siber terörizm konusunda dünyada ilk defa yapılan bir araştırma 2 Nisan 2001 de kamuoyuna açıklanmıştır. Siber terör ile mücadelede etkin bir konuma sahip olan Communications Manegament Association (Haberleşme Yönetim Kurumu) tarafından yapılan bu araştırma, arasında ülkenin en büyük şirketleri ve kamu kurumları bulunan 172 kurumda yapılmıştır.
Araştırma sonuçlarına göre katılan kurumların neredeyse yarısı, internet casusluğu olarak da anılan güvenlik ihlallerini kurumlarının yaşamlarına karşı büyük bir tehdit olarak algılamaktadırlar. Aynı zamanda bu tehlikelere karşı kurumlarının hazır olmadıklarını belirtmişlerdir. Araştırma yapılan kurumların % 48’i geleceklerinin siber terör tehdidi dolayısıyla risk içinde olduğunu kabul etmiştir. % 60’ı siber terörizmin kurumsal yaşamlarını “önemli” veya “çok önemli” şekilde tehdit ettiğini kabul etmişlerdir.
Bu yazının devamını Siber Terörizm ve Ulusal Güvenlik