2 gün evvel e-Ticaret kanunu değişiklikleri konusunda bir makale yayınladık. Bu makale 7-8 yazılık bir dosyanın ilk yazısıydı. Bugünkü bölümde ise Rekabet Kurumu’na sorduğumuz soruları ve cevapları yayınlıyoruz.
Soru cevaplara geçmeden kısaca hatırlatalım; Bu dosyada 2014’de çıkarılan 6563 sayılı e-Ticaret kanununa, 7 temmuz 2022’de Resmi Gazete’de yayınlanan 7416 sayılı kanunla getirilen değişiklikleri konuşacağız. Değişikliğin nedeni ise büyük oranda platformlar yani e-Pazaryerleri. Bunlara fiziksel AVM’lerin, dijitaldeki hali diyebiliriz.
e-Pazaryerleri sektöründe —“Rekabet Kurumu’nun nisan 2021 tarihli raporundan da görüleceği üzere– rekabet 2018’den bu yana bozulmuş ve aktörler arasındaki uçurum artmış gözüküyor. Raporun 2020 verileri verdiğini hatırlatarak, o zamandan sonra, bir aktörün % 50-60’larda, arkasından gelenin % 20’lerde ve arkasından gelen “n” tane platformun ise geri kalan % 20 gibi bir yerlerde olduğu anlaşılıyor.
Aşağıdaki cevaplardan da göreceğiniz üzere, Avrupa’da giderek daha çok ihtiyaç duyulan “dijital platformların düzenlenmesi” konusuna Türkiye de dahil olmuş durumda.
Dijital platformlar gerek birbirleri ile rekabette –ki mevcut durumda dengenin bozulduğunu önceki bölümde yazmıştık– gerekse bizzat bu platformlar üzerinde satış yapan (tüccar) firmalarla ilişkileri açısından incelenmeli ve TÜKETİCİ, TÜCCAR ve KURYE sistemi açısından en optimum noktanın gerçekleşmesi, herkesin WİN-WİN-WİN-WİN denildiği gibi kazançlı çıkması gereklidir. Aksi takdirde kazançlı çıkan 4 değil, sadece 1 taraf oluyor. Bu da özellikle yabancı sermayeli bir platform ise durumu daha tatsız hale taşıyor.
Şimdi soru ve cevaplara geçelim;
Rekabet Kurumunun yayınladığı “etkin piyasa gücü”, “yıkıcı fiyat” ve “algoritma” çalışmaları var. Bunların çerçevesinde, bugün Türkiye’deki e-Ticaret pazarının ne durumda olduğunu bize yorumlar mısınız?
Rekabet Kurumu’nun son dönemde dijital piyasalarla ilgili çalışma ve faaliyetlerinde karşılaşılan kavramlar olan “etkin piyasa gücü,” “yıkıcı fiyat,” “algoritma” esasen, ölçek ve kapsam ekonomilerinin bir arada bulunmasıyla karakterize edilen dijital platformların yapı ve davranış itibarıyla kontrolü rejiminin parçasıdır.
Bildiğiniz üzere rekabet hukukunun esas meselesi “pazar gücü” ve “kötüye kullanma”dır. Geleneksel piyasalardaki tek başına veya birlikte pazar gücü kullanımı uygulaması ile dijital piyasalardaki uygulamalar ölçek ve yapı bakımından ayrışmaktadır. Dijital platformlar çevrimiçi ticaret ve iletişimi giderek artan ağırlıkta kontrol ederken geleneksel piyasalardaki aktörlerden iş modelleri itibarıyla da farklılaşmaktadır.
İşleyişleri zengin ve çeşitliliği yüksek verilere dayanan bu platformlar çok-taraflı olup kendileri de yalnızca platformu işletmekle kalmamakta, platformlarında satış yapan ya da içerik üreten ya da trafik çekmek için kendilerine bağımlı olan işletmelerle rekabet etmektedir.
İşte bu eşsiz “pazar gücü” sizin de yazınızda işaret ettiğiniz gibi bugün “etkin piyasa gücü” ya da “gatekeeper” kavramlarıyla tarif ediliyor. Kamu otoritelerinin vurguladığı ve üzerinde çalıştığı piyasa yapıları ise “adil” ve “yarışılabilirlik” gibi kavramlarla karakterize olacaktır.
Amacımız, gerek rakip platformlar gerekse de platformlara bağımlı durumdaki işletmeler ya da çalışanlar ve tüketicilerin tamamı için kaynak tahsisinin olabildiğince kusursuz olduğu, daha iyi ürün ve hizmetin hiçbir kötüye kullanma olmadan kazandığı yapılardır.
Temmuz ayında çıkarılan e-Ticaret Kanununun pazarın rekabetine nasıl etki etmesini beklediğinizi yorumlar mısınız?
Rekabet hukukunun dijital platformlardaki rolü entegre platformların rakiplerine ve rekabet düzenine çeşitli sömürücü ve dışlayıcı davranış ve stratejiler kullanarak zarar vermesiyle ve daha da önemlisi inovasyon ortamını bozmasıyla ön plana çıkmıştır. Takdir edeceğiniz üzere bu piyasalar aynı zamanda inovasyon-yoğun piyasalar olup inovasyon ülke ekonomilerinde refah yaratımının ve kalkınmanın belkemiğidir.
Ağ etkileri, veri avantajı gibi unsurlar sebebiyle e-ticaret, sosyal medya, çevrimiçi arama, mobil işletim sistemleri gibi dijital ekosistemlerde yoğunlaşma oranları yüksek seyretmektedir. Ancak hukuki uygulamalarla piyasaya yeni girişlerin kolaylaşması, yeniliklerin artması, mevcut rakiplerin de daha iyi ürün ve hizmetlerle büyüyebilmesi sağlanmaktadır ve yeni mevzuatla daha etkin sağlanacaktır.
Bugün itibarıyla rekabet hukukunu dijital platformların rekabeti bozucu davranışlarına karşı güçlendirmeyen ülke yoktur diyebiliriz. Bu bağlamda, Avrupa Birliği başta olmak üzere Almanya, ABD, Avustralya, Çin, Hindistan dahil pek çok coğrafyada dijitalleşmenin toplumsal faydaya dönüşmesi için etkin kurumsal yenilikler ve mevzuatlar devreye alınmaktadır.
Buradaki temel amaç tekrarlamak gerekirse hem platformlardaki rekabeti artırmak hem de etkin piyasa gücüne sahip bu platformların rekabeti bozan ya da bozma potansiyelini baştan ortadan kaldırmaktır.
Rekabet kurumun kanununa e-Ticaret platformlarının eklenme hazırlığı olduğunu duyuyoruz. Bu konuda biraz bilgi verir misiniz?
Bu bağlamda, birbirini tamamlayan tüm kanuni reformlar ve çabaların hem birbiriyle uyumlu hem de uluslararası standartları tam karşılayan özellikte olduğu vurgulanmalıdır. Gerek hukuki belirliliğin artması gerekse de hukukun hızlı ve etkin uygulanması, refahtaki bozulmayı işlem maliyetlerini en aza indirerek baştan önlemesi noktalarında yeni düzenlemelerin kurumsal iyileşme getireceği şüphesizdir.
Bilgi ve veriye dayalı ekonomilerde, karmaşıklığın norm olduğu mevcut sistemlerde kendisi de açık bir sistem olan hukukun ve dolayısıyla kurumların kendini hızla toplumsal ve iktisadi gelişmelere adapte etmesi, proaktif olarak bu gelişmeleri bizzat şekillendirmesi kaçınılmazdır. Birbirini besleyen ve bütünleyen yeni kural setimiz de bu bağlamda dijital piyasaların tamamını daha adil ve rekabetçi kılacaktır.