“21.Yüzyılda rekabet Gücü Yüksek bir Türkiye için yeni Yönelim Önerileri” başlıklı makalesinde Hüseyin Güler makale yarışmasına katılma nedenini şöyle açıklıyor; “Her genç gibi benim de Türkiye’nin geleceğine ilişkin fikirlerim ve hayallerim var. Yine her gencin sahip olduğuna inandığım bir duyguyu ben de paylaşıyorum:”Türkiye’nin geleceğine katılmak istiyorum”. Sürekli olarak olumsuzlukların vurgulandığı bir dönemde kimseyi eleştirmeden geleceğe olumlu bakmaya çalıştım sadece. Okuduklarımı, düşündüklerimi ve hayallerimi yansıtmaya çalıştım”.
Güler’nın makalesinin tamamını Dünyanın Stratejik Gözbebegi: Türkiye adresinden okuyabilirsiniz. Yaptığı konuşmayı ise şöyle sunuyoruz.
- 1. Genel Türkiye ve Dünya Değerlendirmesi
Türkiye, Avrupa’nın göbeğinde yer almıyor. Çevresi uygar demokrasilerle çevrili bir Lüksemburg değiliz. Türkiye, 20. yüzyıl boyunca ve günümüze kadar Ortadoğu ve Balkanlar gibi dünyanın en sorunlu iki bölgesinin tam ortasında yer almaktadır. Gelecekte de, yine dünyanın en sorunlu bölgeleri olarak kalmaya aday olan bu iki bölgenin tam ortasında yer alacaktır. Bunun yanı sıra, soğuk savaş sonrası dönemde gelişen “Yeni Dünya Düzeni” neyin olacağını ve ne zaman olacağını bilmenin çok zor olduğu, her zamankinden daha dikkat çekici bir belirsizlik ortamı doğurmuştur. Yeni tehditlerin belirsiz olduğu bu süreçten Türkiye de etkilenmektedir ve daha da etkilenecektir. Bu doğrultuda yeni sürecin özelliklerini, yeni gelişen trendleri ve konjonktürü doğru algılamak ve alternatif stratejileri oluşturmak önemlidir.
2. Türkiye İçin Yeni Yönelim Önerileri
Türkiye için yeni yönelim önerileri sıralanırken önce hayal gücünü de işin içine katarak “Gelecekte nasıl bir Türkiye olmalı?” sorusuna cevap aranırken, Türkiye’deki mevcut sorunlar ve dünyada olup bitenler de göz önünde tutularak optimistçe bir tablo çizilmeye çalışıldı. Daha sonra tabloyu gerçek kılacak jeopolitik, teknopolitik ve ekonomik bakış açısı ile yönelim önerileri sıralandı. Güçlü bir Türkiye’ye giden yolda uluslararası imajımızın güçlenmesine ve yenilenmesine ayrı bir bölümde yer verildi.
- 2.1. Gelecek İçin Nasıl Bir Türkiye Hayal Ediyoruz?
“Gelecek İçin Nasıl Bir Türkiye Hayal Ediyoruz?” başlığı altında Türkiye’de yapılması gerekenler, iç dinamiklerde olması gereken dönüşümler ve kurumlar bazında yenilikler, değişik güncel kaynaklar incelenerek, biraz da içine hayal gücü katılarak sıralandı.
- 2.1.1. Dijital Devlet, Vatandaş Dostu Devlet Dünya’nın bir tarafı inanılmaz bir hızla dijitalleşirleşirken, diğer tarafı açlık sınırında yaşıyor. Yoğun kabul gören görüşe göre, dijitalleşebilecek her şey dijitalleşecektir. Türkiye dijitalleşen tarafta yer almalıdır. Bu süreçte öne çıkan kavramlar arasında olan vatandaş dostu ya da vatandaş odaklı devlet olarak nitelendirilebilecek bu yeni devlet yapısına giden yol, dijital yeniliklerle toplum ihtiyaçlarını entegre edecek projeler ya da dönüşümlerden geçmektedir.
2.1.2. Yarın Bakanlığı, Gelecek Enstitüleri Türkiye de yarının dünyasında etkin bir şekilde yer alabilmek için yarının kurumlarını oluşturmalarıdır. Bu paralelde, “Yarın Bakanlığı” kavramı gündeme getirilmelidir. Diğer yandan, gelecek tasarımları yapacak, geleceği bugünden değerlendirecek, siyasetten ekonomiye, eğitimden dış ticarete değişik disiplinlere destek olacak “Gelecek Enstitüleri” kurulmalıdır.
2.1.3 Verimli Tarım Bugün tarımımız dünya devlerine göre çok verimsizdir. Türkiye’de verimli tarıma geçmek için öncelikle insan kaynağının eğitilmesi, sonra da ortak bilgi havuzlarının oluşturulması ve gelişkin metotların uygulamaya alınması gerekmektedir.
2.1.4. Verimli Kamu Kuruluşları Ülkemizde kamu kuruluşları, sistemin sonuç odaklı olmaması, kaynakların etkin kullanılamaması, performansa değerlendirmesinin olmaması gibi nedenlerden dolayı verimsizdirler. Gerçekleştirilecek reformla, kamu kuruluşlarımızın verimli, vatandaşa hizmet sunmaya odaklı, sürekli kalite geliştirme yaklaşımlarını benimsemiş, şeffaf bir yapıya kavuşması hedeflenmelidir.
2.1.5. Online Yerel Yönetimler, Online Milletvekilleri Dijital devlet yaklaşımını pratiğe dökmenin belki daha olanaklı yolu, ilgili uygulamaların yerel yönetimler bazında gerçekleştirilmesidir. Gerekli yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve altyapının kurulması ile yerel meclisler elektronik ortamı kullanarak, yerel bazda gerçekleştirilmesi düşünülen yenilikleri, alınması muhtemel kararları ilçe/belde sakinlerinin görüşüne açabilir, ilgili beldenin ortak geleceği üzerine tartışma platformları oluşturabilirler. Diğer yandan, milletvekillerinin seçmenleri ile chat yaptıkları, onların sorunlarını on-line dinledikleri, parlamentoda olup bitenleri online olarak seçmenleri paylaştıkları chat saatlerinin, tartışma gruplarının olması müşterek demokrasiye giden önemli adımlar olacaktır.
2.1.6. Bölgesel Gelişim/Yenilik Merkezleri ve Ağları: Bugün dünyanın değişik yerlerindeki bölgesel kalkınma ve gelişim noktaları, kendi ülke ekonomilerine büyük bir ivme katmaktadır. Dünya pazarını etkileyecek bu tür bölgeler Türkiye’de de oluşabilir. Neden Bursa Avrupa’nın Detroit’i olmasın? (Bkz: “Teşvikler Arttırılacak”, Dış ticaret Müsteşarı Kürşad Tüzmen’le yapılan röportaj, Capital Dergisi, Haziran 2001) Neden Karaman bisküvi üretiminde dünya çapında bir yenilik merkezi olmasın? Neden İstanbul Balkanlar’ın yazılım merkezi olmasın?
2.1.7. Etkin ve Çağın Gereklerine Uygun Eğitim Sistemi ve Yeni İstihdam Olanakları: . Ulusal kalkınmamızda en önemli itici güç insan kaynağıdır. Ancak, dünyanın en genç nüfuslarından birine sahip Türkiye, insan kaynağını etkin bir şekilde eğitememektedir. Avrupa’da eğitim için kişi başına ortalama 1000 dolardan fazla harcama yapılırken Türkiye’de ise sadece 112 dolar harcanmaktadır.(Kaynak: OECD ve UNESCO yayınlarından 1996) Ortaya konulan sorunların çözümü için eğitim alanında ve yeni iş olanaklarının oluşturulmasında başarı sağlamış ülke modelleri incelenmeli, uygun modeller geliştirilmelidir.
2.1.8. Geleceğin, Katılımcı ve Kendini Sürekli Yenileyen Kurumlarının Oluşturulması; Gençlerin Yönetime Katılımı Türkiye değişik senaryoları göz önünde tutarak, kendi değerleri ile barışık, çevresindeki dengeleri de göz önünde tutan, gençlerin de dahil olduğu yarının kurumlarını oluşturmalıdır. Bu kurumlar dönemin şartlarına uygun, kendini sürekli yenileyen, geçmişin üstünlüklerini canlandıran, yarını bugünden yaratan, ortak sinerjiyi yakalayan, duruma göre stratejiyi büyüten ve stratejiye liderlik eden, güçlü liderlerin yetişmesine olanak sağlayan kurumlar olmalıdır.
2.1.8. Kalite Anlayışının Yükseltilmesi Müşteri Odaklı Yaklaşımlar Yıllardan beri süregelen şikayetlerimizden biri de kalitesizliktir ya da diğer bir deyişle yaşam kalitemizin seviyesinin düşük olmasıdır. Oysa, kalite duygusu, yüksek kurumsal (ülke) gücümüzün kaynağı olmalıdır. İş yapış biçimimizden üretim biçimimize, hayatı algılayış ve yorumlayış biçimimize, ürünlerimize, ticari ilişkilerimize kadar kalite kaygısını kalite tutkusuna dönüştürmeliyiz. Bu anlayış, okullarımızdan kışlaya, şirketlerimizden devlet dairelerimize, STK’lara ve bireylere yayılmalıdır..
2.2.Ulusal Uzgörü Anlayışının Yerleşmesi
Buraya kadar çizilen tablodaki dönüşümler gerçekleşirken, rekabet gücü yüksek bir ülkeye dönüşme yolunda en önce yapılması gereken bütün toplum kesimlerinin üzerinde birleştikleri ulusal uzgörünün ortaya konmasıdır.. Nasıl ki J.F.Kennedy 1963’te “İnsanoğlu aya ayak basacaktır” derken bütün Amerikalıları heyecanlandıran uzgörüyü ortaya koymuşsa, Türkiye’de de bütün toplum kesimlerince benimsenen ve paylaşılan ortak bir uzgörü ortaya konmalıdır. Ulusal uzgörü belirlendikten sonraki aşamada aşağıdaki stratejik yönelimler ve atılımlar önemlidir.
2.3.Jeopolitik Yönelimler
- 2.3.1. AB Üyeliği Dışındaki Alternatiflerin Oluşturulması, Asya’ya Yönelmek Türkiye AB üyeliği dışındaki yönelimlerini ve alternatiflerini oluşturmalıdır. Bunun yolu da bölgesel işbirliklerinden, NAFTA’ya benzer yapılanmalara öncülük etmekten ve Asya ülkelerine yönelmekten geçmektedir. Bununla birlikte hem iki binli yıllardaki rekabet gücünü geliştirirken, hem de Avrupa ile olan ilişkilerinde Türkiye, Asyalı-Batılı kimliğini akıllıca kullanabilmelidir.
2.3.2.Çevre Ülkelerle Stratejik İşbirlikleri Oluşturmak Soğuk savaş sonrası yeni dönemde, geçen yüzyıl boyunca hakim olan jeopolitik odak noktası, jeoekonomi yönüne kaymıştır. Bu da ülkeleri birbirlerine daha bağlı duruma sokmuştur. Nasıl ki 2. Dünya Savaşı’nda yıkılıp yağmalanan Avrupa, elli yıl sonra Almanya’yı da içine alan birliğe dönüşebildiyse, Türkiye de tarihten gelen gücünün ve dönemsel trendlerin getirdiği üstünlüklerin değerinin bilincinde, ekonominin belirleyici gücü doğrultusunda, daha önceki KEİT gibi deneyimleri de göz önünde bulundurarak; komşuları ile daha yapıcı ticari işbirlikleri ve işleyen yeni yapılanmalar gerçekleştirebilmeli, bunlara öncülük edebilmelidir. Ayrıca eş zamanlı olarak
2.4.Teknopolitik Yönelimler
- 2.4.1.İleri Teknoloji Ülkesi Türkiye Yeni dönem, çok farklı yerlerde farklı teknolojilerin gelişimine olanak tanımaktadır. Dolayısıyla, Türkiye gibi ülkelere yeni fırsatlar doğmaktadır. Bu gelişmelerin paralelinde de Sekizinci Beş Yıllık Planı’nda Bilgi Toplumu-Türkiye hedeflenmektedir. (Bkz: “Hedef, bilgi toplumu olmak”, 13 Haziran 2000, Finansal Forum Gazetesi). Böyle bir dönüşüm sürecine örnek oluşturması bakımından İsrail örnek vaka olarak ele alınmalıdır.
2.4.2.Gen Teknolojilerine Yatırım ve Genetik Tarım Genetik alanındaki gelişmelerin önemli değişimlere yol açacağı geleceğe ilişkin yoğun kabul gören tahminlerdendir. Biyoteknoloji alanındaki yenilikler Türkiye için hem fırsatları hem de tehlikeleri bir arada barındırmaktadır. Dolayısıyla genetik teknolojiler konusundaki gelişmeler dikkatle izlenmelidir.
2.5.Ekonomik Yönelimler
- 2.5.1.Türkiye’ye Daha Çok Yabancı Yatırım Çekmek Türkiye, mevcut iç borç stoğu, yüksek bütçe açıkları ve büyük altyapı projelerinin finansmanı nedeniyle yabancı sermaye girişine eskisinden daha çok ihtiyaç duymaktadır. Daha çok yabancı sermaye çekebilmemiz için siyasi ve ekonomik güvensizliğin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
2.5.2.Girişimciliğin ve KOBİ’lerin Teşvik Edilmesi, Ulus Ötesi Türk Şirketlerinin Kurulması Türkiye’nin yeni yüzyılda etkin bir şekilde yer alabilmesi için girişimciliğin güçlenmesi ve yatırımların artması gerekmektedir. Öte yandan yeni istihdamların yaratılmasında ve dış ticaretimizin güçlenmesinde KOBİ’lerin rolü yadsınamaz. Dışa açılmada da ulusötesi Türk firmalarının oluşturulması güçlü alternatif olarak değerlendirilmelidir.
3. 2000’li Yıllarda Türkiye için Ülke İmajı Yaratma Stratejileri
- 3.1.Değişik Ülkelerle Bilgi Paylaşım Ağları Kurmak Gerek Türkiye’nin kendini dünyaya anlatabilmesi, gerekse bizim dünyayı daha iyi anlamamız bakımından değişik ülkelerle işbirlikleri ve ortak proje üretimlerine altyapı oluşturacak, ilgili ülkelerle sosyal bağları kuvvetlendirecek üniversiteler, STK’lar, şirketler, kültür grupları, arasında bilgi paylaşım ağlarının kurulması Türkiye’nin imajını güçlendirmesi açısından önemlidir.
3.2.Kültürel Tanıtım Merkezleri/Kültürel Alışveriş Merkezleri
“Kültürel alışveriş merkezi”nin dünya metropollerinde kurulması, ülke ve ürün tanıtımımız açısından yararlı olacaktır. “Kültürel Alışveriş/Tanıtım Merkezleri”, sadece bir takım ürünleri sergilemeye olanak tanıyan yerler olmakla kalmayıp, oraya gelenlerin zevkle vakit geçirmek isteyebilecekleri yerler olarak tasarlanmalıdır.
3.3.Dış Temsilciliklere İmaj Görevlilerinin Atanması,
İmaj Çalışmalarını Koordine Edecek Yapının Kurulması Ülkemiz tanıtım ve imaj faaliyetlerinin daha profesyonel ve sonuç odaklı bir şekilde ele alınmalıdır. Bu paralelde Türkiye’nin tanıtım faaliyetlerini ve yönelimlerini oluşturacak ve yönlendirecek kurumsal yapının kurulması gerekmektedir. Son derece profesyonel, imaj ve pazarlama konularında yetkin kişilerden oluşacak bu kurumun tanıtım ve imaj çalışmalarının planlanması, yürütülmesi ve koordine edilmesinde kritik bir rol üstlenmelidir. 3.4.Gençlere Hitap Eden Ülke Olmak Avrupa’nın ve dünyanın bir bakıma kabuk değiştirmesi, Türkiye’nin yeni yüzyılda kendini dünyaya daha iyi anlatabilmesi için fırsattır. Her şeyden önce Türkiye, gençlere hitap eden ülke olmayı hedeflemelidir. Bu çerçevede ülkemiz gençleri ile yabancı yaşıtlarını bir araya getiren kamplar, değişim programları, festivaller gibi sosyal içerikli programlarla, proje yarışmaları gibi teknik içerikli organizasyonlar desteklenmeli, ortak etkileşimlere ve karşılıklı olarak kültürleri tanımaya yönelik programlara yoğun destek verilmelidir.
3.5.İstanbul’un ve Sporun Önemi
(İstanbul’da Olimpiyat) Tutarlı ve uygulanabilir yaklaşımlarla, emeğin ve sermayenin serbest dolaşımlarına dair eğilimleri de göz önünde tutarak, İstanbul şimdikinden daha güçlü bölgesel güç ve bir cazibe merkezi olabilir. Bu çerçevede, İstanbul’un olimpiyat adaylığı uluslararası kamuoyunda daha güçlü ve etkin tanıtımlarla yapılmalıdır.
3.6.Yurtdışına Beyin Göçünün Etkin Şekilde Kullanılması
Yetişmiş insan gücümüzü kaybetmemiz üzüntü vericidir, ancak yeni dönemde göç eden vatandaşlarımız ülkemizin etkin bir şekilde tanıtılmasında, Avrupa’da yerleşegelmiş klasik Türk imajının dışında bambaşka bir görünüm çizerek, ülkemizin yeni yüzünün etkin şekilde tanıtılmasına olumlu etki yapacaklardır.
3.7.“Entelektüel Mülkiyet Yasası”’nı İlk Uygulamaya Alan Ülke Olarak Uluslararası Kamuoyunda Öncülük Görevi Üstlenmek
Yeni yüzyılla birlikte yeni bir ülke imajı yaratmayı amaçlayan Türkiye de bir öncülük yaparak “Fikri Mülkiyet Yasası”nı uygulamaya koyan ilk ülke olabilir; Entelektüel Mülkiyet’in korunması ve gelişimini amaçlayan enstitülerin kurulmasına öncülük edebilir. Bu uygulamalar Türkiye’yi bölgesinde “örnek model” haline dönüştürecek olup, dünya sahnesine bizi farklı bir imajla çıkaracaktır. (“Fikri Mülkiyet” kavramı konusunda kaynak: Alvin Toffler’in 9. Ulusal Kalite Kongresi’ndeki sunuşu, 21 Kasım 2000)
4. Sonuç: Geleceğe Uzanan Ülke, Türkiye
Türkiye, hangi doğa ve siyaset coğrafyası içinde olduğunu bilen beyinlerin çizdiği gerçekçi stratejilerle geleceğini şekillendirmeye çalışmalıdır. Dünü ve bugünü iyi analiz edip, gelişmeleri ve değişimleri doğru yorumlayarak geleceğe uzanmalıyız. Bunu da kısa dönemli deterministik kestirimlerin yerine, dinamik modellemelerle, alternatif geleceklerimizi çizerek, değişik senaryoları oluşturarak yapmalıyız. Kısacası uzgörü yapmalıyız. 21.yüzyılda güçlü Türkiye’nin inşası sürecinde, dış ticaretimize kaldıraç etkisi yapacak şekilde imaj ve tanıtım çalışmalarını yürütmek kritik bir önem taşımaktadır. Ülkeler hakkında tarihsel süreçten gelen önyargıları, imajları değiştirmek zor olsa da, çabalarımız insanları etkileyebilecek, yaşam biçimlerine olumlu katkı yapacak yeni temalar, imgeler yaratmak üzerine yoğunlaşılmalıdır.
Hüseyin Güler
İTÜ Savunma Teknolojileri Anabilim Dalı
Strateji Geliştirme Teknolojileri Programı
e-mail: [email protected]
Güler’in makalesinin tamamını 21. Yüzyilda Rekabet Gücü Yüksek Bir Türkiye için Yeni Yönelim Önerileri başlığı altında bulabilirsiniz.