“Dünyanın Stratejik Gözbebeği:Türkiye” başlıklı makalesinde Kerim Akçakoca “konumu ve doğal kaynakları ile çok özel bir durumu muhafaza eden ülkemizin, doğru stratejik planlamaların yapılması ve uygulanması ile global dünyada çok güçlü bir ülke durumuna gelebileceğine olan inancını” ifade ediyor. Akçakoca şöyle diyor; “Türkiye’nin rekabet avantajlarını irdelediğim çalışmamda; su kaynakları, maden yatakları ve bor, emek gücü ve girişimci ruhu, turizm, boğazlar ve ulaşım avantajları, Ortadoğu Orta Asya ve Balkanlarla potansiyel ticaret hacmi rekabet avantajları olarak sıralanmaktadır. Türkiye’nin sorunu kaynaksızlık değil, vizyonsuzluktur.”
Akçakoca’nın makalesinin tamamını Dünyanın Stratejik Gözbebegi: Türkiye adresinden okuyabilirsiniz. Yaptığı konuşmayı ise şöyle sunuyoruz.
- Konuşma Metni
Sayın Bakan, Oturumun Kıymetli Katılımcıları ve Değerli Basın Mensupları;
Öncelikle Ekonomistler Platformu yöneticilerine, böylesine önemli bir ödülü şahsıma layık görmelerinden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.
Pamukkale Üniversitesi, işletme bölümü son sınıf öğrencisiyim ve şu an burada bulunup, sorunun bir parçası olmaktan çok çözümün bir parçası olmayı tercih eden ekonomistlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.
Globalleşen dünyada, ülkemizin rekabet avantajlarını belirli başlıklar altında toplayıp, doğru analiz etmek gücümüzün aslında hiçte küçümsenmeyecek derecede olduğunu ortaya çıkarıyor. Gücünün önemini tam anlamıyla kavrayamayıp, zayıf politikalar sergileyerek birçok fırsatı kaçıran ülkemizin, silkinerek gerçekleri irdeleme zamanı gelmiştir.
Günümüzde ülkeler ve devletler her zamankinden daha fazla birbirleriyle yakın ilişki içinde olma mecburiyetindedirler. Özellikle ülkemiz, yalnız bulunduğu bölge için değil, bütün dünya için hayati önem taşıyan bir konumdadır. Yalnızca Ortadoğu’da değil, Asya’nın merkezini teşkil eden Türk dünyasından Kuzey Afrika’ya ve oradan Orta Afrika’nın içlerine, Balkanlar’dan bütün bir Güney ve Güneydoğu Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada tarihten ve daha başka faktörlerden kaynaklanan bir Türkiye tesirinin bulunduğu inkâr edilemez.
Türkiye bulunduğu coğrafya gereği zengin su kaynaklarına sahip bir konumdadır. Geleceğin stratejik ürünü hiç kuşkusuz tarım ürünleridir. Ve bunun için en önemli hammadde olan suyun dünyadaki en temiz kaynağı Doğu Anadolu bölgesidir. Suyu önemli bir koz olarak kullanabilecek bir Türkiye, dış ilişkilerde inisiyatifi eline geçirebileceği gibi ekonomik gücünü de arttırabilecektir. Su gibi bir kozu böylesine elinde bulunduracak başka bir ülkenin çoktan ekonomik ve politik zaferi yakalamış olacağı kesindir.
Türkiye maden yatakları konusunda da güçlü bir konuma sahiptir. Dünyadaki bor madenlerinin %70’ini elinde bulunduran ve bu madenleri işletemeyen ya da işlettirilmeyen ülkemiz ekonomik getiri kaybından çok politik bir kozunu harcamaktadır. Şayet bir ülke kendi kaynaklarının yurt içinde işlenmesine yönelik politikalar geliştirip, uygulayamıyorsa söz konusu zenginliklerini değerinin çok altında yurtdışına aktarmaya mecburdur. Bugün ülkemizin dünyada daha fazla söz sahibi olabileceği, kıskançlıkla sahip çıkacağı belli başlı birkaç kaynağı kalmıştır, bunlardan en önemlisi bordur.
Kaynak bakımından zengin ülkelerin nüfus sayısının fazla olması, üretim faaliyetlerinde itici bir gücü oluşturmaktadır. İşte bu nüfus, müthiş bir gençlik potansiyeliyle ülkemizde hat safhada bulunmaktadır. Doğal kaynaklarını ortaya çıkarıp, üretime aktarabilen bir Türkiye emek gücünü kullanarak büyük bir atılım hamlesi yapabileceği gibi dünya pazarında LİDER ülke konumuna gelecektir.
Dünyada eşine az rastlanacak tarihi mekanları ve doğal güzellikleri ile ülkemiz, turizm konusunda da güçlü bir potansiyeli elinde bulundurmaktadır. Toplumlara güzelliği ve güvenliği bir arada sunabilirsek, döviz girdimizi arttıracağımız ve zenginleşeceğimiz kesindir.
Türkiye İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile dünya üzerinde çok stratejik bir kesişim alanına sahip konumdadır. Dünya üzerinde başka hiçbir geçiş bölgesi bu derece karmaşık dengelerin rol oynadığı bir coğrafi ve tarihi alt yapıya sahip değildir. Diğer ülkeler ürettikleri ürünler için alternatif ulaşım olanakları bulmakta zorlanırken, Türkiye bu avantaja sahip durumdadır. Ülkemiz aç bir coğrafyada bulunuyor olmanın önemini dikkate alıp, ürünlerini bu aç olan bölgelere ulaştırabilirse çok büyük bir ticaret potansiyeline ulaşacaktır.
Ortadoğu, Orta Asya ve Balkanlar zengin yer altı kaynaklarına, enerjiye ve çok geniş bir nüfusa sahiptir. Özellikle Türk Devletleri ve İslam Dünyası, Türkiye için ayrı bir pazar ve işbirliği avantajı oluşturmaktadır. Petrol ve doğal gaz boru hatlarının konumlandırılması hususunda şansını büyük ölçüde yitiren Türkiye, diğer konulardaki işbirliği meselelerinde hala şanslı konumdadır. Kültürel ilişkiler tarihte yaşanan kopuklukları giderecek şekilde yönlendirilmeli, ortak değerler öne çıkarılmalı ve güçlendirilmelidir.
Ancak bu ve bunun gibi bahsetmiş olduğum birçok rekabet avantajı, doğru politikalar ve stratejiler belirlenip uygulanamazsa hiçbir işe yaramayacaktır. Ülke olarak yeterince zaman kaybettiğimizi düşünüyorum.
Artık popülist politikalar yerine, stratejik ve uzun vadeli politikaların belirlenmesi ve uygulanması gerektiği kanısındayım.
Hepinize teşekkür ediyorum…