Tuna Bekleviç, etik anlayışına verilen değer açısından, dünyanın en yanlış ülkesi Türkiye olmadığı gibi kamu yolsuzluklarının yapıldığı tek ülke Türkiye değil, dedi. Yolsuzluğun değerlerdeki yozlaşmanın, bizi krize sürükleyen nedenlerden birisi olduğunu fakat, bunu Türk insanına, Türkiye’ye mahsus ve hiç değişmeyecek bir olgu gibi gösterme kolaylığına gitmeyi kesinlikle reddettiklerini ifade etti. Bekleviç, Türkiye’nin konumu ve insan kalitesi ile etik problemlerini çözebileceğine dikkat çekerken, daha da ötesi dünyada etik konusunda referans bir ülke olabileceğini de ifade ederek, sözü diğer panelistlere verdi.
Bülent Şenver, iş dünyası olarak Türkiye’nin bugünkü şartlarını göz önüne alarak, doğruları ve iyileri ön planda tutmakta olduklarını ve Türkiye’nin artık kendi iş etiğini belirlemek zorunda olduğunu ifade ettikten sonra, doğru davranış, doğru ve iyi sözleşme nedir, şartları nelerdir belirlenip, bütün bunların ön plana çıkarılması gerekliliği üzerinde durdu.
Şenver, iş hayatına sektörel bazda bakmanın faydalı olacağı düşüncesinde olduklarını, Türkiye deki her sektörün kendine has bir toplumsal özelliği olduğu gerçeğinden hareketle, değişik ve uyumlu olmayan sektörlerin bir konsensusta birleştirilmesinin önemi üzerinde durduklarını ifade etti. Şenver son olarak etik değerlerin ekonomik, siyasi ve idari arenada önem kazanmasının gerekli olduğunu, bunun için TEDMER’i kurduklarını ve bu konuda herkesin üzerine düşeni yapması ve istenilen desteğin verilmesi gerektiğini ifade etti.
Siyasette etik konusunda Uluç Gürkan, Ekonomistler Platformu adına TBMM’ne sunacağı “Miletvekillerin Yapamayacağı İşler” konulu yasa değişikliğinin gerekçesini üyeler ile paylaştı. Sayın Gürkan bu öneriyi toplantının ürünü saydığını söylerken, hediye kabulü ve iş dünyası siyaset ilişkileri üzerine toplantı için hazırladığı yorumlarını iletti.
Gürkan metninde, Türk demokrasisinin en sorunlu alanlarından birisinin yürürlükteki yasalarda, milletvekillerinin aynı zamanda ticari işlerini yürütmelerini yasaklayan etkili ve denetlenebilir sınırlar bulunmaması olduğunu belirtirken, milletvekillerinin ticaretle uğraşmalarının, öncelikle, ahlaki açıdan kabul edilemez olduğunu ifade etti. Sayın Gürkan, bu yasa değişikliği ile yolsuzlukların mutlaka önlenmesi gerektiğnii, yolsuzluklar yok edilmeden demokrasiyi elde etmenin mümkün olamayacağını ifade ederken, bunu gerçekleştirmek için atılması gereken ilk adımın, başta milletvekilleri olmak üzere, kamu yetkisine sahip olanların görev ve sorumluluk alanları ile kişisel çıkarları arasında çatışma olasılığını yasalarla önlemek olduğunu iletti.
TEGV Vakıf Başkanı İbrahim Betil, sivil toplum çalışmalarında özlem duyulan geleceği oluşturmak için seyirci olmaktan çıkıp oyuncu olmaya çalışmamız gerektiğini ifade ederken, yanlış ve doğruyu aramaktan çok, doğru ile başka bir doğru arasında seçim yapabilmek için değişik yöntemler ve değişik temel çelişkiler gözlenmiş olduğu üzerinde durdu. Doğru ile doğru arasında seçim yapabilmek kavramını anlatan Betil, geleceğin şekillendirilmesini etik anlayışlarda ararken değişik toplumlarda değişik yaklaşımlaınr ele alındığını ifade etti.
Betil, uygar bir toplumda etik ilkelerini: insan ilişkilerinin merkeze alınması, her işte insana değer verilmesini, onur gözetilmesini, şeffaf olunması, toplam kaynağın hesabının verilebilmesi, amaçlarda da aynı şekilde hesap verilebilmesi, ayrım yapılmaması (cinsiyet ırk köken konum millet vs. farkı gözetmeksizin) herkese eşit davranılması, yeterlilik – çalışan ve gönüllülerin mesleki bilgilerini sürekli geliştirmesinin esas alınması, konusu ne olursa olsun hizmet kalitesine önem verilmesi, katılıma işbirliğine ve yerel alış-verişe önem verilmesi, toplumsal adaleti gerçekleştirmenin esas alınması, hizmet edilen kesimin hakları ön planda olmalısı, ideolojik veya siyasi etkilerden bireysel çıkarlardan uzak durması olarak ifade etti.
NTV Genel Yayın Yönetmeni Cem Aydın, öncelikle medyada etiğin neden bu kadar geri planda kaldığına bakılması gerektiği ile sözlerine başlarken, medya üzerinde basın-siyaset yakınlaşmasından dolayı yoğun bir siyaset baskısı olduğunu belirtirken hepimizin bu noktada bir özeleştiri yapmamız gerektiğini ifade etti.
Sayın Aydın, bağımsız ve doğru haber için medya kuruluşlarının gelir gider dengesini sağlaması gerektiğini, zaten doğru sermayenin de medyaya en az karışan sermaye olduğunu ifade ederken asıl işlerinin yorumsuz bir şekilde haberi doğru iletmek olması gerektiğinin üzerinde durdu. Bu tür problemlerini engellemek için de sivil toplum kuruluşları ve medya çalışanlara büyük görev düştüğünü söyleyen Aydın, konuşmasında muhabirlerin üzerindeki baskılar konusunda bir çok örneği Ekonomistler Platformu ve değerli panelistler ile paylaşttı.
AKUT Lideri Nasuh Mahruki, herşeyin başı ve sonunun insan olduğunu belirtirken, insanlar sistemde boşluk görürlerse, boşlukların kötüye kullanılabileceğine dikkati çekerek, sistemi iyi işletmek için insana yatırım yapmak gerektiğini belirtirken, sistemin doğru oturabilmesi için ilkeler belirlenmesi ihtiyacını açık olark ifade etti. Mahruki; bu anlamda AKUT’un organizyon ve yönetim yapısından bahsederek, çalışma prensiplerinden örnekler verdi.
Ekonomistler Platformu, Basın-Tanıtım Komitesi Direktörü,Aslı Yaman ise, medya ve basın etiğinde, en çok irdelenen ve tartışılan konularının başında kişisel haklara ve özel yaşama tecavüzün gelmekte olduğunu ifade ederken, yazılı ve görsel basında izleyiciye ve okuyucuya sunulan haberin çıkar gözetme anlayışından doğan sınırlamalar yüzünden doğru şekilde yansıtılmaması da etik sorunlarını adeta kanayan bir yara haline getirmiş olduğunu ifade etti. Bu yarayı iyileştirmek için acilen gerekli operasyonların yapılması gerektiğine inanan Yaman, sözlerini: “henüz hareket etmeye hazırlanan bu treni de kaçırmamamız için bir an önce harekete geçmeliyiz. Yazılı ve görsel basın elindeki gücün farkındadır. Bu yüzden bu gücü doğru yerde doğru kişiler için doğru zamanda kullanmak zorundadır.” diyerek bitirdi.
Dinleyiciler arasında yer alan ISO Meclis Başkanı Hüsamettin Kavi söz alarak, bu akşam konuşulması gereken daha bir çok nokta olduğunu, fakat birey olarak geleceğe yönelik nasıl ve ne nitelikte insanlar yetiştirmeliyiz? Etik değerleri kuvvetli bir toplum mu yoksa bunlardan uzak para isteyen bir toplum mu?gibi sorularının kritik önemi olduğunu ifade etti. Özel sektör olarak ,bugün içinde yaşadığımız zamanın koşulları gereği rekabet adil ve doğru yansıtılamıyor diyen Kavi, hep beraber eş zamanlı olarak buna sahip çıkmak zorunda olduğumuzu ifade etti.
Soru cevap kısmının ardından, etik tartışmaları kokteylde de uzun süre devam etti.