Enter Genel Müdürü İzi Adato, özellikle kriz dönemlerinde, e-iş, yazılım, teknik eleman ve donanımda outsource’un öneminin daha çok anlaşıldığını söyledi. İzi Adato, Enter olarak 1994 krizinden nasıl çıktıklarını, bu krizi anlatma planlarını ve yeni ürünlerini turk-internet.com’dan Gülden Tozkoparan’a anlattı.
Enter Hakkında kısa bir bilgi verir misiniz?
İzi Adato: Enter 1986’da kuruldu. Sektörün en eski şirketlerinden bir tanesi. Normal bir PC yetkili satıcısı olarak kuruldu, zaman içinde sistem entegratörü pozisyonuna geldi. Müşteri portföyümüz yüzde 70 – 80 yabancı firmalardan oluşuyor. Ağırlıklı olarak telekom ve yeni ekonomi alanında orta ve büyük boy şirketlerin altyapıları için katma değerli servisler veriyoruz.
Krizden ne derece etkilendiniz?
Adato: Bu son kriz öncesi son derece başarılı bir grafikle yolumuza devam ediyorduk. Bu sene, tahminen yüzde 40 – 45 bir kaybımız olacak. Büyümeyi düşünüyorduk ama, bu krizde olmaz tabi ki. Bizimle beraber bütün sektör de etkilendi, müşteri portföyümüz çok etkilendi. Fakat aşağı yukarı bir sene sonra piyasanın toparlanacağını tahmin ediyoruz.
Krizi nasıl aşmayı planlıyorsunuz?
Adato: Bizim en büyük özelliklerimizden biri çok dinamik olmamız, çabuk karar verebilmemiz. Bu kriz zamanında da, ne kadar çabuk karar verirseniz, ne kadar çabuk şirketin organizasyonunu ona göre yapılandırırsanız, iş planlarını ona göre organize ederseniz, o kadar daha sağlıklı, o kadar daha uzun vadeli çalışma imkanınız oluyor. 94’te de buna benzer bir kriz yaşamıştık biliyorsunuz. Onu da son derece başarılı bir şekilde atlatmıştık. Krizler zaten Türkiye’de sürekli oluyor. Bunu bir şekilde iş planlarına yansıtmanız gerekiyor. Her 4-5 sene de bir buna benzer krizler yaşıyoruz.
Enter olarak, 1994 yılını nasıl atlatmıştınız?
Adato: Kriz, 94’te benim ilk defa başıma gelmişti. Biraz kötü de yakalanmıştık. Çünkü o zaman ithalat yapıyorduk. Bütün borçlarımız dolar, alacaklarımız Türk lirasıydı. Devalüasyondan dolayı çok ciddi olarak alacaklılarımız etkilenmişti. Bugün ise önemli bir borcumuz yok, olanlarda Türk lirası üzerine. Dolayısıyla krize, eskiye oranla daha sağlam bir şekilde girdik.
İkincisi, 94’te donanım ağırlıklı bir şirkettik. Bugün ise katma değerli servisler sağlayan çok kuvvetli bir departmanımız var. Donanım satışları bir noktada kilitlense bile servisler bu kriz zamanlarında olduğu gibi devam ediyor. Kaldı ki bizim son iki senedir üzerinde ağırlıkla konuştuğumuz bir outsourcing (dış kaynak kullanımı) konusu var. Bu kriz zamanlarında daha da bir ön plana çıkıyor.
Hangi alanda outsourcing yöntemini kullanıyorsunuz?
Adato: Biz iki-üç konuda dış kaynak kullanımından bahsediyoruz. Bir tanesi son iki senedir yaptığımız, insan kaynaklarının kullanılması. Yani, çeşitli şirketlerin, IT departmanlarına eleman almak yerine, bu elemanları bizim gibi bir şirketten kiralama yoluna gidiyorlar. Bunun çok büyük avantajları var tabi ki. Birincisi; uzmanlar ile çalışıyorsunuz. İkincisi; sadece bir eleman alsanız bile, o eleman üzerinden, o şirketin öz kaynaklarına erişebiliyorsunuz. Kiraladığınız elemanın arkasında bulunan şirketin, bütün kaynaklarını kullanabiliyorsunuz. Bayramlarda, izinlerde, hastalandığında, o eleman bizden başka bir elemanla değiştiriliyor. Elemanın şirkette yaptığı bütün aktiviteler, bizim sistemlerde kayıtlı olduğu için, yerine giden eleman ne ile karşılaşacağını biliyor. Dolayısıyla hizmet aksamadan devam ediyor.
Eleman kiralama, özellikle krizlerin sık sık yaşandığı bir ülkede iyi bir yöntem sanırım?
Adato: Evet… Örneğin; kadronuzda, teknik, yazılımcı ve bir de IT yöneticisine ihtiyacınız var. Ne yapabilirsiniz? Headhunter’lara gidersiniz, bir profil verirsiniz, bir eleman bulurlar, o elemanı kendi bünyenize alırsınız, yetiştirirsiniz, teknik eleman olduğu için sık sık eğitime ihtiyacı olur, eğitimden geçirirsiniz. Bu eleman ihtiyacını dış kaynak kullanımı yoluyla karşıladığınız zaman, o süreçleri atlamış oluyorsunuz. Bir IT şirketinden eleman alıyorsunuz, dolayısıyla biliyorsunuz ki, uzman bir yerden geliyor. O elemanın bilmediği bir soru veya problem olabilir, doğaldır, ama arkasında danışabileceği birçok eleman var. Dolayısıyla şirketin diğer kaynaklarına ulaşma imkanına sahip oluyor.
En önemlisi, bu kriz zamanlarında personel indirimine gittiğiniz zaman ki, bunu bütün şirketlerin bünyesinde görüyoruz, tazminat ödemeden, ‘ben servisi bitirdim’ deyip servisi kapatabiliyorsunuz. Kaldı ki, bizden ya da herhangi bir şirketten 4-5 eleman almış olabilirsiniz. Eleman sayısını 2’ye indirirsiniz, pazar düzeldiği zaman 5 kişi daha alırsınız. Veya yaptığınız birşeyi komple outsource edersiniz. Mesela main server’ların bakımı, application server’ların bakımı veya bir network’ün yönetimi… Bunu tamamen bünyenizde hiç eleman barındırmadan, dışarıya uzman bir kuruluşa servis olarak verebilirsiniz.
En son üzerinde çalıştığınız ürün hangisi?
Adato: Şu an yaptığımız, e-iş’te dış kaynak kullanımını gündeme getirmek. Burda alt yapısını bizim kurduğumuz Estore, çok ciddi olarak çalışıyor. Bundan 6 ay önce kiminle konuşsak, herkes kendi e-iş’ini kendisi yapmak istiyordu. Holdingler ve çeşitli kuruluşlar, e-iş için eleman alıyorlardı. Yazılımlar yazılıyor, danışmanlıklar ön plana çıkıyor, dünyanın donanım yatırımı yapılıyordu. Amaç, kendi business’larının yanında bir de e-business kurmaktı.
Kriz zamanına gelince ne oldu? Dediğim gibi bünyeden elemanlar çıkartıldı, alınan donanım kullanılmaz duruma geldi. Donanımların özellikle zamanla, birebir ilişkisi var. Zaman, donanımların ve teknolojinin eskimesine neden oluyor. Dolayısıyla, ‘Bu donanımı aldım, 3 ay bekleyeyim, 6 ay bekleyeyim, nasılsa kriz geçince ben bunu kullanırım’ diyemiyorsunuz. O teknoloji veya donanım eskimiş hale gelebiliyor.
Burada yaptığımız, biz o donanımı ve donanımın bakımı için gerekli elemanı ve bunun üzerinde kullanılacak e-iş yazılımını tamamen kiralama yolu ile karşı tarafa sağlıyoruz. Dolayısıyla siz kendi işinize devam ediyorsunuz, eğer pazarın geliştiğini, büyüdüğünü görürseniz, kapasite artırımına gittiğinizi söylersiniz; dolayısıyla biz gerekli kapasiteyi size temin ediyoruz.
İstedikleri gibi donanım ve eleman artışına gitmenin bedeli ne oluyor?
Adato: Buna karşılık, kiralama ücretleri biraz fark ediyor. Ancak en önemlisi, pazarın ters gittiği, böyle bir kriz yaşandığı dönemlerde de, eğer kapasitenizi azaltmak istediğinizi söylerseniz ve bizden 10 tane donanım ünitesi almışsanız, o donanımın sayısını 2’ye düşürüyorsunuz. Böylece direkt olarak maliyetleriniz azalıyor.
Aksi takdirde ne olurdu diye bakarsak, bir-iki sene sonra donanımın yenilenmesi gerekecek. Eski donanım satılabilir durumda olmayacak, tekrar eleman bulmanız gerekecek, tekrar eğitmeniz gerekecek gibi bir sürü komplike process’ler içinde kalınacak.
Kriz, outsourcing işlemlerinin önemini artırdı değil mi?
Adato: Kriz döneminde çok belirgin olarak bunların önemi artmış oldu. Şimdi bütün holding ve kuruluşlarda şu fark ediliyor: Her işi kendi bünyesinde yapmaya kalkışmak yanlış. Bunun, ‘ben de yapayım, olsun’ gibi bir iş olmadığı, konsantrasyon gerektirdiği ve kaldı ki maliyetlerinin bu kiralama yolu ile çok daha düşük bir şekilde yapılabileceği anlaşıldı. Dolayısıyla şirketlerin önümüzdeki dönem planlarını buna doğru kaydırdığını görüyoruz. Siz kiralama yoluna gittikten sonra, herhangi bir noktada kendi yatırımınızı zaten yapabilirsiniz, ama bu, pazara erken girme, düşük maliyet, tamamen sizin kendi işinize konsantre olmanız imkanını tanıyor. Çünkü biz ayrı bir kanal yaratıyoruz. Ama kanal dışı faaliyet sizin kendi uzmanlık alanınız. Ona ne kadar konsantre olursa şirketler, o kadar daha başarılı olma şansları var.
Geleceğe dönük ne gibi çalışmalarınız var?
Adato: Bunların yanı sıra telekom odaklı bazı çalışmalarımız var. 2004’te Türk Telekom’un tam rekabete açılması söz konusu. Bu nedenle, 2002’den itibaren bu pazarda telekom faaliyetinde bulunmak isteyen bütün şirketler yavaş yavaş konumlanmaya başlayacaktır. Bu şirketlerin birçok servise ihtiyacı olacak. Bunların başında collocation servisleri geliyor. Yani, siz donanımınızı barındırmak yerine, herhangi bir yere koyuyorsunuz, onların bakımını başkası yapıyor. Ya da, hazır bir donanım parkını kiralıyorsunuz, onun üzerinden istediğiniz servisleri verebiliyorsunuz.
Ayrıca, telekom alınına girmek isteyenlerin ihtiyaçları olacağını düşündüğümüz yazılım ve donanımları toparlamaya çalışıyoruz. O servisleri, yine outsource kapsamında, vermeyi planlıyoruz. Çünkü bu alana yeni girecek şirketlerin de, yatırımlarını uzun bir süre yüksek maliyetlerle yapmaktansa, outsource etmeleri daha rasyonel. Zaten, yurtdışında da başlama noktaları olarak bu seçeneği görüyoruz.
www.enter.com.tr
Türk bilgisayar sektörünün önde gelen firmalarından Enter Bilgisayar Sistemleri A.Ş., 1986’dan bu yana Compaq, IBM, Microsoft, Hewlett-Packard, Novell gibi markaların ürün ve hizmetlerini son kullanıcıya götürmek amacıyla faaliyet göstermektedir. Enter, şirketlerin network yapılarını, yerel ve uzak alan ağlarını kurmak; sistem yönetiminde destek sağlamak; teknik danışmanlık, ileri teknik eğitim sunmak ve şirketlerin tüm bilgi işlem altyapısını 24 saatte taşımak gibi hizmetler sunmaktadır. Ayrıca, büyük boy işletmelerin bilgi işlem outsourcing ve outtasking taleplerini uzman ekibiyle karşılayan Enter, GlobalServe’ün Türkiye iş ortağıdır.