turk-internet.com : Çalışmakta olduğunuz kuruluşun görev ve sorumlulukları nelerdir?
Fatih Yurdal : Kurumun adı “European Radicommunications Office (ERO)”, yani Avrupa Radyokomunikasyon Ofisi. Radyokomunikasyon, frekans spektrumu kullanılarak yapılan haberleşmeye deniyor.
Ancak Ofis’in ismi ve görev sahası gelecek ay alınacak bir kararla “European Communications Office (ECO)” olacak, Yani Avrupa Komunikasyon Ofisi. Böylece Avrupa’daki tüm telekomünikasyon konularında faaliyet gosterecek. Daha önce (2001 yılı başında) ERO’ya katılmış bulunan Avrupa Telekomunikasyon Ofisi (ETO) de böylece ERO ile birlikte tarihe karışmış olacak.
Bu girişten sonra asıl önemli noktaya gelmek istiyorum. Bu açıklamayı yapmadan önce de, size Avrupa Posta ve Telekomunikasyon Idareleri Birliği CEPT’in teşkilat şemasını gönderiyorum.
CEPT, 1950 yılında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 20 ülke tarafından Avrupa’da telekomunikasyon ve posta konularında dayanışma, işbirliği ve koordinasyonu sağlamak üzere kurulmuş bir teşkilat olup, bugün 45 üyesi bulunmaktadır. Teşkilat şemasından görebileceğiniz gibi Elektronik Komünikasyon Komitesi ECC ve Posta Komitesi CERP, CEPT’in asıl çalışmalarının yürütüldüğü komitelerdir.
Bizim ilgili oldugumuz komite tabii ki komünikasyon komitesi olup, ERO (yakında ECO) bu komite tarafından 1990 yılında oluşturulmuş bağımsız uzmanlık ofisidir.
ERO’da bir direktör, bir direktör yardımcısı ve 7 uzman ile diğer idari personel görev yapmaktadır. Ofisin görevi, Avrupa’da telekomünikasyon konusunda yapılan bütün çalışmaları takip etmek, gerekli koordinasyonu yürütmek ve gerektiğinde uzman desteği saglamak suretiyle telekomunikasyon alanındaki kararların bütün Avrupa ülkelerinde ortak zeminlerde ve belirli bir düzen içerisinde oluşturulmasına danışmanlık sağlamak yoluyla yardımcı olmaktır.
Ofis, CEPT üyesi ülkelerin yıllık aidatları ile bütçesini oluşturmakta ve uzmanlarını üye ülkelerin uzmanları arasından çıkan adaylar arasından ERO konseyince yapılan seçimler sonucu belirlemektedir. Uzmanlar, Danimarka Hükümeti ile CEPT’in yaptığı “Ev sahibi ülke anlaşması” çerçevesinde “Diplomat” statüsü ile önce 4 yıl icin seçilmekte, hizmetinden memnun olunanların hizmet süreleri yine Konsey kararıyla 8 yıla çıkarılabilmektedir.
Konsey, üye ülkelerin Telekomunikasyon Idarelerinin üst düzey yoneticilerinden oluşmaktadır. Turkiye de ERO konseyi’nin 1997’den beri üyesi bulunmaktadır. ERO’nun çalışma merkezi Kopenhag’da olup, bu konu CEPT’in usulleri gereğince 1990 yılında üye ülkeler arasında yapılan oylama sonucunda kararlaştırılmıştır.
turk-internet.com : Bulunduğunuz görevin tanımı nedir?
Fatih Yurdal : Ben 2001 yılında Avrupa’dan aday gösterilen 35 kişi arasından, 4 yıllığına, “Spectrum Management and Radio Regulatory Issues” uzmanı olarak seçildim. Mevcut Direktör Yardımcısının görev süresi 2003 yılı sonunda sona erecek olup, o tarihte Direktör Yardımcılığı görevini ben üstlenecegim. Buna şu andan karar verilmiş durumda.
Yine teşkilat şemasından izleyecek olursanız, ECC’ye bağlı olarak çalışan “çalışma grupları” görürsünüz. ERO uzmanları bu gruplardan sorumludurlar. Benim sorumlu oldugum Gruplar:
- FM : Frequency Management,
- RR : Radio Regulatory (Yakında bu grubun adı R yani Regulatory grup’a değiştirilip sadece radyokomunikasyon konularını değil, bütün telekomunikasyon konularını kapsayacak),
- CPG : Conference Preparatory Group.
Görevlerimiz arasında bu grupların toplantılarına katılıp gerektiği durumlarda uzmanlık görüşümüze başvurulmasına imkan sağlamak, konuları takip ederek üye ülkeler arasında harmonizasyonu sağlamak, bu amaçla gerekli raporları hazırlamak ve gereken tavsiyelerde bulunmak gibi konular bulunmaktadır.
turk-internet.com : Daha önce bu teşkilatta Türkiye’yi temsil eden birisi oldu mu? Sizin bu yeni göreve (2003 yılı sonundan itibaren) seçilişiniz nasıl oldu?
Fatih Yurdal : Türkiye daha önce bu teşkilatta temsil edilmedi. Daha önce yine ben aday olmuş idim. 1993 yılında henüz şube müdürü iken. 56 aday arasında ilk 6’ya seçilip, mülakata alınmıştım. Seçici kuruldaki 6 kişiden 3’ü Ingiliz idi ve sonuçta Ingiliz seçildi (tesaduf bu ya). Ve düşünün ki bu adamcağız sadece 4 yıl çalışabildi ERO’da 8 yıla uzatmadılar. Böylece biz kaybetmiştik. Sonra 1997’de bu defa Direktörlüğe aday oldum, 17 aday arasından seçilen ilk 6’ya girip mülakata çağrıldım, mülakat sonucu belirlenen ilk 3’e seçildim. Sonuçta Norveç’li arkadaş seçildi Direktör olarak. Şu anda da kendisi ofisin Direktörü. Sanırım 3 yıl kadar sonra görev süresi sona eriyor ve tabii ki Direktörlüğe ben de adayım.
Bu göreve 2003 yılı değil, 2001 yılında tekrar aday oldum. Seçim süreci gerçekten uzun bir süreç. Şöyle ki, 44 ülkeden adaylar belirleniyor, bunlar prosesten geçirilerek bir shortlist ilan ediliyor. Sonra, ERO Direktörü, ERO Konsey Başkanı ve ECC Başkanından oluşan bir seçici kurul oluşturuluyor. Kurul bu short list’deki isimleri Kopenhag’a mülakata çağırıyor. Daha sonra Kurul’un belirlediği 1. 2. 3. vs adaylar Konsey’in onayına sunuluyor. Bunun için Konsey’in toplanması bekleniyor. Konsey seçici kurulun teklifini gerekçeleri ile birlikte benimserse sonuçlar üye ülkelerin ERO Konseyi’ndeki temsilcilerine (Konsülerlere) gizli bir yazı ile bildirilip son onay isteniyor. Eğer bir itiraz gelmez ise seçilen adaya formaliteleri tamamlaması için bir süre veriliyor (3-5 ay gibi) ve görevi kabul ediyorsa, uygun zamanda başlıyor.
Benim ile ilgili adaylık 2001 yılı Haziran’ında söz konusu oldu. Seçimin sonucu ise Ekim 2001 de alındı. Benden 1 Mart 2002’de göreve başlamam istendi. Ancak o dönemde bildiğiniz gibi Dünya Telekomünikasyon Kalkınma Konferansına Başkanlık yapmam gerekiyordu. Ayrıca Ankara’daki Telekomünikasyon Kurulu’nun iki üyesi ayrılmış ve atama uzamıştı. Onun için 1 Mayıs’ta başlamak üzere izin istedik, hoşgördüler. Daha sonra Telekomünikasyon Kurulu yeni üyelerinin atanması yılan hikayesine döndü (Türkiye’nin herzamanki hali). Ben bu nedenle biraz daha müsaade istedim. Yine anlayış gösterdiler. Ancak Haziran’da mutlaka başlamamı istediler. Çünkü mevcut iki uzmanın görev süreleri sona ermek üzere idi ve benim sorumlulukları devralmam gerekiyordu. Nihayet 13 Haziran’da burada göreve başladım.
turk-internet.com : Peki buradaki göreviniz üst düzey bir görevdi. Bunu nasıl bıraktınız?
Fatih Yurdal : Aynı soruyu/tepkiyi birçok insandan aldım. Kurul Başkanlığının nasıl bırakılıp bır çırpıda gidilebileceği, Türkiye’de en üst düzeyde görevli iken nasıl ERO’da uzman olarak çalışabilineceği vs.
Ama bana göre makam ve mevkiler sefası sürülecek yerler değil, aksine yükün, ağırlığın ve sorumluluğun çok arttığı yerlerdir ve bu görevlere gelenler kendilerine bir süre koyup, o süre zarfında canla başla çalışmalı, varını yoğunu ortaya koymalı, ondan sonra da oraya çakılıp kalmadan, ey ülkem ben senin bana verdiklerinin karşılığını verdiğime inanıyorum, hadi artık bana hosçakal diyebilmelidir. Bu bir nöbet meselesidir ve ben nöbetimin bittiğine inanıyorum. Bu nöbet döneminde de kendimi yeteri kadar memleketime adadığımı düşünüyorum. Biliyorsunuz bu uğurda bypass’lık bile oldum.
Daha da onemlisi, diğer bir sorunuza cevap verirken belirttiğim gibi AB’ye girmek, uluslararası arenada bulunmak için can atan Türkiye için buralarda bulunmamız daha önemli. Türkiye’ye bir Kurul Başkanı her zaman bulunur ama ERO’da bir uzman, hele de ileri de Direktörlük söz konusu ise bir daha pek de olmayacak bir fırsat. Benimki ilk idi, üzülerek belirteyim son olacağını da tahmin ediyorum. İnşallah tahminlerimde yanılırım. Gördüğünüz gibi senelerimizi verdik, emek, para, nefes herşeyimizi harcadık ve 1951 yılından bu yana giremediğimiz ITU Konseyi’nde 51 yıl aradan sonra artık biz de varız. Buna gerçekten cok inanmıştım ve inançlarımın boşa çıkmadığına şahit olduğumdan dolayı gerçekten çok sevindim. İnşallah gelecek nesil bunu devam ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Buna inanmak istiyorum ama yine üzülerek söylüyorum maalesef inanmıyorum. Allah hakkımızda hayırlısını versin.
turk-internet.com : Temsil edilmenin Turkiye açısından bir yararı olabilir mi? Nedir bu yararlar?
Fatih Yurdal : Sanırım bu soruya önceki sorularda cevap verdim. Ancak bazı pratik noktaları da vurgulamak açısından şunları belirteyim :
- ERO, Sadece Avrupa ile ilgili değil. Bütün dünya telekomünikasyonu ile ilgili tüm bilgi ve belgelerle donanmıştır. ERO’nun database’inde her türlü bilgi mevcuttur. (Gormek isteyenler için adresi : www.Ero.dk). Bu bilgiler, yıllardan beri toparlanan bilgiler olup, üyelerin hizmetindedir. Ancak! Türkiye bir türlü, bu imkanları gerektiği gibi kullanmamıştır. Bizler de üst düzey yöneticiler olarak bunlara eğilmeye fırsat bulamamışızdır çoğu zaman. Ama şimdi doğrudan bunların içinde bulunan bir temsilcimizin olması, bunları tamamen elimizin altına koymuştur. Kurum’daki arkadaşlarımızla koordinemiz devam etmektedir. Her ne kadar, ERO mensupları Avrupa’yı temsil ederler ve sadece Avrupa için çalışmaları gerekirse de 7 uzmandan birisi Türk ise Türkiye bunun avantajını mutlaka yaşayacaktır. Nasıl diğerleri de böyle yapıyorlar ise!
- ERO, Avrupa Birliği ile çok yakın çalışır. AB’ye projeler yapar (parası karşılığı danışmanlik hizmeti verir). Bu projelerin sonuçları AB’nin Direktiflerine temel teşkil eder.(Geçmiste 1993-1994 yıllarında “Avrupa’daki Uydu Haberleşme Sistemlerine İlişkin Düzenlemeler” konulu bir projede ben de “external expert” olarak görev yapmış idim ve raporumuz AB’nin Uydu Regülasyonlarında kullanılmış idi)
- Ben buradaki görev süremi bitirip ayrıldığım zaman Turkiye hemen hemen her turlu telekomünikasyon bilgisi ile mucehhez birisine sahip olmuş olacak. Bildiğimiz kadarıyla ERO’daki görevi sona erenler el üstünde tutulmaktadır. Sözgelimi benim başlamam ile birlikte geçen ay buradan ayrılan Alman arkadaş şimdi ülkesini AB’de temsil ediyor, hemen oraya alındı.
- Aşağıdaki 5. sorunun cevabı da başlıbaşına ayrı bir faydadır.
turk-internet.com : Bize Dünya’nın Telekomünikasyon sektöründe ne tür gelişmelere doğru yönlendiğini anlatabilir misiniz?
Fatih Yurdal : Evet, ERO’da bulunmanın en önemli yararlarından biri de doğrudan, her zaman ve hiç vakit geçirmeden teknolojinin, yeniliklerin ve gelişmelerin içinde bulunmanız ve eğer birileri bundan yararlanmayı düşünüyorlarsa (Turkiye’dekileri kastediyorum) anında hizmetlerine sunabilmenizdir.
Ve inanin vaktim çok az olmasına rağmen ilgili birilerini bulabildiğim için biraz detay anlatmaya çalışıyorum. Daha önce belirttiğim gibi ERO herşeyle ilgileniyor. Ofiste guzel bir enformasyon akış sistemimiz var. Herhangi bir uluslararası toplantıya katılan arkadaşımız döndüğünün ertesi günü toplantı ile ilgili raporunu sunmak zorunda. Böylece herkes herkesin yaptıklarından bir-iki gün içerisinde haberdar oluyor ve şahsen ben her türlü konuyu yakından takip edebiliyorum, vaktim yettiğince.
Ayrıca, uzmanların en önemli fonksiyonlarından birisi Avrupa’daki ve dünyadaki toplantılara katılmak, CEPT’i ve AB’yi bu konular hakkında bilgilendirmek ve tavsiyelerde bulunmaktır. Dolayısıyla her ay en az bir toplantıya katılıyorum. Neye ve nerelere katılacağımıza da kendimiz karar vermek durumundayız.
turk-internet.com : Türkiye’deki telekomünikasyon sektörünü değerlendirebilir misiniz?
Fatih Yurdal : Bu konuya gelince beni kara kara düşünceler alıyor. Gerçekten üzülüyorum, ama yine de şahsi fikirlerimi belirteyim.
- Telekomünikasyon sektörünü liberalize etmemiş tek Avrupa ülkesi Türkiye,
- ISP’ler data hatlarından vızır vızır ses geçirirken seyirci kalan ve Voice Over IP ve benzerlerini serbest bırakmayan nadir ülkelerden birisi,
- “Sektörde bağımsız Kurum (TK) oluşturdum, ama benim dediklerimi yapmıyor, o nedenle yok olsun”, diyebilen bir ülke,
- “Bir sürü telekomünikasyon kuruluşum var ama ben üretim yapmam, yapamam” diyen ve sadece GSM sistemleri için son 10 yılda yurtdışına en az 30 milyar dolar ödeyip sonra da “bu krizler neden oluyor ki?” diyebilen bir ülke,
- Birleşmiş Milletlerin bir yan kuruluşu olan ITU’da temsil edilememeye 51 yıl göz yummuş bir Devlet,
Bu boyle uzar gider. Çok gerideyiz maalesef, çok gerilerdeyiz. Artık bütün kamuoyu biliyor. Biz görevde iken bunlarla ilgili uyarılarımızı ilgili yerlere defalarca yaptık, ama maalesef hiçbir sonuç yok.
Neler yapılmalı?
- Türk Telekom’un hizmetleri hızla liberalleştirilmeli ve bu hizmetlerin özel sektör tarafından verilmesine imkan sağlanmalı,
- VOIP, VOFrame Relay ve benzeri hizmetler kaçaklıktan kurtarılıp legal hale getirilmeli ve lisansa bağlanmalı,
- Özel Sektör üretime ve AR-GE’ye Devletçe yönlendirilmeli,
- Yeni teknolojiler bir an önce ülke gundemine getirilmeli (üretim ayağı öne çıkarılarak, ihracat yapılarak değil),
- Özellikle Turk Telekom üzerindeki ataleti atarak Turk insanına layık olduğu hizmeti götürmeli,
- Kablo TV, Uydu, internet hizmetleri insanımızın kolay ulaşabileceği, kolay ve ucuza kullanabileceği, kullandığına pişman olmayacağı bir hale getirilmeli,
- Butun bunlar için Devlet, özel sektör, üniversiteler, kullanıcılar elele vermeli, bunun için mekanizmalar oluşturulmalı
turk-internet.com : Çalışmakta olduğunuz kuruluşun görev ve sorumlulukları nelerdir?
Fatih Yurdal : Kurumun adı “European Radicommunications Office (ERO)”, yani Avrupa Radyokomunikasyon Ofisi. Radyokomunikasyon, frekans spektrumu kullanılarak yapılan haberleşmeye deniyor.
Ancak Ofis’in ismi ve görev sahası gelecek ay alınacak bir kararla “European Communications Office (ECO)” olacak, Yani Avrupa Komunikasyon Ofisi. Böylece Avrupa’daki tüm telekomünikasyon konularında faaliyet gosterecek. Daha önce (2001 yılı başında) ERO’ya katılmış bulunan Avrupa Telekomunikasyon Ofisi (ETO) de böylece ERO ile birlikte tarihe karışmış olacak.
Bu girişten sonra asıl önemli noktaya gelmek istiyorum. Bu açıklamayı yapmadan önce de, size Avrupa Posta ve Telekomunikasyon Idareleri Birliği CEPT’in teşkilat şemasını gönderiyorum.
CEPT, 1950 yılında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 20 ülke tarafından Avrupa’da telekomunikasyon ve posta konularında dayanışma, işbirliği ve koordinasyonu sağlamak üzere kurulmuş bir teşkilat olup, bugün 45 üyesi bulunmaktadır. Teşkilat şemasından görebileceğiniz gibi Elektronik Komünikasyon Komitesi ECC ve Posta Komitesi CERP, CEPT’in asıl çalışmalarının yürütüldüğü komitelerdir.
Bizim ilgili oldugumuz komite tabii ki komünikasyon komitesi olup, ERO (yakında ECO) bu komite tarafından 1990 yılında oluşturulmuş bağımsız uzmanlık ofisidir.
ERO’da bir direktör, bir direktör yardımcısı ve 7 uzman ile diğer idari personel görev yapmaktadır. Ofisin görevi, Avrupa’da telekomünikasyon konusunda yapılan bütün çalışmaları takip etmek, gerekli koordinasyonu yürütmek ve gerektiğinde uzman desteği saglamak suretiyle telekomunikasyon alanındaki kararların bütün Avrupa ülkelerinde ortak zeminlerde ve belirli bir düzen içerisinde oluşturulmasına danışmanlık sağlamak yoluyla yardımcı olmaktır.
Ofis, CEPT üyesi ülkelerin yıllık aidatları ile bütçesini oluşturmakta ve uzmanlarını üye ülkelerin uzmanları arasından çıkan adaylar arasından ERO konseyince yapılan seçimler sonucu belirlemektedir. Uzmanlar, Danimarka Hükümeti ile CEPT’in yaptığı “Ev sahibi ülke anlaşması” çerçevesinde “Diplomat” statüsü ile önce 4 yıl icin seçilmekte, hizmetinden memnun olunanların hizmet süreleri yine Konsey kararıyla 8 yıla çıkarılabilmektedir.
Konsey, üye ülkelerin Telekomunikasyon Idarelerinin üst düzey yoneticilerinden oluşmaktadır. Turkiye de ERO konseyi’nin 1997’den beri üyesi bulunmaktadır. ERO’nun çalışma merkezi Kopenhag’da olup, bu konu CEPT’in usulleri gereğince 1990 yılında üye ülkeler arasında yapılan oylama sonucunda kararlaştırılmıştır.
turk-internet.com : Bulunduğunuz görevin tanımı nedir?
Fatih Yurdal : Ben 2001 yılında Avrupa’dan aday gösterilen 35 kişi arasından, 4 yıllığına, “Spectrum Management and Radio Regulatory Issues” uzmanı olarak seçildim. Mevcut Direktör Yardımcısının görev süresi 2003 yılı sonunda sona erecek olup, o tarihte Direktör Yardımcılığı görevini ben üstlenecegim. Buna şu andan karar verilmiş durumda.
Yine teşkilat şemasından izleyecek olursanız, ECC’ye bağlı olarak çalışan “çalışma grupları” görürsünüz. ERO uzmanları bu gruplardan sorumludurlar. Benim sorumlu oldugum Gruplar:
- FM : Frequency Management,
- RR : Radio Regulatory (Yakında bu grubun adı R yani Regulatory grup’a değiştirilip sadece radyokomunikasyon konularını değil, bütün telekomunikasyon konularını kapsayacak),
- CPG : Conference Preparatory Group.
Görevlerimiz arasında bu grupların toplantılarına katılıp gerektiği durumlarda uzmanlık görüşümüze başvurulmasına imkan sağlamak, konuları takip ederek üye ülkeler arasında harmonizasyonu sağlamak, bu amaçla gerekli raporları hazırlamak ve gereken tavsiyelerde bulunmak gibi konular bulunmaktadır.
turk-internet.com : Daha önce bu teşkilatta Türkiye’yi temsil eden birisi oldu mu? Sizin bu yeni göreve (2003 yılı sonundan itibaren) seçilişiniz nasıl oldu?
Fatih Yurdal : Türkiye daha önce bu teşkilatta temsil edilmedi. Daha önce yine ben aday olmuş idim. 1993 yılında henüz şube müdürü iken. 56 aday arasında ilk 6’ya seçilip, mülakata alınmıştım. Seçici kuruldaki 6 kişiden 3’ü Ingiliz idi ve sonuçta Ingiliz seçildi (tesaduf bu ya). Ve düşünün ki bu adamcağız sadece 4 yıl çalışabildi ERO’da 8 yıla uzatmadılar. Böylece biz kaybetmiştik. Sonra 1997’de bu defa Direktörlüğe aday oldum, 17 aday arasından seçilen ilk 6’ya girip mülakata çağrıldım, mülakat sonucu belirlenen ilk 3’e seçildim. Sonuçta Norveç’li arkadaş seçildi Direktör olarak. Şu anda da kendisi ofisin Direktörü. Sanırım 3 yıl kadar sonra görev süresi sona eriyor ve tabii ki Direktörlüğe ben de adayım.
Bu göreve 2003 yılı değil, 2001 yılında tekrar aday oldum. Seçim süreci gerçekten uzun bir süreç. Şöyle ki, 44 ülkeden adaylar belirleniyor, bunlar prosesten geçirilerek bir shortlist ilan ediliyor. Sonra, ERO Direktörü, ERO Konsey Başkanı ve ECC Başkanından oluşan bir seçici kurul oluşturuluyor. Kurul bu short list’deki isimleri Kopenhag’a mülakata çağırıyor. Daha sonra Kurul’un belirlediği 1. 2. 3. vs adaylar Konsey’in onayına sunuluyor. Bunun için Konsey’in toplanması bekleniyor. Konsey seçici kurulun teklifini gerekçeleri ile birlikte benimserse sonuçlar üye ülkelerin ERO Konseyi’ndeki temsilcilerine (Konsülerlere) gizli bir yazı ile bildirilip son onay isteniyor. Eğer bir itiraz gelmez ise seçilen adaya formaliteleri tamamlaması için bir süre veriliyor (3-5 ay gibi) ve görevi kabul ediyorsa, uygun zamanda başlıyor.
Benim ile ilgili adaylık 2001 yılı Haziran’ında söz konusu oldu. Seçimin sonucu ise Ekim 2001 de alındı. Benden 1 Mart 2002’de göreve başlamam istendi. Ancak o dönemde bildiğiniz gibi Dünya Telekomünikasyon Kalkınma Konferansına Başkanlık yapmam gerekiyordu. Ayrıca Ankara’daki Telekomünikasyon Kurulu’nun iki üyesi ayrılmış ve atama uzamıştı. Onun için 1 Mayıs’ta başlamak üzere izin istedik, hoşgördüler. Daha sonra Telekomünikasyon Kurulu yeni üyelerinin atanması yılan hikayesine döndü (Türkiye’nin herzamanki hali). Ben bu nedenle biraz daha müsaade istedim. Yine anlayış gösterdiler. Ancak Haziran’da mutlaka başlamamı istediler. Çünkü mevcut iki uzmanın görev süreleri sona ermek üzere idi ve benim sorumlulukları devralmam gerekiyordu. Nihayet 13 Haziran’da burada göreve başladım.
turk-internet.com : Peki buradaki göreviniz üst düzey bir görevdi. Bunu nasıl bıraktınız?
Fatih Yurdal : Aynı soruyu/tepkiyi birçok insandan aldım. Kurul Başkanlığının nasıl bırakılıp bır çırpıda gidilebileceği, Türkiye’de en üst düzeyde görevli iken nasıl ERO’da uzman olarak çalışabilineceği vs.
Ama bana göre makam ve mevkiler sefası sürülecek yerler değil, aksine yükün, ağırlığın ve sorumluluğun çok arttığı yerlerdir ve bu görevlere gelenler kendilerine bir süre koyup, o süre zarfında canla başla çalışmalı, varını yoğunu ortaya koymalı, ondan sonra da oraya çakılıp kalmadan, ey ülkem ben senin bana verdiklerinin karşılığını verdiğime inanıyorum, hadi artık bana hosçakal diyebilmelidir. Bu bir nöbet meselesidir ve ben nöbetimin bittiğine inanıyorum. Bu nöbet döneminde de kendimi yeteri kadar memleketime adadığımı düşünüyorum. Biliyorsunuz bu uğurda bypass’lık bile oldum.
Daha da onemlisi, diğer bir sorunuza cevap verirken belirttiğim gibi AB’ye girmek, uluslararası arenada bulunmak için can atan Türkiye için buralarda bulunmamız daha önemli. Türkiye’ye bir Kurul Başkanı her zaman bulunur ama ERO’da bir uzman, hele de ileri de Direktörlük söz konusu ise bir daha pek de olmayacak bir fırsat. Benimki ilk idi, üzülerek belirteyim son olacağını da tahmin ediyorum. İnşallah tahminlerimde yanılırım. Gördüğünüz gibi senelerimizi verdik, emek, para, nefes herşeyimizi harcadık ve 1951 yılından bu yana giremediğimiz ITU Konseyi’nde 51 yıl aradan sonra artık biz de varız. Buna gerçekten cok inanmıştım ve inançlarımın boşa çıkmadığına şahit olduğumdan dolayı gerçekten çok sevindim. İnşallah gelecek nesil bunu devam ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Buna inanmak istiyorum ama yine üzülerek söylüyorum maalesef inanmıyorum. Allah hakkımızda hayırlısını versin.
turk-internet.com : Temsil edilmenin Turkiye açısından bir yararı olabilir mi? Nedir bu yararlar?
Fatih Yurdal : Sanırım bu soruya önceki sorularda cevap verdim. Ancak bazı pratik noktaları da vurgulamak açısından şunları belirteyim :
- ERO, Sadece Avrupa ile ilgili değil. Bütün dünya telekomünikasyonu ile ilgili tüm bilgi ve belgelerle donanmıştır. ERO’nun database’inde her türlü bilgi mevcuttur. (Gormek isteyenler için adresi : www.Ero.dk). Bu bilgiler, yıllardan beri toparlanan bilgiler olup, üyelerin hizmetindedir. Ancak! Türkiye bir türlü, bu imkanları gerektiği gibi kullanmamıştır. Bizler de üst düzey yöneticiler olarak bunlara eğilmeye fırsat bulamamışızdır çoğu zaman. Ama şimdi doğrudan bunların içinde bulunan bir temsilcimizin olması, bunları tamamen elimizin altına koymuştur. Kurum’daki arkadaşlarımızla koordinemiz devam etmektedir. Her ne kadar, ERO mensupları Avrupa’yı temsil ederler ve sadece Avrupa için çalışmaları gerekirse de 7 uzmandan birisi Türk ise Türkiye bunun avantajını mutlaka yaşayacaktır. Nasıl diğerleri de böyle yapıyorlar ise!
- ERO, Avrupa Birliği ile çok yakın çalışır. AB’ye projeler yapar (parası karşılığı danışmanlik hizmeti verir). Bu projelerin sonuçları AB’nin Direktiflerine temel teşkil eder.(Geçmiste 1993-1994 yıllarında “Avrupa’daki Uydu Haberleşme Sistemlerine İlişkin Düzenlemeler” konulu bir projede ben de “external expert” olarak görev yapmış idim ve raporumuz AB’nin Uydu Regülasyonlarında kullanılmış idi)
- Ben buradaki görev süremi bitirip ayrıldığım zaman Turkiye hemen hemen her turlu telekomünikasyon bilgisi ile mucehhez birisine sahip olmuş olacak. Bildiğimiz kadarıyla ERO’daki görevi sona erenler el üstünde tutulmaktadır. Sözgelimi benim başlamam ile birlikte geçen ay buradan ayrılan Alman arkadaş şimdi ülkesini AB’de temsil ediyor, hemen oraya alındı.
- Aşağıdaki 5. sorunun cevabı da başlıbaşına ayrı bir faydadır.
turk-internet.com : Bize Dünya’nın Telekomünikasyon sektöründe ne tür gelişmelere doğru yönlendiğini anlatabilir misiniz?
Fatih Yurdal : Evet, ERO’da bulunmanın en önemli yararlarından biri de doğrudan, her zaman ve hiç vakit geçirmeden teknolojinin, yeniliklerin ve gelişmelerin içinde bulunmanız ve eğer birileri bundan yararlanmayı düşünüyorlarsa (Turkiye’dekileri kastediyorum) anında hizmetlerine sunabilmenizdir.
Ve inanin vaktim çok az olmasına rağmen ilgili birilerini bulabildiğim için biraz detay anlatmaya çalışıyorum. Daha önce belirttiğim gibi ERO herşeyle ilgileniyor. Ofiste guzel bir enformasyon akış sistemimiz var. Herhangi bir uluslararası toplantıya katılan arkadaşımız döndüğünün ertesi günü toplantı ile ilgili raporunu sunmak zorunda. Böylece herkes herkesin yaptıklarından bir-iki gün içerisinde haberdar oluyor ve şahsen ben her türlü konuyu yakından takip edebiliyorum, vaktim yettiğince.
Ayrıca, uzmanların en önemli fonksiyonlarından birisi Avrupa’daki ve dünyadaki toplantılara katılmak, CEPT’i ve AB’yi bu konular hakkında bilgilendirmek ve tavsiyelerde bulunmaktır. Dolayısıyla her ay en az bir toplantıya katılıyorum. Neye ve nerelere katılacağımıza da kendimiz karar vermek durumundayız.
turk-internet.com : Türkiye’deki telekomünikasyon sektörünü değerlendirebilir misiniz?
Fatih Yurdal : Bu konuya gelince beni kara kara düşünceler alıyor. Gerçekten üzülüyorum, ama yine de şahsi fikirlerimi belirteyim.
- Telekomünikasyon sektörünü liberalize etmemiş tek Avrupa ülkesi Türkiye,
- ISP’ler data hatlarından vızır vızır ses geçirirken seyirci kalan ve Voice Over IP ve benzerlerini serbest bırakmayan nadir ülkelerden birisi,
- “Sektörde bağımsız Kurum (TK) oluşturdum, ama benim dediklerimi yapmıyor, o nedenle yok olsun”, diyebilen bir ülke,
- “Bir sürü telekomünikasyon kuruluşum var ama ben üretim yapmam, yapamam” diyen ve sadece GSM sistemleri için son 10 yılda yurtdışına en az 30 milyar dolar ödeyip sonra da “bu krizler neden oluyor ki?” diyebilen bir ülke,
- Birleşmiş Milletlerin bir yan kuruluşu olan ITU’da temsil edilememeye 51 yıl göz yummuş bir Devlet,
Bu boyle uzar gider. Çok gerideyiz maalesef, çok gerilerdeyiz. Artık bütün kamuoyu biliyor. Biz görevde iken bunlarla ilgili uyarılarımızı ilgili yerlere defalarca yaptık, ama maalesef hiçbir sonuç yok.
Neler yapılmalı?
- Türk Telekom’un hizmetleri hızla liberalleştirilmeli ve bu hizmetlerin özel sektör tarafından verilmesine imkan sağlanmalı,
- VOIP, VOFrame Relay ve benzeri hizmetler kaçaklıktan kurtarılıp legal hale getirilmeli ve lisansa bağlanmalı,
- Özel Sektör üretime ve AR-GE’ye Devletçe yönlendirilmeli,
- Yeni teknolojiler bir an önce ülke gundemine getirilmeli (üretim ayağı öne çıkarılarak, ihracat yapılarak değil),
- Özellikle Turk Telekom üzerindeki ataleti atarak Turk insanına layık olduğu hizmeti götürmeli,
- Kablo TV, Uydu, internet hizmetleri insanımızın kolay ulaşabileceği, kolay ve ucuza kullanabileceği, kullandığına pişman olmayacağı bir hale getirilmeli,
- Butun bunlar için Devlet, özel sektör, üniversiteler, kullanıcılar elele vermeli, bunun için mekanizmalar oluşturulmalı