Doğal afetlerin etkisini azaltmak ve kayıpları en aza indirmek için toplumun her ferdinin ve her kesiminin bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Afet öncesi dönemde afet yönetimi, genel olarak riskleri en aza indirebilmek amacıyla gerekli önlemlerin alınması, afet zararlarının azaltılmasına yönelik önemli adımların başında geliyor. Endüstriyel itfaiyecilik alanında faaliyet gösteren ve şirketlerin operasyonlarına katkı sağlayan Falckon, 12 Kasım “Afete Hazırlık Günü” kapsamında alınacak tedbirlerin önemine dikkat çekiyor.
“Afet riskine ilişkin veriler çok iyi analiz edilmeli”
Türkiye’nin jeolojik yapısı gereği sık sık doğal afetlerle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Falckon Genel Müdürü Anıl Yamaner, şöyle konuştu;
“Ülkemizde her yıl depremler, aşırı yağışların neden olduğu seller, heyelan ve yangın gibi afetler nedeniyle çok sayıda insanımız yaşamını yitiriyor. Bu afetler sadece can kayıplarını değil, çevresel ve ekonomik zararları da beraberinde getiriyor. Bu kapsamda afet tehlike ve risklerine ilişkin verilerin iyi analiz edilerek, toplum yararına kullanılması, toplumun doğru bilgilendirilerek bilincinin arttırılması çok büyük önem taşıyor”
“Afet öncesi alınacak önlemler hayati öneme sahip”
Doğal afet meydana geldikten sonra ne yapabiliriz sorusunun ötesinde afet öncesinde nasıl önlemler almalıyız konusunun öncelikli gündem maddesi olması gerektiğini belirten Anıl Yamaner, şu ifadeleri kullandı;
“Biz, endüstriyel tesislerde yaşanabilecek olaylara her an hazır olarak, alınması gereken önlemleri tesislere ve üretim merkezlerine özel çözümlerle sağlıyor, üzerimize düşen sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz. Buradan hareketle özellikle sanayi tesislerinin inşasında yanmaz veya yanması güç yapı malzemeleri kullanarak, her an çıkabilecek yangınlar için devreye alınması kolay söndürme sistemleri kurup ve söndürme cihazları bulundurup yangının etkisinin azaltılabileceğini belirtmek isteriz.
Öte yandan, deprem her ne kadar bizim dışımızda meydana gelen bir doğal afet olsa da, önlemlerimizi alıp etkisini azaltmamız mümkün. Çevredeki yeşil alanlar koruyarak sel ve taşkınların etkilerini minimuma indirebiliriz. Heyelan riskini azaltmak için arazi çalışmaları yaparak, risk olan bölgeleri yerleşimden uzak tutabiliriz. Özetle, unutmamalıyız ki bizlere asıl hasarı veren afetler değil, afetlere karşı almadığımız önlemlerdir”