Avrupa’da finansal teknoloji platformu olan FinLeap Connect’in Yönetici Ortağı Taner Akçok, regülasyonların ve veri işleme kapasitesinin artışıyla finansal teknolojilerin hızla büyüyeceğini belirterek şunları söyledi;
“Şu an Avrupa’da sunduğumuz açık bankacılık sistemimiz ve altyapımız sayesinde her ay 65 milyonu aşkın banka hesabına bağlanıyoruz ve 8 milyardan fazla finansal işlem akışı topluyoruz. Ekim ayı itibariyle Türkiye’de görüşmelerine başlanan hesap bilgi sistemleri (AIS) ve ödeme başlatma sistemleri (PIS) regülasyonları sebebiyle Türkiye pazarını da 2020 genişleme radarımıza aldık. Bunun dışında Türk bankalarını ve Türk bankacılığını Avrupa’ya açmak adına da belirli çalışmalar yapıyoruz. Şu an Türkiye’den 2 banka ile çalışıyoruz. Bunlardan bir tanesini kendi bankacılık lisansımız ve altyapımız ile Almanya’ya açtık ve çok hızlı bir büyüme trendi yakaladılar”
Dijitalleşmenin artışıyla finans sektörünün dönüşüm içinde olduğuna dikkat çeken Akçok, açık bankacılığın çok iyi planlanması gereken bir sistem olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Avrupa, Amerika, Çin, Hindistan gibi pazarlarda hızlabüyüyen açık bankacılıkta toplanan veriler çok hassas veriler. Açık bankacılık kötü niyetli kullanıma, finansal usulsüzlüğe ve para aklamaya çok açık bir sistem olduğu için regülasyonların doğru düzenlenmesi gerekir. Sistemde en önemli husus son kullanıcının korunmasıdır. Avrupa’da son kullanıcıyı korumak için birçok önlem alınmış durumda ama Türkiye’de henüz düzenlemeler mevcut değil. Gerekli kanuni düzenleme ve finansal teknoloji ekosistemine sahip olamayan ülkelerin açık bankacılık sistemine adapte olması kolay olmuyor.”
Açık bankacılığın yeni bir sektör olarak doğduğunu ifade eden Akçok, şöyle devam etti;
“Bu sistemle ‘Challenger Bank’ dediğimiz yenilikçi bankalar ortaya çıkmaya başladı. Bunlar geleneksel bankacılığın ürünlerine saldırmaya başladılar. Avrupa’da N26 denilen bir banka var. Şu an Avrupa’nın en değerli startup şirketi oldu. Bu şirketin bir tane dahi şubesi yok. N26’ya girip eski hesabınızdaki kontratlarınızı yeni bankanıza taşıyabiliyorsunuz, sigortalarınızı dijitalleştirebiliyorsunuz ya da yatırım yapabiliyorsunuz. Bunların pek çoğunu N26 kendisi yapmıyor. Örneğin sigorta altyapısını ve kontrat taşıma servislerini biz sağlıyoruz. Ana bankacılığı başka bir şirketten alıyorlar. Yatırım ürünlerini başka bir yerden alıyor. Bu hizmetleri tek bir yerde birleştirerek katma değer sağlıyorlar.”
Kripto paraların daha çok ödeme sistemlerini etkileyeceğini vurgulayan Akçok,cümlelerine şunları da ekledi;
“Özellikle gelişen blockchain ve kripto para teknolojilerinin ödeme sistemlerinde kullanılması bu regülasyonların tek seferlik belirlenmesini değil de gelişen bir şekilde sürekli adapte olmasını gerektiriyor. Kripto paraların bankacılığı nasıl etkileyeceğini konuşacak olursak da şu an çok fazla kripto para var ve bu kripto paraların bir çoğunun % 50-60’ı halen bu paraları piyasaya süren şirketler tarafından elde tutuluyor. Bu da kripto para dalgalanmalarını manipülasyona açık hale getiriyor. Ama günün sonunda bu kripto paraların güvenli bir yerde tutulması, günlük kullanıma açılması ve yatırım araçları haline gelmesi gerekir. Bunun için de bir kanala yani bankaya ihtiyaç var. Kripto para pazarını bankacılıktan ayrı tutmak ve konservatif hale getirmek dünya üzerinde blockchain teknolojilerine yatırım yapan büyük şirketlerin stratejilerine baktığımızda çok da anlamlı görünmüyor.”