Bu röportajın önceki bölümlerini Optik Okuyucu Sorumluluğundan Bugüne Bilişim – Yarışımız Syntax’sız Program Delmekti ve Kamu Uzmanlık, Kalıcılık ve Çözümcülük Arıyor başlıkları altında okuyabilirsiniz.
turk-internet.com : Sizce Bilişimin ülke geleceğinde yeri ne olmalı ?
Körnes : Tüm gelişmiş dünya üç temel konu konuşuyor ve bunun adına da “DEĞİŞİM” diyor.
1-SÜREÇ YÖNETİMİ :
İster Kamu olsun ister Özel Sektör, İş planlarınızı “VERİMLİLİK” adına yapmak zorundasınız. Verimlilikten elde edeceğiniz en önemli girdiler, hangi tipte olursa olsun kazançlardır.
Yapılanmanızı gözden geçireceksiniz. İşlerinizi en kolay nasıl yapabileceğinizi düşünüp, metodolojik desteklerle uygular hale geleceksiniz. Böylece iş süreçlerinde verimlilik elde edeceksiniz. Planlanan işinizi takip edeceksiniz, öngörülen zaman içerisinde yapılıp yapılmadığını denetlemek adına, varsa aksamaları saptamak adına, aksamaların üzerine gidip olumsuzlukları yok etmek adına. Ataleti yok edip, kurumunuzun ana işlevlerini en etkin, hızlı ve karlı yapabileceğiniz biçime dönüştüreceksiniz. Ortaya çıkan artık iş gücünü ise, kurumunuz işlevleri ile ilgili bilgi depolamaya, uzmanlıkların oluşmasına ve tüm gelişen bu süreçler içerisinde oluşan işlenmiş bilgiyi satışa ayıracaksınız. Tek bir araç var bunu yapabilmek için; “BİLGİSAYAR”.
2-KALİTE YÖNETİMİ :
Her ne işle uğraşıyorsanız, sonuçta birşeyler üretiyorsunuz demektir. Bu hizmet olabilir, ürün olabilir, bilgi olabilir, eğitim hizmeti olabilir. Günümüz dünyasında yapmanız gereken tek şey, üretiminizi, standartlar çerçevesinde, kaliteli ve beğenilen/aranan nitelikte yapmanızdır. Aksi durumda, ürettiğiniz ne olursa olsun satamazsınız, hatta satın almak zorunda kalırsınız. Nasıl uygulayacaksınız ve izleyeceksiniz; tek bir araçla “BİLGİSAYAR”.
3-MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ :
Kanımca, değişimin en püf noktası burası. Kurumunuzun niteliği ne olursa olsun (kamu-özel), tarafların tümü birbirlerine göre müşteri olmak durumundadır. Üretiminizi müşterinize yaptığınızı düşünmüyorsanız, kontrolsuzluğu, kalitesizliği, adam sende’ ciliği ve verimsizliği davet etmişsiniz demektir ve geleneksel iş yapış biçimlerinde takılı kalmışsınız demektir. İnanınız çok yakında bu tür çalışan, birey/kurum/ülke, diğerleri tarafından sömürülecektir. Peki nasıl uygularsınız Müşteri İlişkileri Yönetimini; müşteri olarak hizmet verdiğiniz vatandaş/kurum/ülke bazında tutabileceğiniz veri tabanlarında, taraflara ilişkin temel bilgileri oluşturarak ve yorumlayarak. Bunun için tek bir araç var “BİLGİSAYAR”.
Kolayca anlaşılabileceği gibi, hangi kurumda çalışırsanız çalışın (kamu-özel) bilgisayarı ve bilişim teknolojilerini en etkin biçimde kullanmak zorundasınız. Burada etkin sözcüğüne dikkatinizi çekmek istiyorum. Sadece bilgisayarı edinmek ve basit uygulamalar için kullanmak yetmez. Öncelikle kurumunuzun ana işlevlerini tümüyle otomasyona geçirip, Yönetim Bilişim Sistemlerini (MIS) ve Karar Destek Sistemlerini (DSS) kurmak ve çalıştırmak zorundasınız. Bunu öngörmek ve yapmak en ciddi bir iştir. Üst yönetimin bu noktada olması gerekir. Veya!!! İşte gelişmiş dünyanın bulduğu çözümü uygulayacaksınız. Kurumunuz Bilişim yöneticisini, kararlarınızı oluşturmaya yardım etmesi için hemen yanınıza alacaksınız ve kararlarda söz sahibi yapacaksınız (CIO-EIO). Eğer bunda geç kalıyorsanız, yukarıda değinmeye çalıştığımız süreçlerde de geç kalırsınız. Saygınlığınız zarar görür, üretiminiz zarar görür, verimlilik zarar görür. Eğer kurumlar için verdiğimiz örneği, toplum/ülke boyutuna genişletirseniz ve becerebilirseniz, şeffaf, ne istediğini bilen, ne yaptığını bilen, olumsuzlukların minimize olduğu, mutlu insanların yaşadığı, gelişmişliği ve refahı yakalamış bir toplum/ülke olursunuz. Sayın Akgül’ den çalayım izniyle; “BİLİŞİM YAŞAM BİÇİMİ” dir ve olmalıdır.
turk-internet.com : Bunları gerçekleştirmek için, özel sektör firmalarından beklentiniz nedir?
Körnes : Özel Sektör bu işin vazgeçilmez üçüncü tarafıdır ve çok önemlidir. Her başarının ve etkin çalışmanın arkasında onlar da vardır kuşkusuz. Bunun bilincinde olarak; doğru yapılanmalarını, doğru rekabet etmelerini, her işin içinde olmak yerine uzmanlıklarının yoğunlaştığı işlerde var olmalarını, başabilecekleri işlere atak etmelerini, tüm taraflar için gereken yenilikleri ve olanakları doğru aktarmalarını beklerim onlardan. Sürekli olabilmenin belli kurallarına uymalarını beklerim onlardan. Düzgün büyümenin ve başarılmış işlerin kendileri için yarının kazanç kapısı olduğunu unutmamaları gerekir diye düşünüyorum. e-Türkiye böylesi kazanımlarla en kısa sürede hayata geçebilir ancak.