Röportajın ilk bölümünü Gülhan; Sektörün Serbestleşmemesi Ekonomiye Yararlı Değil – I başlığı altında okuyabilirsiniz.
Bir önceki bölümde Telekom Sektöründe serbestleşmenin tarihçesi ve gerekli olup olmadığı üzerinde durduk. Şimdi biraz da Telekomünikasyon Kurumu’ndan söz edelim..
turk-internet.com : Kuruluşunun üzerinden 4 yıl geçmiş, 5.yıla doğru yelken açmış Telekomünikasyon Kurumu, sektörden epeyce eleştiri alıyor. Siz eski bir TK kurul üyesi olarak bu konuda ne diyeceksiniz? Sektör haklı mı? Ya da Telekomünikasyon Kurumu’nun karşılaştığı sıkıntılar nelerdir? Bu sıkıntıları aşması için ne yapmak gerekir?
Abdullah Raşit Gülhan : Şimdi bu soruya cevap vermekte belirli sıkıntılarım olacak. Görevi 6 ay önce sona ermiş bir Kurul Üyesi olarak cevap vermekteki bu zorluluklarım bir anlamda özeleştiri olarak kabul edilmelidir.
Telekomünikasyon Kurumunu kurar iken dünyadaki o dönem için 80’den fazla benzer kuruluşun yapısı, organizasyon şeması ve görevleri incelendi, Kurul Kurum’un misyonunu, vizyonunu ve ilkelerini oluşturmaya ve bu şekilde kurumsallaşma sürecini başlatmaya çalıştı. Ancak, geçen bu yaklaşık 4.5 yıllık sürede Kurum kurumsallaşamadı, kurumsal ve sektörel stratejiler ya yeterince güçlü bir şekilde oluşturulamadı veya benimsenemedi. Bu gibi konularda bu konuların ne kadar önemli olduğu öncelikle üst yönetim tarafından anlaşılmalı ve benimsenmeli.
Öte yandan Kurumda yeni göreve başlayan Uzman Yardımcısı ve Uzman arkadaşlarım ile Telsiz Genel Müdürlüğünden kuruma kanun gereği aktarılan personelin yeni yapı ve göreve uygun bir meslek içi eğitime tabii tutulamaması, onların yüzmeyi doğrudan okyanusta öğrenmeye çalışmaları, hepimizi çok yordu.
Bu anlamda ilk dönem Kurul Üyesi arkadaşlarımın tümünün ne kadar fazla çalıştığını ifade etmem gerekiyor. Ancak üst yönetimin, bu kadar yoğun çalışması, hatta bizzat her türlü düzenleme faaliyetini yürütmesi, öte yandan yapmaları gereken bazı işleri yapamamalarına da yol açtı.
Mesela, nedenlerine burada girmeyeceğim bir “danışmanlık hizmeti alım” serüveni oldu ve hala TK’nın danışmanlık hizmetlerinden istendiği seviyede yararlandığını söylemek mümkün değil. Ama örneğin bir İrlanda idaresi ODTR’ye veya Fransa’da ART’ye hatta Fas’taki düzenleyici otorite ANFR’ye bakın bir çok konuda danışmanlık hizmeti almışlar çeşitli düzenlemeleri bu danışmanlar eliyle yapmışlardır.
Kurum uluslararası faaliyetlerde de, eskiden aktif olduğu günlerin çok ama çok gerisindedir. Düzenleme denilen olgu, uluslararası bu tür faaliyetlere etkin olarak katılmayı gerektirir.
TK şu anda özerk yapısını korumak sureti ile proaktif olabilmeli ve sektör ile iyi ilişkilerini sağlayıp, güçlendirerek şeffaflık içinde çalışmasını sürdürmelidir. Bugün bu konuda bazı sıkıntıların yaşandığı herkesçe malumdur. Burada suçlu aramaktansa, daha iyiyi el birliği ile “nasıl yapabiliriz”in arayışı içinde olunması gerekir.
Son olarak ülkemizde Ar-Ge’ye dayalı üretime verdiğim önem bilinmektedir. Burada üretimin yazılım, donanım ve hizmeti kapsadığının altını çizmeliyim. Ar-Ge’ye dayalı bu üretimimizin artırılmasına, bunun ihracına yardımcı olunması ile düzenleme faaliyetlerine katkı sağlaması amaçlanan Telekomünikasyon Stratejileri Vakfının bir an önce hayata geçirilmesi için gereken her türlü çalışma yapılmalıdır. Bu konuda dün olduğu gibi bugünde her türlü göreve hazır olduğumu bilmem ifade etmeme gerek var mı?
turk-internet.com : TK’nın kısa vadede yapması gereken isler kapsamında sizce neler var? hangi uygulamalar tamamlanmalı?
Abdullah Raşit Gülhan : TK’nın 2004 yılı iş planına bakıldığında daha detaylı olarak görülecektir ancak bu dönemde yapılması özellikle gereken, bazı önemli gördüğüm konuları hatırladığım kadarı ile açıklamaya çalışayım. Öncelikle bir süredir tartışmalara yol açan ara bağlantı konusunda , “Arabağlantı Referans Ücretlerinin” Avrupa Birliğindeki uygulamalar dikkate alınarak yani benchmark yapılarak tesbit edilmesi yerinde olur. Öte yandan ortak paylaşım, Sabit Telsiz Erişimi, Kablo TV ve altyapı yetkilendirilmesi gibi konular hakkında bir an önce karar verilmelidir. Bu yetkilendirme veya nasıl yetkilendirmelerin yapılacağına dair kararın her zaman ifade ettiğim gibi Türk Telekom’un özelleştirilmesi ile de ilgili olduğu, bu konudaki belirsizliklerin Türk Telekom satışına olumsuz etki yaratabileceğini düşünmekteyim.
turk-internet.com : Sektörün firmalarının sizce neleri düşünmeleri ya da yapmaları gerek? Eksiklikleri neler?
Abdullah Raşit Gülhan : Telekomünikasyon sektörü teknolojik gelişmelerin fazla, başlangıç yatırımının yüksek olduğu, hizmet yaratılması ve sunumunun iyi değil, çok iyi yetişmiş personel tarafından geliştirilebildiği ve bu anlamı ile de tam olarak bilgiye dayalı bir sektördür.
Telekomünikasyon sektöründe, başlangıç yatırımının çok yüksek olduğunu ifade ettik. Sektörde hizmetler arası ilişkiler ve üst üste binmeler de fazla olduğundan müstakbel işletmecilerin hizmetlerini geniş bir yelpazede sunabilecek şekilde planlamalarında yarar görüyorum.
Aynı zamanda böylesine yatırım yapan firmaların düzenleme çalışmalarına katılmaları, düzenleme gelişmelerini yakından takip etmeleri ve muhtemelen bir sivil toplum örgütü içinde lobi faaliyetinde bulunmaları gerekmektedir.
Ne yazık ki şu anki bir çok sivil toplum örgütünün bu konuda yeterli veya etkili çalışmalar yapabildiklerini söylemekte zorlanıyorum. Burada ülkemizin ekonomik zorlukları ortada iken en azından altyapıya fazlaca yatırım yapılmaması bakımından Türk Telekom’un bu konudaki uyguladığı ücret ve hizmetlerin sektöre yeni girecek firmaların, bu konuda yatırım yapmayı düşünmeye gerek duymayacakları seviyelere indirilmesi ve hizmet kalitesinin artırılması gerekir.
Ülkemizde Ar-Ge’ye dayalı üretimin düşünülmesi yanı sıra ülkemizde güçlü tip onay laboratuarlarının kurulması hususunun dikkate alınması gerekmektedir. Bu konuda hükümetin yaptığı Tekno park ve Organize Sanayi Bölgelerine yönelik düzenlemelerin uygulamadaki bazı aksaklıklara karşın son derece yararlı ve sevindiricidir.
Röportajın devamını Gülhan; Serbestleşmemek Ekonomiye Yararlı Değil – III başlığı altında okuyabilirsiniz.